• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

2.2. Türkiye’de Mevcut Sistemde Kamu Sosyal Yardım Faaliyeti Yürüten Kurumlar

2.2.2. Yerel Yönetimlerin Yürüttüğü Sosyal Yardımlar

Yerel yönetimler, siyaset sahnesine çıkmalarından itibaren hem demokrasiye hem de toplumsal yapıya sağladıkları katkı sayesinde devlet teşkilatı içinde vazgeçilemez bir aktör haline gelmişlerdir. Yerelde yaşayan insanlar siyasi tercihlerinde, siyasi etkenlerden daha çok, yaşadıkları çevrede yürütülen faaliyetlerin etkinliği üzerinden bir değerlendirme

yapıp karar vermektedirler. Bu sebeple, son yıllarda görülen yerelleşme hareketleri ile birlikte, yerel yönetimlerin hizmet sunumunda izledikleri politikalar, birey odaklı olarak geliştirilmiştir.

1980’li yıllarda başlayan neo-liberal politikalar ile birlikte ekonomik, sosyal, siyasi her alanda etkisini hissettiren gelişmeler yaşanmış, bunun yansıması sosyal yardım alanında da kendini göstermiştir. Bu kapsamda yerelleşme faaliyetleri önemli ölçüde artmış daha çok görev ve sorumluluk alan yerel yönetimler görülmeye başlamıştır (....) (Yay, 2015).

Geleneksel kamu yönetimi anlayışının yerini alan, yeni kamu yönetimi anlayışının temel ilkelerini ise şu şekilde sayabiliriz: ‘’Geleneksel politikalardan uzaklaşma (yönetimin politik yapıdan ayrılması), vatandaşa yaklaşma (vatandaş memnuniyeti), yönetimin dinamikliği, değişim (etkili, esnek ve bürokratik olmayan yönetim), yerelleşme, sonuçlara göre yönetim (ölçülebilir sonuçlara ulaşma)’’ (Usta, 2014:19; Doğan, 2014).

2.2.2.1. Yerelleşme ve Sosyal Yardım

Yerelde yaşayan insanların mahalli müşterek ihtiyaçlarını daha hızlı ve etkin bir şekilde karşılayabilmek ve merkezi yönetimin sakıncalarını azaltmak gibi hedefleri olan yerel yönetim birimlerinin etkinliğini, sosyal yardım alanında da görmekteyiz (Keleş, 2006:23;

Gündüz, 2013:8). Yerel yönetimlerin sosyal yardım sisteminde belki de en önemli etkisi, saydam, hesap verebilir ve katılımcı bir yönetim anlayışıyla, yardım etmeye hazır birey, firma ve topluluklar ile ihtiyaç sahiplerini buluşturmasıdır (Erkul ve Morkoç, 2012). Bu etkinin yanında, merkezi yönetimin yürüttüğü sosyal yardımların bir tamamlayıcısı olarak yerel yönetimlerde sosyal yardım alanında önemli faaliyetler yürütmektedirler. Yerel yönetimlerin faaliyet alanları ve yetkileri, ilgili kuruluşların mevzuatlarında belirtilmiştir.

Sosyal yardım alanında özellikle İl Özel İdareleri’ne ve belediyelere büyük rol düşmektedir. Faaliyetlerin etkinlik düzeyi, ayırdıkları kaynak miktarına ve oluşturdukları sosyal yardım birimlerinin işlevsel yapısına bağlıdır (Karabulut, 2011:127).

2.2.2.2. Belediyeler

Belediyelerin, sosyal yardım alanında yürüttüğü faaliyetler ilçenin ve belediyenin özelliklerine göre değişse bile, sunulan yardımların amaçları aynıdır. Belediyeler, mahallin müşterek ihtiyaçlarını karşılamak için kurulmuş bir organizasyon olmalarından

ötürü, yöresinde yaşayan insanların ihtiyaçlarını, belediye bütçesi dâhilinde karşılamakla sorumludur. Belediyelerin gelirleri farklılık gösterdiği için her belediye için sosyal yardım uygulamalarını aynı miktarda ve çeşitlilikte görmek mümkün olmamaktadır. Yerel yönetimler tarafından yürütülen faaliyetlerde önemli bir noktada, yardımların miktarından çok sürekliliği ile ilgilidir. Çoğu belediye kaynak yetersizliğinden dolayı başladığı yardım faaliyetlerine kısa zaman sonra son vermek zorunda kalmaktadır. Buda kurumsal bir sosyal yardım mekanizmasının kimi belediyelerde sağlanamadığının göstergesidir.

1930 yılında çıkarılan 1580 sayılı eski Belediye Kanunu ile belediyelere sosyal alanda kimsesiz çocukları koruyup gözetmek, öksüz, fakir kimsesi olmayan çocuklara yeme, içme, giyinme, barınma ihtiyaçlarını karşılamak, fakirlere doğum yardımı, parasız ya da ucuza ilaç dağıtımı, ulaşım araçlarında engellilere uygun düzenlemeler yapmak ve onlara işe alım süreçlerinde kolaylık sağlamak gibi görevler verilmiştir (1580 sayılı Belediye Kanunu). Kanunun yürürlüğe girdiği zamanlarda, belediyeler bu görevleri kendi başlarına yürütebilmeleri için yeterli organizasyona ve kaynağa sahip değillerdi. Bu yüzden belediyeler yetim, kadın ve çocuklar ile ilgili görevleri Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu, dilencilik ve kimsesizler ile ilgili görevleri ise, zabıta teşkilatı ile birlikte yürütmüşlerdir. Belediyelerin ellerindeki kaynaklar ile yukarıda sayılan yardım ve hizmetleri yerine getirilmesi çok olağan görülmediği için bu yükümlülükler o dönemde merkezi yönetim tarafından yerine getirilmiştir. 2005 yılına gelindiğinde ihtiyaçların 1580 sayılı kanun ile giderilememesi üzerine, 5393 sayılı yeni Belediye Kanunu çıkarılmıştır (Sözer, 2004; Çiçek, 2010).

5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 14.maddesinde belediyelerin görev ve sorumlulukları sayılırken, konut, kültür, gençlik, spor, orta ve yükseköğrenim öğrenci yurtları, sosyal hizmet ve yardım, meslek ve beceri kazandırma alanlarında hizmetler yapar ya da yaptırır ifadesi yer almaktadır. Belediyelerin belki de en önemli görevi, Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 100.000’in üzerindeki belediyeler, kadınlar ve çocuklar için konukevleri açmak zorunda olmalarıdır. Diğer belediyeler ise mali durumları ölçüsünde kadınlar ve çocuklar için konukevleri açabilirler (5393/madde14).

Bunların dışındaki düzenlemelerde de, belediyeler için yoksullara yardımın önemi vurgulanmıştır. Örneğin, Belediye’nin giderleri arasında, dar gelirli, yoksul, muhtaç ve kimsesizler ile özürlülere yapılacak sosyal hizmetler ve yardımlar sayılmıştır. Ayrıca

sosyal yardım ve hizmetler ile ilgili ödeneği kullanma görevi de Belediye Başkanı’na verilmiştir. Yine Belediyeler 4109 Sayılı Asker Ailelerinden Muhtaç Olanlara Yardım Hakkında Kanun ile ilgili yardım faaliyetlerini sürdürmektedirler (Aktaş, 2014:95). 4109 sayılı Kanun’a göre, askerlik hizmetinde bulunan kişinin muhtaç durumda bulunan ailesine, askerlik süresi boyunca yardım yapılmaktadır. Yardıma hak kazanmak için yardım isteyecek kişilerin geçimi askere giden şahıs tarafından karşılanıyor olması gerekmektedir (4109 sayılı Kanun).

Türkiye’de sosyal politika alanında yürütülen faaliyetler çoğunlukla merkezi yönetim tarafından yürütülse bile, uygulamada son yıllarda gözle görülür şekilde yerel yönetimler bilhassa belediyeler öne çıkmaktadır. Yerel Yönetimlerin katkısı olmadan eksiksiz işleyen bir sosyal yardım sistemi düşünülemez. Yerel yönetimler, yerel halk ihtiyaçlarını merkezi yönetime göre daha hızlı analiz edebildiği için, yerelde etkinlik daha çok belediyeler tarafından yürütülen faaliyetlerde görülmektedir (Seyyar ve Demir, 2008:153). Konuyla ilgili Büyükşehir Belediyelerine Büyükşehir Belediye Kanunu’nun 7.maddesi gereğince;

spor, dinlenme ve eğlence yerleri ile parklar açmak, yaşlılar, engelliler, kadınlar, gençler ve çocuklara yönelik sosyal ve kültürel hizmetler sunmak, mesleki eğitim ve beceri kursları açmak, mabetler ile sağlık, eğitim, kültür tesis ve binalarının yapım, bakım ve onarım faaliyetlerini yürütmek görevleri verilmiştir (5216/madde7). 5102 sayılı Yüksek Öğrenim Öğrencilerine Burs, Kredi Verilmesine dair Kanun ’un 3. maddesine göre belediyeler yükseköğrenim öğrencilerine burs, kredi veya nakdi yardım vermeleri halinde, bunlara ait bilgileri üçer aylık dönemler itibarıyla Kredi ve Yurtlar Kurumu’na bildirilmesi gerekmektedir (Karabulut, 2011:130).

2.2.2.3. İl Özel İdareleri

1913 yılında çıkarılan İdare-i Umumiye-i Vilayet Kanunu’nun ismi, 1987 yılında İl Özel İdaresi Kanunu olarak 3360 sayılı kanun ile değiştirilmiştir. Bu kanun zamanla işlevselliğini yitirmiş, 2005 yılına gelindiğinde, 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu çıkarılmıştır (Çiçek, 2010). 1913 yılında çıkarılan İdare -i Umumiye-i Vilayet Kanunu’nda sosyal yardıma değinildiği halde sosyal hizmete yer verilmemiştir. 5302 sayılı Kanun’da ise hem sosyal hizmet hem sosyal yardıma ilişkin hükümler bulunmaktadır. 5302 sayılı Kanun ile hizmet ve yardım sunulacak vatandaşlar engelli, yoksul, kimsesiz gibi gruplara ayrılmış böylece hizmet kalitesinde etkinlik arttırılmaya çalışılmıştır (Çiçek, 2010).

4.3.2005 tarihli İl Özel İdareleri Kanunu’na göre; İl Özel İdarelerine, sosyal yardım ve sosyal hizmet görevlerine ek yoksullara mikro kredi verme görevi de verilmiştir (Aktaş, 2014:95). Bunun yanında 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nun 6. maddesine göre, İl Özel İdareleri sınırları içinde, gençlik, spor, sağlık alanlarında belediye sınırları il sınırı olan Büyükşehir Belediyeleri hariç ilin çevre düzeni, kültür, çocuk yuvaları ve yetiştirme yurtları ile ilk ve orta öğretim kurumlarına arsa temini hizmetlerini yürütme görevleri de verilmiştir (5302/madde6). Aynı maddenin ek fıkrasında, Bakanlıklar ve diğer merkezi idare kuruluşları, sağlık, eğitim, kültür, turizm, gençlik ve spor gibi hizmetlere ilişkin yatırım faaliyetlerini, kendi bütçelerinde bu hizmetler için ayrılan ödenekleri İl Özel İdareleri’ne aktarmak suretiyle, İl Özel İdareleri’ne gördürebilirler. İl özel idareleri de bütçe imkânları yeterli ise bu yatırımlara kendi bütçesinden ödenekte aktarabilir (5302/madde6). Bunların yanında; 43 üncü maddenin (h) fıkrasında "yoksul, muhtaç ve kimsesizler ile özürlülere yapılacak sosyal hizmet ve yardımlar" (m) fıkrasında

"sosyokültürel ve bilimsel etkinlikler için yapılan giderler" İl Özel İdaresi bütçesinden yapılacak giderler arasında sayılmıştır. İl Özel İdareleri valilikler bünyesindeki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları aracılığı ile üstlendikleri faaliyetleri yürütmektedirler. Fakat faaliyetleri bütçeleri oranında olup belediyelere göre oldukça kısıtlıdır (Karabulut, 2011:128).

2.2.2.4. Köyler

Köyler hem maddi açıdan kaynak sıkıntısı çekmekte hem de donanımlı personel yetersizliği dolayısıyla 1924 yılında çıkarılan 442 sayılı Köy Kanunu’nda yer alan görevleri yerine getirmekte zorlanmaktadırlar. Bu yüzden köylerde bu kanun hükümlerinin çoğunun uygulanmadığı görülmektedir. Sosyal hizmet ve sosyal yardım sayılabilecek faaliyetler ise geleneksel ve ahlaki değerler çerçevesinde köy halkı aracılığı ile yerine getirilmekte, bu yardımlarda kurumsal nitelik taşımamaktadır (Çiçek, 2010).