• Sonuç bulunamadı

2. BELEDİYELERDE HİZMET PAZARLAMASI

2.2. Yerel Yönetimlerin Önemi ve Özellikleri

Kamusal hizmetlerin gerçekleştirilmesinde gittikçe ehemmiyet kazanan temel prensip, söz konusu hizmetlerin ölçek ekonomisi ile etkin kaynak kullanımları hedefiyle halka en yakın biçimde yönetim birimlerince uygulanmasıdır. Bu sebepledir ki, çağımızda tüm dünyada merkezi yönetim ile beraber yerinden yönetim sistemleri de devlet yönetimlerinin vazgeçilmez bir faktörünü meydana getirmektedir. Halkın günlük hayatına ilişkin olarak sosyal ihtiyaçların temininde yerel ölçekteki örgütlerin ulusal ölçüdeki örgütlenmelerden daha fonksiyonel olduğu muhakkaktır. Daha uzun vadede ve geniş kapsamda ihtiyaçların (güvenlik, kalkınma vb.) temininde ulusal ölçekler daha rasyonel bir örgütlenme seviyesi olmakla beraber, günlük yaşama dair ulaşımlar, içme suları, sağlıklı barınmalar gibi ihtiyaçların yerel örgütlenme vasıtasıyla karşılanmaya gayret edilmesi, insanlık tarihi süresince süregelmiş olan bir güdüyü ifade eder (Berk, 2006).

Yerel idareler, hemen hemen tüm ülkelerde, anayasayla düzenlenmiş, demokratik ile özerk kuruluşlar olabilme özellikleriyle ülkelerin yönetim yapıları içinde oldukça mühim olan yerlerini koruyabilmekte, hatta her geçen zaman bu konumlarını kuvvetlendirmekte ve etkinliklerini arttırmaktadırlar. Yerel idarelerin ehemmiyetlerinin bu ölçüde artış göstermesi, genel biçimde gerçek demokrasiye olan inanç ile özlemin artış göstermesinin sonucu şeklinde görülmektedir (Özer, 2004: 140).

Çağımızda yerel idare birimlerinin kamusal mal ile hizmet taleplerinin miktar ile standart biçimde eşitsiz coğrafi dağılışları sebebiyle kamusal hizmet sunumlarında daha fazla ehemmiyet kazandıkları düşünülmektedir. Bununla beraber, mahalli ihtiyaç ile tercihlerdeki coğrafi olan farklılıklara, merkezi idarelere göre daha kolay biçimde uyum oluşturabildikleri ve gerçek gereksinim ve isteklere daha fazla duyarlı, hizmete dair olan kararları uygulamakta daha süratli olabilecekleri; vatandaşa yakınlıkları vesilesiyle sıkılaşmakta olan kamuoyu denetimlerinin kırtasiyecilik ile hiyerarşik denetimlerinin yol açabilecekleri kaynak ile zaman israfının engellenecekleri savunulmaktadır (Köse, 2006). Yerel yönetimlerin çeşitleri, adetleri, yetki ile görevleri her devletin kendi siyasi, sosyal, kültürel ile ekonomik yapılarına göre değişir. Tarihsel gelişime bakıldığı zaman, bilhassa kent hizmetlerinin ve sorunlarının yoğunlaşması ile beraber, yerel idarelerin

ehemmiyeti daha da artış göstermiştir (Eryılmaz, 1997: 32). Örnek olarak ABD'de 1790 senesinde nüfusun yalnızca % 5'i şehirlerde yaşam sürerken, 1965'li yıllarda bu rakam % 70'lerde olmuştur.

Ülkemizde 1960'da 7 milyon kişi şehirlerde yaşarlarken, bu sayı çağımızda 40 milyon insana ulaşmıştır (Nadaroglu, 1994: 5). Yerel yönetimler toplam olarak GSMH'nın yaklaşık % 4,4'ünü kullanmakta, bunun yarıya yakını merkezî idareden aktarılan kaynaklardan oluşmaktadır. Çağdaş demokratik ülkelerin çoğunda mahallî idarelerin toplam kamu harcamaları içindeki payı % 50'leri asarken Türkiye'de bu oran % 20'nin altındadır. Kentleşme ve nüfus artısının ürettiği yüksek beklentiyi bu kaynaklarla karşılamak ve etkin hizmet sunmak mümkün değildir (İçişleri Bakanlığı, 2006).

Yerel yönetimlerin toplum yaşantısı içindeki yeri ve önemi gün geçtikçe artmaktadır. Yerel yönetimlerin görmekte oldukları hizmetler sayısal yönden önemini yitirirken, kalite yönünden bunun tam tersi bir durumla karşılaşılmaktadır.

Bilhassa ikinci dünya savası akabinde devletlerdeki toplumsal refah artışları, sosyal refah devlet anlayışının yerleşip gelişmesiyle asgari yaşam devletin güvencesi altına alınmıştır. Söz konusu durum insanları, giderek eğlence, kültür, istirahat benzeri çağdaş kamusal gereksinimleri karşılayacak olan hizmetleri, eskilere oranla daha fazla talep etmeye itmiştir. Böylelikle, söz konusu hizmetleri verecek mahalli yönetimlerin ehemmiyeti artmıştır. Bir diğer etken olarak sosyal yapıdaki değişmeler gösterilebilir. Şehirleşmenin artmasıyla paralel biçimde yerel birtakım hizmetlerin ehemmiyeti artmaktadır Örnek olarak, kentleşme artış gösterdikçe çocuk ile özel otomobil adedi artış göstermekte ve dolayısıyla çocuk bahçeleriyle otoparklara olan gereksinim artmaktadır. Bununla birlikte kentleşmeyle beraber kanalizasyon, itfaiye ile parklara olan gereksinim artış göstermektedir. Üçüncü etken ise siyasi kurumlaşmadaki meydana gelen değişikliklerdir. Demokrasi ile yönetilmekte olan ülkelerde, parlamentoya giden yollar umumiyetle yerel yönetimlerden geçer. Diğer taraftan birtakım mahalli idare yönetimlerinin (örnek olarak ülkemizde büyükşehirlerde) kamuoyundaki popülariteleri bir bakan düzeyinde mühim olabilmektedir (Nadaroğlu, 1994: 72-73).

Eryılmaz'a (1994: 129-132) göre yerel idareler, tüm ülkelerde kamu yönetimlerinin mühim bir etkenini meydana getirir. Söz konusu yönetimlerin gücü ile etkinlikleri, bahsedilen ülkelerdeki demokrasinin düzeyiyle yakından bağlantılıdır. Yine yerel idareler, yerel hizmetlerde verimlilikleri ve etkinlikleri gerçekleştirmekte vazgeçilmez olan kurumlardır. Yerel idareler, yerel hizmetlerin gerçekleştirilmesinde

verimli bir metot biçiminde görülür. Zira yöre halkının seçimleriyle işbaşına gelmiş olan karar organları, kendi yörelerinin problemleri ile çözümlerini daha iyi bilmektedirler. Yerel idareler merkezi yönetimin yüklerini hafifletirler.

Yerel idareler özerk yapıları sebebiyle müteşebbis birimlerdir ve bu yönleriyle yeni hizmet yöntemlerini geliştirebilirler. Yerel idareler, hemşerilik duyguları ile demokratik değerlerin gelişmelerinde önemli rol oynamaktadırlar. Geniş manadaki siyasal eğitim öncelikle yerel yönetimlerde alınmaktadır. Türk yerel idarelerinin niteliklerini şu biçimde sayabiliriz (Polatoğlu, 2003: 126):

 Yerel idareler, yerinden yönetim ilkelerine göre örgütlenen özerk olan kuruluşlardır. Her birinin tüzel kişilikleri mevcuttur.

 Karar organları direkt halkça seçilmektedir.

 Kuruluş, görev ile yetkileri yasayla düzenlenmiştir.

 Bu kurumlar üzerinde merkezi yönetimlerin vesayet denetimleri vardır. Bu denetimler yoluyla yerel idarelerin çalışmalarının hukuka uygunlukları denetlenir.

 Yerel idarelerin seçilmiş olan organlarının organlık sıfatlarını kaybetmeleri hususundaki denetimleri, yargı yoluyla olmaktadır. Bununla birlikte, görevleriyle alakalı bir suç nedeni ile hakkında soruşturma açılmış olan yerel idare organları ya da söz konusu organların üyeleri, içişleri bakanınca geçici bir tedbir şeklinde görevden uzaklaştırılabilmektedir.

 Yerel idareler, yasaların kendilerine vermiş oldukları görevleri yapmak adına aralarında birliktelik kurabilirler. Bu çeşit birliklerin kurulmaları bakanlar kurulu kararlarıyla olmaktadır.