• Sonuç bulunamadı

2.4. Kamu Yönetim Birimi Olan Yerel Yönetimler

2.4.1. Yerel Yönetim

Yerel Yönetim, Kamu Yönetiminin bir parçasıdır. Yerel yönetimler, “yer yönünden yerinden yönetim biçimi” olarak adlandırılır ve “hizmet yönünden yerinden yönetim kuruluşları” ile birlikte “yönetsel yerinden yönetim” türü içersinde bulunurlar85. Yer bakımından yerinden yönetim idareleri il özel idaresi, belediye ve köyler olmak üzere üç bölümde incelenir. Yerel yönetim, yerel halkla olan ilişkilerini kapsar ve seçilmiş yerel organların, halkı temsil edebilme niteliğine sahip olan kişilerden oluşmasını içerir. Yerel yönetimdeki özerklikte asıl olan yerel birimlerin kendi işlerini, devletin karışması olmadan kendi olanakları ile görebilmektedir. Yerel yönetim uygulaması, bireylerin demokrasinin tanımına uygun yurttaş kimliği kazanmaları yolunda demokratik eğitim sağlayacaktır. Bu açıdan yerel yönetimlerin özü niteliğini

taşıyan belediyeler de gerek sosyal yaşantı ve duyarlılık açısından, gerek ulusal düzeyde siyasal sisteme aktif veya pasif olarak katılma yönünde bir talimgah niteliği taşımaktadır.

Kamu yönetim sisteminin bir bölümü olan yerel yönetimler; topluluk halinde yaşayan insanlar arasında siyasi, hukuki ve idari ilişkilerin düzenlenmesinde kabul edilen merkeziyet, adem-i merkeziyet ve karma sistemlerin benimsenmiş olmasına göre farklı önem ve özellikler taşımaktadırlar. Tarihsel gelişim süreci içerisinde; ilk çağda ve yeni çağın başlarında merkeziyet, orta çağda adem-i merkeziyet sistemlerinin daha çok benimsenmiş olduğu, demokrasiye dayalı rejimlerin kuruluşundan sonraki dönemlerde ise adem-i merkeziyet ve karma sistemin çoğunlukla uygulama alanı bulduğu görülmektedir.

İnsanların bir arada yaşama ihtiyacı ve isteği, komşuluk ilişkilerinin gelişmesine ve bundan kaynaklanan yeni ihtiyaçların ortaya çıkmasına yol açmıştır. Toplumun oluşum ve gelişim sürecine bağlı olarak, bir arada yaşamaktan doğan problem ve ihtiyaçlar da sürekli olarak büyüme

göstermiştir. Ülke sınırlarının büyüklüğüne ve yerleşim bölgelerinin dağılımına göre farklı büyüklüklerde olmakla birlikte, her ülke açısından toplumsal ihtiyaçların giderilmesi devletin vazgeçilmez görevlerinden birisini oluşturmaktadır86.

Topluma götürülecek hizmetlerin bir bölümü, tüm toplumu ilgilendirir ve genel nitelikte olmasına karşın diğer bir bölümü, bölgesel nitelik taşımaktadır. Özellikle yerel nitelikteki ihtiyaçların en etkin düzeyde karşılanması, bu ihtiyaçların yakından gözlemlenmesini ve gerekli hizmetlerin yaratılmasını zorunlu kılmaktadır. Yerel yönetim kuruluşlarının temel felsefesi, söz konusu kuruluşların yerel nitelikteki hizmetleri daha iyi belirleyebilecekleri ve daha başarılı bir şekilde hizmet görebilecekleri konusundaki inançtır. Kabul edilen idari ve siyasi yapının bir sonucu olarak değişik organizasyon şekilleri içerisinde karşılanmaya çalışılan ihtiyaçlar, yerel yönetim kuruluşlarının büyük bir fonksiyon görmesini zorunlu kılmaktadır.

Özellikle tüm toplumu ve ülkenin genelini ilgilendiren ihtiyaçların merkezi yönetim tarafından karşılanmasına çaba gösterilirken, yerel nitelikteki ihtiyaçların yerel yönetim kuruluşları tarafından gerçekleşmesi ve üretilmesi yoluna gidilmektedir. Yönetimde merkeziyet ve adem-i merkeziyet ilkelerinin benimsenmiş olmasına göre, gerek yetki ve gerekse görev alanlarının, merkezi ya da yerel yönetim kuruluşları üzerine yoğunlaşması söz konusu olabilmektedir. Bir ülke üzerinde çeşitli kamu hizmet ve faaliyetlerinin gerçekleştirilmesinde bu iki sistemin ya da ilkenin varlığı görülmektedir. Kamu hizmet ve faaliyetlerinin ve kamu kudretinin merkezde toplanması merkezden yönetim (merkeziyet) ilkesini, kamu hizmet ve faaliyetleri ile kamu kudretinin çeşitli kısımlar arasında dağılması da yerinden yönetim (adem-i merkeziyet) ilkesini oluşturmaktadır87.

86 Nihat Falay, Yerel Yönetim Giderlerine İlişkin Determinatlar, İstanbul: İ.Ü. İktisat Fakültesi Yayınları, sayı:1, 1982, s. 21

Söz konusu iki sistemin hiçbiri tek basma ve mutlak bir şekilde mevcut olmayıp, her iki sistem de bir arada ve aynı anda mevcut olmak ve yan yana işlemek durumundadır ve bu; ülkenin siyasi, hukuki, iktisadi, sosyal ve teknik özelliklerinin bir sonucudur. Ülkelerin siyasi ve idari bakımdan benimsemiş oldukları uygulama şeklinin bir sonucu olarak, idari birimler arasında görev ve yetki paylaşımında göz önünde tutulan başlıca kriter, ihtiyaçların en etkin düzeyde belirlenmesi ve en fazla tatmin sağlayacak şekilde karşılanmasıdır. Bu bakımdan, özellikle yerel nitelikteki ihtiyaçların giderilmesi, yerel yönetim kuruluşlarının günümüzdeki önemini artırmıştır.

Demokrasiye dayalı yönetim şekillerinde, seçmenlerin en yüksek düzeyde tatminin sağlanması, yerel ihtiyaçların en yüksek düzeyde karşılanması ve sorunların giderilmesi bakımından ortaya çıkan ağır yükün yerel ve merkezi yönetim birimleri arasında paylaşımının sağlanması bu bakımdan büyük önem taşımaktadır.

Ekonomik ve sosyal yapıdaki değişim ve gelişme, yeni buluşlar ve yeni çalışma alanları, yaşam standardının yükseltilmesi amacıyla gösterilen çabalar, sanayileşme, şehirleşme ve kırsal alanlardan şehirlere olan nüfus akını günümüzde hem merkezi hem de yerel yönetim kuruluşlarının gittikçe artan bir şekilde yeni görevler yüklenmelerine ve hizmetler sunmalarına neden olmaktadır88.

Toplumun; içinde yaşamım sürdürdüğü ve büyük ölçüde etkilendiği ve etkilediği; teknik, sosyal ve ekonomik yapı, yerel yönetim kuruluşlarının hizmet alanlarının büyümesinde etkili olmuştur. Şehirlere olan nüfus akımı, beraberinde pek çok sorunun kaynaklanmasına neden olmuş, şehir ve çevre planlaması fonksiyonunun gereğinin yerine getirilmesini zorunlu kılmıştır. Aşama aşama tüm yerel yönetim birimlerim ilgilendiren bu fonksiyon; mevcut ve gelecekteki durumun ve gelişmelerin belirlenmesi ve uygulanması açısından önem taşımaktadır. Park, bahçe, meydan, yol, köprü ve benzeri

88 Metin Heper, “Ekonomik ve Sosyal Gelişme Sürecinde Bürokrasi”, 1. baskı, Amme İdaresi

düzenlemeler yanında; ulaşımla ilgili trafik düzenlemesi, yolların bakım ve onarımı, ulaşıma açık tutulması, şehir içi ulaşım hizmetleri, bölgesel eğitim faaliyetleri, yaşlı ve kimsesizlere yardım, sosyal faaliyetler, yerleşim ve konut ile ilgili sorunlara çözüm sağlanması, yerel asayişin korunması, temizlik, su ve benzeri yerel yönetim kuruluşlarının hizmet alanlarının büyümesine neden olmuştur89.

Toplumun oluşum ve gelişim sürecine bağlı olarak, bir arada yaşamaktan doğan problem ve ihtiyaçlar da sürekli olarak büyüme gelişmiştir. Ülke sınırlarının büyüklüğüne ve yerleşim bölgelerinin dağılımına göre farklı büyüklüklerde olmakla birlikte her ülke açısından toplumsal ihtiyaçların giderilmesi devleti vazgeçilmez görevlerinden birisini oluşturmaktadır.

Topluma götürülecek hizmetlerin bir bölümü, tüm toplumu ilgilendirir ve genel nitelikte olmasına karşın diğer bir bölümü, bölgesel nitelik taşımaktadır. Özellikle yerel nitelikteki ihtiyaçların en etkin düzeyde karşılanması, bu ihtiyaçların yakında gözlemlenmesini ve gerekli hizmetlerin yaratılmasını zorunlu kılmaktadır.