• Sonuç bulunamadı

Kamu Yönetiminde Halkla İlişkiler Çalışmalarının Önemi

Modern devletin gelişmesinin temel çizgilerinden biri, kamu yönetiminin faaliyetlerinin gün geçtikçe önem kazanmasıdır. Bu gelişmenin sonucu olarak, bireyler ve gruplar sürekli bir şekilde yönetimin fonksiyonlarıyla ve hizmetleriyle karşılaşmaktadırlar. Önceleri hiç bilinmeyen birçok faaliyet, bugün devletin ilgilendiği veya yoğun olarak düzenlediği alanlar haline gelmiştir.

Devlet ve halk arasındaki ilişkide kamusallığın ve kamuoyunun konumunu ele aldığımızda, devlet, kamusallık ile ki aleniyet buradaki temel özelliklerdendir, kendisini halka açmaktadır. Halk da eleştirel ve aydınlanmış olma temel niteliklerine sahip bir kamuoyu aydınlanmış olma temel niteliklerine sahip bir kamuoyu aracılığıyla yanıt vermektedir.

Kar amacı gütmeyen kurumlarda halkla ilişkilerin bir başka anlamı, yönetimin bilme-tanıma eksikliğini gidermek, sorumluluğu halkla bölüşmek, yapılan işleri halka ya da tüketiciye anlatmaktır. Toplumun değişik kesimlerinin isteklerinin yönetimce öğrenilmesi ve bu isteklerin

değerlendirildikten sonra yönetsel eylem ve işleme dönüştürülmesi gibi bir süreci içermesi, halkla ilişkiler uygulamasını bir yönetim süreci haline getirmiştir. Amaç; karar verme yetkisi yönetimde kalmak koşuluyla halkın isteklerini öğrenip, bu istekleri yönetsel zorunluluklarla bağdaştırabilmektedir65. Halkla ilişkiler uygulamaları, kamu yönetimi kavramları ile ifade edilmektedir. Doğal olarak, bu tanımlamalar kamu yönetiminin bir parçası olan yerel yönetimler için de kullanışlıdırlar.

Yönetiminin genişlemesi, yapı ve işleyiş itibariyle karmaşık bir nitelik göstermesi, ayrıca günlük hayata artan orandaki müdahalesi, etkin bir kamuoyu denetimini de gerekli kılmaktadır. Böyle bir denetim ise, yönetimin kendisini dışa açmasını, kamuoyunun, yönetimin eylem ve işlemleri hakkında bilgi sahibi olmasını, kararların nasıl ve kimler tarafından alındığının bilinmesini gerektirir66.

Halkla ilişkiler uygulamalarının ortaya çıkış nedenlerini saptamaya çalışırken vurgulanan en önemli nokta, yönetim biçimlerindeki değişimlere paralel olarak siyasi iktidarın kullanmakta olduğu iktidarı meşrulaştırmak amacıyla yönetilenlerin rızasını sağlamak zorunda oluşudur67. İşte böyle bir ortamda, halkla ilişkiler uygulaması, bireylerin kendi yönetsel sorunlarının çözümünü kolaylaştırıcı bilgilerle aydınlatmak gerekmektedir.

Halkın yönetimi desteklemesi için, yönetimin halk için yararlı ve olumlu çalışmalar yapması ilk koşuldur. Ama bu yetmez. Halkın yönetimin doğru yaptığına inanması gerekmektedir. Demek ki yönetimin gerçekten olumlu işler yapması, açık ve saydam olması ve bunu yanında çalışmalarını halka anlatması zorunludur. Yalnızca “icraat” yetmez, icraatın da anlatılması gerekir. Kuruluşlar halka, çevreye bir pencere açarak ve bu amaçla kitle iletişim araçlarını ya da yüz yüze ilişkileri kullanarak dışarıya seslenmelidir.

65 Kazancı, a.g.e., s. 24

66 Musa Eken, “Kamu Yönetiminde Gizlilik Geleneği ve Açıklık İhtiyacı”, Amme İdaresi

Dergisi, cilt:17, sayı:2, 1994, s. 24

67 Tuba Arsak Hasdemir, Kamusal İletişimde Bilgi Edinme Hakkı, Ankara: Dipnot Yayınları, 2007, S.57

Bu görevi kamunun halkla ilişkiler birimi ya da halkla ilişkiler sorumluları yerine getirir68.

Kamusal alan kavramı birbiriyle ilişkili iki özelliği barındırmaktadır: Siyasal iktidarın yurttaşlarca denetlenmesi, etkilenmesi ve bu yolla siyasal hakimiyetin akılcılaştırılması, meşrulaştırılmasıdır. Diğer yandan da bu süreçte, katılımcıların, kendine özgü nitelikleri olan bir etkileşimi yaşamalarıdır. Tartışmanın herkese açık olması ve özel çıkarlardan bağımsız bir tartışmanın yürütülmesi, bu etkileşimin olmazsa olmaz koşullarındandır. Ancak bu koşulların sağlanması gerçekte mümkün olamamaktadır.

Çağımız Türkiye'sinde kamu yönetimi, tarihten miras kalmış bürokrasi- halk zıtlaşması yerine kamu yönetimi ve yönetim-halk bütünleşmesi, kaynaşması konusunu gündeminin öncelikli maddesi haline getirmelidir. Halkla ilişkilerin, kamu yönetimi ile çevresi arasında denge ve uyum sağlama çabası ancak böyle bir yaklaşımla gerçek anlam ve içeriğine kavuşabilir. Halkla ilişkilerin katkısı bu açıdan önem kazanmaktadır.

Kuşkusuz iletişim teknolojisi, iktidar ve egemenlik ilişkilerinin yansıtılması ve yeniden üretilmesinde önemli bir role sahip bulunmaktadır. İktidar ve egemenlik ilişkilerinin yansıması, medyanın haber üretim sürecinde de kendini göstermektedir. Medya, meydana gelen pek çok olayı seleksiyona tabi tutarak haberleştirmektedir. Medyanın haber seleksiyonu, büyük ölçüde habercilik değeri kapsamında belirlenen ve medyanın örgütsel yapısını, profesyonel ideolojisini, iktidar ve çıkar ilişkilerini yansıtan haber faktörlerine dayanmakta ve günlük olayları olduğu gibi kurumun temsilini ve tasarımını da etkilemektedir69.

Kar amacı gütmeyen örgütler ekonomik kar elde etmek amacıyla değil, kamu yararı ya da çıkar gruplarının yararı için çalışmak üzere örgütlenmişlerdir. Toplum yaşamında oldukça etkileri görülen bu tür

68 Kazancı, a.g.e., s. 29

69 Füsun Alver, Basında Yabancı Tasarımı ve Yabancı Düşmanlığı, İstanbul: Der Yayınları, 2003, s. 205

kuruluşlar ekonomik kurallara göre hareket ederler, ancak çalışmalarının nihai amacı kar oluşturmak değil, toplumsal ya da grup gereksinimlerini genel kamu ya da çıkar grubu yararına uygun olarak gidermektir. Günümüzde, kar amacı gütmeyen örgütlerde de halka hesap verme zorunluluğu oluşmuştur. Hesap verme zorunluluğu da halkla ilişkilerin etkili biçimde kullanıma sokulmasını gerektirir70. Seçimle iş başına gelen bu örgütlerin görev alanlarının genişliği ve halka hesap verme zorunluluğu, bu tür yönetimleri halkın sorunlarıyla sık bir biçimde karşı karşıya bırakır ve halka hizmet vermelerini gerektiren yapılarından dolayı halkla ilişkiler çalışmaları önemli bir rol oynamaktadır.

70 Yayınoğlu, a.g.e., s. 28

İKİNCİ BÖLÜM

YÖNETİMİN GENEL ÇERÇEVESİ VE TÜRKİYE’NİN YÖNETİM YAPISI

Kamu görevlerini yerine getiren organların bütünlüğü anlamına gelen “kamu yönetimi”nde yönetsel işlemlerin tek amacı vardır; o da kamu yararıdır. Yerel yönetimler de kamu yönetiminin bir parçasıdır. Yerel yönetim kuruluşları özellikle belediyeler, vatandaşa en yakın durumda olan en alt düzeydeki yönetim birimleridir. İnsan ihtiyaçlarının çok ve çeşitli olması, yerel halkın müşterek ihtiyaçlarını karşılamak görevi ile yükümlü bu yönetim birimlerinin hizmetlerinin de çeşitli ve karmaşık olmasına neden olmaktadır. Ancak;siyasal olgunluğun gelişmesi, demokratik anlayışın benimsenmesi ve ülke barışına katkı sağlanması açısından önemli temel yönetim kuruluşlarındandır.