• Sonuç bulunamadı

2.4. Kamu Yönetim Birimi Olan Yerel Yönetimler

2.4.2. Türkiye’de Yerel Yönetimlerin Gelişimi

Günümüzde Batılı anlamda yerel yönetimlerin üstlenmiş olduğu kent hizmetleri, Türk toplumunda tarih boyunca vakıflar ve esnaf örgütlerince yerine getirilmiş olduğundan yerel yönetim kavramı oldukça yenidir.

Osmanlı İmparatorluğu’ndan Tanzimat dönemine kadar İslami kanunlar ve kurumlar yürürlükteydi. Kentlerde kadı adı verilen görevliler hem hükümet, hem belediye, hem de yargı işlerini yürütüyordu. Osmanlı imparatorluğunda yerel yönetim statüsü Batı’ya tahsile giden ve Batı’dan

89 Arif Nemli, Kamu Maliyesine Giriş, İstanbul: İ.Ü. İktisat Fakültesi Maliye Enstitüsü Yayınları, 1997, s.56

etkilenen aydınlarca hayata geçirilmiştir90.

Türkiye’de yerel yönetimlerin oluşması Tanzimat’la birlikte olmuştur. O dönemdeki yerel yönetimlerin kuruluş amaçları içinde daha çok vergilerin düzenli ve dengeli toplanması, asayişin sağlanması, ekonomik gücün gelişmesi bulunmaktadır. Batıyla ilişkilerin yoğunlaşması, iletişimin artması ve çağdaş anlamda ve yerel demokrasiyi geliştirme gibi çabalar, amaçlar arasında yer almaya başlamıştır.

Tanzimat’ın ilanı sonrasında biraz da gayrimüslimlerin özel gayretleriyle ilk belediye 1855’de İstanbul’da kuruldu. Hükümetçe atanan ve Şehremini ismi verilen ilk belediye uygulamasında, 12 kişilik bir de Şehir Meclisi bulunmakta idi.

1858’de ise yine İstanbul ‘da Beyoğlu ve Galata semtlerinin dahil olduğu Altıncı Daire-i Belediye kurulmuştur. Bu uygulama 1869’a gelindiğinde ise tüm İstanbul geneline yayılmış ve “Dersaadet İdare- Belediye Nizamnamesi” çıkartılmıştır.

1877 yılında çıkartılan yasa ile eski belediye örgütü yapı olarak aynıdır, sayısı ise 20’ye çıkmıştır.

2. Meşrutiyet’in ilanından sonra ( 1908), 1912 yılında çıkarılan yasa ile İstanbul’da bulunan Belediye Daireleri Kaldırılarak Belediye Şubeleri oluşturulmuştur. Şehir Meclisi’nin yerini Encümen almıştır. 9 Belediye Şubesi ve yerel örgütün başındaki şehremininin atanması devam etmiştir. Bu durum 1930 yılında 1580 Sayılı Belediye Yasası çıkıncaya kadar devam etmiştir91.

İstanbul dışında da 1868 yılından itibaren belediye örgütü kurma girişimleri olmuştur. 1870’de çıkan nizamname il ve ilçelerde birer belediye

90 Ruşen Keleş, Yerinden Yönetim ve Siyaset, İstanbul: Cem Yayınevi, 1998, s. 222

91 Serdar Yakar, Yerel Yönetimlerde Alternatif Hizmet Sunma Yöntemleri, Kahramanmaraş: Ukde Yayınları, 2003, s. 33

örgütü kurulmasını zorunlu kılmıştır.

1876 yılında çıkarılan İl Belediye Yasası, her kent ve kasabada Belediye Başaknı meclis üyeleri arasından yine hükümetçe atanan, meclis üyelerini halkın seçtiği bir örgütün kurulmasını öngörmüştür.

Belediyeler gibi yerel yönetim birimi olan İl Özel Yönetimleri 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra, diğer yerel yönetim birimi olan köy ise Tanzimat’tan sonra, 1864 tarihli Vilayet Nizamnamesi ile düzenlenmiştir.

“1864 ve 1870 tarihli tüzükler, 1913’te İdare-i Umumiye-i Vilayet adlı geçici yasa ile yürürlükten kaldırıldığından, Cumhuriyet döneminde köy yönetimleri 1924 tarih ve 422 sayılı Köy Yasası ile yeniden düzenleninceye değin, herhangi bir yasal dayanaktan yoksun kalmışlardır92.

İllerin ve bucakların geniş bir özerklikten yararlanmasını öngören 1921 Anayasası dışındaki Anayasalarda yer alan ilkeler 1876 tarihli Kanun-i Esasi’deki ilkelerin az çok farklarla yürürlükte olan ilkelerdir. Bu ilkeler; belediye işlerinin İstanbul’da ve taşrada, seçimle oluşturulacak belediye meclisleri eliyle yönetilen, bu meclislerin üyelerinin nasıl seçileceği ve oluşum biçimlerinin özel yasalarla belirleneceğidir.

1961 Anayasa’sında ve 1982 Anayasa’sında yerel yönetimlerin tanımı, mahalli idareler, il belediye ve köy halkının müşterek mahalli ihtiyaçlarını karşılamak üzere 1961 Anayasasında ise –genel karar organları halk tarafından seçilen- 1982 anayasasında ise – kuruluş esasları kanunla belirtilen seçmenler- tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzel kişileri olarak az bir değişiklikle yapılmıştır.

Yerel yönetimlerin düzenlenmesi konusunda 1982 Anayasasında 1961 anayasasından farklı olarak, seçimlerin dört yılda bir yerine beş yılda bir yapılması ilkesi, yasa ile yerel özerkliğin sınırlanmasına karşı güvence

oluşturabilecek yerel yönetimlerin kuruluş ve görevleriyle yetkilerinin, yasa ile, ancak “yerinden yönetim ilkesi”ne uygun olarak düzenlenmesi gerektiği ilkesi, büyük yerleşim özerkleri için yasa ile özel yönetim biçimlerinin getirilmesine olanak verilmesi ilkesi, özerk yönetimin yerel yönetimler üzerinde bir yönetsel denetim yetkisine sahip olduğu ilkesi, yerel yönetimlere görevleriyle orantılı gelir kaynakları sağlanmasını içeren ilkesi yer almıştır.

2.4.3. Yerel Yönetimlerin Özellikleri

Daha önce belirtildiği gibi anayasa, yerel yönetim kuruluşlarına, özel bir önem vermiş ve bazı düzenlemelere gitmiştir. Anayasanın getirdiği ilkeler de göz önünde tutularak, yerel yönetim kuruluşlarının özelliklerini 4 ana maddede özetleyebiliriz93.

Yerel yönetim kuruluşları; yerel yönetimlerin görevleri yasa ile belirtilen tüzel kişiliğe sahip olan, yerinden yönetim ilkesine dayanan özerk kuruluşlarıdır. Türkiye’de yerel yönetimler; yerel halkın, il, belediye ve köy halkının yerel ihtiyaçlarını karşılayan, genel karar organları halk tarafından seçilen kamu tüzel kişiliğine sahip kuruluşlardır. Bu özellikleri nedeniyle yerel yönetimlerin merkezi yönetimden ayrı ve bağımsız birtakım hak ve yetkilere ve gelir kaynaklarına sahip olmaları gereği bulunmaktadır.

Diğer bir özellikleri; genel karar organları seçimle işbaşına gelen yerel yönetim kuruluşlarının seçilmiş organlarının organlık sıfatını kazanmaları veya organlarınca yapılması, İçişleri Bakanı geçici bir önlem olarak, görevlerinden dolayı kovuşturma ve soruşturma açılan yerel yönetim organlarını veya organlarını oluşturan üyeleri görevinden uzaklaştırabilir olmasıdır.

Görevleri ile orantılı olarak gelir kaynakları sağlanan yerel yönetim kuruluşları, Bakanlar Kurulu’nun izniyle aralarında birlikler kurabilme, büyük yerleşim merkezleri için yasa ile özel yönetim biçimleri getirebilme yetkisine