• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2.3. BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİNDE MALİ YAPI

2.3.3. Yeni Belediye Gelirleri Yasa Tasarısı

Kamu yönetiminde yeniden yapılanma kapsamında yapılan çalışmalardan biri olan İl Özel İdaresi ve belediye Gelirleri Yasa tasarısı taslağı 8 kesim 94 madde ve 6 geçici maddeden oluşmaktadır. Taslak daha önce emlak Vergisi yasası, Belediye ve İl Özel idarelerine Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi hakkındaki yasa ve Belediye Gelirleri yasasını kaldırmakta, belediye ve il özel idarelerinin gelirlere ilişkin düzenlemeleri tek yasa altında toplamaktadır.

Tasarının genel gerekçesinde ‘’mahalli idarelerin milli gelirden aldıkları pay, öz gelirlerinin toplam gelirlerine oranı ve yerel harcamaların toplam kamu harcamaları içindeki payı gibi ölçütler mahalli idare özerkliği ile doğru orantılıdır.’’ Denilmektedir. Ancak mahalli idarelerin öz gelirlerinin toplam gelirleri içindeki yüksekliği her zaman doğru orantılı olmayabilir. Toplam gelirleri içinde öz gelirleri yüksek olmasına rağmen çeşitli nedenlerle özerk olmayan çok sayıda yerel yönetim örneği verilebilir.

Tasarının genel gerekçesinde yer alan bir başka dikkat çekici unsur yerel yönetimlerin mali özerkliği ile ilgili yaklaşımdır. Tasarıda “Mali özerklik mahalli idare özerkliğinin önemli bir parçasıdır ve mahalli idarelerin ayrı mal varlığına, bütçeye, gelir kaynaklarına ve bağımsız harcama yetkilerine sahip olmasını öngörür. Bu çerçevede mahalli idarelerin yerel vergi

koyması, kaldırması veya merkezi idare tarafından konulan yerel vergilerin oran ve matrahlarında değişiklik yapabilmesi, bu vergileri toplayabilmesi mali özerkliğin önemli sonuçları olarak ortaya çıkmaktadır.” Denilmektedir. Burada söylenen anlayışa göre mahalli idarelerin yerel vergi koyması veya kaldırması mali özerkliğin önemli sonucudur. Ancak bu yapılanmanın üniter devlet yapısından çok federal devlet yapısına uygun bir söylem olduğu yönünde eleştirilere neden olmaktadır.

Bu yasanın ilk defa 2005 yılında kamuoyu ile paylaşıldığına dikkatinizi çekerek Vergi koyma ve kaldırma işleminin sadece Ulusal Meclis’in yetkisi dahilinde olduğu bilindiği halde tasarı genel gerekçesinde mahalli idarelerin yerel vergi koyması, oran ve matrahlarında değişiklik yapabilmesinden bahsedilmesi iki yıl önceden bu yönde ileride yapılacak bir Anayasa değişikliğinin habercisi olmuştur. Nitekim önce de bahsettiğimiz gibi yeni anayasa taslağında Bakanlar Kurulu yanında Mahalli idarelerin seçilmiş organlarına da matrah ve oranlarda değişiklik yapabilme yetkisi verilmektedir.

Şu anki anayasanın 73. maddesine göre vergi koymak ve kaldırmak ancak yasayla yapılabilecek bir uygulamadır. Ayrıca kanunlar içinde belirlenen sınırla içinde kalmak şartıyla miktar ve oranları belirleme yetkisi de sadece Bakanlar Kurulu’na tanınmış bir yetkidir.

Tasarının genel gerekçesinde ‘’ülkemizde nüfus gibi tek bir ölçüte dayalı olarak gerçekleştirilen transfer sistemi basit, objektif, istikrarlı ve öngörülebilir olmasına rağmen mahalli idare harcamaları ile ödenen vergiler arasında yeterli bağ kuramadığından’’ bahsedilmektedir. Kaynak dağılımından daha çok pay almayı amaçlayan belediyelerin Nüfus Sayımını bile geçersiz kılacak girişimlerde bulunduğu hepimizce bilinmektedir. Bu noktada yeni belediye gelirleri yasa taslağına ara vererek yine yürürlüğe girmeyen 15.07.2004 tarihli 5227 sayılı Kamu Yönetiminin temel ilkeleri ve yeniden yapılandırılması hakkında kanunundan bahsetmek istiyorum.

Bu yasanın yürürlüğe girmesi halinde kaynak dağılımının nasıl olacağına ilişkin olarak yapılan çalışmalarda kamu kaynaklarının büyük bir bölümünün yerel yönetimlerce harcanacağı sonucu ortaya çıkmaktadır. Bugün kabaca ulusal kamu gelirinin % 16’sını kullanan yerel yönetimlerin payı, bu yasanın yeniden çıkarılması halinde % 40 a çıkacaktır .Bu kaynağın il özel idareleriyle belediyeler arasında olduğu kadar, kamu kaynaklarının iller ve belediyeler itibarıyla dağıtımının da büyük sorunlar yaratacağı söylenmektedir. (TESEV,2004: 24)

Kamu Yönetimi Temel Kanunu yürürlüğe girdiğinde Bakanlar Kurulunca belirlenecek usul ve esaslara göre; Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı,

Çevre ve Orman Bakanlığı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nın taşra teşkilatının görev ve yetkileri ile taşradaki taşınır ve taşınmaz mallarının, alacak ve borçlarının, bütçe ödeneklerinin, kadro ve personelinin il özel idarelerine, belediyelere ve kısmen de üniversitelere devredilmesi öngörülmektedir. (Arslan, 2004:4)

Bu Tasarı’nın yerel yönetimleri en çok ilgilendiren maddesi ise, mali kaynak dağılımına ilişkin 10. madde olmuştur. Bu maddede öteden beri kaynak sıkıntısı çeken yerel yönetimler için, rahatlama sağlayacak hükümler getirdiği söylenmektedir. Buna göre,yerel yönetimlerin mali durumlarını düzeltmesi beklenen hükümler şunlardır:

1. Yerel yönetimlere yetki, görev ve sorumluluklarıyla orantılı gelir kaynakları sağlanır.

2. Yerel yönetimlere genel bütçe vergi gelirleri tahsilatından pay ayrılır.

3. Payların ayrılmasına, dağıtımına ve bu paylardan yapılacak kesintilere ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir.

‘’Yerel yönetimlerin genel bütçe gelirlerinden aldıkları payın, İskandinav ülkelerinde %45’lerevardığı, gelişmemiş Afrika ülkelerinde bile %15’ten aşağı olmadığı, dünya ortalamasının ise %30 olduğu bir gelir paylaşımında, ülkemizdeki uygulamanın %5’i geçmemesi, üstelik İller Bankası’nın siyasi tercihli uygulamaları nedeniyle yerel yönetimlerin mağdur edildiği düşünüldüğünde, Tasarı’nın bu maddesi, vaad edilenlerin gerçekleşmesi ölçüsünde hizmetlere yansıyacaktır.’’ Denilmektedir (Bilgin,2004: 15-16).

Yeniden Belediye Gelirleri Yasa tasarısına dönerek bu sefer yasa taslağını maddeler bazında incelediğimizde dikkat çeken birkaç konudan da bahsedecek olursak ; Emlak vergisi konusunda yeni bir düzenlemeye değinebiliriz. Taslağın 21. Maddesinde ‘’Belediye yasasının uygulandığı yerlerde toplanan Emlak vergisinin %25’i Büyükşehir belediye Payı olarak ayrılacaktır.’’ Denilmektedir. 2005 yılında çıkarılan Belediye yasası Büyükşehir belediyesi ve İl Özel idarelerine emlak vergisi gelirleri üzerinden ayrılan payları kaldırmıştır. Ancak taslak yeniden böyle bir uygulamaya dönerek, yasalar arasında bir çelişkiye neden olmaktadır.(Yıldırım ve Öner,2006: 46)

Tasarının 18. Maddesinde Vergi değerini değiştiren sebepler başlığı altında maddenin ‘g’ bendinde ‘’ Belediye ve mücavir alan sınırları içinde yol, park, metro veya raylı sistem, imar düzenlemesi, rekreasyon alanı, doğal gaz gibi altyapı hizmetlerinin yapılması. Hükmü

getirilmektedir. Bu hüküm basında metro ve park gibi hizmetler götürülmesi nedeniyle değer kazanan bina arsa ve arazilerden “rant vergisi alınacağına yönelik açıklamalarına neden olan düzenlemedir. Ancak şu haliyle bu rantlar kentsel gelişme ve kentsel yaşam kalitesinin sağlanması, kentsel altyapı ve hizmetlerin finansmanında kullanılacağı yerde yasadışı güçlerin, yapsatçıların cebini doldurmaya yaramaktadır.(Geray,1999:111)

Eğlence Vergileri içerisinde daha önceki yasada oranı % 0 olarak belirlenen tiyatro, opera,operet ve bale gibi etkinliklerden % 10 oranında vergiye tabi tutulmuştur.yeni düzenlemede önemli dışsallıkları olan etkinliklerin vergiden muaf tutularak özendirilmesi politikasından vazgeçildiği görülmektedir.(Güner ve Arıkboğa:2006:2)

Yasa taslağının 28. Maddesine baktığımızda internet salonlarından günlük 5 YTL, kahvehanelerden 4 YTL, bar, pavyon, gece kulübü gibi yerlerden günlük 80 YTL vergi alınacağını görüyoruz.

Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 2006 yılı Gelir vergisi beyanlarına göre mükellef başına ortalama kazancın 8 bin 927 YTL, ortalama gelir vergisinin de 2 bin 263 YTL olduğu ülkemizde gelir vergisi kadar da eğlence vergisi ödenmesi gibi bir durumla karşı karşıya kalınacağı kaçınılmazdır.

Taslakta belirtilen bu maktu parasal tutarların her yıl 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’na göre belirlenecek yeniden değerleme oranında artırılacağı da öngörülmektedir.

Basında yer alan kaz kesme vergisi benzetmesine neden olan düzenleme ise şu an ki yasada büyükbaş hayvanların kesimi için öngörülen hayvan kesimi muayene ve denetleme harcının kümes hayvanları için de getirilmiş olmasıdır.

Taslaktaki düzenleme ile şu anki yasada bir vergi olarak düzenlenen Çevre temizlik vergisi katı atık ve atık su bedeli adı altında bir ücret olarak düzenlenmiştir. Vergi yerine ücret uygulaması yerel yönetimlere bu bedelin belirlenmesi konusunda daha çok takdir hakkı verecektir. Çeşitli belediyeler tarafından farklı tarifelerin uygulanması hemşerilerde olumsuz bir tutum sergilenmesine neden olacaktır.(Güner ve Arıkboğa,2006:9)

Tasarı taslağının son bölümünde olası iki yararlı gelir türünden bahsedilmektedir. İlki konaklama vergisidir. Bu vergi turistik tesislerdeki gecelik konaklama ücreti üzerinden düşük oranlı bir vergi alınması, yerel yönetimlerin yaz kış nüfusu ve dolayısıyla hizmet/harcama ve gelir dengesizliklerinin gidermeye yardımcı olacağı düşünülmektedir. İkinci olarak da motorlu taşıtlar vergisinin yerel yönetimlere verilmesidir. Yerel yönetimlerin temel görev alanları içinde yolların yapımı, bakımı ve onarımı olduğuna göre, bu hizmet karşılığında bir bedel almaları gayet doğaldır.

Son olarak genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan paylara ilişkin olarak mevcut yasada %6 olan bu oran% 5 olarak düzenlenmiş ve Bakanlar Kuruluna tanınan bu oranı yarıya indirme yetkisi kaldırılmıştır. Bu da mali özerklik açısından olumlu bir gelişme olarak ifade edilmektedir. Eski yasada yer almayan yeni bir konu ise Denkleştirme Ödeneği başlığı altında nüfusu 10.000 ve altında olan belediyelere eşit olarak dağıtılmak üzere her yıl bütçe yasası ile konacak bir ödeneğin ilgili belediyelere eşit olarak dağıtılması öngörülmektedir.

Genel olarak taslağın yerel yönetimlerde mali özerkliği yeterince sağlayamayacağı, ancak yerel yönetimlerin gelir dizgesini sistematik hale getirmesi açısından olumlu olacağı ifade edilmektedir.(Yıldırım ve Öner,2006:60) Ancak yasa hazırlanmadan önce vergi kapasitesi ve gayretine ilişkin ve gelirlerin idari maliyetlerine ilişkin bir veri analizi de yapılmasının da gerekli olduğu belirtilmektedir. Örneğin tasarıda çok sayıda getirisi düşük ve idari maliyeti yüksek harcın bulunması da bu yönde bir araştırmanın gerekliliğini ortaya koymaktadır.