• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2.3. BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİNDE MALİ YAPI

2.3.2. Büyükşehir Belediye Gelirleri

Yerel yönetimler kendilerine yasalarla ayrılmış olan görevleri yerine getirebilmek için yeterli mali kaynaklara sahip olmak zorundadır. Bu kaynakların bulunması ve merkezi yönetimlerle yerel yönetimlerle bölüştürülmesi yönünden yeryüzünde başlıca iki sistemin bulunduğu söylenebilir. Birinci sistem yerel yönetimlerin mali yönden merkeze bağımlılığı ikincisi de bağımsızlığıdır. Bu nedenle birinci sistemin adına bağımlılık ikincisinin adına ise bağımsızlık sistemi denilmektedir. Bağımlılık sisteminde yerel yönetimlerin özel kaynaklı vergileri bulunmakla birlikte bazı vergiler merkezi yönetimle yerel yönetimler arasında ortaklaşa kullanılır. Bağımsızlık sisteminde ise yerel yönetimlerin tümüyle bağımsız ve kendi başına kullanabilecekleri gelir kaynakları vardır.(Keleş,1987: 63)

Ancak bağımsızlık sistemi dünyada saf olarak uygulanamamaktadır. Gelir kaynaklarının dağıtılmasında ya da paylaşımında yerel yönetimler hiçbir ülkede tam bağımsız değildirler.(Çınar, 2007:7) Aynı kaynaklardan devletle yerel yönetimlerin birlikte yararlanması demek olan bağımsızlık sistemi Türkiye’de geçerli olmuştur.(Keleş ve Yavuz,1983:182)

Ülkemizde 1981 yılında yürürlüğe giren 2464 sayılı Belediye Gelirleri Yasası dağınık bir durum arz eden belediye gelirlerini bir araya getirmiştir. Yasa çok sayıda verimsiz gelir

kaynakları yerine daha az sayıda verimli kaynakların belediyeler bırakılması tercihini yapmıştır.(Keleş,1987: 75)

10.07.2004 tarihinde kabul edilen 5216 sayılı Büyükşehir belediye kanununda 23. madde de Büyükşehir belediyesinin gelirleri şu şekilde sıralanmıştır.

a) Genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamı üzerinden ilçe ve ilk kademe belediyelerine verilen paylardan Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek oranlar içinde ayrılacak İller Bankası tarafından gönderilecek pay.

b) Büyükşehir belediye sınırları içinde yapılan genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamı üzerinden Maliye Bakanlığı tarafından hesaplanıp, ertesi ayın sonuna kadar ilgili Büyükşehir belediyesine ayrılacak %5 pay.

c) 2464 sayılı Belediye gelirleri Kanununda yer alan oran ve esaslara göre Büyükşehir belediyesince tahsil olunacak at yarışları dahil müşterek bahislerden elde dilen Eğlence Vergisinin %20 si müşterek bahislere konu olan yarışların yapıldığı yerin belediyesine, %30’u nüfuslarına göre dağıtılmak üzere diğer ilçe ve ilk kademe belediyelerine ayrıldıktan sonra kalan %50 si.

d) Büyükşehir belediyesine bırakılan sosyal ve kültürel tesisler, spor, eğlence ve dinlenme yerleri ile yeşil sahalar içinde tahsil edilecek her türlü belediye vergi resim ve harçları.

e) 7 nci maddenin birinci fıkrasının (g) bendinde belirtilen alanlar ile bu alanlara cephesi bulunan binalar üzerindeki her türlü ilan ve reklamların vergileri ile asma, tahsis ve bakım ücretleri.

f) 7 nci maddenin (f) bendine göre tespit edilen park yerlerinin işletilmesinden elde edilen gelirin ilçe ve ilk kademe belediyelerine, nüfuslarına göre dağıtılacak %50 sinden sonra kalan %50 si.

g) Hizmetlerin Büyükşehir belediyesi tarafından yapılması şartıyla 2464 sayılı Belediye gelirleri Kanununda belirtilen oran ve esaslara göre alınacak yol, su ve kanalizasyon harcamalarına katılma payları.

h) Kira, faiz ve ceza gelirleri.

i) Kamu idare ve müesseselerinin yardımları.

j) Bağlı kuruluşların kesin hesaplarındaki gelirleri ile giderleri arasında oluşan fazlalık sonucu aktarılacak gelirler.

k) Büyükşehir belediyesi iktisadi teşebbüslerinin safi hasılatından Büyükşehir belediye meclisi tarafından belirlenecek oranda alınan hisseler.

l) Büyükşehir belediyesinin taşınır ve taşınmaz mal gelirleri. m) Yapılacak hizmetler karşılığı alınacak ücretler.

n) Şartlı ve şartsız bağışlar. o) Diğer gelirler.

Bakanlar Kurulu birinci fıkranın (b) bendindeki %5 pay oranını iki katına kadar artırmaya veya kanuni haddine indirmeye yetkilidir. Bu payın %75 i bu tutardan düşülerek doğrudan ilgili belediye hesabına kalan %25 i ide Büyükşehir belediyelerine nüfuslarına göre dağıtılır. Hesaplama ve dağıtım işlemleri Maliye bakanlığınca yapılır.

Büyükşehir belediyeleri ve bağlı kuruluşları ile ilçe ve ilk kademe belediyeleri; tahsil ettikleri vergiler ve benzeri mali yükümlülüklerden birbirlerine ödemeleri gereken paylar ile su, atık su ve doğalgaz bedellerini zamanında yatırmadıkları takdirde, ilgili belediye veya bağlı kuruluşun talebi üzerine söz konusu tutar, İller Bankası tarafından, yükümlü belediyenin genel bütçe vergi gelirleri payından kesilerek alacaklı belediyenin hesabına aktarılır. Gecikmeden kaynaklanacak faiz ve benzeri her türlü zararın tazmini ile ilgili olarak Büyükşehir belediye başkanı ve sayman şahsen sorumludur. Bu fıkra hükmü, ilçe ve ilk kademe belediyeleri hesabına yapılacak her türlü aktarmaları zamanında yapmayan Büyükşehir belediye başkanı, bağlı kuruluş genel müdürleri ve saymanları hakkında da uygulanır.

03.07.2005’de kabul edilen 5393 Sayılı Belediye Yasasında belediye gelirleri ise 59. Maddede şu şekilde sıralanmıştır.

a) Kanunlarla gösterilen belediye vergi, resim, harç ve katılma payları. b) Genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan pay.

c) Genel ve özel bütçeli idarelerden yapılacak ödemeler.

d) Taşınır ve taşınmaz malların kira, satış ve başka suretle değerlendirilmesinden elde edilecek gelirler.

e) Belediye meclisi tarafından belirlenecek tarifelere göre tahsil edilecek hizmet karşılığı ücretler.

f) Faiz ve ceza gelirleri. g) Bağışlar.

h) Her türlü girişim, iştirak ve faaliyetler karşılığı sağlanacak gelirler. i) Diğer gelirler.

Rakamsal olarak belediye gelirlerinin bütçemiz içinde yerini ifade etmek istersek örneğin 2005 Yılı Kesin Hesap yasasında Türkiye’deki toplam gelirlerin 135.756.182.408,81 YTL olduğunu, Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre de 2005 yılında 3225 belediyenin gelirlerinin 23.705.096.145 YTL gerçekleştiği ve bu tutarın % 59’unun vergi gelirleri, % 35’inin vergi dışı gelirleri, % 6’sının ise yardım ve fonlardan oluştuğunu söyleyebiliriz.(TÜİK,2006)

Belediyelerin öz geliri olarak nitelendirilen belediye vergileri ve belediye harçları Türk bütçe sisteminde vergi gelirleri içinde sayılırken harcamalara katılma payı ise vergi dışı gelirler arasında yer almıştır. Belediye gelirlerini bütçe sistematiği içinde ele aldığımızda demin belirttiğimiz belediye vergileri ve harçlarına ilave olarak genel bütçe tahsilatından alınan paylardan bahsedebiliriz. Bu gelir türü hakkında bilgi vermeden önce konuyla ilgili Mali Tevzin kavramını açıklamak yararlı olacaktır.

Merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasındaki ilişkilerde başlıca iki yön vardır. Birincisi hizmetin bölüşümü ikincisi ise gelirlerin bölüşümüdür. Görevlerin ve gelirlerin bölüştürülmesinde bazı kurallara uyulmasında zorunluluk vardır. Bu kuralların tümünün adına mali denkleştirme eski adıyla mali tevzin ya da akçal denkleştirme denilmektedir.(Keleş,1987:65)

Mali denkleştirme merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasında hem kamu hizmetleriyle görevlerinin, hem de gelir kaynaklarının dengeli ve adaletli bir biçimde bölüştürülmesini anlatmaktadır.(Keleş,1987: 65) Akçal denkleştirme yoluyla yerel yönetimlerin serbetçe kullanabilecekleri, toplayabilecekleri kimi kaynakların onlara bırakılmasını sağlanarak yerel özerkliğin bir boyutu olan akçal özerkliğin gerçekleşmesine önemli bir katkı sağlanır.(Geray,1993:20)

Bu noktada iki kavrama yer vermek gerekir. Bunlardan biri mali desantralizasyon diğeri ise mali federalizm.

Mali desantralizasyon, yerel yönetimlere sorumluluklarına uygun gelirler sağlanmasını; gelir sağlamanın merkezden yerele “gelir dağıtımı” sistemine göre yapılmasını öngörür. Bunun somut görünüşü, merkezi yönetim (Maliye Bakanlığı saymanlıkları) tarafından toplanan genel bütçe vergi gelirlerinin parlamentoca verilecek kararla %10, 50, 60’ının yerel yönetimlere dağıtılmasıdır.

Mali federalizm ise, yerel yönetimlere sorumluluklarına uygun gelir kaynakları sağlanmasını; yerel yönetimlere kendi gelir kaynaklarını oluşturma yetkisi vermeyi esas sayar. Bu esas nedeniyle mali federalizm “gelir (kaynağı) paylaşımı” sistemidir. Bunun en gelişkin somut görünüşü, sistemin vergi türlerini (gelir kaynaklarını) paylaşma esasına dayandırılmasıdır. Her yönetsel kademenin kendine ait, özerk/bağımsız bir gelir kaynağı ve bu kaynak üstünde tam tasarruf yetkisi vardır

Gelirin merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasında dağıtımı konusunda Türkiye’de pay ayırma sistemi kullanılmaktadır. Pay ayırma vergilerin merkezi yönetim tarafından toplanması ve bu toplamdan yerel yönetimlere belli bir yüzde üzerinden pay ayrılmasıdır.(Güler ve Çınar,2004: 65) Türkiye’de yerel yönetimlerin gelir kaynakları önemli ölçüde merkezi yönetim tarafından belirlenmekte ve finanse edilmektedir.

Genel bütçe vergi gelirlerinden yerel yönetimlere pay verilmesine ilişkin esas ve usuller temel olarak 02.02.1981 tarih ve 2380 sayılı Belediyelere ve İl Özel İdarelerine Genel Bütçe Vergi gelirlerinden Pay Verilmesine ilişkin yasada düzenlenmiştir. Bu kanuna göre şu anda Genel bütçe vergi gelirlerinden belediyelere % 6 oranında il özel idarelerine % 1.12 pay hesaplanmaktadır. Maliye Bakanlığınca merkezde hesaplanan bu paylar ilgili olduğu ayı takip eden ay sonuna kadar İller Bankasına aktarılmakta İller Bankası da bu payların dağıtımını yapmaktadır. Yine bu kanun Maliye Bakanlığı’na belediyelerin bütçe gelirlerinden alacakları bu paylardan hazineye olan borçlarına karşılık % 25, vergi dairelerine olan borçlarına karşılık olarak %25 olmak üzere % 50’ye kadar kesinti yapabilmekte eğer ilgili birimin SSK’ya da borcu var ise kesinti toplamı % 50’yi de geçebilmektedir (Kerimoğlu ve Yılmaz,2005: 38).

Merkezi yönetim bütçe gelirlerinden ayrılan bu payların kullanımı konusunda belediyeler tam bir serbestiye sahiptir. Dolayısıyla bu yardımlar yerel yönetimlerin mali özerkliliğini sınırlandırmamaktadır(Kerimoğlu ve Yılmaz,2005:39).

2380 Sayılı kanunla %1.5 olarak belirlenen tahsilat payı 1984’de %7.15’e 1985 de 8.15 ‘e çıkarılmış 1986-1993 yılları arasında ise %8.55 olarak uygulanmış 1994 krizi sonrası %7.55’e geri çıkarılmış 1995 yılı için bütçe kanunu ile öngörülen oran Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edilince kanunda yer alan %9.25’lik oran 2001 yılına kadar uygulanmıştır. Son beş yıldır ise bu oran %6 olarak uygulanmaktadır(Kerimoğlu ve Yılmaz,2005: 46).

1929’lardan 1980’lere kadar belediye gelirlerinin %35’i devlet gelirlerinden belediye gelirlerine aktarılan paylardan oluşmuştur.(Güler,1998,148) Türkiye’de genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamı üzerinden belediyeye ayrılan payların, belediyelerin toplam gelirleri içindeki dağılımına 1994-2003 yılları arasındaki bir süreçle baktığımızda%44 ile %54

arasında seyrettiğini gözlemliyoruz.(Kerimoğlu ve Yılmaz,2005: 46) Yani ülke genelinde belediye toplam gelirlerinin yarısı genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamından ayrılan paylardan oluşmaktadır(Güler ve Çınar,2004:77).

Avrupa konseyi ülkelerini kapsayan rakamlar 1990’lı yılların ortasında bu ülkelerin yerel yönetim gelirleri içinde merkezden transfer payları ortalamasının %49 olduğunu göstermektedir. Buna göre Türkiye bu genel ortalamaya uygun bir oran sergilemektedir (Güler ve Çınar,2004: 61).

2005 yılı verilerine göre 23.705.096.145 YTL olan belediye gelirleri içerisinde %59’unun vergi dışı gelirlerden oluştuğunu söylemiştik. Bu %59’luk rakama isabet eden 14.008.442.414 YTL’nin ise 10.296.329.658 YTL’lik kısmını genel bütçe vergi gelirleri tahsilatından alınan paylar oluşturmaktadır (TÜİK,2006).

Belediyelerin gelirlerini artırmak 1937 Birinci Bayar hükümetinden buyana tüm hükümet programlarında yer alan ama bir türlü ulaşılamayan bir hedef olmuştur.(Güler,1998: 47) Bu duruma örnek olarak 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Yerel Yönetimler Özel İhtisas Komisyonu Raporunda belediyelerin genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı toplam paylarının artırılması gerektiği ifade edilmiş ancak günümüze kadar bu önerinin dikkate alınmamış olduğu görülmektedir (DPT,2001:49).

Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Alınan paylar konusundan sonra yine vergi gelirleri içerisinde yer alan belediye vergileri ve belediye harçlarına baktığımızda Türkiye’de belediye vergileri tüm bütçe gelirleri içerisinde ortalama %8.6 oranında yer tutarken harç gelirlerinin %3 pay aldığını görmekteyiz. Belediye vergileri toplam bütçe gelirleri arasında %5-15 arasında harçlar ise %2-4 arasında dalgalanmaktadır. Vergi türleri toplam bütçe içinde değil belediye vergileri içinde değerlendirildiğinde Emlak Vergisi belediye vergilerinin %60’ını Elektrik ve Havagazı Tüketim Vergisi %20’sini Çevre Temizlik Vergisi %15’ini oluşturmaktadır.(Güler ve Çınar,2004: 98-99)

Belediyelerin topladığı vergiler 2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanununda ve 1319 Sayılı Emlak Vergisi kanununda düzenlenmiştir.

Emlak ve Arazi Vergileri: Türkiye sınırları içinde bulunan bütün binalar ile arsa ve araziler emlak vergisinin konusuna girmektedir. Verginin oranı meskenlerde vergi değerinin binde biri diğer binalarda binde ikisidir. Bu oran büyükşehirlerde %100 artırımlı uygulanmaktadır. Arazi vergisinin oranı ise binde bir arsalarda ise bu oran binde üç olarak uygulanmaktadır.

Yeni Belediye Kanunu ile getirilen bir düzenleme ile emlak vergilerinden büyükşehir belediyelerine ve il özel idarelerine pay aktarılmasına son verilmiştir.

Belediyelerin gelirleri arasında yer alan diğer vergileri sıralayacak olursak bunlar; ilan ve reklam vergisi, haberleşme vergisi, elektrik ve havagazı tüketim vergisi, yangın sigortası vergisi, çevre temizlik vergisidir.

Öz gelirlerin ikinci kalemi olan belediye harçlarının is tüm belediye gelirleri içerisinde %2 ile % 4 arasında bir yer kapladığını daha önce belirtmiştik. Bu gelir türü içerisinde işgal harcı, imar ile ilgili harçlar ve bina inşaat harcının bütün harçlar arasındaki ağırlığı %75’e erişmektedir.(Güler ve Çınar,2004:106)

Bu harç türleri ise Belediye gelirleri Kanunu’nun ikinci kısmında yer aldığı şekliyle şunlardır. İşgal Harcı, Tatil günlerinde çalışma ruhsat harcı, Kaynak Suları harcı, Tellallık Harcı , Hayvan kesimi muayene ve denetleme harcı,Ölçü ve tartı aletleri muayene harcı, Bina İnşaat Harcı, Kayıt ve Suret harcı, İmar ile ilgili harçlar, İşyeri Açma İzni harcı, Muayene ruhsat ve rapor harcı,sağlık belgesi harcı.