• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: HAKASLARDA YA AYI , KÜLTÜREL VE SOSYAL HAYAT

3.7. Yemek ve çecek

Yenisey Altay Türklerinde genel olarak beslenme hayvansal g dalara dayanmaktad r. Süt, ya ve et gibi hayvan mahsulü g dalar n yan nda az miktarda arpa k zart larak ezilip suda pi irildikten sonra yenir. Altayl lar uzun süre açl a dayanabilirler ancak bulduklar nda da çok yer ve içerler. (Seymen; 1980,22). Hakaslar n temel yemekleri k n etli, yaz n sütlü yemeklerdi. Her evde at ve koyun kesilirdi ve k için et haz rlanmas yap rd (Sogum). At , gerdan ndan keserler buna “çulumnep” derlerdi. At n ba ka türlü öldürülü ü yasakt . Hakaslar n 20. yüzy n ba lar ndan itibaren Rus köylüleriyle tan mas ndan itibaren bu adetler kalkm r. Kesilmi ve soyulmu hayvan kemikleri b çakla parçalan rd . Kemikleri k rmak yasakt . Onlar n k lmas ve parçalanmas halinde sahibinin mutsuz olaca na inan rd . Hayvanlar n kesildikten sonra bütün kom ular davet edilirdi. Birinci kazanda “ürsün”dedikleri en iyi et k mlar pi irilirdi. Hakaslar yemek esnas nda etin da na dikkat ederlerdi. Köçek denilen en hürmetli et parças yani koyunun arka k sm en sayg de er misafire evden gitme zaman nda verilirdi (Butanaev, 1995: 34).

Bu âdet di er Türk kabilelerinde de görülür. Büyük toplant larda ve ziyafetlerde “orun” (mevki) sahiplerinin yeme in mesela koyunun hangi bölgesini yiyece i belli idi. Mevkisi en üstte olan yeme in de en iyi taraf yerdi ( nan, T.A/III: 41–42).

Mutlulu un evlerini b rakmamas için koyunun kuyruk k sm kesip atmazlard . Evin sahibine ilk bo az omuru ilk iki kaburgas kalça kemi i verilirdi. Üstteki iki sa kaburgalar parçalanmaz ve kemirilmezdi. Çad r sahibi bunlardan az k et p ate e “ate pay ” (ot ülüze) atard . Sahibinin d nda hiç kimsenin bu ilk bo az omurunu ve ilk iki kaburgay yeme hakk yoktu. E er yenirse evde hayvan ço almayaca na inan rd . Kad n misafirlere le en kemi i verilmezdi. Le en kemi ini yiyen kad nlar n do umunun zor olaca söylenirdi. Yemeklere genelde tuz koymazlar onun yerine ek i süzme yo urt kullan rlard . Tuzun vücutlar na zarar verece ini dü ünürlerdi. Domuz Hakaslar için yeni bir hayvan olup 19.yüzy l sonuna do ru yeti tirilmeye ba lanm r1 (Butanaev, 1995: 34).

Süt tatl lar yayg nd r. Taze sütü büyük kazanda k k ate te kaynat rlar içine “sapana” veya “kand k” kökleri atarlard . Bu i lem üç parma a yak n kayma n olu mas sa lard . Kaymaklar ku kiraz veya k rm yaban mutiyle örütlenmi talkan ile kar ld ktan sonra preslenirdi. ”Öreme” denilen bu yemek dilim dilim kesilip da rd . Tan nm yemeklerinden biri de “poth ”d r. Kayma kazanda k k ate te kaynay ncaya kadar pi irirler. Kaynay nca ona biraz bu day unu ekler, birkaç çi yumurta ve ayran dökerler. Yeme in üstünden ya ayr ld zaman yemek pi mi olur.

nan lar na göre kazana yap an kaymak art yemek yasakt . Yoksa zor bir gelece in kendilerini bekledi ine inan rlard .(a.g.e: Bu gelenek günümüzde Anadolu Türklerinde de görülür. Kazandibi s ran bekârlar n dü ününde kar ya aca bat l inanc vard r (Butanaev, 2001: 34).

En itibarl et yeme i “h yma” idi. H yma s r ya k ymas , at iç ya lar ve baharatla kar larak ve ba rsaklara doldurularak haz rlan rd . Yazdan k a haz rlanan bir di er sevilen yiyecek ise “hurut veya “piçirö”dür. Uyran denilen yo urdun suyu süzüldükten sonra kalan telve kurutulur ve hayvan derilerine doldurularak k a saklan rd . Kurut

1

Türkler- Avrupa’dakiler de dâhil- slâmiyetten önce dahi hiç domuz beslemedikleri gibi, etini yemekten de ho lanmam lard r (Kafeso lu, 1996: 305).

n hem yemek hem de suland larak me rubat olarak tüketilirdi (Deliömero lu, 1997: 1583).

Sayan Altay halklar n me hur içeceklerinden olan “korçik” Hakaslar aras nda da bilinirdi. Taze inek sütünden yap lan korçik uzun sopalarla çalkalan r biraz ld ktan sonra çamur saks na dökülürdü. Burada kal n bir köpük tabakas olana kadar tekrar çalkalan r ve içilirdi. Bu gün herkes taraf ndan bilinen ayran ise suszlu u gideren ve çad ra her giren misafire ikram edilen bir içecek olarak hala önemini korumaktad r. Hakaslar n me hur bir di er içece i ise “araka” dedikleri süt votkas idi. Araka Ortaça dan beri yap lan bir içecekti. Hakaslarda ev i i araka yapan birkaç çe it makine bulunuyordu. Bunlar n en eskisi “hazan hahpah” idi. Bu araç, sehpaya yerle tirilmi büyük bir kazan idi. Kazan önce ayran dökülür, a a aç bir kapakla örtülürdü. Kapaktaki iki tane ince deli e e rilendirilmi inve a aç borular konulurdu. Bu borular n öbür uçlar ise iki font kaplara dayan r, so uk su olan yala a yerle tirilirdi. Arakan n cakl ise 5–10 dereceyi a mazd . Bazen daha sert olmas için süzme i lemi tekrarlan rd . Bu içecek bayramlarda veya dini törenlerde misafire ikram edilirdi (Butanaev, 2001: 35).

Ünlü yemek çe itlerinden biri de “teerpek”ti. Yuvarlak biçimde kesilmi hamur, et suyunda pi irilir, ayr bir taba a al narak eri te gibi kesildikten sonra ya lanarak yenirdi. Yeme in suyu ise fincanlarla içilirdi (Butanaev, 20

SONUÇ

Hakaslar, Güney Sibirya’da ya ayan en eski halklardand r. Hakaslar n topluca ya ad klar Krasnoyarsk Kray’na ba Hakas Muhtar Bölgesi, bat da Kemerovsk oblast , güneybat ve güneyde Altay Muhtar Bölgesi ve Tuva ile s rda r. Ülkenin yar dan fazlas da kt r. Hakaslar n tarihleri MÖ II. yüzy la kadar uzan r ve ortaya lar K rg zlarla ilgilidir. Manas Destan ’nda bahsedildi i gibi K rg zlar anavatanlar ndan göç ettiklerinde geride kalan ve burada ya amay tercih eden halklar Hakaslar olu turmu tur. 15. yüzy lda Mo ol istilas ndan sonra ya ad klar bölgede Hooray Devleti kurulmu ve Rus istilas na kadar varl korumu tur. Tom ve Çal m Nehirleri kenar nda kurulan Hooray Hakas Devleti, 16. yüzy l sonlar nda Ruslar taraf ndan i gal edilmeye ba lanm ve 120 y l gibi bir süre içinde tamamen Rus topraklar na kat lm r. Bu duruma direnen bir k m Hakas milliyetçisinin çabalar i e yaramam , Hakaslar yo un ekilde Rusla rma ve Hristiyanla rma faaliyetlerine maruz kalm lard r. Zorla vaftiz edilerek isimleri de tirilmi tir. 1922’de kurulan Hakas Milli Bölgesi, 1930’da Hakas Özerk Vilayetine çevrilmi , 1991 y nda bu vilayet “Hakas Özerk Cumhuriyeti” statüsüne kavu mu tur.

Bugün ya ad klar bölge, Türkiye Türklerine oldukça uzak bir co rafyadad r. Kat Rus rejiminin uygulamalar ya am tarzlar nda bir tak m de iklikleri beraberinde getirmi tir. Bununla beraber, Türkiye Türklerinin ekserisinin mensubu oldu u slam dini ile hiçbir ba lar yoktur. Ancak Hristiyanl n, resmi dinleri olmas na ra men onlar n gönlünde yer etmedi i bilinen bir gerçektir. Onlar hala eski Türk inanaçlar ya amakta ve kendi âdetlerini sürdürmektedirler. Rusya, bu bölge halk hayvanc k ve tar n k tl kaynaklar yla geçinmeye mecbur ederken, bölgenin zengin maden ve petrol kaynaklar elinde bulundurmakta, istikbal vadeden bu bölgede yat mlar art rarak sürdürmektedir. Türkiye’nin kendisinden çok uzaklarda, kendisinden kopuk bir

ekilde ya ayan bu halklarla temesa geçmesi, Türk milli birli i için faydal olacak bir harekettir.

Ayr ca, bu bu bölgede ya ayan boylar n dillerini ve kültürlerini ö renmemiz, Türk tarihi hakk nda daha fazla bilgi edinmemizi sa layacakt r. Bu aç dan çal mam n, konuya katk da bulunmas , en büyük dile imizdir,

KAYNAKLAR

AKSOY, Mustafa, “Destanlarda ve tarihi Kaynaklarda Alp ER Tonga (Efrasiyab)”, Türkler Ansiklopedisi, c.III, s.554–568, Yeni Türkiye Yay.

BEKK , Selahaddin, “Altay-Türk Destanc k Gelene i ve Maaday-Kara Destan ”, Türkler Ansiklopedisi, c.III, s.569–579,Yeni Türkiye Yay.

ANDERSON, Dav d G, “Hakaslar”, Türkler Ansiklopedisi, c.XX, s.200–204, Yeni Türkiye Yay.

BUTANAEV, Viktor Yakovleviç ve rina saevna Butanaev (2001), Hakasskiy storiçeskiy Foklor, Abakan.

BUTANAEV, Viktor Yakovleviç (2002), Sosialno-Ekonomiçeskaya storiya Hongraya (hakasi), Abakan.

BUTANAEV, Viktor Yakovleviç (1995), “Hakaslar, Hooray’lar-Koraylar-II”, Türk Dünyas Tarih Dergisi, Say .108, s.34–40, Aral k.

CAFERO LU, Ahmet (1965), “Abakan Türkleri (Hakaslar)”, Türk Kültürü, Say .28, s.19–23, ubat.

DEL ÖMERO LU, Yakup (1997), “Hakaslar ve Hakasya”, Yeni Türkiye Türk Dünyas Özel Say II, s.1570–1587.

EL ADE, Mircea (1999), amanizm, lkel Esrime Teknikleri, Çev. smet Birkan, mge Yay, Kas m.

EL ADE, Mircea ve Ioan P. Couliano (1997), Dinler Tarihi Sözlü ü, nsan Yay. ERG N, Muharrem (1996), Orhun Abideleri, Bo aziçi Yay. stanbul

GÖKALP, Ziya (1976), Türk Medeniyeti Tarihi, I.Seri, No.8, Kültür Bak.Yay. stanbul

HAYIT, Baymirza (1995), Türkistan Devletlerinin Milli Mücadeleleri Tarihi, TTK, Ankara

NAN, Abdülkadir (1976), “Sibirya Türkleri”, Türk Dünyas El Kitab , Türk Kültürü Ara rma Enstitüsü Yay. Seri.1, Say .A5.

NAN, Abdülkadir, “Orun ve Ülü ”, Türkler Ansiklopedisi, c.III, s.38–45, Yeni Türkiye Yay.

NAN, Abdülkadir (1972), amanizm, TTK, Ankara

KAFESO LU, brahim (1996), Türk Milli Kültürü, Bo aziçi Yay. A ustos.

KAFESO LU, brahim (1992), Türk Dünyas El Kitab , c.I, Türk Kültürü Ara rma Enstitüsü, c.II, Ankara.

KALAFAT, Ya ar (2004), Altaylar’dan Anadolu’ya Kamizm- amanizm, Yeditepe Yay. stanbul.

KATANOV, N.F (2000), Hakas Folkloru ve Etnografyas Metinleri, Çev. Fatma Özkan, Yorum Mat, Ankara.

LL , Gülsüm (2004), “lk Hakas Yazarlar ndan V.A.Kobyakov ve Vaftiz Hikâyesi”, Bilig/Türk Dünyas Sosyal Bilim Dergisi, Say .28, s.117–135

KOCA, Salim, “Eski Türklerde Sosyal ve Ekonomik Hayat”, Türkler Ansiklopedisi, c.III, s.15–37, Yeni Türkiye Yay.

ÖGEL, Bahattin (1971), Türk Kültürünün Geli me Ça lar -II, M.E. B, stanbul. ÖGEL, Bahattin (1991), Türk Kültürü Tarihi, TTK, Ankara.

RADLOFF, Wilhelm (1986), Sibirya’dan Seçmeler, Çev. Ahmet Temir, Kültür veTurizm Bak. Yay. Ankara.

RADLOFF, Wilhelm (1999), Türklerin Kökleri Dilleri ve Halk Edebiyatlar , Çev. Arzu Ekinci-Yasemin Ünlü, Ekav Yay, May s Ankara.

SARAY, Mehmet, “K rg zistan”, D. .A, c.XVI, s.441–445.

SARAY, Mehmet (1998), Türk-Rus Münasebetleri’nin Bir Analizi, M.E. B.Yay. SÜMER, Faruk (1999), O uzlar, Türk Dünyas Ara rmalar , stanbul.

SEYMEN, Mustafa (1980), “Altay-Yenisey Türkleri”, Türk Dünyas Ara rmalar Dergisi, c.1, Say .5, s.5–25, Nisan.

TOGAN, Zeki Velidi, “Bozkurt Destan ”, Türkler Ansiklopedisi, c.III, s.544–546. TURAN, Osman (1997), Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi, Bo aziçi Yay. stanbul TÜRKDO AN, Orhan (?), Türk Tarihinin Sosyolojisi, Hasret Yay. Ankara

Benzer Belgeler