• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: HAKASLARDA YA AYI , KÜLTÜREL VE SOSYAL HAYAT

3.1. Hakas Dini

Hakaslar kendilerinin kabul etti i isimle “Akça an” dinine mensupturlar. Akça an, Aktanr anlam na gelmektedir. “Gök”olarak tabir edilen rengin Hakaslarda “Ak” sözü ile ayn anlamda kullan ld bilinmektedir. “Gökbörü” sözünün Hakaslarda “Akbörü” olarak kullan lmas bunu göstermektedir. Buna göre Hakaslar n “Akça an” dini olarak kabul ettikleri inanc n di er Türk halklar nda görülen “Göktanr ” inanc ile ayn ey oldu u kabul edilebilir ( Deliömero lu,1997: 1579).

Hakaslar kâinat n üç bölümden olu tu una inan rlar. Üstte”Ça an Çiri”(Tanr yeri) denilen dokuz katl gök vard r. Gö ün en üstünde ‘Akça an’ veya kendi ifadeleriyle “Huday Ça an” oturur ( nan,1972: 35). Burada Akça an dini inan lar nda kullan lan “Huday” tabirinin Farsça “Huda” kelimesinden geldi ini belirtmekte fayda vard r. Bu durum Hakaslar n tek tanr inanc na sahip oldu u dü üncesini kuvvetlendirmektedir (Deliömero lu,1997: 1580). Akça an bütün Ça an Çiri’nin tek hâkimidir. Di er katlarda ise Akça an’n yard mc lar vard r. Bu yard mc lar iyili i temsil eder ve her birinin ayr görevleri vard r. Bunlar n bir k sm toprakla bir k sm bitki ile bir k sm da di er tabiat olaylar yla me gul olurlar. Bu yard mc lar n en ünlüsü Umay’ d r1. Umay çocuklar ve hayvan yavrular koruyan di i tanr r. Umay inanc na Yakutlarda da rastlan r. Yakut inan lar na göre “Ogo ta” denilen bir ruh vard r. “Oga ta” “çocuk ” demektedir. Bu “Im ” bir ku eklinde çocu un ba üzerinde öter ve bununla çocu un nesli bereketli olaca haber verir. Yakut mitolojisindeki “Im ” ruhunun Umay oldu u kesindir ( nan, 1972: 35).

Hakas inançlar nda Akça an’n di er bir yard mc olarak Ayz k görülür. Ayz k namuslu kad nlar n ve temiz erkeklerin yard mc r (Deliömero lu,1997: 1580). Ayz k bereket ve refah sa lay di i ruhlar zümresine denir. Ayz k ‘kut’denilen nesneyi ana rahmindeki bebe e üfleyerek can verir ve hamile kad nlar daima onun himayesi alt nda bulunur. K r kad nlar çocuk vermesi için Ayz k’a dua ederler. Gebe kad nlar

1

Umay ad na Türk edebiyat nda ilk defa Orhun Yaz tlar nda rastlan r. Kültegin yaz nda: “Umay” gibi anam hatun sayesinde küçük karde im Kül Tekin er kahraman ad al r” eklinde geçer (Ergin.1996: 72).

do umlar yakla vakit evlerini temizler ve çocuklara efkat gösterirler. Böylece Ayz k’ memnun etmeyi dü ünürler1 ( nan, 1972: 38).

“Çalt rah Çay ”denilen yard mc ise im ek çakt rarak yeryüzünü kötülüklerden temizlemekle mümkündür (Deliömro lu,1997: 1580) Çalt rah Çay denilen im ek tanr kötü ruhlar takip eder, onlar sakland yerlere ate ini gönderir ve y ld m dü er. Y ld m dü en yerlerden bir parça al p saklan rsa, o yere kötü ruhlar giremez

nan,1972: 30).

Bütün da efendilerinin efendisi “Hubay Han” denilen tanr idi (Butanaev,1995: 38– 39). Zaten eski Türkler yüksek da tepelerinin gökyüzüne yak n olmas ndan dolay , da lar tanr makam olarak görürler. Her boyun ve her oyma n kendine mahsus duk2 da bulundu u gibi büyük birliklerin ortak kutsal da lar da vard . Bu da lar ad na ayinler yap rd . Da ayinleri, Kaç ve Belt r boylar nda “tigir tay ” (gök kurban ), Sagaylarda “tag tayan ” (da kurban ) ad al r. Sagaylar n da ayinleri her üç y lda bir da tepesinde yap r ve kurbanlar kesilir. Ayine kad nlar giremez 3. Misafirlerin ayine srak ile gelmeleri yasakt r. Herkes törene evinde yapt rak (ara ) getirir. Kurbanlar n bo az kesilmez, kar nlar yar r, yürekleri ç kar r, deri ve kemikleri ate te yak r sonra aman ayini ba lar ( nan,1972: 54).

Hakas inançlar nda ate ve onun efendisi ot inezi önemli idi (Butanaev,1995: 39). amanistlerin yapt her törende mutlaka ate bulunur, kurban n bir parças önce ate ruhuna sunulurdu. Belt rlar n da töreninde ate , ayinin merkezini te kil etmektedir. Ate her eyi temizler, kötü ruhlar kovar ( nan,1972: 68–71).

1

Ay t ç karma te yi töreni öyle yap r: Do umdan üç gün sonra ay t hatun tangr te yi ederler. Yak n kom ular, bilhassa kad nlar, toplan r. Hanenin sol taraf ndan, yani kad nlara mahsus k sm ndan, bir çukur kaz p “son”u gömerler. Çukurun çevresine a aç kabu undan yap lm küçücük üç çad r yaparlar ve bunlar erkeklere göstermezler. Küçük çad rlara ate sokarlar. Kay n a ac kabu undan s n, geyik, güne , ay resimleri ve küçük yay ve üç tane ok yaparlar. S n ve geyik resimlerini ate in yan na korlar. Sonra bu resimleri oklarla at p ate e dü ürürler. Kabuktan yap lm küçük çad rlar da ate te yakarlar. Ate sönmek üzere iken kad nlar bir daire te kil ederler ve avuçlar ya larlar. Hepsi birden el ç rpma a, alk laya ba larlar. Bu anda hepsinin birden kahkaha at p gülmeleri gerekir. Gülmek için önce kendilerini zorlarlar; yüzlerine ya ve kurum sürerler. Birden hepsi gülme e ba larlar ve:

— Do um tanr hatun, ye! diye ba rlar. Aralar nda bir genç kad n kahkaha atarak gülerse “ay t buna girdi. Çocuklar çok olacak” derler. Bu törenden anla yor ki “son” çocuklar n koruyucusu olan ay t (eski Türklerde Umay) n timsalidir ( nan, 1972: 38).

2

Kutsal mukaddes 3

Belt rlarca mukaddes say lan da a bir kad n muhalefet ederek ç km , bundan sonra da n kutsiyetinin kayboldu una inanarak o da da ayin yapmay b rakm lard r ( nan, 1972: 55).

kinci bölüm yeralt dünyas yd . “Ayna yeri” denilen bu bölümü yedi tane tanr yönetiyordu. Bunlar n ba nda “Yerlik Han” veya “Çinez han” vard . Bunlar kötülük ile ilgili idi Yerlikler, sürüngenleri, böcekleri, geçilmez da lar , hastal klar olu turmu lard . Yeralt dünyas n tanr lar aras nda Yerlik Han’n kendi çocuklar ,

lu tker-Molat, k Uçam Tolay vard r. Kötü ruhlar n idarecisi Üzüt Han’d . En üst katta ise günahl insanlar cehennemde azapland ran Tam Han bulunuyordu (Butanaev,1995: 38).

Ortada ise “Künnig Çir” insanlar ya amaktad r. Künnig Çir iyilik ve kötülü ün kar la yedir. Bu sava ta insanlar n en yak n yard mc lar amanlard r. amanlar1 onlar kötülüklerden, hastal klardan korumaktad r. Orta dünyan n bat nda güne in batt yerde amanlar n efsaneli patri inin, Adam Han’n saray bulunmaktad r. Yeni ba layan, aman ihsâr alabilmek için mutlaka onun kar na ç kmal r. Adam Han’a giden yolda önce Kormes Han, gelenlerin amanl k yetene ini kontrol ederek Adam Han’a gitmelerine izin verir. aman aday “Ça an Çir”inde alt nc katta bulunan “yard mc ” taraf ndan seçilmekte ve onlara “töz” verilmektedir. Töz, amanl k yetene idir ve nesilden nesile aktar r. Kormes Han’dan izin alan aday, aman olmak için çal mal ve tecrübeli bir amandan (Pastaan Paba) e itim almal r. Bu e itim üç ay sürmektedir. amanlar, hem hekim hem de rahip görevlerini yaparlar. Hastalar evlerinde tedavi ederler (Butanaev, 1995: 39).

amanizm, günümüzde Rusya’da ya ayan Türkler aras nda özelliklerini korumaktad r. amanizm, tipik olarak Sibirya ve Orta Asya’ya özgü bir dinsel olgudur. Terimi bile Rusça arac ile Tunguzca “aman” sözcü ünden gelir (Eliade, 1999: 22). Dinler tarihi ve oryantalizm ara rmalar yla ünlü M.Eliade, amanizm konusunda unlar belirtir (1997: 259): “Do rusunu söylemek gerekirse amanizm bir din de ildir. O

ancak, gayesi benzer olmakla birlikte görünmeyen ruhlar âlemiyle irtibat kurmak ve be eri faaliyetleri yönetmede bu ruhlar n deste ini elde etmek olan vecdi ve tedavi ile ilgili metotlar bütünüdür. amanizm terimi Tunguzcad r ve “büyücü” mânâs na gelir”.

Barthold, Türklerin amanizm inanc konusunda unlar belirtir:

1

Eski Türklerde “aman”a “kam” denirdi. aman (kam), amanistlerin inanc na göre, tanr lar ve ruhlarla insanlar aras nda arac k yapma yetene ine sahip ki idir. nsanlar ruhlar n ne istediklerini bilemezler. Bunlar ancak gücünü yine ruhlardan alan amanlar bilirler ( nan, 1972: 72).

üphesiz Tukyu Türkleri (Kök Türkler) aman idiler. Bununla beraber genellikle Türk dilinde aman kelimesine kar kullan lan kam kelimesi an tlarda hiç kullan lmam r. Yenisey Yaz lar nda ise “Tengri” kelimesi ile beraber bir de “Bel” kelimesine rastlan r. Ku kusuz bu da amanlar n sayg duyduklar ruhlardan (cinlerden) biri olmal r. Fakat Orhun Yaz tlar nda bu kelime yoktur. Ancak, Kül Tigin’in, anas l Bilge Hatun’u Tanr ça Umay’a benzetmesi, ayr ca Yenisey Yaz tlar nda amanlar n sayg duyduklar “Bel” kelimesinden söz aç lmas genel anlamda amanist izlere rastlan ld aç kça göstermektedir. Bu ise, bize hiçbir vakit, Eski Türk dininin bir aman dini oldu unu ispatlamaz, tersine Türklerin “Tek Tanr ” dü üncesine inand klar gösterir(Türkdo an,(?): 289– 290).

Ziya Gökalp’in Türk halklar n inançlar konusundaki fikirleri de bu do rultudad r. Ona göre, amanizm Türklerin dini de ildir, sadece büyücülüktür (Gökalp, 1976: 40-41). Böylece amanizm, Türklerde bir din olmaktan ziyade büyücülük, hastalara ifa verme ve kötülüklerle sava mak gibi insani ihtiyaçlara cevap veren bir inançlar kümesi olarak görülmektedir (Türkdo an,(?): 287).

amanl k ö renmekle elde edilemez. aman olmak için bir aman n neslinden olmak gerekir. Kimse aman olmak istemez. Ancak ölmü bir aman n ruhu aman olacak torununa musallat olur ve onu aman olmas için zorlar. amanl kabul etmez ise delirir. amanlar, sinirli ve melankolik tav rlar içindedir ama her eye ra men aman olmaya karar vermi namzet, tecrübeli bir aman taraf ndan e itilir. Genç aman n mesle e girmesi törenle olur ( nan,1972: 76).

Ancak Hakas amanizm gelenekleri Sovyet döneminde devlet taraf ndan bask alt na al nm r. Hakas Cumhuriyeti’nin kurulmas ile birlikte kamusal seanslarla ve Hakas amanlar örgütü ile amanizme kar büyüyen bir ilgi vard r (Anderson,T.A/XX: 203). Sovyet rejiminin amanizme kar ba latt bask lara bir tepki olarak Altayl lar n “Ak Yang”, Ruslar n ise “Burhanizm” dedikleri içinde Lamac n etkileri görülen bir inanç sistemi ortaya ç kt . Burhanizm1, kaml yasaklayarak amanizmin hiyerar ik düzenini

1

Burhanizmin peygamberi Altay amanistlerinden Çet Çelpen adl orta halli bir Altayl idi. Kar ve 14 ya ndaki üvey k ile birlikte ya yordu. Ust-kan kasabas ndan 20km mesafede ormanl k bir da da ibadet ediyor, yan na gelenlere dinini anlat yordu. Bunun talimat na göre kanl kurbanlar yasakt . Ancak lda bir defa kuzu kesilebilirdi. Ruslarla beraber yemek yemek ve onlardan dost edinmek yasakt . Kamlar eytana tapan günahkârlard . Onlar n davullar , cübbelerini, külahlar yakmak ve onlar tövbeye mecbur etmek gerekti. Tanr lara ho kokulu otlar n duman , süt, arap ve k z gibi saç lar kurban yerine geçti i ö retilirdi. Altayl lar bu dini kabul edip tövbe ederlerse “akboz atl Oyrat Han” gelip Altayl lar Rus mezâliminden kurtaracakt . Rus paras yerine Çin paras tercih edilmelidir. Altayl peygamber bu talimatlar çok güzel konu an üvey k arac ile tebli i ediyordu. Bu genç k dinlemeye binlerce ki i geliyor ve bu dini kabul ediyorlard . 1904’de bir bahar ayininde binlerce Altayl yine bu k n vaaz dinliyordu. Bu esnada haz rl ks z olan bu toplulu a Rus kuvvetleri sald rd .

ortadan kald rmay hedefliyordu; amanizmin slah te ebbüsleri içindeydi (Kalafat, 2004: 128; nan, 1972: 201). Ancak, Sovyet rejiminin çabalar sonucu çok fazla bir varl k gösteremedi.

Hakasya topraklar n Ruslar taraf ndan i galinden sonra 18. yüzy lda yo un bir Hristiyanla rma faaliyeti ba lad . Yukar da da bahsetti imiz gibi Hakas halk , i gale rayan tüm di er halklar gibi resmen ortodoks oldular. Ancak Hristiyanl k onlar n iç dünyas na hitap edemedi Hakaslar resmen Hristiyan olsalar da amanist geleneklerini sürdürmü lerdir (Deliömero lu,1997: 1580). Ya ar Kalafat, Altaylara yapt gezideki izlenimlerini yazd kitab nda bir Altayl n söylediklerini nakletmi tir: “Biz Altay

Türkleri, Rus ve Hristiyan olmad n bilinmesini istiyoruz. Biz Musevi de de iliz. Biz Altay da lar nda ya ayan ve unutturulmak istenilen, ça da bir dine mensup Türk soylu bir halk z. Bat lar n amanizm dedi i Kam Dini inanc na mensubuz. Kaml k ata ruhlar esasl bir dindir. Bu özel inanca göre atalar n ruhu bize güzel bir güç verir”

(Kalafat, 2004: 93). 3.2.Hakas Dili

Dil bak ndan Türk boylar kuzey, güney, merkez (veya orta ) ve do u olmak üzere dört gruba ayr r1. Tomsk ve Yenisey vilayetlerinde ya ayan Tatarlar2 Kuzey Mo olistan’da oturan Urayhanlar, rkutsk vilayetinde oturan Karagaslar ve Yenisey ile Yakut vilayetlerinde oturan Yakutlar, K rg s-Kazaklar ve Da K rg zlar do u kolunu te kil etmektedir (Katanov, 2000: 223).

Böylece Hakaslar n kulland dil “Do u Türkçesi” öbe ine girmektedir. Anadolu’da kullan lan Türkçe’ye göre bir tak m de iklikler gösterir:

· Bütün kelimeler sessiz konsolla ba lar. Mesela: baba, ba , bir, da , daz, dört göz, güz kelimeleri “paba, pas, pir, tag, tas, tört, köz, küz” eklinde teleffuz edilir.

Peygamber ve âilesi tevkif edildi. Rus askerleri Altayl buhanistlerin mallar ya ma ettiler. Böylece bu din hareketi bast lm oldu ( nan,1972: 202).

1

Ob Nehri k nda ya ayan Tatarlar, Kuzey; Tavra Yar madas ’nda ya ayan Tatarlar ile Balkan Yar madas , Küçük Asya (Türkiye), Filistin ve Afrika’n n kuzeydo u bölgesinde ya ayan Türkler ve ran, Kafkasya’da ya ayan Tatarlar, güney; dil Nehri boyunda, Rusya ve Çin Türkistan’nda ya ayan Tatarlar, Türkmenler, Karakalpaklar ve Özbekler merkez veya orta kolunu te kil eder. (Katanov, a.g.e s.223) 2

· Di er Türk lehçelerindeki “” den “s” ye dönen ses, iki seslik aras nda “z” olur. · Sözün ilk sesi olan “y” daima “ç” olur. Mesela: y lan, yaz, yol, yok kelimeleri çok, çol, ça , ç lan eklinde telaffuz edilir.

· Sessiz iki seslik aras nda daima sesli olur. Mesela: ata, öküz, dokuz, atas kelimeleri ada, ögüs, tog s, adaz eklinde telaffuz edilir.

· Kelime eski Türkçede “g, ” ile biten lâhikalar ve baz kelimeler haricinde sessiz konsollarla biter. Mesela: tuz, k z, dokuz kelimeleri tus, k s, tog s telaffuz olunur.

· “I” sesiyle ba lanan lâhikalar n “I” sesi sessiz konsonlardan sonra “t”; “n, m,ng” konsonlar ndan sonra “d” olur; vokallerden ve “r”den sonra “I” de mez (mesela: ta lar, ta , kuyruklu, atl , mall , atalar, karalar, tatarlar, kamlar kelimeleri tastar, tast , kuzruktug, att g, mald , adalar, karalar, kanar, tadarlar, kamnar telaffuz olunur.

· Eski Türkçedeki “d” sesi di er Türk lehçelerinde “y” olmu tur; (adg r, kurduk kelimelerinin ayg r, kuyruk oldu u gibi). Hakas Türkçesinde ise “z” olmu tur (baz kelimelerde fonetik icab “s”olur.)

· Eski Türkçedeki “ç” sesi baz a zlarda “s” olur (üç=üs gibi) ( nan,1968: 52-53). Katanov, türk boylar aras nda eskiden beri alt alfabenin (Runik, Suriye, Arap, brani, Ermeni ve Yunan alfabeleri) kullan ld ancak Hakaslar n da içinde oldu u Tomsk ve Uranhay gibi Türk boylar n alfabelerinin olmad söyler (Katanov, 2000: 221). Hakasya ve Yenisey Bölgesinde üzerinde Türk dilinde yaz lar olan dikilita lar bulunmu tur. Dikilita lar üzerindeki sembollerin Türk kökleri oldu u belirlenmi tir (Anderson, T.A/XX: 201).

Bugün konu ulan Hakas dili üç ana lehçeden olu ur. Kaçha, sayga ve k l Rusça ve Mo olcan n etkisi cümle yap nda oldukça telafuz edilmi . Baz eski kelimeler ise Yenisey ile ili kiyi göstermektedir (a.g.e: 201). Türk boylar hayat tarzlar na göre yerle ik, göçebe ve yar göçebe kabileler olarak ayr rlar. Türk boylar ndaki ya ant tarzlar n farkl söz konusudur. Göçebe, yerle ik veya yar göçebe ya am tarzlar , geçim kaynaklar n farkl ile ilgili oldu u kadar yabanc unsurlar n da etkisi vard r. Bu etki sade günlük hayata de il dillerine de yans r. Bat Türklerinin dilinde

Arapça ve Farsça, Mo olistan ve Zorbagatay yak nlar nda oturan boylar n dilinde Mo olca ve Monçurca, Rusya ve Sibirya da oturanlar n dilinde ise Rusça kelimelerin olmas bununla ilgilidir (Katanov, 2000: 222).

Hakaslar çarl k döneminde Rus alfabesini kullanmak zorunda b rak ld lar. Hakas edebi dili 1922’de Kaça ve sagay lehçelerine dayanarak ancak üç ana lehçeden kelimeler al p birle tirerek olu turulmu tur. Bu dil ortografi alt harfle Rusça’dan ayr lan Kiril alfabesine (Hakas Çin) dayan r (Anderson, T.A/XX: 201). Hakaslar Sovyet döneminde Rus alfabesini b rak p Latin alfabesine geçmi ler ancak 1939’dan itibaren tekrar Rus alfabesi kullanmak zorunda kalm lard r (Deliömero lu,1997: 1573).

Tablo 3: Hakas Türkçesinde Say lar Hakas Türkçesi Türkiye Türkçesi Hakas Türkçesi Türkiye Türkçesi Hakas Türkçesi Türkiye Türkçesi

bir bir segiz sekiz altan altni

iki iki dokuz dokuz hitton yetmi

üs üç on on Sigiz on seksen

yirmi doguz

dört dört yihibitg bir on doksan

bis be otuz otuz hüz yüz

alti alt h rk hüz yuz Bin

(http//.turan.tc/turk/hakasya/hakasya.html.08.06.2005).

Hakas dili, Türk dillerinin O uz- Uygur grubunun do u Hun dal na aittir ve diyalektleriyle birlikte (K l, Kaçin, Sagay, or ve Melet) farkl bir Hakas alt grubunu olu turmaktad r. Farkl diyalektlerde konu an ki iler aralar nda rahatl kla anla abilirler. Hakaslar 20. yüzy n ba lar na do ru ana dillerini neredeyse tamamen korumu lard r (Butanaev, 2002: 68–69). Hakaslar n ya ad klar Minusin Vadisi’nde bulunan a lmas zor Sayan Da lar Hakasça’n n korunmas sa lam r (Deliömero lu, 1997: 1573).

1910 y ndaki verilere göre Hakas halk n %31’i Rusça bilir. Ruslarla Hakaslar n kar k olarak ya ad klar bölgelerde bu oran %100’e kadar yükselmektedir, baz bölgelerde ise, örne in Tey nehri civar nda %9.9’a kadar dü mektedir. Çok kapal ya ayan kad nlar neredeyse hiç Rusça bilmez. Mesela, bütün Askiz bölgesinde kad nlar n ancak %7’si Rusça bilir. 20.yüzy n ba nda 9 Hakas aal nda (Ust’ – Abakan, Askiz, Ust’ – Yes’, Senyavino, Çarkov, Ust’-Çul, Ult , F rkat, Çebaki) derslerin sadece Rusça olarak verildi i “yabanc lar için okullar” vard r. çi halk genel olarak okuma yazma bilmez. 1890 y nda 30 bin Hakas aras nda Rusça okuma yazma bilen 400 civar nda ki i vard r, bu da ancak %1.3’ünü olu turur. 1909–1910 y llar aras nda okuma yazma bilen ve e itim görenlerin say 1237 olmu tur, bu da halk n %3.9’unu olu turur. Hakaslarla yan yana ya ayan Ruslar sadece Hakasça’y de il onlar n âdet ve geleneklerini de çok iyi bilirler.(Butanaev, 2002: 69).

Abdülkadir nan, Hakas Türkçesi ile Anadolu Türkçesini kar la rm ve birkaç örnek vermi tir: Ada (ata, baba), ice, ene (ana), kar ndas (kar nda ), aks r, azg r (ayg r), azak (ayak), inek (inek), müüs (boynuz), çoort (yo urt), paar (karaci er), öpke, ökçe (akci er), talay (deniz), tengiz (deniz), su (su, rmak), ta (da ), çer (yer), sös (söz), büzük (büyük), ulug (ulu), rak (uzak), kizi (ki i), as (a , yemek), az g (ay ), töl (döl, ul, evlad), sag s (fikir), al g (ahmak), el (memleket, vatan), çurt (yurt), par (var), çok (yok), ot (ate , nebat), ay, kün (ay, gün), ç l (y l), ç lk (at sürüsü), tas (kel, daz), k (mübarek, mukaddes) ( nan, 1968: 53).

Sagayca cümleler:

Az m as poldu, paz m tas poldu… … … ... m az oldu, ba m kel kald (fakir olunca hakir oldum)

Söögü çok kizi polbas, ülgüzü çok ödik polbas… ...Soyu yok ki i olmaz, örne i yok edik olmaz.

Temir pozla k ska kes, agas polza uzun kes… … … … ...Demir olsa k sa kes, a aç olsa uzun kes.

Akçam kara künge ç g… … … ...Akçam kara güne y (kara gün için topla)

Kizi polsa att g polar, kiyik pozla tüktü polar… … …Adam olsa atl olur, geyik olsa tüylü olur.

Al g kizide sag s çok… … … ..Ahmak adamda ak l yok

Pusta pugday unum çayd m… … … …Buzda, bu day ununu yayd m.

Çar alt nda çar md k ipek çad r… … … ..Yar alt nda yar m ekmek duruyor.

Hakasya’da devrim dönemine kadar sadece 9 köyde Rusça e itim veren okul vard . Bu okullarda Hakasça ve Hakas kültürüne yönelik herhengi bir e itim verilmiyordu. 1924’den sonra Hakas ders kitaplar ç kar larak Hakas Türkçesi ile e itim ba lat ld . Bugün Hakasya’daki okullar n çok az bir bölümü milli özellikler ta makta; ancak ilkö retim k sm nda Hakas Türkçesi kullan rken daha sonra Rusça e itime devam edilmektedir. Günümüzde Hakas Türkçesi k rsal kesimlerde konu ulurken, ehirli insanlar daha çok Rusça Konu maktad r (Butanaev, 1995: 39).

Benzer Belgeler