• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: HAKASLARIN GEÇ M KAYNAKLARI

2.1. Hakaslarda Hayat Tarz

Hiç üphesiz Türklerin tarihteki en büyük ba ar lar ndan biri ya ad klar çevreye ve iklime uygun bir hayat tarz gerçekle tirmi olmalar r. Bu atl göçebe yada konar göçer bir hayat tarz r. Ancak bu, ilkel kabilelerde görülen göçebelikle kar lmamal r. Çünkü Türklerin bozk r kültürünü olu turan bu atl göçebelik, ilkel topluluklardaki göçebelikten farkl r. Türk topluluklar n ekonomisi hayvanc a dayanmakla beraber bu onlar n üretici bir toplum oldu unu göstermektedir. Ayr ca çok geli mi bir vatan ve millet duygular n olu u da fark ortaya koyan di er bir etkendir (Koca, T.A/III: 19).

Minusinsk deresinin yar kurak bozk r artlar nda hayvanc n geli imi mevsimlik otlaklara yap lan göç ile ba r. 17.yüzy l Rus belgelerinde: “ rg zlar göçebe olarak

çad rlarda ya arlar, kürk ve zipun1 giyerler, bal k ve av hayvanlar yerler ve okla sava rlar... Atlar , inekleri ve koyunlar çoktur, topra ekip biçmezler” denir. ki as r

sonra 1842 y nda Koybala halk meclisi, Hakaslar n “ortaya ç kt klar günden beri, hiçbir zaman topra i lemeyen, yiyeceklerini sadece hayvanc ktan ve k smen de avc ktan elde eden, her y l i gal ettikleri topraklar n bir yerinden ba ka bir yerine ta nan göçebe insanlar olduklar ” kabul etmi tir (Butanaev, 2002: 18).

19. yy.’n ilk yar nda, bay çiftçileri denilen zenginler y lda dört kez, yoksullar ise en fazla iki kez göç ederler. Göçebe hayat al kanl k de ildir, ya am artlar ndan kaynaklanan bir gelenektir. Göçebeler ot pe inden giderler; e er hayvanlar bir yerdeki otlar çi ner ve yiyip bitirirse o zaman hayvanlar hiç dokunulmam otlaklara götürmek gerekir. Hakas Nomadlar n hayat görü lerine göre, göçebe hayat tarz ancak öldüklerinde b rakabilirler ve bu yüzden mezarl klar mecazî bir isim olan: “köspeçen aal” yani göçebe olmayan bar nak ad ta r (Butanaev, 2001: 18).

Konargöçer bir hayat tarz benimseyen Türklerin bundan dolay sabit bir meskeni yoktu. Çad rlar bu hayat tarz n en kullan meskeni idi. Çad rlar ka lar, develer ve kat rlar üzerinde bir yerden ba ka bir yere sürekli ta rlard . En eski çad r tipine, Abakan bölgesindeki Boyar da kaya resimlerinde rastlanm r (Koca, T.A/III: 18).

1

Hakaslar n temel bar naklar da çad rlard r. Çad rlar yar göçebe hayat tarz na azami derecede uyum sa larlar. Çad n iskeletini kurmak yar m saat sürer. “Yaz n çad rlar aka aç kabu uyla, k n ise keçeyle örterler. Çad rlar mo ol tipidir. Çad r yap nda kullan lan aka aç kabuklar Haziran ay nda haz rlarlar, bu sebeple günümüzde hâlâ Haziran ay na “tos ay ” (aka aç kabu u haz rlama ay ) denir. Rulo hâlindeki aka aç kabu unu yumu ayana kadar kazanlarda kaynat rlar, daha sonra ise büyük eritler hâlinde k ldan iplere dikerler. Aka aç kabu u bir mevsimden fazla kullan lmaz. 1832 nda Kaçinlerde “bir k sm keçeden bir k sm a açtan” 3159 çad r vard r. Bu arada Sagay bozk r halk meclisinde keçeden 1150, aka aç kabu undan yap lm 588 çad r vard r. K llarda ise a açtan yap lm 812 aka açtan yap lm 550 adet çad r tespit edilmi tir. 1840 y nda dört Hakas bölgesinde keçeden yap lm 3073, a açtan yap lm 890 çad r ve 125 ev oldu u belirtilmi tir. Yüzy n sonunda 1890 y nda ise a aç çad rlar n say 4044, ev say ise 4939’a ç km r. 19. yy.’n ortalar na do ru keçe çad rlar n yerini a açtan yap lan 8 kö eli çad rlar olmaya ba lam r. A açtan bir çad r yapt rmak için ustaya bir inek veya iki öküz verirler. Yerle ik hayata geçi le birlikte birçok aile Rus tipi evlerde (tura) oturmaya ba larlar, yaz n ise evlerden, avluda yap lan çad rlara geçerler. Bu çad ra “çay ib” yani yaz evi demeye ba lam lard r (Butanaev, 2002: 19).

2.2.Hayvanc k

Bilindi i gibi eski Türk ekonomisi, hayvanc a yani besicili e dayanmaktad r. At ve koyun, ekonominin iki temel unsurudur. Eski Türklerde at ve koyun sürüler hâlinde beslenmekteydi ve besicilik hayvanlar n etinden çok sütünden faydalanmak için yap lmaktayd . Bununla beraber at sürüsü, sahibine itibar, koyun sürüsü de maddi güç sa lamaktayd . Ba ka bir deyi le eski Türklerde zenginli in ve maddi gücün ölçüsü at ve koyun sürüsü idi (Koca, T.A/III: 21).

Zira at n ehlile tirilerek günlük hayatta kullan lma i inde Türklerin ustal gayet iyi bilinmektedir. O. Menghin’e göre, at n ehlile tirilmesi ve özellikle hayvan yeti tiricilik gibi medeniyet tarihinin çok mühim bir safhas Türklerin atalar taraf ndan gerçekle tirilmi tir. W. Schmidt de ara rmalar nda ayn konu üzerinde durarak: “Orta

geçen tek kavim Türkler olmu tur. At, Türkler taraf ndan ehlile tirilmi tir ve Türkler ata binen ilk insanlar olarak görünmektedir” eklinde görü lerini bildirmi tir (Kafeso lu,

T.D.E/I: 189–190).

Hakaslar n geleneksel u ra , yerel do al artlar na azami derecede uygun olan, yar göçebe hayvanc kt r. Orta Yenisey vâdisindeki hayvanc k üzerine dayal çiftçilik Ortaça da ekillenmi tir. 1253 y nda Vilhelm de Rubruk Mo ollar n kuzeyinde “hiçbir ehrin olmamas na kar k hayvan yeti tiren Kerkis (Yani K rg z) ad nda bir halk ya amaktad r” demi tir. Minusinsk deresi, Sibirya’n n en eski hayvanc k merkezlerinden biridir. Burada yeti tirilen hayvan sürüleri atlardan, iri büyük ba hayvanlardan ve koyunlardan olu maktad r. Bu yüzden Hakaslar kendilerini üç sürülü halk (üs öör mall f çon) olarak adland rlar. Atlar hem etleri için kesilir hem de ula m arac olarak kullan r. Bunun d nda atlardan süt ve süt ürünleri de elde edilir. sraklar günde üç kez sa arlar, taylar da yanlar na b rak p “çile” ad verilen özel bir at ba ile ba larlar. Büyük deri küplere “pulhunçah” lara k z mayalarlar. 19. yüzy lda ayran n daha yayg n olmas ndan dolay k z üretimi nerdeyse son bulmu tur. Sürü sahibi olmak, çiftçinin zenginli ine i aret eder ve hayvanc kla u ra anlar aras nda prestijini yükseltir. Birçok Bay sülaleleri belirli bir renge sahip atlar yeti tirmeyi tercih ederler. Mesela, Bainov’lar boz atlar, oyev’ler sar mt rak atlar, Ki timov’lar demir k , Kartin’ler gri yeleli kara – kahverengi atlar vs. yeti tirmi lerdir (Butanaev; 2002: 12).

Hayvanc kta oldukça mahir olan Türkler, çok çe itli renk ve özellikte at yeti tirmekteydiler. Bu atlar renklerine, biçimlerine, üzerlerindeki beneklerine, yürüyü ve ko ma özelliklerine göre s fland rlard . Mesela tüylerinin rengine göre bu atlara “or (turuncu) at”, “oy (ya z) at”, “tum toru (tamamen doru) at” gibi çe itli adlar verilmekteydi. Bundan ba ka al nlar ndaki renklere, boynundaki beneklere, aya ndaki beyaz lekelere göre de de ik isimler verilebiliyordu (Koca, T.A/III: 22). Hakas dilinde, at üreticili inin ne kadar eskiye dayand gösteren 90 farkl at rengi ad bulunmaktad r. Hayvanlar n cinsini ve ya belirleyen özel bir terminoloji geli tirilmi tir. Örne in: “hulun” tay; “purba” yaz n do an tay; “körbe” sonbaharda do an tay; “hulban” k n do an tay; “s p” bir ya nda tay gibi (Butanaev; 2002: 12).

Hakaslar 12 farkl at köstekleme yöntemi bilirler. Sürü atlar kement “uruh” yard ile yakalarlar. Genelde çobanlar yerde durarak kemendi f rlat rlar ve at n boynundan geçirirler veya kemendin halkas yere b rakarak ko an at n iki aya na geçirirler. E er kement at n üzerinden f rlat rsa kemendin ucunu “tapçor” yöntemiyle eyere ba larlar. Kement eyerin alt ndan sol taraftan geçirilir, daha sonra karn n alt ndan ve sol üzengiden ç kar ve eyerin ön ka na geçirilir. Bak ra kaçan at yakalamak için “ukryuk” (ur aras) kullan r. Ukryuk, ucuna kement dü ümü (ilme i) tutturulmu sepetçi sö üdünden yap lm uzun bir s kt r. Kement, eyere “tapçor” yöntemiyle ba lan r. At yakalayacak olan ki i, at yla kaçan ata yeti ir ve ukryuk ile dü ümü boynuna geçirip onu kementle yakalar. 19. yy.’da ukryuk kullan mdan kalkm r. Sadece at h rs zlar ukryuk kullanmaya devam etmi lerdir. Hakas folkloru sakin, bar içinde hayat öyle tasvir eder: “Ur a aç n tud na, o r kilbeen pu çurtha” (bu obaya elinde ukryukla at rs u ramam r) (Butanaev, 2001: 12–13).Temel yerli at cinsi “Abakan veya Yenisey bozk rlar nn eski sakinlerinden kalan bozk r K rg z at r. At sürüleri bütün l bozk r ve da otlaklar nda otlan rlar. Atlar, ayg r taraf ndan korunan y lk lar hâlinde dola rlar. Ortalama bir y lk , bir ayg r ve taylarla birlikte 20–30 k sraktan olu ur. Atlar özgürce otland klar aaldan 10–15 km uzakl kta bulunan meralar na (“turlug” veya “odar”) giderler. K n at sürüleri az karl da larda gizlenirler. Abakan vâdisinde Sahsaar, Saar, Sara vs. yus bozk rlar nda ise Belyö gölündeki da lar bu türden uygun yerlerdir. Genel olarak Belyö gölündeki da k – bozk r alan , ortak kullan lan bir otlakt r. Burada 1000 km² ye kadar ne köy ne de ekili yerler vard r (Butanaev, 2001: 13).

Atlar k mevsiminde yar m metre kal nl ktaki kar n alt ndan dahi kar ayaklar yla tepeleyerek kendilerine yiyecek bulabilirler. Baz K rg z ve Kazak boylar atlar n bu özellkiklerinden faydalanarak k n at ve koyunlar birlikte beslemektedirler. Y lk denilen at sürüleri karl araziye b rak r ve onlar n ayaklar yla kar açmalar beklenir. Atlar kar tepeleyip otlar meydana ç kard klar nda geri çekilerek yerlerine koyunlar sürülür. Böylece koyunlar da otlat lm olur. Baz K rg z ve Kazak boylar nda da atlar n bu özelli inden faydalan ld bilinir (Deliömero lu, 1997:1581).

Erken bahar don çözülmeleri çiftçili e büyük zarar vermektedir. Don çözülmelerinden sonra toprak buzdan bir kabukla kaplan r. Baharda ince ve kaygan buz döneminde

(ülegin) atlar otlak yetersizli inden s nt çekerler. Bahara do ru hayvanlar, topra rnaklar yla kazamayacak kadar zay f dü erler. K n bitkin dü en hayvanlara “kodirtken mal” yani kald rmak gereken hayvan denir1. Hakas geleneklerine göre güçsüz dü en hayvanlar n yan ndan geçen herkes ona yiyecek vermek ve ayaklanmas na yard mc olmak zorundaym (Butanaev, 2002: 13).

Türklerin ata dü künlükleri tarih ara rmac lar taraf ndan iyi bilinir. Göçebe Türklerin günlük hayat nda en çok ihtiyaç duyulan ve kullan lan vas ta at idi. Türklerin hayatlar n büyük bir bölümü at s rt nda geçmekte idi. Tarih kay tlar na göre atlar na adeta “yap gibi” binen Hun Türkleri tabii ihtiyaçlar gidermek için dahi atlar ndan inmezlerdi. At s rt nda al veri yaparlar, yerler içerler; hatta at n ince boynuna sar larak uyuyabilirler ve güzel rüyalar görürlerdi. At s rt nda isti are etmek suretiyle önemli kararlar verirlerdi (Koca, T.A/III: 21).

Tüm Türk boylar için geçerli olan bu ya am tarz Hakaslarda da ayn idi. Ünlü Fin bilim adam M. A. Kastern’in görü leri yukar daki ifadeleri tamamlar mahiyettedir:

“Bir Hakas kendini at üstünde, kendi ayaklar üzerinde durdu undan daha özgür hisseder. Yürüyü ü her zaman a r ve karars z; fakat at n üzerinde öyle güzel durur ki sanki bunun için do mu tur. Ay k veya sarho , dinç veya uykulu at üzerindeyse her türlü tehlikeden uzakt r. Bu k smen al kanl ktan k smen de atla aralar nda kurulu olan dostluktan kaynaklanmaktad r. Hemen her varl kl Tatar n kendisi için kar nda daha de erli olan bir at vard r ve at her gün sever, ona gözü gibi bakar ve korur”

(Butanaev, 2002: 13).

için kullan lan atlar k n “örgen” ad verilen direklere ba lan rlar. Sonbaharda toprak henüz donmadan aal n etraf na kaz klar dikerler. Bir at için aralar nda iki kement uzunlu unda bir mesafede bulunan 40 kaz k dikmek gerekir. Otlakta bulunan at k n oraya ba larlar. 40 kaz k dikme i i için bir koyun verirler. E er herhangi bir kimse k n yabanc bir “örgen” i kullan rsa ev sahibinin on mahkemeye verme ve tazminat isteme hakk vard r. 19. yüzy n ikinci yar nda i için kullan lan atlar hayvan avlular nda

1

Örne in 1826 y nda Abakan Vâdisi'nde toplu hayvan telefat olmu tur. “Ola anüstü kal n kardan dolay , yüzey ayazdan öyle solgun bir hâle gelmi ki ezelden beri bunun gibi bir yiyecekle beslenmeye al n olan hayvanlar o k yiyecek bulamam lar ve bitkin bir hâle dü erek hayatlar kaybetmi ler” (Butanaev, II: 13).

bar nd rmaya ba lam lard r. At doyurabilmek için her biri 50 pud1 a rl nda 50 ot demetinden olu an bir t knaz haz rlamak gerekir. Güçten dü en, i için kullan lan atlar yaz n dinlenmeleri ve semirmeleri için bozk ra b rak rlar. Bu izin ekline “hur” ad verilir. Bozk ra b rak lan “hur at” yaz n tamamen kendine gelir. Sonbaharda tekrar i e ko arlar. Atlar binmek ve araba çektirmek için kullan rlar. Hakaslar ula m arac olarak “voloku a” (salalç – yükleri sürükleyerek ta ma için ba lanm iki s ktan olu an bir araç), telega (hanaa – dört tekerlekli yük arabas ) ve k zak (soor) kullan rlar. Bir k zak yap bir buçuk çuval Hakas peyniri “piçiro” ve bir tulum eritilmi ya a mal olur. Telegan n fiyat ise bir öküz veya bir k r inek kar r. Tekerlek yap çok zahmetli bir i tir. lk Hakas telegalar “çalan hanaa” tamamen a açtan yap r, tekerlekleri ise kütüktendir. Araba hareket hâlindeyken keskin sesler ç kar r ve g rdar. 19. yüzy lda Baylar, taratayka (abra – iki tekerlekli, körüklü, hafif araba) , begovu ka ra münçen), proletka (hanatt r – dört tekerlekli yolcu arabas ) vs. kullanmaya ba lam lard r. Atlar çift hâlinde ardarda (kölgek) ko arlar, arabac lardan biri dizginleri tutar, di eri ise at n üstünde gider (Butanaev, 2001: 14).

Hakas bölgesinden iki ana yol geçer: yus yolu (Ust’ – Abakan’dan K l meclisine kadar) ve Askiz yolu (Ust’ – Abakan’dan Azkiz üzerinden Ta pa’ya kadar). Yolda her verst2 ba na bir direk çak lm r. K n ise yol boyunca her 50 sajende3 bir i aret kaz olarak karagan (har ana) at r. Da yamaçlar nda nehrin kapatt yollar için “h ” denilen özel imendifer yollar kaz r. Her 25–30 verst sonras nda atlar de tirmek için istasyonlar (ulafi ) bulunur (Butanaev, 2001: 14).

Büyük ba hayvanlar çoban gözetimine verirler. Fakat k n onlar avlularda tutarlar ve mümkün oldu u kadar aal otlaklar “aal sa ” lara b rak rlar, geceleyin ise kapal ah rlara kapat rlar. K sezonu boyunca bir ine in beslenmesi için her biri 6 pud olan 30 ot demetinden olu an bir t naz gerekir. K laklarda sa mal hayvanlar için s cak ah rlar (inek hazaaz ) yaparlar, yavrular ve k r hayvanlar yar kapal ambarlarda (seer) tutarlar, buza lar içinse tezekten “kirpe” denilen küçük bir oda yaparlar. Baharda henüz ye illikler bitmeden inekleri geçen y n otlaklar nda (nige) otlat rlar, sonbaharda ise kuru ot (hoot) yemeleri için adaya götürürler (Butanaev,2001: 14–15).

1 1 pud 16,38 kg 2 1 verst: 1.06 km 3 1 sajen: 2.13 m

Atlar ve inekler iri hayvan grubuna dâhil edilir. E er iri hayvanlar n say 100 ba geçerse, konu ma esnas nda “pek çok hayvan” ifadesi kullan r. Bu miktarda hayvana sahip ki i Bay say r (Butanaev, 2001: 16).

Hakas koyunlar n kal n derileri ve siyah yapa lar bölgenin sert iklimine dayan kl idi. Koyunlar n az oldu u köylerde sürüler birle tirilir ve aileler s rayla koyunlar güderdi (Deliömero lu,1997: 1581). Hakaslarda her çiftçi koyunlar n kulaklar na kendi i aretlerini koyar. Bu sayede on be ten fazla i aretin ad olu turan özel bir terminoloji geli tirilmi tir1 (Butanaev). Asl nda di er Türk boylar nda da görülen bu uygulaman n sebebi, koyunlar n çok miktarda olmas n hayvanlar tan may zorla rmas yd . Bundan dolay kula a konulan bir i aret i lerini kolayla yordu. Bu

arete ise “en” denmekteydi. Her aile kendi koyununu bu i aret vas tas yla tan yordu (Koca, T.A/III: 24).

n koyunlar donmayan p narlar n yan nda, rüzgâr gelmeyen çukurluklarda otlat rlar. Koyun sürüler için etraf duvarlarla çevrili özel yerler yaparlar. Bu yerlerin etraf karaganla çevrelerler. Her çiftçi iki yük arabas karagan getirir. Daha sonra gerekli alan n etraf duvarlarla örülür ve karlar temizlenir. Zamanla bu yerleri (har ana hazaa) etraf nda koyunlar rüzgârdan koruyan yüksek kürtünler sürüklenip birikir. Koyunlar için yap lan bu yerlerin yan na çoban içinde bir zeminlik (çirib) kazarlar. çerisine demir soba konur. Zeminli in pencereleri yoktur. Üst kö eye giri için, keçe veya deriyle kapatt klar bir delik yaparlar. Zay f koyunlar kuru otla besledikleri özel yar zeminlik say lan odalar vard r. Bazen güçten dü en yavrular do rudan çoban n zeminli inde tutarlar. ubat ay nda güne da lar n güney yamaçlar tmaya ba lad nda karlar erimi yerler (iret) olu ur. Koyunlar burada geçen y n ç plak otlar yla otlanmalar için

rak rlar. Eriyen yumu ak kar hayvanlar içerek tüketirler (Butanaev, 2002: 16).

Baharda, nisan ay nda aallar yazl k yerlere (çast ) göç ederler. Her aile ayr bir tabur olu turur. Bu arada bozk rda ilk dü ün çiçekleri (hoy morçoz ) yeti ir ve bunlarla beslenen koyunlar h zla iyile ip güç toplar. Burada koyunlar toplu olarak yavrularlar. Bu sorunlu dönemlerde hayvanlarla bizzat onlar n sahipleri ve aileleri ilgilenir.

1

“oh kis” çatal (kula n üst ucunun kö esi kesilir); “oy h in” “kula n yan taraf ndan bir yar m daire kesilir; “h an in” kula n üst k sm verev eklinde kesilir vs (Butanaev, II: 16).

Çobanlara güvenmezler, çünkü bir Hakas atasözünün dedi i gibi: “çör en kizi sars h haraht ” (i çinin topu topuna bir gözü var) (Butanaev, 2001: 17).

Hakaslar genel anlamda keçi yeti tirmezler. Keçilerle ilgili olarak Hakaslar aras nda çok farkl bat l inançlar vard r1. Hakaslarda bu hayvan n cins ve ya yla ilgili adlardan olu an bir terminoloji dahi olu turulmam r. Do al olarak keçiler koyunlarla birlikte otlarlar. Daha 19.yy.’n ikinci yar nda keçi sütü neredeyse hiç kullanmazlar ve keçileri genel olarak yumu ak yünlerinden dolay yeti tirirler. Yünlerinden buza lar için tasma; tek parmakl eldiven vs., derilerinden ise s cak tutan gocuklar yaparlar. 1861 y nda Abakan ve Sagay bölgelerinde topu topuna 1211 keçi say lm r. 1890 y nda Hakas aallar nda 7575 keçi say lm r (Butanaev, 2001: 17)

Hakaslarda deve yeti tiricili i 18. yüzy n sonlar nda son bulmu tur. Bunda Türkistan ile ili kilerin kesilmesinin ve yerle ik hayata geçi in etkisi vard r (Deliömero lu,1997: 1581). Esasen deve, Türkler taraf ndan Hun ça ndan beri tan nan bir hayvand . Deveyi Çin’e götürenler de Türklerdir. Koyun gibi devenin de etinden sütünden, tüyünden ve derisinden faydalanm lard r. Fakat daha ziyade yük ta ma amac yla kullanm lard r (Koca, T.A/III: 24).

18. yüzy l ara rmac lar ve gezginleri Abakan vâdisinde deve yeti tirildi i konusunda bilgi vermi lerdir. .Georgi, Koyballar hakk nda “Onlarda çftçi ba na yüz at, yüz büyükba hayvan, önemli miktarda koyun ve birkaç deve bulunur” eklinde bir bilgi vermi tir. 1641 y nda Y. Tuhaçevskiy’in K rg z topraklar na yapt askerî yürüyü te Alt sar ve sar uluslar ndan 150 deve ele geçirilmi tir. Develerin büyük bir k sm n 1703 y nda Hongoray halk n sürülmesiyle birlikte götürülmü olmas mümkündür. Hakas dilinde günümüzde devlerin ya ve cinsleriyle ilgili baz isimler korunmu tur: “tibe” deve; “atan tibe” i çi deve; “ash r tibe” üreten deve; “taylah tibe” deve yavrusu vs. 19. yüzy l ba nda Hakaslar devecilikle u ra may b rakm lard r (Butanaev, 2002: 18).

1

Keçiyi yeralt çarl n Tanr olan Erlik Han’n ( rlik han mal ) yaratt na inan rlar (Butanaev, II: 17).

Hakaslar çiftliklerinde ev ku lar da beslerler. Genelde avlu ba na 20–40 aras nda tavuk beslerler. Tavuklar yumurtalar için beslerler çünkü ku lar n etini yemezler. 19.yüzy n ilk yar nda P.Çihaçev, Hakaslar n “kesinlikle yemeklerinde ku eti kullanmad klar ” belirtmi tir. Yaz n tavuklar özgürce avluda dola r geceleyin ise tünemeleri için ambara kapat rlar. K n onlar için “kürüp” ad verilen özel zeminlikler haz rlan r. 1860 y nda Minusinsk’e ba üç Hakas bölgesinde 11715 tavuk ve horoz, 515 kaz ve 76 ördek tespit edilmi tir. Hakaslar tavuklar çok eskiden beri yeti tirirler, fakat kaz ve örde i kom u köylülerden etkilenerek yeti tirmeye ba lam lard r (Butanaev, 2001: 18–19). ulk2.3.Avc k

Avc k, Hakaslar n hayat nda önemli bir yer tutard . Av sadece erkeklerin yapt bir i olup kad nlar n silaha dokunmalar bile yasakt . Ava dört veya be ki ilik gruplar hâlinde ç r ve av süresince “oda ” da ya an rd . Bir oda da ya ayan avc lar yiyecek ve içeceklerini ortakla a kullanmalar na ra men silah ve cephaneler herkesin kendine özeldi. Av boyunca avlanan her ey grup üyeleri taraf ndan payla rd (Deliömero lu, 1997: 1581–1582).

Delikanl lara 15 ya ndan itibaren avc ö retirler. Re it olduklar nda onlar art k tek ba lar na avlanan avc lard r. Delikanl n ilk ba ar av , av birli inin ba taraf ndan ba parma kanayana kadar lmas eklinde uygulanan “irgek an ” merasimiyle kutlan r1. lk kürk hayvan av eylül-ekim aylar nda ba lar. Sonbaharda taygaya atlar ve eskimo köpekleriyle (pa rçan aday) giderler. Eskimo köpekleri sincaplar takip eder, onlar a aca kovarlar ve havlayarak sahibine haber verirler. 1827 y nda dört bölgede 5753 av köpe i 5753 av köpe i oldu u tespit edilmi tir. Kas n sonunda yo un kar ya ndan sonra avc lar eve dönerler. Bu arada y n ikinci yar için alban (vergi) öderler. Yasa (vergi) ödedikten sonra boy prensleri onlara sava erzaklar : birer kilo barut, kur un vs. verirler. Aral k ay n sonunda, Ocak ay n ba nda avc lar, Nisan ay n sonuna kadar süren ikinci sezon av için taygaya giderler. Bu defa ats z ve

Benzer Belgeler