• Sonuç bulunamadı

1. GİRİŞ

4.7. Yedinci Alt Probleme İlişkin Bulgular ve Yorumlar

Araştırmanın yedinci alt problemi; “Öğretim elemanları tarafından sergilenen istenmeyen davranışlar öğrencinin bölümü isteyerek okuma durumuna göre anlamlı bir farklılık göstermekte midir?” biçiminde ifade edilmiştir. Araştırmanın bu alt problemine

yanıt bulmak için elde edilen veriler üzerinde bölüm istek değişkeni için analiz sonuçları Tablo 14’ te verilmiştir.

Tablo 14

Öğretim Elemanları Tarafından Sergilenen İstenmeyen Davranışların Öğrencinin Bölümü İsteyerek Okuma Durumuna Göre Analiz Sonuçları

Boyut Bölümü

Tablo 14’te görüldüğü gibi istenmeyen davranışlar ölçeğinin, tüm boyutlarında, bölüm istek değişkenine göre anlamlı bir fark görülmüştür ve bu fark öğrenim gördüğü bölüme istemeden gelen öğrencilerin lehinedir. Başka bir ifadeyle sınıf içi iletişim boyutu açısından bakıldığında, bölümünde istemeden okuyan öğrencilerin (X=23.03), bölümünü isteyerek okuyan öğrencilere (X=20.37) göre daha yüksek aritmetik ortalamalara sahip oldukları görülmektedir. Bu bulguya göre bölüm istek değişkeni ile sınıf içi iletişimde sergilenen istenmeyen davranış arasında anlamlı bir ilişki olduğu söylenebilir, t(1017)= -3.426, p<.05. Bu bulgudan yola çıkarak sınıf içi iletişim boyutunda öğretim elemanlarının gösterdikleri istenmeyen davranışların, öğrencilerin bölümünü isteyerek okumaları ile ilişkili olduğu söylenebilir. Bölüm istek değişkeninin, öğretim elemanlarının sınıf yönetiminde sergiledikleri istenmeyen davranışlar üzerindeki etki büyüklüğünü test etmek için hesaplanan eta kare (η2) değerlerine göre, bölüm istek değişkeninin sınıf içi iletişimde istenmeyen davranışlar üzerinde “küçük”

etkiye (η2=.01) sahip olduğu ifade edilebilir. Hesaplanan η2 değerinden hareketle (.01), sınıf içi iletişim boyutundan aldıkları puanlara ait gözlenen varyansın yaklaşık olarak % 1’inin bölüm istek değişkenine bağlı olduğu söylenebilir. Öte yandan hesaplanan Cohen

d değeri (.03)’tür. Diğer bir ifadeyle “küçük” etki büyüklüğüne sahip olduğu söylenebilir. Bu sonuca göre bölümünde isteyerek okuyan öğrencilerle, bölümünü istemeden okuyan öğrencilerin ortalama puanları arasındaki farkın (.03) standart sapma kadar olduğunu gösterir.

Zaman yönetimi boyutu açısından bakıldığında, bölümünde istemeden okuyan öğrencilerin (X=13.73), bölümünü isteyerek okuyan öğrencilere (X=12.71) göre daha yüksek aritmetik ortalamalara sahip oldukları görülmektedir. Bu bulguya göre bölüm istek değişkeni ile zaman yönetiminde sergilenen istenmeyen davranış arasında anlamlı bir ilişki olduğu söylenebilir, t(1017)= -2.502, p<.05. Bu bulgudan yola çıkarak zaman yönetimi boyutunda öğretim elemanlarının gösterdikleri istenmeyen davranışların, öğrencilerin bölümünü isteyerek okumaları ile ilişkili olduğu söylenebilir. Bölüm istek değişkeninin, öğretim elemanlarının sınıf yönetiminde sergiledikleri istenmeyen davranışlar üzerindeki etki büyüklüğünü test etmek için hesaplanan eta kare (η2) değerlerine göre, bölüm istek değişkeninin zaman yönetiminde istenmeyen davranışlar üzerinde “küçük” etkiye (η2=.01) sahip olduğu ifade edilebilir. Hesaplanan η2 değerinden hareketle (.01), zaman yönetimi boyutundan aldıkları puanlara ait gözlenen varyansın yaklaşık olarak % 1’inin bölüm istek değişkenine bağlı olduğu söylenebilir.

Öte yandan hesaplanan Cohen d değeri (.02)’dir. Diğer bir ifadeyle “küçük” etki büyüklüğüne sahip olduğu söylenebilir. Bu sonuca göre bölümünde isteyerek okuyan öğrencilerle, bölümünü istemeden okuyan öğrencilerin ortalama puanları arasındaki farkın (.02) standart sapma kadar olduğunu gösterir.

Öğretimin yönetimi boyutu açısından bakıldığında, bölümünde istemeden okuyan öğrencilerin (X=17.22), bölümünü isteyerek okuyan öğrencilere (X=15.90) göre daha yüksek aritmetik ortalamalara sahip oldukları görülmektedir. Bu bulguya göre bölüm istek değişkeni ile öğretimin yönetiminde sergilenen istenmeyen davranış arasında anlamlı bir ilişki olduğu söylenebilir, t(1017)= -2.680, p<.05. Bu bulgudan yola çıkarak öğretim yönetimi boyutunda öğretim elemanlarının gösterdikleri istenmeyen davranışların, öğrencilerin bölümünü isteyerek okumaları ile ilişkili olduğu söylenebilir. Bölüm istek değişkeninin, öğretim elemanlarının sınıf yönetiminde sergiledikleri istenmeyen davranışlar üzerindeki etki büyüklüğünü test etmek için hesaplanan eta kare (η2) değerlerine göre, bölüm istek değişkeninin öğretim

yönetiminde istenmeyen davranışlar üzerinde “küçük” etkiye (η2=.01) sahip olduğu ifade edilebilir. Hesaplanan η2 değerinden hareketle (.01), öğretimin yönetimi boyutundan aldıkları puanlara ait gözlenen varyansın yaklaşık olarak % 1’inin bölüm istek değişkenine bağlı olduğu söylenebilir. Öte yandan hesaplanan Cohen d değeri (.02)’dir. Diğer bir ifadeyle “küçük” etki büyüklüğüne sahip olduğu söylenebilir. Bu sonuca göre bölümünde isteyerek okuyan öğrencilerle, bölümünü istemeden okuyan öğrencilerin ortalama puanları arasındaki farkın (.02) standart sapma kadar olduğunu gösterir.

Sınıf dışı iletişim boyutu açısından bakıldığında, bölümünde istemeden okuyan öğrencilerin (X=9.51), bölümünü isteyerek okuyan öğrencilere (X=8.13) göre daha yüksek aritmetik ortalamalara sahip oldukları görülmektedir. Bu bulguya göre bölüm istek değişkeni ile sınıf dışı iletişimde sergilenen istenmeyen davranış arasında anlamlı bir ilişki olduğu söylenebilir, t(1017)= -4.034, p<.05. Bu bulgudan yola çıkarak sınıf dışı iletişim boyutunda öğretim elemanlarının gösterdikleri istenmeyen davranışların, öğrencilerin bölümünü isteyerek okumaları ile ilişkili olduğu söylenebilir. Bölüm istek değişkeninin, öğretim elemanlarının sınıf yönetiminde sergiledikleri istenmeyen davranışlar üzerindeki etki büyüklüğünü test etmek için hesaplanan eta kare (η2) değerlerine göre, bölüm istek değişkeninin sınıf dışı iletişimde istenmeyen davranışlar üzerinde “küçük” etkiye (η2=.02) sahip olduğu ifade edilebilir. Hesaplanan η2 değerinden hareketle (.02), sınıf dışı iletişim boyutundan aldıkları puanlara ait gözlenen varyansın yaklaşık olarak % 2’sinin bölüm istek değişkenine bağlı olduğu söylenebilir.

Öte yandan hesaplanan Cohen d değeri (.03)’tür. Diğer bir ifadeyle “küçük” etki büyüklüğüne sahip olduğu söylenebilir. Bu sonuca göre bölümünde isteyerek okuyan öğrencilerle, bölümünü istemeden okuyan öğrencilerin ortalama puanları arasındaki farkın (.03) standart sapma kadar olduğunu gösterir.

Derse katılım boyutu açısından bakıldığında, bölümünde istemeden okuyan öğrencilerin (X=9.15), bölümünü isteyerek okuyan öğrencilere (X=8.48) göre daha yüksek aritmetik ortalamalara sahip oldukları görülmektedir. Bu bulguya göre bölüm istek değişkeni ile derse katılımda sergilenen istenmeyen davranış arasında anlamlı bir ilişki olduğu söylenebilir, t(1017)= -2.191, p<.05. Bu bulgudan yola çıkarak derse katılım boyutunda öğretim elemanlarının gösterdikleri istenmeyen davranışların,

öğrencilerin bölümünü isteyerek okumaları ile ilişkili olduğu söylenebilir. Bölüm istek değişkeninin, öğretim elemanlarının sınıf yönetiminde sergiledikleri istenmeyen davranışlar üzerindeki etki büyüklüğünü test etmek için hesaplanan eta kare (η2) değerlerine göre, bölüm istek değişkeninin öğretim yönetiminde istenmeyen davranışlar üzerinde “küçük” etkiye (η2=.01) sahip olduğu ifade edilebilir. Hesaplanan η2 değerinden hareketle (.01), derse katılım boyutundan aldıkları puanlara ait gözlenen varyansın yaklaşık olarak % 1’inin bölüm istek değişkenine bağlı olduğu söylenebilir.

Öte yandan hesaplanan Cohen d değeri (.02)’dir. Diğer bir ifadeyle “küçük” etki büyüklüğüne sahip olduğu söylenebilir. Bu sonuca göre bölümünde isteyerek okuyan öğrencilerle, bölümünü istemeden okuyan öğrencilerin ortalama puanları arasındaki farkın (.02) standart sapma kadar olduğunu gösterir.

Araştırmanın sonucuna göre bölümüne isteyerek gelmeyen öğrencilerin isteyerek gelen öğrencilere göre öğretim elemanlarının daha çok istenmeyen davranış sergilediğini düşünüyor olmasının nedeni bölümlerini benimseyememeleri ya da kabullenememeleri olabilir. Zaten yeteri düzeyde isteksizlikle gelen bir öğrencinin öğretim elemanından, üniversiteden ve derslerden uzaklaşması, motivasyonunun düşmesi beklenen bir durumdur. Kendini bulunduğu ortama ait hissedememenin verdiği huzursuzluk ve memnuniyetsizlik bu farklılığın nedeni olabilir. Murat, Özgan, Arslantaş (2005), araştırmalarında bölümünü ilk beş sırada tercih eden öğrencilerin okuluna ve bölümüne karşı daha olumlu bir bakış açısı geliştirdiğini belirtmiştir.