• Sonuç bulunamadı

Radyo televizyon kuruluşlarının FSEK’te korunan haklarının konusunu radyo veya televizyon programları yani yayınlar oluşturmaktadır289. Radyo ve televizyon kuruluşları, programlarını çeşitli yollarla yayınlayabilir. Yayınlar kablosuz, kablolu ve uydudan yapılan yayınlar olmak üzere üç başlık altında toplamaktadır. Roma Anlaşması gibi bazı mevzuatların kaleme alındığı tarihlerde yalnızca kablosuz yayın bilinmekte; uydudan veya kablolu yayın bilinmemekteydi. Bu nedenle bu anlaşmada sadece kablosuz yayınlara ilişkin hükümler bulunmaktadır290. Sınır Ötesi Uydu Yayıncılığı Konusunda Eser Sahibi Haklarına ve Komşu Haklara İlişkin Sorunlara Dair Avrupa Anlaşması’nda olduğu gibi bazı mevzuatlar ise, özel olarak uydudan veya kablolu yayına ilişkin olduklarından düzenlemeleri bu konulara ilişkindir.

“Uydudan yayın”, uydudan yapılan yayınlara verilen addır291. “Kablolu yani telli yayın” ise, kablolar yardımıyla yapılan yayındır. Bu sistemde aboneler, bir yayın

287 STERLING, 31B N. 39, 45

288 STERLING, 31B N. 41

289 ATEŞ, Doktora Tezi, s.231

290 ARKAN, s.171

291 Yayınların uydudan nasıl yapıldığı hakkında geniş açıklama için bkz. ARKAN, s.172

kuruluşunun adreslerine döşediği kablo yardımıyla yayını almaktadır. “Kablosuz yani telsiz yayın” ise, radyo dalgaları (hertezien dalgaları) ile yapılan yayına verilen addır292.

Yayının teknik olarak ne şekilde yapılabildiğine ilişkin bu tanımlardan sonra mevzuatlardaki yayın tanımlarına bakmak yararlı olacaktır. Çünkü çeşitli yasal düzenlemeler incelendiğinde her mevzuatın yayın kavramına farklı anlamlar yüklediği görülecektir.

Avrupa Birliği hukukunda 92/100 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Üzerindeki Hakların Kiralanması, Ödünç Verilmesi ve Eser Sahiplerinin Haklarına Bağlantılı Haklara İlişkin Konsey Direktifi’nin 8. maddesinde (Roma ve TRIPS Anlaşmalarında olduğu gibi) koruma yalnızca kablosuz yayınlara ilişkin olarak düzenlenmiştir.

93/83 sayılı Uydu Yayıncılığı ve Kablo İletiminde Uygulanabilecek Eser Sahibi Hakları ve Bağlantılı Hakların Koordinasyonu Hakkındaki Direktif ise m.2 ve 8 hükümleri gereği uydudan yapılan yayınlara ve kablolu iletime ilişkin koruma sağlamaktadır.

WIPO İcralar ve Fonogramlar Anlaşmasının 2.maddesinde yayın; seslerin ya da ses ve görüntülerin yahut bunların temsillerinin izlenmesi amacıyla telsiz olarak umuma iletilmesini, söz konusu iletimin uydu aracılığıyla yapılmasını ve yayın kuruluşlarınca müsaade edilen şifre çözücü araçlarla alınmak üzere sinyallerin şifreli iletimi olarak tanımlanmaktadır293.

Sınır Ötesi Uydu Yayıncılığı Konusunda Eser Sahibi Haklarına ve Komşu Haklara İlişkin Sorunlara Dair Avrupa Anlaşması ise m.5 hükmü ile sadece uydu yayınlarına ilişkin koruma sağlamaktadır294.

Roma Sözleşmesi’nin 3/f hükmünde ise yayın sadece kablosuz yayınları kapsayacak şekilde “Seslerin yahut resim ve seslerin toplumun yararlanacağı şekilde radyo dalgalarıyla yayını” ifade edeceği belirtilmiştir. Bu nedenle Roma Anlaşması

292 Sistemin nasıl çalıştığı ve kablosuz yayını geliştiren bilim adamlarının kimler olduğu hakkında geniş açıklama için bkz. ARKAN, s.171; Temel Britannica Ansiklopedisi, C.14, 1993, İstanbul, Radyo ile Radyo ve Televizyon Yayınları Maddeleri

293 ATEŞ, Doktora Tezi, s.232; BOZGEYİK, s.529-538

294 STERLING, 31B N. 41

m.7, 12 ve 13 hükümleri ile yalnızca kablosuz yayınlara ilişkin koruma sağlamaktadır.

Roma Anlaşması gibi TRIPS Anlaşması’nın 14. maddesi de yalnızca kablosuz yayınlara karşı koruma sağlamaktadır.

Alman Hukuku’nda ESHAHY m.20’den hareketle kablolu, kablosuz veya uydudan yapılan tüm yayınlara karşı koruma sağlanmakta, İsviçre295 ve İngiliz296 Hukukunda da aynı esas kabul edilerek her türlü yayına karşı koruma sağlandığı görülmektedir.

Hukukumuzda ise; Komşu Haklar Yönetmeliği m.4/g’de yayın, “Seslerin ya da görüntülerin ya da her ikisinin toplumun yararlanacağı şekilde radyo ve televizyon araçlarıyla telli ya da telsiz olarak kamuya sunulması” şeklinde ifade edilmiştir.

3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkındaki Kanunu’nun647 3/b hükmünde ise radyo yayını,“Elektromanyetik dalgalar ve diğer yollarla halkın doğrudan alması maksadıyla yapılan ses yayınları” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Yasanın 3/c hükmünde ise televizyon yayını,“Elektromanyetik dalgalar ve diğer yollarla halkın doğrudan alması maksadıyla yapılan, hareketli veya sabit resimlerin sesli veya sessiz kalıcı olmayan yayın” şeklinde düzenlenmiştir.

Yayın kavramı ile ilgili olarak mevzuatlarda yer alan tüm tanımlarda, yayının halka (kamuya) ulaşmasından söz edilmektedir. Dolayısıyla kamuya ulaşmayan yayınlar fikri hukuk anlamında korunan bir yayın olarak görülmemektedir. Burada

“doğrudan yayın uydularından”297 yapılan yayınlar doğrudan doğruya kamu tarafından alınabilir olduklarından bir tereddüt söz konusu değildir. “Noktadan noktaya yayın yapan uydular” ile “dağıtım uydularından”298 yapılan yayınlarda ise, fikri hukuk anlamında korunan bir yayın olup olmadığı yayının kamuya ulaşıp ulaşmadığına bakılmak suretiyle tespit edilecektir. Buna göre yayın kamuya ulaşıyorsa fikri hukuk anlamında korunur. Bazen de yayınlar şifreli olmaktadır.

Şifreli bir yayın söz konusu olduğunda bir şifre çözücü (dekoder) vasıtasıyla yayını

295 ARKAN, s.174

296 ARKAN, s.174

297 Doğrudan yayın uydularının ne olduğu ve nasıl iletim yaptıkları hakkında bkz. ARKAN, s.172

298 Noktadan noktaya yayın yapan uydular ile dağıtım uyduları ile ilgili olarak geniş açıklama için bkz. ARKAN, s.172

almak mümkün olur. Burada da yayın, kamuya ulaştığından korunmaktadır. Yine televizyonların teleteks sayfaları da yayın olarak değerlendirilmektedir299. Bununla birlikte talebe bağlı iletimlerde izleyici veya dinleyici, tamamen kendi istediği bir icrayı, hatta istediği saatte televizyonuna ya da radyosuna getirtebilme imkanına sahip olduğundan kamuya yayın kapsamında değerlendirilmemektedir300.

Doktrinde içeriği itibariyle eser niteliğinde olsun olmasın, siyasal, toplumsal, kültürel, spora ilişkin haberlerin, konuşmaların, yorumların, eğlence, kültür ve yarışma programlarının, spor karşılaşmalarının ve buna benzer tüm programlar üzerinde radyo-televizyon kuruluşlarının bağlantılı hak sahibi oldukları büyük bir çoğunlukla kabul edilmektedir301. Ancak Arkan doktrindeki bu hakim fikre karşı çıkarak, eserin olmadığı hallerde eser sahibinin haklarına bağlantılı haklardan bahsetmenin doğru olmadığını, zaten radyo ve televizyondan yayınlanan bir çok programın eser niteliğinde olduğunu ifade etmiştir302.

Radyo-televizyon programları bir çok şekilde meydana çıkarılabilir. Şöyle ki:

a) Radyo-televizyon kuruluşları bir eser meydana getirmek için bazı kişileri istihdam ederek, yayınlanmak üzere onlara eser yarattırabilir. Bu durumda FSEK m. 18/II’ye göre, ortaya çıkarılan eser üzerindeki mali hakları kullanma yetkisi radyo-televizyon kuruluşlarınındır303. Radyo televizyon kuruluşları bu şekilde meydana getirttiği yayınlar üzerinde hakları aslen iktisap etmekte olup bu hakları da mutlak hak niteliğindedir304.

b) Bunun dışında radyo-televizyon kuruluşları bir başkasının yarattığı eseri, eser sahibinden izin alarak ya da buna ilişkin lisans alarak yayınlayabilir305.

c) Son olarak bir başkasının ses ya da görüntü taşıyıcısına kaydettiği bir

299 ARKAN, s.174; TEKİNALP, 2.Bası, 14 N. 111b

300 ARKAN, s.174-175

301 APAYDIN, s.96; ATEŞ, s.229; BAYGIN, Bağlantılı Haklar, s.320; SULUK, s.111; TEKİNALP, 2.Bası, 10 N. 40. Aksi görüşte olan Erel, özü hiç kimsenin tekelinde olmayan ve herkesin bir başkasına nakledebileceği bir olay olan “haberin” eser niteliğinde olmadığını, bu nedenle de radyo televizyon kuruluşlarının haber programları üzerinde bağlantılı hak sahibi olmadığını ifade etmektedir. Bu konuda bkz. EREL, Fikir ve Sanat Hukuku, s.180 ve bu sayfadaki 208.dipnot.

302 bkz. ARKAN, s.175 vd.

303 ARKAN, s.177

304 ATEŞ, Doktora Tezi, s.233; ÇINAR, s.111

305 ATEŞ, Doktora Tezi, s.233

eseri veya icrayı, ondan izin alarak yayınlayabilecektir.

Tüm bu hallerde radyo-televizyon kuruluşunun yaptığı yayın üzerinde bağlantılı hakkının söz konusu olacağı doktrinde genellikle kabul edilmektedir306.

Bu arada uluslararası bir müzik yarışmasını izin alarak birden çok kanalın canlı olarak yayınlaması örneğinde olduğu gibi bir yayını aynı anda ve hukuka uygun olarak birden çok kanalın yayınlaması halinde programı yayınlanan her kanal, kendi yayını üzerinde bağlantılı hak sahibi sıfatını kazanmaktadır.