• Sonuç bulunamadı

Fikri ürünlerin sadece onu ortaya çıkaranın değil, onun içinde doğduğu kültürün de bir ürünü olduğu, bunun için fikri ürün üzerindeki münhasır yararlanma hakkının bir süre ile sınırlanıp bu sürenin geçmesinden sonra serbest bırakılarak topluma olan borcun ödenmesi gerektiği, zaten aslında fikri ürünlerin toplum için meydana getirildiği şeklindeki görüş ve düşüncelerle dünya üzerinde hemen her ulusal ve uluslararası düzenlemeye göre fikri ürünlere ilişkin hakların kullanılması belli sürelerle sınırlandırılmıştır197.

Bizim hukukumuzda da durum bu minvaldedir. Eser sahibinin hakları gibi bağlantılı haklar da belli sürelerle sınırlandırılmıştır. Yasa ile öngörülen sürelerin geçmesi ile bağlantılı haklardan ve tabii ki icradan herkes dilediği gibi yararlanabilecektir. 03/03/2001 Tarih ve 4630 sayılı yasanın 34.maddesiyle değişik FSEK m.82/V hükmüne göre “İcracı sanatçıların hakları, icranın ilk tespitinin yapıldığı tarihten başlayarak, yetmiş yıl devam eder. İcra tespit edilmemiş ise bu süre icranın ilk aleniyet kazanmasıyla başlar.”198

Şimdi FSEK m.82/V hükmünün mali ve manevi haklar bakımından nasıl yorumlanması gerektiğini tespite çalışacağız:

195 ARKAN, s.122

196 ARKAN, s.123

197 ARKAN, s.123-124

198 DURAL, s.41

1. FSEK m.82/V’in Manevi Haklar Açısından Yorumu

FSEK m.82/V’in lafzından öngörülen 70 yıllık koruma süresinin sanki manevi haklar açısından da geçerli olduğu izlenimi uyanmaktadır. Ancak özellikle manevi hakların gerek ulusal ve gerekse uluslararası hukuk düzenlemelerinde icracı sanatçının hayatı boyunca koruma altına alındığı bilinmektedir199. Hukukumuzda FSEK m.19/II; eser sahibinin manevi haklarının onun ölümüne kadar onun tarafından ve onun ölümünden sonra da bazı haklarının ölüm tarihinden itibaren 70 yıl boyunca FSEK m.19/I’de sayılan kimseler tarafından, yine bazı haklarının ise FSEK m.19/I de sayılan kişilerce onların ölümüne kadar kullanılacağını ifade etmiştir.

Hukukumuzda bazı yazarlar tarafından manevi hakların en azından icracı sanatçının yaşamı boyunca devam edeceğini kabulün gerektiği, ancak en doğru çözümün icracı sanatçıların manevi hakları için de eser sahibinin manevi haklarına ilişkin düzenleme olan FSEK m.19/II’nin kıyasen uygulamanın yerinde olacağı belirtilmektedir200.

Doktrinde her ne kadar aksi belirtilmiş ise de FSEK’te böylesine açık bir atıf yapılmadığından icracı sanatçıların manevi hakları ile ilgili olarak eser sahibinin manevi haklarına ilişkin FSEK m.19/II hükmünün uygulama olanağının bulunmadığı, bu durumda FSEK m.82/V hükmünün geçerli olduğu kanaatindeyiz.

Roma Anlaşmasının 14., TRIPS Anlaşmasının 14/5 ve WIPO İcralar ve Fonogramlar Anlaşmasının 17/1. maddelerinde koruma sürelerinin hesabının nasıl yapılacağı hususu düzenlenmiş olup bu durum hukukumuzda da eser sahibinin haklarına ilişkin olarak düzenleme konusu yapılmış ancak bağlantılı hak sahiplerine ve tabii ki icracı sanatçılara ilişkin bir hüküm vazedilmemiştir. Doktrine göre bu düzenlemelerin icracı sanatçılar için de uygulanmasına engel bir durum bulunmamaktadır201.

FSEK m.26/V’te aleniyet tarihinden başlayan süreler, eserin ilk defa

199 Alman ESHAHY m.76’da icradan doğan manevi hakkın icracı sanatçıların yaşamı boyunca devam edeceği, WIPO İcralar ve Fonogramlar Anlaşmasının 5/III hükmünde de Alman ESHAHY’in 76.

maddesine paralel bir düzenlemenin olduğu ancak burada icracı sanatçının mali hakların koruma süresi sona ermeden ölmesi durumunda manevi haklara ilişkin koruma süresinin en az mali haklara ilişkin koruma süresinin sonuna kadar devam edeceğinin de ifade edildiği hususunda geniş açıklama için bkz. ARKAN, s.125

200 ARKAN, s.125; EREL, Fikir ve Sanat Hukuku, s.173; DURAL, s.42-43

201 ARKAN, s.126

alenileştiği veya alenileşmiş sayıldığı yılı izleyen yılın ilk gününden itibaren hesaplanması gerektiği, FSEK m.26/VI’da ise eser sahibinin ölümünden itibaren başlayan sürelerin hesabında ise eser sahibinin öldüğü yılı izleyen yılın ilk günün başlangıç tarihi sayılacağı ifade edilmiştir. Doktrindeki görüşler doğrultusunda anılan hükümlerin icracı sanatçılar için kıyasen uygulanmasından; başlangıç tarihinin tespitin gerçekleştiği yılı izleyen yılın ilk gününden başlatmanın yerinde olacağı sonucu çıkarılacaktır.

2. FSEK m.82/V’in Mali Haklar Açısından Yorumu

FSEK m.82/V’in mali haklar açısından yorumlanmasından önce mali haklara ilişkin ulusal ve uluslararası hukuktaki düzenlemelere bir göz atmakta fayda vardır.

Hukukumuzdaki durum bundan sonra ele alınacaktır.

Mali hakların korunma sürelerine ilişkin olarak mukayeseli hukukta ve uluslararası düzenlemelere göz atacak olursak;

Roma Anlaşmasının 14/a,b maddelerinde koruma süresinin, bir ses taşıyıcısına tespit edilen icralar için tespitin yapıldığı yılın sonundan, tespit yapılmamış ise icranın yapıldığı yılın sonundan itibaren 20 yıldan az olamayacağı belirtilmiş,

TRIPS Anlaşmasının 14/V hükmünde ise, Roma Anlaşmasının yukarıdaki düzenlemesi, süre 50 yıla çıkarılmak şartıyla, aynen kabul edilmiş,

İngiliz Hukukunda ve İsviçre ESHAHY m.39’da koruma süresi, icranın yapıldığı yılın sonundan itibaren 50 yıl olarak öngörülmüş,

Alman ESHAHY m.82’ye göre ise koruma süresi, icranın bir ses veya görüntü taşıyıcısına tespit edildiği durumlarda ses ve görüntü taşıyıcılarının yayımlandığı yılın sona ermesinden itibaren icracı sanatçılar için 50, organizatörler için ise 25 yıl olarak düzenlenmiş,

Son olarak WIPO İcralar ve Fonogramlar Anlaşmasının 17/I maddesinde de koruma süresinin, icranın bir ses taşıyıcısına tespit edildiği yılın sonundan başlayarak en az 50 yıl devam edeceği ifade edilmiştir.

Konu Avrupa Birliği hukukunda da tartışılmış olup 93/98 sayılı Eser

Sahibinin Haklarının ve Bazı Bağlantılı Hakların Koruma Sürelerinin Uyumlaştırılmasına Yönelik Direktifin 3/I maddesine göre koruma süresi olarak, icranın yapıldığı yılı izleyen yılın ilk gününden başlayarak 50 yıllık bir süre öngörülmüştür. Aynı direktifin 8. maddesinde ise sürelerin, bağlandıkları olayın gerçekleştiği seneyi izleyen yılın ilk gününden itibaren hesaplanacağı ifade edilmiştir. Ancak bu süre içinde icranın tespiti hukuka uygun olarak yayımlanır veya kamuya sunulursa koruma süresi de bu yayımlanma veya kamuya sunmanın hangisi daha önce gerçekleşmişse bu olayı izleyen yılın ilk gününden itibaren 50 yıl olacaktır202.

Karşılaştımalı hukuka bu şekilde değindikten sonra konunun hukukumuzda nasıl düzenlediğini incelemeye geçebiliriz:

FSEK m.82’ye göre icradan doğan mali haklar, icranın ilk tespitinin yapıldığı tarihten, icranın tespiti203 yapılmamışsa icranın ilk olarak aleniyet204 kazandığı tarihten başlayarak 70 yıl süreyle korunur. Buradaki süreyi; yine FSEK m.26/V hükmünden kıyasla tespit veya aleniyetin gerçekleştiği yılı izleyen yılın ilk gününden başlatmak doğru olacaktır. Görüldüğü üzere hemen hemen bütün ulusal ve uluslararası düzenlemelerde mali haklar için 50 yıllık bir koruma süresi öngörülmüş iken, hukukumuzda uluslararası düzenlemelere de aykırı düşecek tarzda 70 yıl gibi çok uzun bir koruma süresi öngörülmüştür.

202 ARKAN, s.128

203Daha önce de açıklandığı gibi tespit; icranın bir ses ya da görüntü taşıyıcısına kaydedilmesidir.

204FSEK m.7/II hükmünden kıyasla, hak sahibinin rızası ile kamuya sunulan bir icranın da alenileşmiş sayılacağı hakkında bkz. ARKAN, s.126

III. FONOGRAM YAPIMCILARI VE HAKLARI