• Sonuç bulunamadı

Yargıtay 9 Hukuk Dairesi’nin Görüşü

Daireye göre, işçilik alacaklarının hesabında etkili olan örneğin, ücret ve ekleri, hizmet süresi gibi unsurların ihtilaflı ve belirsizlik içinde olması hallerinde alacağın belirsiz olduğu durumlarda alacak da belirsiz olacaktır. Kanun koyucunun belirsiz alacak davasını düzenleyen maddenin gerekçesinde hak arama özgürlüğüne vurgu yapmasından bahisle, “belirsiz alacak davasıyla ilgili yoruma gidildiğinde, alacaklının

hak arama özgürlüğünün değerlendirilmesi gerekir. Bunun aksine ilgili hükmün, alacaklının hakkına ulaşmasını kısıtlayan şekilde ele alınması doğru olmaz.” şeklinde

ifade etmiştir216. Yani daireye göre belirsiz alacak davasının HMK ile dava türleri arasında yerini almasının en önemli gayesi belirsiz alacak davasının hak arama özgürlüğüne hizmet etmesidir.

Daire belirsiz alacak davasının açılabilmesi koşullarının objektif ve sübjektif unsura dayandığını belirtmiştir. Bu husus daire kararlarında;

216 Yargıtay 9. HD. E: 2015/14601 K: 2015/20243 KT: 03.06.2015; Yargıtay 9. HD. E: 2014/36316 K:

“Belirsiz alacak davasını öngören hükümde biri sübjektif diğeri objektif iki unsur karşımıza çıkmaktadır. Alacağın veya dava değerinin belirlenmesini objektif olarak imkânsız olması halinde belirsiz alacak davası açılabilecektir. Örneğin iş kazası geçiren işçinin açacağı davada işveren ve işçinin karşılıklı kusur oranları, kusursuz sorumluluk olup olmadığı ve varsa kaçınılmazlık durumu ve maluliyet oranlarının dava açma aşamasında belirlenmesi imkansızdır. Sübjektif unsur ise alacaklının talep konusu miktarı belirlemesinin alacaklıdan beklenememesidir.” şeklinde ifade edilmiştir217

.

Daire işçinin işten belki de haksız yere çıkarıldığı hallerde, bunun üzerine bir de açacağı alacak davasında alacaklarını belirleyemediği için, bu alacaklarının hesabını bedeli karşılığında bir uzmana yaptırmasını beklemeni hak arama özgürlüğü önünde bir engel olacağını belirtmektedir218

.

“İşçinin yasal hakları ödenmeksizin işten çıkarıldığı bir durumda yukarıda belirtilen masraflara ek olarak uzman hesap raporu aldırarak olası işçilik alacaklarını belirlemesi de hak arama özgürlüğü önünde engel olarak değerlendirilebilir.”

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin kararlarında belirlemiş olduğu ilkeler aşağıdaki gibidir219;

 Dava konusu alacağın belirlenebilmesi, davalının yargılama sırasında sunacağı bilgi veya belgelere bağlı ise alacak belirsiz kabul edilmelidir.

 Madde gerekçesinde örneklendiği üzere, alacağın miktarının keşif ya da bilirkişi raporu ile tespit olunması halinde alacağın belirsizliğinden söz edilebilecektir. Dairenin de belirttiği gibi, iş yargısında bilirkişi hesap raporu alınması çok yaygın bir uygulamadır.

 İş Hukukumuzda kayıt tutma yükümlülüğü işverendedir. Bu yönde; 4857 sayılı İş Kanunu’nun 3, 8, 22, 28, 32, 37, 67. maddelerinde işverene çalışan her bir işçi 217 Yargıtay 9. HD. E: 2015/1723 K: 2016/9566 KT: 18.04.2016(sinerjimevzuat.com.tr). 218 Yargıtay 9. HD. E: 2016/9763 K: 2016/8919 KT: 11.04.2016(sinerjimevzuat.com.tr). 219 Yargıtay 9. HD. E: 2016/26983 K: 2017/703 KT: 24.01.2017; Yargıtay 9. HD. E: 2016/23602 E: 2016/16747 KT: 27.09.2016; Yargıtay 9. HD. E: 2015/3646 K: 2016 /14333 KT: 15.06.2016; Yargıtay 9. HD. E: 2015/2657 K: 2016/12630 KT: 30.05.2016; Yargıtay 9. HD. E: 2015/504 K: 2016/10176 KT: 21.04.2016; Yargıtay 9. HD. E: 2015/1723 K: 2016 /9566 KT: 18.04.2016; Yargıtay 9. HD. E: 2015 /486 K: 2016/9212 KT: 12.04.2016; Yargıtay 9. HD. E: 2015/14601 K: 2015/20243 KT: 03.06.2015; Yargıtay 9. HD. E: 2014/36316 K: 2015 /283 KT: 13.01.2015; Yargıtay 9. HD. E: 2014/31734 K: 2014/35646 KT: 26.11.2014; Yargıtay
9. HD. Esas No: 2015/26767 Karar No: 2015/30933 KT: 03.11.2015(sinerjimevzuat.com.tr).

yönünden kayıt tutma ve işçiye belge verme yükümlülüğünü düzenlenmiştir. Fakat sözü edilen yasal yükümlülükler sebebiyle, kayıt tutmak ve işçiye çalışırken belge vermekle yükümlü olan işveren bunu yerine getirmediğinde, işçinin alacağın miktarını tam olarak belirlemesini beklemek doğru olmaz. Dairenin ilke kararlarına göre, buradaki talep sonucunun rakam olarak ifadesinin imkansızlığı, davacının tam olarak miktarını bilmediği ve bu bilgisizliğini davalının sahasında bulunan vakıalardan kaynaklandığı durumlarda söz konusudur.

 İşyerinde sendikasız çalışan ve yasal işçilik alacakları konusunda ayrıntılı bilgi sahibi olması beklenmeyen bir işçinin, alacakları doğru şekilde adlandırması dahi mümkün olmazken doğru hesap yöntemiyle birlikte ve tam olarak belirlemesi mümkün görülmemelidir.

 İşçilik alacağına ilişkin hesabın unsurlarındaki tartışma ve belirsizlik, alacağın da belirsiz olması sonucunu doğurur. Sözü edilen bir veya birkaç konuda belirsizlik halinde alacağın başlangıçta tam olarak ve tamamen belirlenmesi mümkün olamaz.

 Hakimin takdiri veya yasal nedenlerle indirim yapılarak alacak miktarı veya değerinin belirlenmesi halinde alacak belirsizdir. Hakimin takdir alanına giren manevi tazminat, taktiri indirime tabi fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, bayram ve genel tatil ücreti, cezai şart, sözleşmenin kalan süresine ait ücret gibi alacakların başlangıçta tam olarak ve tamamen belirlenmesi mümkün değildir.  Ancak ücret ve eklerine dair tartışma kıdem tazminatı tavan sınırlaması

sebebiyle sonuca etkili değilse, kıdem tazminatının belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceği düşünülmelidir.

 4857 sayılı İş Kanunu’nun 3, 8, 22, 28, 32, 37, 67. maddelerinde düzenlenen, işverene çalışan her bir işçi yönünden kayıt tutma ve işçiye belge verme yükümlülüğü getiren düzenlemelere uyan işveren bakımından kural olarak işçi alacaklarının belirsiz olduğundan söz edilemeyecektir. Zira işçinin çalışma süresinin tam olarak kayda geçirildiği, iş sözleşmesi ile ücreti, ücretin ekleri ve çalışma koşullarının belirlendiği, işçiye her ay ücret hesap pusulası verildiği, günlük ve haftalık iş sürelerinin işçiye önceden bildirildiği, işçinin yaptığı olağanüstü çalışmalar için kendisine belge verildiği durumlarda, işçinin birçok

alacağı belirli ya da belirlenebilir durumdadır. Sadece hakimin takdirine kalan bazı alacaklar bakımından yine de başlangıçta bir belirsizlikten söz edilebilecektir.

 İşçilik alacaklarının hesabı genelde iki kritere tabidir. İşçinin işyerinde geçen çalışma süresi ve ücreti ile ekleri bilindiğinde işçilik alacakları belirlenebilir durumdadır.

 Kamu kurumlarında işçinin çalışmalarının tam olarak Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirilmesi ve işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesinden yararlanan işçinin ücreti ile eklerinin toplu iş sözleşmesinde yer alması sebebiyle işçilik alacakları belirlenebilir durumdadır.

Daireye göre, koşulları yok iken bir alacağın belirsiz alacak davasına konu edilmesi söz konusu olduğunda dava hukuki yarar yokluğundan reddedilmemeli, bunun yerine HMK m. 115/2 ve 119. maddeler gereğince davacıya süre verilmelidir220

.