• Sonuç bulunamadı

Yargılamayla İlgili Bilgi Verme Yükümlülüğü

Belgede Civil liability of the arbitrators (sayfa 152-156)

B. Sözleşmenin İfası Sırasındaki Yükümlülükleri

4. Yargılamayla İlgili Bilgi Verme Yükümlülüğü

Tahkim kurumu esas itibariyle yargılama faaliyetini içerdiğinden, medenî yargılamaya dair olan haklar ve ilkelerin niteliğine uygun üştüğü ölçüde tahkim yargılaması açısından da geçerli olması gerektiğini söylenebilir495. Bu haklar arasından aynı medenî yargılamada uygulandığı şekliyle uygulanması gereken haklardan biri de hukukî dinlenilme hakkıdır496. Zira hukukî dinlenilme hakkı hem kişilerin kendileri ile ilgili bir uyuşmazlıkta kendilerini ifade etmelerini, hem de o yargılamayla ilgili olarak bilgi edinme haklarını düzenler497. Tarafların tahkim yargılamasını seçmek suretiyle bu haklarından kısmen de olsa feragat ettiklerini kabul etmek ise, tahkim kurumunun kanun koyucu tarafından öngörülmesinin amacına ve olağan hayatın akışına aykırı olacaktır498. Tahkim yoluna başvurmak

493 Prütting/Gehrlein, § 1035 Rn. 9; Vogt, s. 130; Wilske/Fox/Steward, s. 175.

494 Bkz. BG 4A_709/2014, 21.5.2014 (http://www.servat.unibe.ch/dfr/bger/150521_4A_709-2014.html

, E. T: 22.4.2016). Karara konu olan olayda, hukukçu olmayan bir hakem, hukukçu bir danışmandan yardım almış, ancak davayı kaybeden taraf, hakemin değil, yardım aldığı bu danışmanın kararı yazdığını ileri sürmüştür. Ancak İsviçre Federal Mahkemesi, hakemlerin danışmanlık yoluna başvurabileceğini, danışmanın rolünün doğrudan karara etki edecek düzeyde olmaması sebebiyle bunun hakem mahkemesinin doğru bir şekilde teşkil edilmediği ve dolayısıyla âdil yargılanma hakkının ihlal edildiği anlamına gelmeyeceği için kararın iptal talebini reddetmiştir. Benzer şekilde doktrinde Umar, hakem kararının bilirkişi tarafından yazılması halinde de, gerek MTK’da gerekse HMK’da düzenlemiş bulunan iptal sebepleri kapsamında, hakem kararının iptal edilemeyeceğini belirtmektedir. Bkz. Umar, HMK, s. 1230. Ayrıca bkz. Vogt, s. 130; Göksu, Nr. 885.

495 Buna ilişkin olarak bkz. Korucu, s. 78 vd. 496 Bkz. aşa. §5-II/B/5/b.

497 Pekcanıtez, Seyfullah Edis’e Armağan, s. 769 vd.; Özekes, Hukukî Dinlenilme, s.

498 Gal, yargılamayla ilgili bilgi verme yükümlülüğünün hakem sözleşmesinden doğan doğal bir

yükümlülük olduğunu, bu nedenle de vekâlet sözleşmesinden doğan bilgi verme yükümlülüğüne (BGB m. 666) ilişkin hükmün kıyasen uygulanmasına ilişkin bir tartışma yapılmasının önem arz etmediğini belirtmektedir. Bkz. Gal, s. 311. Ayr. Bkz. Kaufmann, s. 64.

136

suretiyle taraflar aleni yargılanma gibi kimi yargısal haklardan feragat edebilecekleri hususu, yargılamaya dair tüm haklardan tahkim uğruna feragat edilebileceği

anlamına gelmemelidir499. Bu noktada hem tahkim kurumunun niteliği hem de tarafların menfaati dikkate alınmalıdır. Nitekim HMK’nın 423’üncü maddesinde bu husus düzenlenmiş ve tahkim yargılamasında tarafların eşit olduğu ve hukukî dinlenilme haklarını kullanmalarına imkân sağlanması gerektiği vurgulanmıştır.

Tahkim yargılamasında da uygulama alanı bulacak olan hukukî dinlenilme hakkının temel unsurlarından biri de, tarafların yargılama sürecine ilişkin olarak bilgi edinme haklarıdır500. Bundan dolayıdır ki kanun, tahkim yargılaması kapsamında yapılacak işlemlerin taraflara bildirimini öngörmüştür. Hakemler de tahkim yargılaması süresince uyuşmazlığın taraflarının yargılamadan haberdar olmalarını sağlamalıdırlar501. Bu nedenle duruşma yer ve saati makul bir süre önce bildirilmeli, bir değişiklik yapılacaksa da imkân olduğu ölçüde erkenden taraflar bundan haberdar edilmelidirler. Tahkim ilişkisinin niteliği dikkate alındığında bu hususunun

hakemlerin yargılama yapma ediminin bir parçası olduğu söylenebilir. Zira burada tarafların bilgilendirilmesi gereken hususlar yargılamanın kendisiyle ilgilidir. Çünkü hakemler, yapılan duruşmalar vasıtasıyla uyuşmazlığa vakıf olabilmekte,

uyuşmazlığın tarafları da iddialarını ve savunmalarını, doğrudan hakemler huzurunda dile getirme olanağına sahip olabilmektedirler502. Bu nedenle hakemlerin,

bilgilendirme yükümlülüğünden doğacak zararlardan dolayı sorumlu olmaları gerekir. Tahkim faaliyeti sırasında yapılacak tebligatların usulüne uygun olarak

499 Bkz. aşa. §5-II/B/5/b. 500 Korucu, s. 103.

501 Münchener Kommentar, Zivilprozess, §1034, Rn. 25; Musielak/Voit, §1035 Rn.24.; Spühler, s.55. 502 Şanlı, Mütalaalar, s. 660.

137

yapılması, aksi halde, uyuşmazlığın taraflarının aynı devlet yargısında olduğu gibi, hukukî dinlenilme hakkının ihlali sonucunu doğuracaktır.

Bununla birlikte uyuşmazlığın tarafları ile hakemler arasındaki hakem sözleşmesi dolayısıyla da hakemlerin, bilgi verme yükümlülüğü olduğunu kabul etmek gerekir. Nitekim, bilgi verme yükümlülüğü bakımından, hakem sözleşmesine kıyasen uygulanabilecek503, vekalet sözleşmesi kapsamında da vekilin, müvekkiline bilgi verme yükümlülüğü bulunmaktadır. Yargıtay, vekalet sözleşmesi kapsamında hesap verme yükümlülüğüyle bağlantılı olarak bu hususu şu şekilde açıklamaktadır:

“Hesap verme borcu vekilin başkasına ait bir iş görmesinin doğal sonucudur; gerçekten, işi görülen kimsenin ( müvekkilin ) işe başlanıp başlanmadığını, işin nasıl yürütüldüğünü ve sonuçlandırıldığını bilmeye ihtiyacı vardır.

Böylece hesap verme borcu, geniş anlamında, genel bir bilgi verme yükümlülüğü olarak kendini göstermektedir. Vekil sadece işin sonunda değil, yürütülmesi sırasında da durumdan müvekkile bilgi vermek zorundadır. B.K.m.392, f.I'de hesabın "müvekkilin talebi üzerine" verileceğinden söz edilmekte ise de, vekil gerekiyorsa kendiliğinden müvekkile işin durumu hakkında bilgi vermelidir. Sürekli vekâlet sözleşmelerinde uygun aralarla müvekkile hesap verilmesi zorunluluğu vardır.

503 Alman hukukunda, hakemin bilgi verme yükümlülüğünün, vekalet sözleşmesinin kıyasen

uygulanmasından dolayı değil hakem sözleşmesinin bit unsuru olarak ortaya çıktığı ifade edilmektedir. Bkz. Gal, s 311.

138

Hesap verme, hem müvekkilin, hem de vekilin yararınadır; vekilin, müvekkile bilgi vermesi suretiyle, müvekkil, vekili denetlemek, vekile ifa edeceği işle ilgili talimatları vermek, talimatların ne ölçüde yerine

getirildiğini tespit etmek, gerektiğinde vekili azletmek olanağına kavuşmuş olmaktadır. Müvekkil, kendisinin vekil tarafından bilgilendirilmesi

neticesinde ortaya istenmeyen bir sonucun veya zararın çıkmasını engellemiş olacaktır.

Vekil ise, müvekkilin bu davranışları sayesinde, vekâlet sözleşmesi ile üstlendiği işi daha kolay gerçekleştirecek ve müvekkile her aşamada zaten hesap verdiği için, sözleşmenin bitiminde vekilin iade borcu daha kolay yerine getirilecektir. Zira böylece vekilin, kendisinin müvekkilden olan alacaklarının mahsubunun sağlanması ve ifa ettiği iş dolayısıyla ibra edilmesi daha kolay gerçekleşecektir.

Hesap verme yükümlülüğü müvekkilin, hukukî durumu ve haklarını kullanabilmesi için olaylar hakkında tam ve gerçeğe uygun bilgi verme suretiyle yerine getirilmelidir. Bu yükümlülük vekâlet konusu olan işin yapılması borcunun bir tamamlayıcısı ve vekâletin, elde olunan veya kalan şeyleri müvekkile vermek suretiyle, tasfiyesinin bir hazırlayıcısı

niteliğindedir504.”

139

5. Tarafsız Davranma Yükümlülüğü

Belgede Civil liability of the arbitrators (sayfa 152-156)