• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM

3. Yücel Döneminde Öğretmenlerin Yetişmesi

3.3. Yücel Döneminde Ortaöğretime Öğretmen Yetiştiren Kurumlar ve

3.3.3. Yardımcı Öğretmenlik Uygulaması:

Öğrenci sayısının hızla artması ve öğretmen yetiştirme kaynaklarının yetersiz kalması nedeniyle Maarif Vekâleti, 20. 12 1934 tarih ve 2624 sayılı “Orta Tahsil Mekteplerinde Yardımcı Muallim Çalıştırılması Hakkında Kanun” ile yardımcı öğretmen çalıştırmaya karar vermiştir. Yardımcı öğretmenlerden lise veya dengi bir okul, yüksek okul yahut da beş altı yıllık bir öğretmen okulu bitirmeleri şartı aranır. Bu Kanun bir yıllığına çıkarılmıştır, hızla artan öğretmen ihtiyacının karşılanamaması nedeniyle Yücel Döneminde bile uygulanmıştır. (Öztürk, 1996, s. 231)

22 Aralık 1943 tarihinde Ortaöğretim Okullarında Yardımcı Öğretmen Çalıştırılması Hakkındaki Kanun süresinin beş yıl daha uzatılmasına dair kanun tasarısı görüşülürken yaptığı konuşmada Yücel; ortaöğretim konusunda öğretmenlerin yetişmesi, ders araç gereçleri ve bina yönünden eksikliklerin tamamlanması için bir program hazırlandığını duyurur. Yücel, öğretmenlerin hepsinin Ankara, İzmir ve İstanbul şehirlerinde görev yapmak istediklerini, bu durumun büyük şehirler dışındaki liseleri olumsuz etkilediğini belirtir. Yücel, Döneminde ihtiyaç duyulan yerlere öğretmen ataması yapılarak bu olumsuzluk yok edilmeye çalışılır. (Yücel, 1993, s. 219)

1943 yılında Maarif Vekilliğinde, toplam altı yüz (600) yardımcı öğretmen görev yapar. Bunların dört yüz yirmi dört (424) tanesi İstanbul içinde görev alır. Görevini iyi yapan, müfettiş raporları ile müdür sicilleri iyi olan yardımcı

öğretmenler kadroya alınır. Yücel, 1943 yılında yetmiş (70) yardımcı öğretmenin kadroya alındığını, ayrıca ihtiyaç duyulan yere gitmeyi kabul eden ve başarılı olan yardımcı öğretmenlerin de kadroya alınacağını belirtir. Yücel yardımcı öğretmenlerle eğitimde kalitenin yakalandığını, liselerin seviyelerinin yükseldiğini savunur; bunun ispatı olarak da Siyasal Bilgiler, Tıp Fakültesi, Mühendis Okulları, Eczacılık Fakültesi gibi sınavla öğrenci alan okulları birincilikle kazanan Kastamonu ve Denizli gibi il merkezinden gelen öğrencileri gösterir. (Yücel, 1993, s. 220)

Yücel Döneminde öğretmen açığının kapatılmasında, öğretmenlerin haftalık ders saatlerinin artırılması gibi bir öneride bulunulur. Yücel, öğretmenlik mesleğinin zorluklarına değinerek bu uygulamanın eğitime bir katkısının olmayacağını savunur. Aynı dönemde öğretmen açığının kapatılması için öğretmen okullarının eğitim öğretim zamanının kısaltılması da gündeme gelmiştir. Yücel, öğretmen okulu programlarının oldukça yoğun olduğunu, daha sıkı bir uygulamanın öğrencilerin sağlığına zarar vereceğini ve tüm bu olumsuzlukların eğitimin kalitesine yansıyacağını söyleyerek bu tasarıyı da reddeder. (Yücel, 1993, s. 220)

Yücel Dönemine kadar öğretmenlik mesleğinin tarihi gelişimi ve ortaöğretim öğretmenlerinin yetişmesi konusunda yapılan çalışmalar şunlardır:

1) Eğitim tarihimizde öğretmenler Tanzimat dönemine kadar sistemli ve düzenli bir eğitimden geçmemiştir.

2) Tanzimatla beraber yoğunlaşan Batılılaşma ve Modernleşme çalışmaları sonucu açılan yeni okullarda; değişen eğitim amaçlarına uygun, medrese etkisinden uzak yeni bir öğretmen tipine ihtiyaç duyulmuştur.

3) Öğretmenlik, ilk defa Tanzimat Döneminde bir meslek olarak tanımlanmıştır. Bu dönemde eğitim kademelerine ayrı ayrı öğretmen yetiştirmek için okullar açılmış, Genel Eğitim Tüzüğüyle eğitimde ve öğretmen yetiştirme alanında yapılacak işler planlanmıştır. Bu tüzükte yer alan Dârülmuallimîn-i Âliye adlı

okul, cumhuriyet öncesi dönemde rüştiyelerin üzerinde ortaöğretime (sultânilere) öğretmen yetiştiren ilk kurum olmuştur.

4) Tanzimat Döneminde, Genel Eğitim Tüzüğüyle planlanan yeni anlayışın öncüsü olarak kurulan öğretmen okulları, medrese etkisinden kurtulamamıştır. Bu okulların programlarının çok sık değişmesi ve zaman zaman kapatılmaları, amaçlar doğrultusunda sistemli çalışmalarına engel olmuştur.

5) Meşrutiyet Döneminde, merkezi otoriteyi güçlendirmek için taşrada artan rüştiye ve idâdilerle ihtiyaç duyulan öğretmen sayısı giderek artmış ve ülke genelinde öğretmen okullarının sayısı otuz bire yükselmiştir.

6) Öğretmenliğin tanımının yapılarak yetki ve haklarının belirlenmesi, 1900 yılında uygulamaya konulan Öğretmenlikte Mesleki Uzmanlık Oluşmasına Dair Kanun’la gerçekleşmiştir.

7) 1908 yılında Yüksek Öğretmen Okulu öğrencilerinin İstanbul Üniversitesi’nde ders görmeye başlaması, öğretmenlerin yüksek öğretim seviyesinde eğitilmesinin başlangıcı olmuştur.

8) İkinci Meşrutiyet Döneminde il idarelerine bırakılan öğretmen okullarının birçoğu kapatılmıştır.

9) Atatürk Döneminde, halkımızda görülen eğitim eksikliği, ülkenin düştüğü kötü durumların ana sebebi olarak belirtilmiştir. Kurtuluş Savaşı sonuçlanmadan yapılan toplantılarda eğitim sorunları ele alınmıştır.

10) Atatürk Döneminde Tevhid-i Tedrisat Kanunu (13 Mart 1924) ile eğitimde birlik sağlanmış ve 22 Mart 1926 yılında çıkarılan 789 sayılı Maarif Teşkilatına Dair Yasa’yla da eğitim sistemimizin örgütlenmesi gerçekleştirilmiştir. Yasanın on ikinci maddesinde “…eğitimde asıl olan

muallimliktir…” ibaresiyle öğretmenliğin eğitim sistemindeki önemi gösterilmiştir.

11) Atatürk’ün 1 Mart 1922’de TBMM açış konuşması sonrasında sultânilere (Liselere) öğretmen yetiştiren kurum olan Dârülmuallimîn-i Âliye (yüksek öğretmen okulu) öğrencilerinin aynı mesleki formasyonu almaları ve uygulama yapmaları kararlaştırılır.

12) Atatük, 1 Mart 1923’de meclisin dördüncü toplanma yılını açarken yaptığı konuşmada; öğretmenlik mesleğinin diğer meslekler gibi refah seviyesinin yüksek, daima ilerleyen bir konumda olması gerektiğini belirtmiştir. Bu konuşmadan bir yıl sonra 13 Mart 1924 tarihli “Orta Tedrisat Muallimleri Kanunu” kabul edilmiştir. Bu kanunla ilk defa öğretmenlik mesleği devletin genel hizmetlerinden sayılarak eğitim öğretim görevini yerine getirmekle görevli bir meslek olarak tanımlanmış; öğretmenler ilk, orta ve yüksek olmak üzere bulundukları okullara göre üç kademeye ayrılmıştır.

13) 10 Haziran 1930 tarihli ve 1702 sayılı İlk ve Orta Tedrisat Muallimlerinin Terfi ve Tecziyeleri Hakkında Kanun’un dördüncü maddesi, öğretmenliğin ilk yılını staj yılı olarak belirtmiş; bu yılsonunda uygun sicil ve teftiş raporu alan kişiler öğretmen ünvanı almışlardır.

14) Atatürk Döneminde John Dewey’in 1924 yılında Maarif Vekâletine sunduğu raporunda, ortaöğretim öğretmeninin yetişmesi için mevcut öğretmen okullarında yeni şubeler açılması ve bu şubelere özel dersler verilmesi istenmiştir.

15) 1924’te Konya’da toplanan Maarif Müfettişleri Kongresinde, ortaöğretime öğretmen yetiştiren Dârülmuallimîn ve Dârülmuallimât’ın kapatılarak yerine orta öğretmen okulunun açılması kararlaştırılmıştır. 1926 yılında Konya’da Türkçe şubesiyle açılan Orta Tedrisat Muallim Mektebi bir yıl sonra

Ankara’ya taşınmış; 1929-1930 yılında ise Gazi Muallim Mektebi ve Terbiye Enstitüsü adını almıştır.

16) Atatürk Döneminde orta öğretime öğretmen yetiştiren kurumlar; Yüksek Öğretmen Okulu, Gazi Muallim Mektebi ve Terbiye Enstitüsü, Mûsikî Muallim Mektebi’dir.

17) Atatürk Döneminde 1936 yılında, öğretmenler için pedagoji ve genel eğitim metodu kursları açılmıştır. Bu kurslarla, özellikle farklı kaynaklardan gelen öğretmenlerin mesleki bilgi edinmesi amaçlanmıştır.

18) Öğretmen okullarının artan öğrenci sayına nispeten öğretmen açığını kapatamaması nedeniyle ilkokul öğretmenleri arasında yapılan sınavı geçen öğretmenlere orta öğretimde görev verilmiştir. Sınavı geçemeyenler ise Gazi Terbiye Enstitüsünde üç sömestrlik bir eğitime tabi tutularak orta öğretimde görevlendirilmişlerdir. Bu şekilde orta öğretime direk sınavla üç, kurs sonrası ise kırk dokuz kişi Türkçe-Edebiyat öğretmeni olarak atanmıştır.

19) Beden eğitimi öğretmeni yetiştirmek için açılan Terbiye-i Bedeniye, öğretmen okullarının pedagoji bölümlerine öğretmen yetiştirmek için açılan Terbiye-i Ruhiyat gibi kurslar da Atatürk Döneminde orta öğretime öğretmen yetiştiren kaynaklar arasındadır.

20) Atatürk Döneminde öğretmen yetiştirme uygulamaları Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik ve Lâiklik ilkeleri doğrultusunda yeniden düzenlenmiştir. Öğretmen okullarının sayı, kapasite, eğitim yönünden hedeflere ulaşmasında maddi imkânsızlıklar, okulların sıklıkla değişen teşkilat yapıları ve müfredat programları etkili olmuştur.

Yücel döneminde ortaöğretim öğretmenlerinin yetişmesi konusunda yapılan çalışmalar şunlardır :

1) Yücel Döneminde Birinci Maarif Şurası (17 – 24 Temmuz 1939) Plan Komisyonunun Ortaöğretim Raporunda; yüksek öğrenim almış yardımcı öğretmenlerin kadroya alınması, öğretmen açığını kapatmak ve öğretmenlerden daha fazla faydalanmak için öğretmen okullarında yakın branşlarda okuyan öğrencilerin iki dersi de okutturacak şekilde yetiştirilmesi, Orta Öğretmen Okulunun donanımı güçlendirilerek yılda üç yüz mezun yetiştirecek şekilde kapasitesinin artırılması alınan başlıca kararlar arasındadır. Yüksek Öğretmen Okulu öğrencilerinin alan/bölüm derslerine katıldığı İstanbul Üniversitesi Edebiyat-Fen Fakültesi ve öğrencilerinden ortaöğretimde öğretmen olarak faydalanılan Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nin kapasitelerini her yıl yüzer öğrenci mezun edecek kadar artırmaları, programlarını eğitim hedeflerine uygun olarak yeniden düzenlemeleri de kararlaştırılan maddeler arasındadır.

2) İkinci Maarif Şurasında (15 – 21 Şubat 1943) ezberden uzak, gördüğünü anlatan ve görmediği şeyler üzerinde düşünmeye yönelten, öğrencinin zihinsel gelişimini destekleyici öğretim yöntemlerine ihtiyaç duyulduğu belirtilmiştir. Eğitim ve öğretimde kullanılan yöntem ve tekniklerin seçiminde, öğretmenliğin karakter ve davranış yönü ön plana çıkan bir meslek olarak algılanmasında ve eğitimin her alanında başarıya ulaşılmasında öğretmen yetiştiren kurumların rolleri belirtilmiştir.

3) İkinci Maarif Şûrası’nın Ana Dil Komisyonu Raporu’nda, İlköğretmen Okullarının Türkçe Programları hedef ve içerik bakımından eksik bulunmuştur. Bu programa göre yetiştirilen öğretmenler, anadil konusunda öğrencilerine bilgi ve beceri kazandırmada etkili olamamışlardır. Temel eğitimi gerçekleştiren ve dil eğitiminde büyük bir öneme sahip ilkokul öğretmenlerinin yetişmesinde; gramer, sentaks, çocuk edebiyatı, diksiyon ve el yazısı gibi dersleri içine alan bir program hazırlanması kararlaştırılmıştır. İlköğretmen okulu adaylarına öncelikle Türkçe sınav yapılması, öğretmenlerin bilgilerini tazelemesi için dergiler, yardımcı kitaplar, meslekî yayınlar ve çocuk edebiyatı hakkında bibliyografyalar hazırlanması gibi tedbirler sıralanmıştır. Öğretmen adaylarının dil eğitimlerinde ezber antolojisi

oluşturulması; onlara okul gösterileri hazırlanması; tiyatro yazdırılması; şive ve telaffuz öğretmek için şiir, şarkı, nutuk örnekleri bulunan gramofon plaklarının dinletilmesi planlanan etkinlikler arasındadır.

4) İkinci Maarif Şûrası’nın Ana Dil Komisyonu Raporunda Gazi Terbiye Enstitüsü Türkçe-Edebiyat Programının iyi bir Türkçe öğretmenini yetiştirecek nitelikte olduğu belirtilmiştir. Liselere öğretmen yetiştiren Yüksek Öğretim Kurumlarında ise dilimizin esaslı bir dava olarak ele alınması, öğrencilerin Türkçe ülküsü ile yetişmesinin sağlanması ve tüm branşların öğretmen adaylarına verilecek etkin bir eğitimle dolaylı olarak Türkçe-Edebiyat dersinin yardımcısı haline getirilmesi planlanır.

5) Yücel Döneminde; ortaöğretim okullarının öğretmen ve idareci olarak eksikliklerinin tamamlanması; ders içeriği ve eğitim öğretim amaçlarına uygun çevre düzenlemelerinin yapılması; öğretimi ezbercilikten kurtarıp okulların laboratuar, atölye ve ders araçlarıyla donatılması planlanan faaliyetler arasındadır. Bu dönemde ortaöğretimde asıl amaç; bilgiyi uygulamalı, ahlak ve beden eğitiminde öğrenciyi hareketli kılarak Türk gençliğini dengeli ve ifadeli bir insan olarak yetiştirmek olmuştur.

6) Ankara Gazi Terbiye Enstitüsü, İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu, Ankara Dil Tarih Coğrafya ve Fen Fakülteleri, Güzel Sanatlar Akademisi, Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü, Kız ve Erkek Yüksek Meslek Öğretmen Okulları, Necatibey Terbiye Enstitüsü ve Orta Öğretmen Okulu, yabancı ülkelerin üniversiteleri Yücel Döneminde orta öğretime öğretmen yetiştiren belli başlı kurumlardır.

Bu okullar içinde Türkçe (Edebiyat) öğretmeninin yetiştiği tek kurum, 22 Mart 1926 yılında çıkan 789 sayılı Maarif Teşkilatına Dair Kanun’un yedinci maddesinde liselere öğretmen yetiştiren kurum olarak belirtilen İstanbul Yüksek Öğretmen Okuludur.

7) Yücel Döneminde orta öğretimde öğretmen açığının kapatılamaması nedeniyle 22 Aralık 1943’te Ortaöğretim Okullarında Yardımcı

Öğretmenlerin Çalıştırılması Hakkında Kanun yürürlüğe girmiştir. Yücel, yardımcı öğretmenlerin görevinde başarılı olanlarının kadroya alınacağını belirtmiş; 1943 yılında görev yapan altı yüz yardımcı öğretmenden yetmiş tanesi kadroya alınmıştır.

8) Yücel Döneminde öğretmen açığının kapatılması için öğretmen okullarının öğrenim sürelerinin kısaltılması ve öğretmenlerin ders sayılarının artırılması gibi öneriler olumsuz bulunarak reddedilmiştir.

9) Yüksek Öğretmen Okulu öğrencileri, alan bölüm derslerini İstanbul Üniversitesi Edebiyat ve Fen Fakültesinde; öğretmenlik meslek bilgisi dersleri ve yabancı dil derslerini de kendi okullarında görmüşlerdir.

10) Yüksek Öğretmen Okulunda meslek bilgisi dersleri olarak öğretmen adaylarına Terbiye, Terbiye Tarihi, Mukayeseli Maarif Teşkilatı, Tedris Usûlü, Mektepler Hıfzıssıhhası gibi dersler verilmiş; mesleki bilgi veren çeşitli konferanslarda düzenlenmiştir.

11) Yüksek Öğretmen Okulu Edebiyat Şubesinde; Türk Edebiyatı Tarihi, Şerh-i Metin dersleriyle beraber Arap, Acem, İngiliz, Alman edebiyatlarından, en az biri Batı edebiyatı olmak şartıyla, iki ders seçilerek eğitim öğretim yapılmıştır.

12) Birinci Maarif Şurası’nda (17 – 24 Temmuz 1939) Yüksek Öğretmen Okulunun bina, kütüphane, laboratuar gibi eksikliklerinin giderilerek okulda öğrencilerin müzakereci eğitim yöntemleriyle yetiştirilmesi planlanır. Öğretmen adaylarının bilgilerini pratiğe dökmesi ve eksik yönlerini görmesi için Vefa Lisesi’nin staj okulu olarak Yüksek Öğretmen Okuluyla işbirliği yapması kararlaştırılmıştır.

13) Yüksek Öğretmen Okulu’nun öğretmen ihtiyacını karşılayamama nedenleri arasında maddi imkânsızlıklar ve öğretmenlik mesleğinin diğer meslekler karşısında cazibesinin olmaması sıralanmıştır. Bu olumsuzlukları gidermek için alınan tedbirler arasında; öğretmenlerin fazla maaşla göreve başlatılmaları, göreve ilk başlayışta tazminat verilmesi ve okulda geçen

öğrencilik sürelerinin mesleki kıdemlerinden sayılması gibi maddeler sıralanabilir.