• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM: KURAMSAL BĐLGĐ VE KAYNAK ARAŞTIRMASI

2.3. Yaratıcı Düşünme ve Fen Eğitimi

Psikoloji alanında yaratıcı düşünme üzerine yapılan çalışmaların sonuçları öncelikle yönetim bilimleri kapsamında çeşitli endüstriyel kuruluşlarda ürün geliştirme bölümündeki personelin eğitiminde kullanılmaya başlanmış olup; Rusya’nın uzaya ilk roketi göndermesi ve bu alanda geri kalan ABD’nin bu durumun nedeni olarak gördüğü eğitim sisteminin yaratıcı bireyleri yetiştirmedeki noksanlıkları araştırmaya girişmesiyle eğitim alanında dünya gündemine yerleşmiştir.

Daha sonraki yıllarda birçok ülke ulusal fen eğitimi programlarına yaratıcı düşünmeyle ilgili çalışmaları dahil etmeye çalışmışlardır. Tüm öğrenciler bilim adamı olmayacaklarına göre, her birinin meslek hayatında yaratıcı düşünmelerini maksimum derecede kullanabilmeleri için bu yönlü eğitim verilmesi gerekli görülmüştür (Meador, 2003).

Mayer’e (1992) göre yaratıcı eğitim insanlara, karşılaştıkları problemle ilişkili olarak nasıl yeni düşünceler veya hipotezler üreteceklerini öğretmeyi içermelidir. 21. yüzyıl fen eğitimi hedefleri açısından bakıldığında Yager (2000) fen eğitimini için altı alan modelini önermektedir. Bu modeldeki alanlardan birinin adı “hayal etme ve yaratma”dır (yaratıcılık alanı).

Yager’e (2000) göre bu alana uygun olarak fen programları şunları geliştirmelidir:

• Zihinsel imgelemleri gözünde canlandırma

• Nesne ve fikirleri yeni bir yolla bir araya getirme

• Nesneler için alternatif veya alışılmadık kullanımlar üretme

• Problemler ve bilmeceler çözme

• Doğadaki nesneler ve olaylar için uygun açıklamalar önerme

• Gözünde canlandırdıklarını çeşitli şekillerde açıklamak için testler geliştirme

• Aygıtlar ve makineler tasarlama

• Alışılmadık fikirler üretme

• Bilgilerini diğerleriyle paylaşma

Feldhusen ve Treffinger (1985) yaratıcılığı destekleyen sınıf ortamının aşağıdakileri içermesi gerektiğini ifade etmiştir:

• Öğrencilerin alışılmadık düşünce ve cevapları desteklenmelidir.

• Öğrencilerin hatalarına karşı olumsuz tavır takınılmamalıdır.

• Öğrencilere düşünme ve yaratıcı fikir üretme için yeterince zaman tanınmalıdır.

• Öğrencilerin fikirlerini diğer arkadaşları ve öğretmeniyle paylaşacak kadar özgür ortam sağlanmalıdır.

• Yaratıcılık tüm müfredata dahil edilmelidir.

• Yeterince ıraksak düşünme etkinliklerine yer verilmelidir.

• Öğrencileri dinlemeli, onlara kızmamalı, gülümsemenin hakim olduğu bir atmosfer oluşturulmalıdır.

• Dersin işlenmesi ve planlanmasıyla ilgili öğrencilere seçim yapma fırsatı sağlanmalıdır.

• Tüm öğrenciler etkinliklere dahil edilmeye çalışılmalıdır.

Cronin (1989) yaratıcılığın fen eğitiminde modeller inşa etme, doğal olayları rol oynayarak gösterme, yazma, çizme gibi tekniklerle desteklenebileceğini belirtmektedir. Aslında sınıf ortamında gerçekleştirilen tüm etkinlikler az ya da çok yaratıcılık içermektedir. Taylor (1997) yaratıcı yönü yüksek etkinliklerin özellikleri ve faydaları hakkında şunları ifade etmektedir:

• Etkinliklerde hayal gücünü kullanma önemlidir.

• Yaratıcı etkinlikler öğrencilerin deneyimleri ile dış dünya arasındaki ilişkide önemlidir.

• Yaratıcı etkinliklerde öğrenciler öğrenmelerinde sorumluluk alırlar.

• Olumsuz olarak yaratıcı etkinliklerde sınıf kontrolünün kaybolması endişesi vardır.

• Sınıfta düşünce ve ifade özgürlüğü gerekir.

• Öğrenciler beyin fırtınası, hayal etme, transfer etme, uygulama ve düşünceleri test etme süreçlerine dahil edilmelidir.

• Öğrenciler bilimsel prensipleri keşif ve araştırmalar yoluyla öğrenir.

Fen derslerinde yaratıcı düşünmenin desteklenmesi öğrencilerin kavramları öğrenmelerinde olumlu rol oynar. Zihinsel gösterimler ve yaratıcı buluş yapmayla ilgili süreçlere (örneğin analojik transfer) odaklanan bilişsel yaklaşıma göre yaratıcılık, yeni bir problemle karşılaşan kişinin, mevcut bakış açısını değiştirmesiyle bilgisini yeniden yapılandırmasına dayanır. Yani birey yaratıcı düşünce üretirken zihnindeki bilgi yapısında (şema) değişiklik yapar. Kavramsal değişim olarak da ifade edilebilecek olan bilgi yapısının yenilenmesi (1) bilgi ağacının yeniden zihinde değişmesi (ontolojik) veya (2) önceden ilişkisiz olan iki kavramı analoji yoluyla birbirine bağlayarak ilişkili hale getirme şeklinde olabilmektedir. Yaratıcı düşünmenin sonucu olarak kişide bir bakıma kavramsal değişim gerçekleşmektedir. (Chiu, 1999; Gentner ve diğ., 1997).

Ontolojik değişmeye örnek olarak yanma olayının açıklanmasında kullanılan flojiston teorisinin yerini yaratıcı bir keşif olan oksijen teorisinin alması verilebilir. Zihinde ontolojik değişme bir paradigma kaymasına neden olur. Đlişkisiz olanı ilişkilendirmeye örnek olarak tüm analojik keşifler verilebilir. Örneğin benzenin halkalı yapısını keşfeden Keküle yılan ile benzen arasında analojik ilişki kurarak, benzen için halkalı bir yapı önermiştir (Chiu, 1999).

Fen eğitiminin başka bir boyutu öğrencilere bilimsel araştırma metodolojisinin kazandırılmasıdır. Yaratıcılık bilimsel yeteneğin önemli bir yönünü oluşturur. Problem çözme, hipotez üretme, deney tasarlama bilime özgü yaratıcılığın parçalarıdır (Lin ve diğ., 2003, Meador, 2003). Derslerde çoğunlukla bilimsel bilgi üretmede kullanılan klasik metot olarak bilinen hipotetik tümden gelim ve tüme varım metodu öğretilmeye çalışılmaktadır. Oysaki tüm bilimsel araştırmalar hipotetik tümden gelim ve tüme varım metodunu takip edilerek yapılmamaktadır. Bilim tarihine bakıldığında birçok bilimsel keşfin dört aşamalı yaratıcı sezgi (Arşimet’in suyun kaldırma kuvvetini keşfi) ve analojilerle model oluşturma - model yapılandırma döngüsü (Örneğin Kekule’nin Benzenin yapısını keşfi) ile gerçekleştiği görülmektedir (Clement, 1989).

Fen eğitimi alanında son yıllarda yapılan çalışmalarda öğrencilerin yaratıcılıkları veya bilimsel yaratıcılıkları tespit edilmiş; yaratıcı düşünmenin ve yaratıcı düşünmeyi destekleyen öğretim ortamlarının etkileri incelenmiştir. Liang (2002) birçok 11. sınıf Tayvan öğrencisinin bilimsel yaratıcılık düzeylerini belirlemiş, öğrencilerin bilimsel yaratıcılıklarının onların bilime karşı tutum ve bazı bilimsel süreç becerileriyle anlamlı derecede ilişkili olduğunu göstermiştir. Bu durum yaratıcı düşünmenin fen öğrenimi için önemli bir parametre olduğunu göstermektedir. Benzer şekilde Bissett (1996) yaratıcı düşünme yeteneği yüksek ortaöğretim fen öğrencilerin gerçek hayatla ilgili problemler içeren başarı testinde daha yüksek performans gösterdiklerini ortaya koymuştur.

Öğrencilerin yaratıcı düşünmelerini geliştirmeye odaklanan çalışmalar da mevcuttur. Koray (2003) fen öğretmeni adaylarının yaratıcı düşünmelerinin gelişmesinde, yaratıcı düşünmeye dayalı fen öğretiminin etkili olduğunu göstermiştir. Yaman ve Yalçın (2005) 220 öğretmen adayı üzerinde yürüttükleri araştırmalarında probleme dayalı öğretimin geleneksel öğretime göre öğretmen adaylarının yaratıcı düşünme becerilerini daha fazla geliştirdiğini ortaya koymuştur.

Đngiltere’de geniş bir örneklem üzerinde uygulanan Bilişsel Đvme Yoluyla Fen Eğitimi (CASE) programının ortaöğretim öğrencilerinin akademik başarılarının yanında bilimsel yaratıcılıklarına da olumlu etkide bulunduğu tespit edilmiştir (Lin ve diğerleri, 2003).

Yaratıcı düşünmeye dayalı öğretimin öğrencilerin fen kavramlarını öğrenmelerinde de etkili olduğu yönünde çalışmalar mevcuttur. Kaptan ve Kuşakçı (2002) bir yaratıcı düşünme tekniği olan beyin fırtınası tekniğinin 7. sınıfların fen başarısı üzerine etkisini soru cevap yöntemiyle karşılaştırarak incelemiş, öğrencilerin başarılarında beyin fırtınası tekniğinin daha etkili olduğunu ortaya koymuştur. Demirci (2007) ise yaratıcılık yaklaşımının 6. sınıf fen bilgisi öğrencileri durgun elektrik konusundaki başarılarına geleneksel yaklaşıma göre daha etkili olduğunu tespit etmiştir.

Benzer Belgeler