• Sonuç bulunamadı

Yalancı Mürşid

Belgede Mesnevî’de nefis kavramı (sayfa 118-121)

BÖLÜM 1: GENEL HATLARI İLE NEFİS

2.2. Nefsin Metaforik Anlatımları

2.4.3. Nefisten Kurtuluşta Yol Göstericiler

2.4.3.2. Yalancı Mürşid

Hz. Mevlânâ, müridlere seyrü sülûkta mürşidini iyi seçmesi ve yalancı çiçeği hakikisinden ayırt edip dikkatli olması uyarısında bulunur. Kendisinde nurdan zerre bulunmayanın, nefis karşısında mağlup durumda olanın nasıl bir başkasına nur verip onu nefsin esaretinden kurtaracağını sorar. Böyle şeyhi gözündeki hastalığın iyileşmesi için zararlı ilaç sürene benzetir.670

“Halbuki sen, öyle birisinin müridisin ki hasisliği yüzünden kendisi galip değil, seni nasıl galip edecek?

Sana nur vermesi şöyle dursun… bilâkis kapkara bir hâle koyar. Kendisinin nuru yok, onunla görüşüp konuşanlar nerden nurlanacak?

Bu çeşit şeyh, gözü akan ve görmeyen kişiye benzer. Gözüne ilaç çeker ama zararlı ilaçtan başka bir şey çekemez ki.”671

Bu yalancı şeyhlerin görünüşüne ve sözlerine bakıp da aldanmamak gerekir. Çünkü bunların içinde bir nebze Allah (cc) korkusu yoktur. Onun yanına şeytandan başka kimse uğramaz. Onda o kadar gurur ve kendini üstün görme vardır ki konuşurken kendisini peygamberlerle yarıştırır, kendini daima Hakk’la beraber görür. Kendinden önce gelmiş Allah (cc) dostlarının sözleri ağzından düşürmez. Bununla beraber onları beğenmez de eksiklerini bulmaya çalışır. Kendisinin onlardan üstün olduğunu söyler.672

Kendisine Cenâb-ı Hakk hiçbir ihsan ve ikramda bulunmadığı halde o bütün ikramlara nâil olmuş Hakk’ın velîsi ve halifesi olarak müridleri çağırır. Onlara ihsan ve ikramda bulunacağını söyler. Onlarda etrafına toplanıp haydi şu ihsan başlasın görelim dedikleri zaman, yarın yarın diye geçiştirir. Ancak bu yarınların sonu gelmez.673

“Gökyüzünün ekmeğinden, sofrasından nasipsizdir. Hak, önüne bir kemik bile atmamıştır.

669 Mesnevî, II, 2163-2166.

670

Tâhiru’l-Mevlevî, IV, 1104; Konuk, II, 107, 108.

671 Mesnevî, I, 2265-2268.

672 Konuk, II, 109; Mesnevî, I, 2271-2275.

109

O ise “Sofrayı yaydım, Hakk’ın vekiliyim, halife oğluyum” diye bağırıp durmaktadır.

“Ey aşağılık saf kişiler, gelin… gelin de ihsan keremimin sofrasından, kimse mâni olmaksızın yiyin” demektir.

Onlar da onun başına toplanırlar. Nimet ve ihsan istedikçe yalancı şeyh “Yarın”

der. Fakat bir türlü o yarın gelip çatmaz”674

Bu yalancı mürşid, sâlike her şeyi elde ettirmeyi ve her nimete erdirmeyi vaat eder. Kendisinin doğru yola ulaştırabilen tek kılavuz olduğunu söyler. Ancak onun verdiği ya da vermeyi vaat ettiği her şey kişiyi oltasına düşürmek için bir tuzaktır. Bu tuzağa düşmemek için onun çağrılarına kulak vermeyip davetine gitmemek için bahaneler bularak ondan uzak durmak lazımdır.675

“Fakat ne kılavuzdur o, ne de yol bilir. Yusuf, o kurt huylunun yanına az var!

İhtiyat ona derler ki seni bu dünyanın yağlı, ballı şeyleri, bu âlemin tuzakları, hileleri aldatmasın.676

Hz. Mevlânâ burada bir şeye dikkat çeker. Bu yalancı mürşidlerin bir gün yalanları mutlaka ortaya çıkacaktır. Onların aslında hiçbir şey olmadıkları anlaşılacaktır. Ancak bu hakikatin ortaya çıkmasının ona tâbi olan müride hiçbir faydası olmayacaktır. Çünkü ömrü tükenmiş ve ölümü yaklaşmıştır.677

“Âdemoğlunun, az çok sırrı meydana çıkabilmek için uzun zamanlar lâzımdır. Tek duvarının altında define mi var, yoksa yılan, karınca, ejderha yuvası mı? O yalancı şeyhin hiçbir şey olmadığı meydana çıkıncaya kadar tâlibin de ömrü

tükenmiş olur; artık anlamanın ne faydası var?”678

Kendisini nefsin elinden kurtaramamış kişi, yine nefsin tesiriyle halinin hakikatini görmez de mürşidlik davasına kalkar. Hâlbuki daha doğruyla yanlışı, sahteyle gerçeği, başkalarının olanla kendisinin olanı, terakki eden ile edemeyeni fark edemez. Görünüşüne aldananları, zekâsı, lisanı ve söylediği yaldızlı sözlerle kandırıp kendisine bağlamayı başarmıştır. Zaten onun derdi birilerini terakki ettirmek de değildir. O

674 Mesnevî, I, 2276-2279.

675

Konuk, V, 75, 76; Mesnevî, III, 220-226.

676 Mesnevî, III, 218-219.

677 Konuk, II, 111.

110

etrafındaki insanları çoğaltarak, onlardan faydalanmak ve nefsini tatmin etmekle meşguldür. Sâlik bütün bu gerçeği görüp böyle birisinden bir an önce uzaklaşmalıdır.679

Kendine gel, ondan ceylân, aslandan nasıl kaçarsa öyle kaç! Ey bilgili yiğit, sakın

onun yanına koşma!”680

Kendisinde nefsin varlığından kıl kadar bile bir şey bulunan kişinin, hakiki mürşid olması mümkün değildir. Şeyh olabilmek için insanın saçı ve sakalının ağarmış olması kâfi değildir.681

Yalancı mürşid, acı su misalidir. Sâlik istifade etmek için onun yanına varırsa bu takdirde hakiki mürşidi bulamamış ve tatlı suya ulaşamamıştır. O yalancı mürşid, işin zâhirinde olduğundan Hakk yolundaki tehlikelere vâkıf olamaz. Kendisi nefsin ve

şeytanın tuzaklarından kurtulamayacağı gibi kendisine tâbi olanları da kurtaramaz.682

“Acı suyun etrafında dönüp dolaşan kuş, tatlı suyu görememiştir. Onun imanı da taklitten ibarettir. Canı, iman yüzünü görmemiştir.

Mukallide yoldan da büyük bir tehlike vardır, yol kesen taşlanmış Şeytan’dan da.”683

Nefisle yapılan savaşta yalancı mürşid, kadın misalidir. Kadınlar, düşmanla savaşta kılıç tutup düşmana hücum edemezler, ellerinde kılıç vardır ama titrerler, feryat edip dururlar. Yalancı mürşitte, kadın meşrepli olduğundan nefisle savaşta galip gelemez. Lisânen hücum eder, vaaz ve nasihatleriyle feryadı figan eder. Gözyaşı dökerken görenler onu hakiki mürşid sanırlar. Onun ağzına misk misali olan âyet, hadis ve evliya kelamı bulaşmıştır. Ancak o nefsinin sıfatlarına tam vâkıf olamadığından ondan misk değil, gübre kokusu zâhir olacaktır.684

“Bütün kadınlar, savaşta saf yarmazlar, feryat ve figan ederler.

Onu saf içinde aslan gibi görürsün, eline kılıcını almıştır ama eli titrer durur.685 Görünüşte dişinin saldırması da kuvvetlidir ama onun ziyanı, o eşek gibi, eşekliğindendir.686

679 Konuk, VI, 50-52; Mesnevî, III, 2564-2568.

680 Mesnevî, III, 2569.

681 Konuk, V, 473-475; Mesnevî, III, 1789-1798.

682 Konuk, X. 120. 683 Mesnevî, V, 2448-2450. 684 Konuk, X. 123-125. 685 Mesnevî, V, 2459-2460. 686 Mesnevî, V, 2465.

111

Mukallit, söz arasında yüzlerce delil getirir. Fakat onları kıyas bakımından söyler, açık bir tarzda değil.

Misklere bulanmıştır ama misk değildir. Kendisinde misk kokusu vardır ama pis bir şeydir ancak.”687

Hz. Mevlânâ’nın anlattığı, yılan tutucu adam hikâyesin de yılan tutucu ile kast edilen yalancı şeyh olabilir ki yılan da onun nefsidir. Bu şeyh daha kendi nefsini ıslah edememiş ve onu mutmainne makamına çıkaramamıştır. Halkın içine girince etrafına toplanan kişilerin hürmeti, elde edeceği şan, şeref, mal ve mevki gibi hasletlerle nefsi azgınlaşmıştır. Azgınlaşan bu nefis ejderhası daha sonra halkı da öldürmüştür. Hakiki mürşid nefsine hâkim olduğundan onun ejderha nefsi, halkı helak yerine ıslah eder.688

Yine Hz. Mevlânâ, anlatmış olduğu katır-deve hikâyesinde katırdan maksadın yalancı

şeyh olduğudur. Onun, Hakk yolunda ki güç geçitlerde devamlı ayakları sürçer. Onun, gönül gözü kapalıdır. Hakikatleri göremediği gibi tehlikeleri de göremez.689

Belgede Mesnevî’de nefis kavramı (sayfa 118-121)