• Sonuç bulunamadı

YAKUP KADRİ’NİN İSTİKLAL SAVAŞINDAN SONRAKİ

C) ESERLERİ

VII) Romanları

2. YAKUP KADRİ’NİN İSTİKLAL SAVAŞINDAN SONRAKİ

2.1- ANKARA

Romanın birinci bölümünde Millî Mücadele’nin heyecanlı, ateşli Ankara’sı vardır. İstanbul’dan gelen Selma Hanım, önceleri Millî Mücadele’nin ruhunu kavrayamaz, halkın ilkel yaşayışından nefret eder. Zamanla kocası Nazif Bey’in yardımıyla Ankara’ya uyum sağlar. Ancak Nazif Bey’in Sakarya Savaşından kaçma yollarını araması eşlerin arasını açar. Selma Hanım, Binbaşı Hakkı Bey’e yaklaşarak Millî Mücadeleye katılır, yaralılara bakar. Çok geçmeden Sakarya kıyılarından zafer haberleri gelir.

Cumhuriyetin ilk yıllarının işlendiği ikinci bölümde Selma Hanım ile Binbaşı Hakkı Bey, evlenirler. Hakkı Bey, askerlikten ayrılarak bir şirketin yönetim kurulu başkanı olur. Selma Hanım, lüks ve ihtişamın hâkim olduğu hayatında aradığı mutluluğu bulamaz. Cumhuriyet’in ilk aydın kuşağı yetişmiştir. Selma Hanın üçüncü evliliğini bu aydınlardan Necat Sabit ile yapar ve çok mutlu olur36.

Yakup Kadri bu romanından İstiklal Savası sırasındaki Ankara, zaferden sonraki Ankara ve kendi hayalindeki Ankara olmak üzere üç ayrı Ankara’yı anlatmıştır.

İstiklâl Savaşı sırasındaki Ankara, tezimizin bundan sonraki bölümünün konusuna girdiği için onu orada anlatacağız. Bu bölüme kitabın ikinci kısmı olan zaferden sonraki Ankara kısmına yer vereceğiz:

36 Zeki Gezer, a. g. e. s.38.

Ankara romanının ikinci bölümünde Millî Mücadele’den galip çıkan Ankara’nın zaferden sonra aldığı yeni şekli görürüz. Bu bölümde Millî Mücadele ruhunu geride bırakıp, batılılaşma görüntüsü altında bayağılaşan, gülünç duruma düşen, yapılan devrimleri asıl manasından saptırıp kendi anladıkları biçimde uygulayan ve halkın dışında yaşayan kişilerin kıyasıya eleştirildiği bir bölümdür.

Burada değişen şartlarla birlikte tanınmayacak derecede değişen insanları görüyoruz.

İnkılâpların Ankara’nın sosyete kesiminin yaşayış tarzına, giyim kuşamına yüzeysel olarak bazı değişiklikler getirmiş olmasına rağmen Tacettin Mahallesi halkında hiçbir değişiklik yapmamıştır. Halkın devrimleri giyim kuşamdan ibaret sayarak ve Batı yaşantısına özenti şeklinde algılamaları yazarı üzüntüye sevk eder. Okumuş kesim ile halk arasındaki uçurum giderek derinleşir. Yakup Kadri bu durumu eleştirirken şunları söyler: “Milliyetçi Türk garpçısı için garpçılığın en karakteristik vasfı garpçılığa Türk üslubunu, Türk damgasını vurmaktır. Şapka bize hâkim değil, biz şapkaya hâkim olmalıydık. Garplılaşma muayyen bir hayat prensibidir. Bu prensip ancak millî iradenin, millî isteğin, millî kültürün ve nihayet millî ahlakın hizmetçisi, emirberi olmak şartıyladır ki yaratıcı ve kurucu rolünü ifa edebilirdi.”37

2.2- PANOROMA

Yakup Kadri Cumhuriyet döneminin Ankara’sından itibaren tarihî tablosunu tamamlayan Panoroma I.ve II. adlı eserini 1953-1954 yılları arasında bitirdi.

Yakup Kadri, bu romanında yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin ve inkılâplarının Türk toplumunda sindirilemeyişini ortaya koymuş, toplumun bütün tabakalarını tahlil etmiştir. Halil Ramiz ve Neşet Sabit gibi iki milletvekilini ele almış ve bunların hikâyeleri ile birlikte okuyucuya o devrin inkılâp ekibini,

37 a.g.e.s. 129-130

milletvekillerinin tutumlarını, hırslarını ve kendi menfaatlerini memleket menfaatlerinden üstün tuttuklarını ve memlekete büyük faydası dokunacak kişilerin, entrikacı milletvekilleri sayesinde nasıl harcandığını sergilemiştir38.

Diğer yandan İnkılâplara karşı olanlara da eserde geniş olarak yer verilmiştir.

Meselâ Şapka Kanunu’nun çıkmasını kendisi için yapılmış büyük bir haksızlık sayan Tahincizade Hacı Emin Efendi, evine kapanır ve bir daha dışarı çıkmaz. Bu kanun çok zoruna gitmiştir. Ona göre düşmanın memleketi işgalinden bile acıdır. Hacı Emin Efendi’nin oğlu Tahir Bey, vilâyetin parti başkanıdır.

Roman Cumhuriyet’in ilk yıllarından 1952 yılına kadar gelmektedir. Romanla beraber tek parti devri, parti içi çekişmeler, parti yöneticilerinin karıştığı yolsuzluklar, tek partiden çok partiye geçiş süreci, Cumhuriyet’in yeni zenginleri ve onların yaptığı yolsuzluklar, o yıllarda bir devlet politikası olan komünizmle mücadele, bu mücadeleyi bir Sırp’la yapan ve kardeşinin dost hayatı yaşamasının üzüntüsünü yaşayan roman kahramanının felsefe profesörü ile sokakta taşlanarak öldürülmesi, bize günümüzün de en aktüel kelimelerinden biri olan irticanın 50 yıl önceki durumunu vermektedir. Yine bugün sokak çocukları ve çocuk hırsızlar olarak isimlendirilen bu konu Pertev ve Ziver ile verilmektedir.

Bu iki ciltlik romanla birlikte Yakup Kadri, Türkiye Cumhuriyeti’nin 30 yıllık zaman dilimine merkezî bir odağa değil, toplumdaki farklı kesimlere bakmıştır39.

38 Nazike Umut, a.g.e.,s.41.

39 Zeki Gezer, a.g.e., s.44.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3) YAKUP KADRİ’NİN MİLLÎ MÜCADELE İLE İLGİLİ ESERLERİ

3.1- ANKARA

Bu romanda en çok üzerinde durulması gereken bölüm İstiklal Savaşı sırasındaki Ankara’dır. Eserde Ankara, İstiklal Savaşının simgesi olarak alınmıştır.

Birinci bölüm boyunca romanın kahramanlarından Selma’nın yaşadığı çevre İstiklâl Savaşının yaşandığı çevredir. Yakup Kadri bu bölümde İstiklal Savaşına bakışı üç kesim üzerinden verir. Bunlardan ilki, belirli bir kültür seviyesine ulaşmış aileler ve kişiler gözüyle İstiklal Savaşına bakıştır.

Selma’nın babası için İstiklal Savaşı ve mücadelenin verildiği Ankara, bir umut ve kurtuluş yeridir. Selma’nın babası sabahleyin gazetesini alırken ilk aradığı haber Ankara ilgili olanlardır. İstanbul’dan Ankara’ya gidenlerin önemi artar. Bu kişiler İstanbul’da kalanların gözünde millî hareket kahramanları olarak görünür. Selma’nın ve ailesinin gözünde işgal altındaki İstanbul bir zindandır ve Ankara bir kurtuluş şehridir. Eserde şöyle denilir: “Hele son zamanlarda ecnebi işgali altında bir zindan haline giren İstanbul’da, bir kaçış ve kurtuluş parolası gibi kulaktan kulağa fısıldanan, her fısıldanışta bir ümit ve intizar ışığı parlatan ve o gizliliği kendisine esrarlı bir cazibe veren Ankara kelimesi, ideal Ankara’nın adı, zihinde bir hayal ülkesi olarak yaşayan bu yeri adeta bir masal iklimi haline sokmuştu.”40

Yazar, kendi düşüncelerini ortaya koyan İstanbul’dan gelen gazeteci Necat Sabit’e eserinde yer verir. Aydın kesimin simgesi olan Necat Sabit’in İstiklal Savaşı’na bakışı yazarın bakışıdır. Neşet Sabit, Selma ile aralarında geçen bir

40 Ankara, İletişim Yay. 6. bsk, İstanbul 1983, s.25.

Benzer Belgeler