• Sonuç bulunamadı

A- II MEŞRUTİYETİN İLANI VE SONUÇLARI

1- Yaşanan Siyasal Gelişmeler

31 Mart Ayaklanması’nın Hareket Ordusu tarafından bastırılarak suçluların cezalandırılması ve muhaliflerin uzaklaştırılmasından sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti, kaybetmiş olduğu siyasal gücünü yeniden kazanmaya başladı. Ayrıca, II. Abdülhamit’in yerine Mehmet Reşat’ın tahta çıkması ve Hüseyin Hilmi Paşa’nın da yeniden Sadrazam olması ile cemiyet, ülke yönetimi konusunda en önemli siyasal güç olma niteliğini sürdürdü.

31 Mart Ayaklanması’nın bastırılmasından sonra yeniden çalışmalarına başlayan Meclis-i Mebusan, Feroz Ahmad’ın “Meşruti Islahat Dönemi” adını verdiği süreçte birçok yasal düzenleme gerçekleştirdi190. Bu dönemde çıkarılan yasalar arasında; “İçtimaat-ı Umumiye Kanunu”, “Anasır-ı Gayrımüslimenin Kur’aları Hakkında Kanun”, “Tatil-i Eşgal Kanunu”, “Cemiyetler Kanunu” ve “Rumeli Vilayatında Şekavet ve Mefsedetin Men’i ve Mütecasirlerin Takip ve Tedibi Hakkında Kanun-u Muvakkat” gibi Osmanlı toplumsal ve siyasal yaşamını düzenleyen kanunlar bulunmaktaydı191. Bu süreçteki en önemli gelişmelerden birisi de Kanun-ı Esasi’nin 21 maddesinin

186 Sina Akşin, Şeriatçı Bir Ayaklanma 31 Mart Olayı, s.132; İkinci Meşrutiyetin İlanı ve Otuzbir Mart Hadisesi II. Abdülhamid’in Son Mabeyn Başkatibi Ali Cevat Bey’in Fezlekesi, s.135-137. 187 Sina Akşin, Şeriatçı Bir Ayaklanma 31 Mart Olayı, s.186.

188 Son Vak’anüvis Abdurrahman Şeref Efendi Tarihi II. Meşrutiyet Olayları (1908-1909), (Haz.

Bayram Kodaman-Mehmet Ali Ünal), TTK yay., Ankara, 1996, s.230.

189 A.g.e., s.238.

190 Feroz Ahmad, a.g.e., s.80-88.

değiştirilmesidir. Değiştirilen maddeler arasında, ünlü 113. maddenin yanı sıra, sonraki yıllarda İttihatçılarla muhalifleri arasında anlaşmazlığa neden olacak olan 35. madde de bulunmaktaydı192. 1909 yılında gerçekleştirilen bu değişikliklerle monarşiye sınırlama getirilirken, yasama da demokratikleştirildi193.

31 Mart’tan sonra denetleme iktidarının sakıncalarını anlayan İttihat ve Terakki Cemiyeti, bu duruma çare olmak üzere mebusları vekaletlerde siyasi müsteşar olarak çalıştırmayı denedi194. Cemiyetin bu girişimdeki amacı, daha sonraları idaresini ele alacağı bakanlıkların nasıl yürütüldüğü konusunda üyelerinin deneyim kazanmasını sağlamaktı. Ancak, bu konuda gerekli yasal düzenlemenin gerçekleştirilememesi üzerine cemiyet, bazı üyelerinin doğrudan hükümette yer almasına karar verdi. Bunun sonucunda Cavit Bey Maliye Nazırı, Talat Bey Dahiliye Nazırı olarak Hilmi Paşa Hükümeti’nde yer aldılar195.

Meşrutiyet yönetimini tehdit eden büyük bir ayaklanmanın bastırılması ve hükümete İttihatçı vekillerin yerleştirilmesinden sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti, 1909 yılının eylül ayında ikinci kongresini topladı. Kongrenin en önemli gündem maddeleri, “cemiyet-fırka” ve “ordu-siyaset” ilişkileri konuları oldu. 16 Ağustos 1909 tarihinde çıkarılan Cemiyetler Kanunu ile, gizli cemiyetlerin kurulması yasaklandığı için kongrede cemiyetin durumunun açıklığa kavuşturulması gerekiyordu. Kongrede alınan kararlar ile İttihat ve Terakki Cemiyeti gizlilikten kurtulmuş ve cemiyetler kanununa göre çalışmasına karar verilmiştir. Ayrıca, kongreye Trablusgarp delegesi olarak katılan Mustafa Kemal’in ordu ve askerin siyasetten ayrılması gerektiği konusundaki tezi doğrultusunda ordunun siyasetten ayrılmasına karar verilmiş, ancak ordunun cemiyetten desteğini çekmesi düşüncesi ise kabul görmemiştir196.

28 Aralık 1909 tarihinde Hüseyin Hilmi Paşa’nın istifa etmesi üzerine hükümeti kurma görevi Hakkı Paşa’ya verilmiş ve 12 Ocak 1910 tarihinde Hakkı Paşa Hükümeti kurulmuştur197. Yeni kabinede daha fazla sayıda İttihatçı bulunduğu için yeni hükümet,

192 (Haz.) Server Tanilli, Anayasalar ve Siyasal Belgeler, Cem yay., İstanbul, 1976, s.46-52. 193 Bülent Tanör, Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri, Yapı Kredi yay., İstanbul, 1998, s.193-195. 194 Sina Akşin, Jön Türkler ve İttihat ve Terakki, s.255-256.

195 Feroz Ahmad, a.g.e., s.73-76.

196 Ahmet Mehmetefendioğlu, “İttihat ve Terakki’nin 1909 Kongresi”, Toplumsal Tarih, (Temmuz,

1998), s.21-29.

İttihatçılar tarafından olumlu karşılandı198. Meclis-i Mebusan’daki Rum grubunun temsilcisi Kozmidi Efendi de, meşrutiyet ilkelerine sahip çıkılması ve azınlık haklarının korunması şartıyla Hakkı Paşa Hükümeti’ne destek vereceklerini açıkladı199.

Her ne kadar İttihatçılar, ülke yönetiminde daha fazla söz sahibi olmaya başladılarsa da kendilerine karşı muhalefet de artmaktaydı. 1909 yılının kasım ayında Mutedil Hürriyetperveran Fırkası’nın kurulmasının ardından 21 Şubat 1910 tarihinde de İttihat ve Terakki Cemiyeti’nden ayrılan mebuslar tarafından Ahali Fırkası kuruldu200. Sada-yı Millet gazetesinin başyazarı Ahmet Samim’in 9 Haziran 1910 tarihinde öldürülmesi, İttihat ve Terakki Cemiyeti karşıtı muhalefetin güçlenmesinde önemli rol oynadı201. Bu cinayetten kısa bir süre sonra “Cemiyet-i Hafiye” adını taşıyan ve bir takım suikastlarla hükümeti ele geçirmeyi planlayan gizli bir örgüt ortaya çıkarıldı. Soruşturma kapsamında aralarında Rıza Nur Bey’in de bulunduğu çok sayıda kişi göz altına alındı202.

İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne karşı en önemli muhalefet ise, 1911 yılı başlarında yine cemiyetin kendi içinden çıktı. Miralay Sadık Bey’in önderlik ettiği “Hizb-i Cedid” adı verilen bir grup, hükümeti dinsizlik ve masonlukla suçlayarak Şeyhülislam Musa Kazım Efendi ile Talat ve Cavit Bey’lerin hükümette yer almasına karşı çıktı. İttihat ve Terakki Cemiyeti bu durum karşısında, fırkadan ayrılmaların önüne geçmek ve muhalif hareketin güçlenmesini engellemek için adım atılması gerektiğini fark etti203. Muhalif grup tarafından istifaları istenen Maliye Nazırı Cavit Bey ile Maarif Nazırı Babanzade İsmail Hakkı Beyler 8 Mayıs 1911 tarihinde istifa ettiler204. Ayrıca İttihat ve Terakki Fırkası içindeki karışıklığı önleyemeyen Talat Bey, reislikten ayrılmış ve yerine Seyyit Bey reis olmuştur205.

Siyasal alanda cemiyete karşı muhalefet artarken Osmanlı ülkesinin değişik bölgelerinde de yönetim karşıtı isyanlar çıktı. Özellikle 1910 ve 1911 yıllarında

198 Hüseyin Cahit, “Yeni Kabine, Eski İşler”, Tanin, 13 Kanun-ı sani 1910, no 489, s.1. 199 Ahmet Mehmetefendioğlu, a.g.t., s.96.

200 Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasal Partiler, I, s.266-267. 201 Feroz Ahmad, a.g.e., s.109.

202 Babanzade İsmail Hakkı, “Bir Mebusun Tevkifi”, Tanin, 20 Temmuz 1910, no 677, s.1; “Cemiyet-i

Hafiye”, Tanin, 21 Temmuz 1910, no 678, s.1.

203 Yusuf Hikmet Bayur, a.g.e., II, Kısım I, s.55-57.

204 Hüseyin Cahit, “Cavit ve Hakkı Beylerin İstifası”, Tanin, 9 Mayıs 1911, s.1. 205 Sina Akşin, Jön Türkler ve İttihat ve Terakki, s.275.

Arnavutluk’ta206 ve Arap vilayetlerinde207 yaşanan isyanlar Osmanlı yönetimini oldukça uğraştırdı. Ayrıca Osmanlı Hükümeti’nin çıkarmış olduğu değişik kanunlara tepki olarak 1911 yılı başlarında Makedonya’daki örgütler, aralarındaki anlaşmazlıkları bir yana bırakarak Makedonya’nın özgürlüğü konusunda birleştiler208. Osmanlı yönetimini oldukça tedirgin eden bu durum üzerine 1911 yılı yazında Osmanlı padişahı Mehmet Reşat, devlet otoritesini sağlamak için Rumeli’ye bir gezi düzenledi209. Gezi boyunca Selanik ve Manastır gibi Rumeli’nin önemli şehirlerini ziyaret eden padişah, haziran ayının sonunda başkente geri döndü.

1911 yılında Osmanlı Hükümeti’ni ve Osmanlı kamuoyunu en fazla tedirgin eden durum, İtalya’nın 29 Eylül 1911 tarihinde Trablusgarp nedeniyle Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etmesiydi. Bununla birlikte savaş, imparatorluk için ne kadar yıpratıcı olsa da İttihat ve Terakki Cemiyeti için ise yeniden canlanmak için bir fırsat oldu210. Trablusgarp savaşı başladığında İttihat ve Terakki Kongresi toplanmıştı. Osmanlı Devleti’nin parçalanma sürecinin durmadığını gösteren Trablusgarp savaşına katılmak üzere aralarında Enver ve Mustafa Kemal Beylerin de bulunduğu subaylar gizlice Trablusgarp’a giderek savaşa katıldılar211.

Trablusgarp savaşının devam ettiği günlerde İttihat ve Terakki Cemiyeti karşıtı olan muhalefet, örgütlenmesini tamamlamış ve 21 Kasım 1911 tarihinde Hürriyet ve İtilaf Fırkası kurulmuştur212. Hürriyet ve İtilaf Fırkası, İttihat ve Terakki Cemiyeti karşıtı muhalefeti bünyesinde barındıran bir niteliğe sahipti. Gayrimüslim Osmanlı unsurlarının yanı sıra Arap mebusların da desteğini alan partiye, daha önce İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne muhalefet etmek için kurulmuş olan partiler de katılmış ve böylece Hürriyet

206 Arnavutluk’ta çıkan bu isyanlar hakkında bkz. Bilgin Çelik, İttihatçılar ve Arnavutlar II. Meşrutiyet Döneminde Arnavut Ulusçuluğu ve Arnavutluk Sorunu, Büke Kitapları, İstanbul, 2004, s.371-446; Banu İşlet Sönmez, II. Meşrutiyette Arnavut Muhalefeti, Yapı Kredi yay., İstanbul, 2007, s.177-189.

207 Hasan Kayalı, Jön Türkler ve Araplar, Tarih Vakfı Yurt yay., İstanbul, 1998, s.120-125. 208 Yusuf Hikmet Bayur, a.g.e., II, Kısım I, s.48-49.

209 Sultan Reşat’ın Makedonya gezisi için bkz. Mevlüt Çelebi, Sultan Reşad’ın Rumeli Seyahati,

Akademi Kitabevi, İzmir, 1999. Bu konu hakkında ayrıca bkz. Erik Jan Zürcher, “Sultan Reşad’ın Haziran 1911’deki Makedonya Seyahati”, Savaş, Devrim ve Uluslaşma Türkiye Tarihinde Geçiş Dönemi (1908- 1928), İstanbul Bilgi Üniversitesi yay., İstanbul, 2005, s.121-137.

210 Feroz Ahmad, a.g.e., s.118.

211 Sina Akşin, Jön Türkler ve İttihat ve Terakki, s.285.

ve İtilaf Fırkası, İttihat ve Terakki’nin somut uygulamaları karşısında geniş bir muhalefet cephesinin örgütlenmesini gerçekleştirebilmiştir213.

Yeni fırkaya Rum mebusların da katılması konusu gündeme geldi. Ancak, Rum mebuslar yaptıkları toplantıda, yeni fırkaya katılmayarak bağımsız kalmaya karar verdiler. Bununla birlikte siyasi görüşlerine uygun düşen konularda muhalif fırka ile ortak hareket etmek konusunda görüş birliğine vardılar214. Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nın kurucularından Sadık Bey, Proodos gazetesinin muhabiri ile yaptığı mülakatta partilerinin Osmanlı unsurlarının menfaatlerini dikkate alacağını açıklamış ve Rum fırkasının partilerine göstermiş olduğu çekingenliğe şaşırdıklarını ifade etmiştir. Ayrıca ona göre İttihat ve Terakki kulüpleri, kapılarını kapamaya mecbur hale gelmişlerdi ve seçimlerde İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Trabzon, İzmir, Edirne ve hatta Selanik’te çoğunluğu kazanması şüpheliydi215.

Muhalif fırkanın yöneticilerinin iddialı açıklamalarına rağmen İttihatçılara göre yeni fırka, aralarında görüş birliği olmayan ve yegane amaçları çoğunluk grubunu devirmek olan kişiler tarafından kurulmuştu. Bu amaca ulaşılması durumunda parti üyeleri arasında ayrılıklar baş gösterecekti216.

İttihatçıların muhalif fırkaya olan bakışlarını değiştiren olay, 1911 yılında yapılan İstanbul ara seçimleri oldu. İstanbul mebusu Rıfat Paşa’nın Paris Büyükelçiliği’ne atanması nedeniyle boşalan İstanbul mebusluğu için 1911 yılında bir ara seçim yapılması zorunluluğu ortaya çıktı. Seçimde İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin adayı Adliye Nazırı Memduh Bey, Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nın adayı ise Tahir Hayrettin Bey’di. 11 Aralık 1911 tarihinde gerçekleştirilen seçimde Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nın

213 Kurtuluş Kayalı, “Hürriyet ve İtilaf Fırkası”, TCTA, V, s.1437-1438.

214 “Yeni Fırkada Rumlar”, Tanin, 27 Teşrin-i sani 1911, no 1163, s.3. Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nın

kurucularından Rıza Nur, parti ile Rumlar arasındaki ilişkiyi anılarında şöyle açıklamaktadır: “Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nın ‘Rum Meşrutiyet Kulübü’ ile münasebeti vardı. Bu kulüp fırkanın mesaisine iştirak ediyordu. Biz de bu kulübü, ismini dahi kaldırarak tamamiyle fırkaya kalb etmek fikrinde idik. Rumlar, ibtidaları bu fikrimize mümaşaat etmiş iken ve biz de onlarla yaptığımız itilafname şartları mucibince, inanarak fırkanın merkez-i umumi azalıklarından iki yeri boş bırakıp oraya, onlardan iki aza koyacak iken bilahire gelmeyip çekilmişlerdi. Rumlar mesaimizde bize yarım ediyorlardı. Fakat ne kendi teşkilatlarını bozuyor ve ne tamamiyle bize karışıyorlardı”. Rıza Nur, Hürriyet ve İtilaf Fırkası Nasıl Doğdu? Nasıl Öldü?, (Haz. İlhami Yalınkılıç), Kitabevi yay., İstanbul, 1996, s.39.

215 “Sadık Beyin Beyanatı”, Tanin, 2 Kanun-ı evvel 1911, no 1168, s.3.

adayı Tahir Hayrettin Bey 196 oyla, 195 oy alan İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin adayı Memduh Bey’i geride bırakmıştı217.

Seçim sonuçları İttihatçılarda büyük bir şaşkınlık yarattı. Seçimin kendileri için mağlubiyet olduğunu kabul ettiklerini belirten Hüseyin Cahit’e göre, cemiyet açısından bu sonuçtan ümitsizliğe kapılmayı gerektirecek bir durum yoktu. Çünkü ona göre, Hürriyet ve İtilaf’ın adayına oy verenler ne adayın kabiliyetine ne de partinin programına bakarak oy kullanmışlardı: “Bu müntehibler mahza İttihat ve Terakki

Cemiyeti’ne muhalefet etmiş olmak için, cemiyet aleyhinde bir hareket olmak üzere Tahir Hayrettin Beyi tercih ettiler”218.

Her ne kadar Hüseyin Cahit, cemiyet açısından ümitsizliğe kapılmayı gerektirecek bir durumun olmadığını belirtse de İttihatçıların ara seçim sonuçlarından son derece rahatsız oldukları anlaşılmaktadır. Daha yeni kurulmuş bir partinin yapılan ara seçimlerde kendi adaylarını geride bırakmaları, İttihatçıları fazlasıyla tedirgin etti. İttihatçılar bu seçimi, hemen harekete geçmeleri gerektiğinin işareti olarak gördüler219. Çünkü, yeni partinin İttihat ve Terakki’nin en güçlü olduğunu sandığı İstanbul’da seçimi kazanması, örgütlenmesini tamamladıktan sonra gireceği genel seçimlerde iktidara gelme olasılığını güçlendirmişti220. Bu nedenle İttihatçılar, muhalif fırkanın ülke çapında örgütlenmesini tamamlamasına fırsat bırakmadan Meclis-i Mebusan’ı feshederek erken seçime gitmeyi kararlaştırdılar.

Meclis-i Mebusan’ın feshi için İttihatçılar, 1909 yılında Kanun-ı Esasi’nin 35. maddesinde yapılan değişikliği gündeme getirdiler. 1909 yılında yapılan değişiklikle yürütme organının silahı olan meclisi fesih hakkı kısıtlanmıştı221. İttihatçılar, 35. maddeyi eski durumuna getirerek meclisin feshini kolaylaştırmak istiyorlardı. Bunun için İstanbul ara seçimlerinin yapılmasından hemen sonra 16 Aralık 1911 tarihinde Sadaretin

217 Sina Akşin, Jön Türkler ve İttihat ve Terakki, s.288. Bazı Rum gazetelerine göre, Hürriyet ve İtilaf

Fırkası’nın İstanbul’daki seçim başarısı, Rum ikinci seçmenlerin muhalif fırkaya olan desteğinin sonucuydu. Eğer Rum seçmenler Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nın adayına destek olmasaydılar seçimi İttihat ve Terakki Cemiyeti adayı kazanacaktı. “Şehrimizde İntişar Eden Rum Matbuatı”, Anadolu, 1 Kanun-ı evvel 1327, no 7, s.2.

218 Hüseyin Cahit, “İstanbul İntihabı”, Tanin, 13 Kanun-ı evvel 1911, no 1177, s.1. 219 Feroz Ahmad, a.g.e., s.128.

220 Fevzi Demir, a.g.e., s.172. 221 Bülent Tanör, a.g.e., 195.

gönderdiği kanun layihası tezkeresi Meclis-i Mebusan’a getirildi222. Muhalif mebuslar meclisin oturumlarına katılmayarak değişiklik önergesinin görüşülmesini önlemeye çalışmışlar, bu durum üzerine Sait Paşa Hükümeti bunu üst üste ret sayarak istifa etmiştir. Sultan Reşat’ın Sait Paşa’yı yeniden sadarete getirmesi ve yeni kurulan hükümetin görüşünde ısrar etmesi üzerine padişah, Meclis-i Ayan’a danışmış223 ve Ayan’ın da onayını alarak Meclis-i Mebusan’ı 18 Ocak 1912 tarihinde feshetmiştir224. Böylece Osmanlı ülkesinde yeni bir seçim sürecine girilmiştir.

2- İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Seçim Politikası ve Rumlar

Meclis-i Mebusan’ın feshinden sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti, seçim kampanyasına başladı. Cemiyet, yaklaşan seçimlerde hükümet gücünü de kullanmayı amaçlamaktaydı. Bu amaçla bazı cemiyet üyelerinin kabinede yer alması için girişimlerde bulunuldu ve sonuçta Hacı Adil Bey Dahiliye Nezareti’ne, Talat Bey Posta ve Telgraf Nezareti’ne, Cavit Bey ise Nafia Nezareti’ne getirildi225.

İttihatçılar, uyum içinde çalışabilecek bir Meclisin oluşturulmasını umuyorlardı. Bu nedenle yaklaşan seçimler öncesinde azınlıklara karşı daha uzlaşıcı hale geldiler. Rum, Bulgar ve Arnavutları yatıştırmak amacıyla da Hacı Adil Bey’i 1912 yılının şubat ayında Makedonya’ya gönderdiler. Ancak, Haci Adil Bey’in üç buçuk ay süren gezisinden beklenen sonuç alınamamış ve azınlık örgütleri ikna edilememiştir226.

1912 yılında yapılan seçimlerde İttihat ve Terakki Cemiyeti, yeni kurulmuş olmasına rağmen karşısında güçlü bir muhalefet fırkası buldu. 1911 yılının aralık ayında yapılan İstanbul ara seçimini kaybeden İttihat ve Terakki Cemiyeti, benzer bir sonucun genel seçimlerde de yaşanmasını önlemek ve iktidarı muhaliflere bırakmamak için seçim çalışmalarına son derece önem verdi. İttihatçılar, 1908 seçimlerinde kendi listelerinden

222 Ali Birinci, a.g.e., 105.

223 II. Meşrutiyet dönemindeki Ayan Meclisi hakkında bilgi için bkz. H. Aliyar Demirci, İkinci Meşrutiyet’te Ayan Meclisi 1908-1912, İstanbul Bilgi Üniversitesi yay., İstanbul, 2006.

224 Yusuf Hikmet Bayur, a.g.e., II, Kısım I, s.242.

225 Aykut Kansu, Politics in Post-Revolutionary Turkey, 1908-1913, Leiden: Brill, 2000, s.320; Feroz

Ahmad, a.g.e., s.131.

seçilmelerine rağmen daha sonra muhalif gruplara katılan mebusların varlığını da göz önünde bulundurarak yaklaşan seçimlerde benzer bir durumun yaşanmasını istemiyorlardı.

İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin 1912 seçimleri için yayınlamış olduğu siyasal program, 1908 seçimlerindeki programından pek farklı değildi. Programda askerlik süresinin kısaltılabileceği belirtilerek “adem-i merkeziyet”e karşı çıkılıyor ve “tevsi’-i mezuniyet ve tefrik-i vezaif” yönteminde ısrar ediliyordu. Ayrıca, azınlık ve yabancı eğitim kurumlarında devlet denetiminin sürmesi gerektiği belirtiliyor ve ilkokullarda yerel dillerin yanı sıra Türkçe’nin de öğretilmesinin gerektiği vurgulanıyordu227.

İttihatçılara göre, 1912 seçimlerindeki rakipleri Hürriyet ve İtilaf Fırkası, ülkede yabancı devletler hesabına çalışan Rum ve Bulgar komitelerinin yardımıyla kurulmuştu ve bu parti aralarında görüş birliği olmayan kişilerin “intikam ve iğtinam” amacıyla oluşturdukları bir koalisyondu228. İttihat ve Terakki Cemiyeti’ni destekleyen Tanin gazetesine göre, Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nda bulunan kişilerin tek ortak noktaları, İttihat ve Terakki’ye husumetti ve parti üyeleri arasında görüş birliği bulunmuyordu229. Hürriyet ve İtilafçıların İttihat ve Terakki’yi Osmanlı unsurlarını Türkleştirmekle suçladığına değinen Tanin’e göre, “… Hürriyet ve İtilaf Fırkası rüesasının, kaffesinin değilse bile

herhalde bir kısmının … bu memleketi Türk ve Türk’ün muhalifi namıyla ikiye ayırmak istedikleri anlaşılıyor”du230.

1912 seçimlerinde İttihat ve Terakki Cemiyeti, diğer Osmanlı unsurlarıyla olduğu gibi, Rum cemaati ile de uzlaşmaktan yanaydı. Ancak, 1908 seçimlerinde İttihatçı listelerden Meclis-i Mebusan’a girip de daha sonra muhalif saflara katılan Rum

227 Fevzi Demir, a.g.e., s.189-190. 228 Fevzi Demir, a.g.e., s.199-200.

229“Hürriyet ve İtilaf Fırkası denildiği zaman Damat Ferit Paşa’nın, Sadık Beyin fırkası mı, Lütfi Fikri

Beyin, Rıza Tevfik Beyin fırkası mı, yoksa Gümülcineli İsmail Beyin veya Nafi Paşa’nın ve Boşo Efendi’nin fırkası mı anlatılacaktır? Bunlar istedikleri kadar bizim muayyen ve matbu bir programımız vardır, hepimiz o programı kabul ettik, binaenaleyh aramızda vahdet temin olunmuştur desinler, aralarında fikir, his, tahsil ve terbiye, muhit, amal itibariyle uçurumlar bulunan bu zatların aynı fikir etrafında toplanabileceklerine kendilerinden başka inananlar bulunacağına ihtimal vermeyiz”. “İttihat ve Terakki ve Hürriyet ve İtilaf”, Tanin, 10 Şubat 1912, no 1236, s.1.

230 1912 seçimleri sırasında İttihatçı basın ile muhalif basın arasındaki tartışmalar için bkz. Ahmet Ali

Gazel, İkinci Meşrutiyet Dönemi Siyasi Mücadelesinde Lütfi Fikri’nin Tanzimat’ı, Çizgi Kitabevi, Konya, 2007, s.258-307.

mebusların olması, İttihatçıları 1912 seçimlerinde seçilecek Rum mebusları hakkında daha dikkatli olmaya yöneltti.

II. Meşrutiyet’in ilk yıllarından itibaren İttihatçılar ile Rum cemaati arasında yaşanan anlaşmazlıklar, Rumların 1912 seçimlerinde de cemiyete muhalefet etmelerinde önemli rol oynadı. Özellikle, 1908 seçimlerinde yaşanan anlaşmazlıklar, kilise ve mektepler meselesi, cemiyetler kanunu, cemaat mekteplerini hükümet kontrolüne alma çabaları, gayrimüslimlerin askere alınmaları, Rumeli’de eşkiyalığın önlenmesi hakkında hükümetçe alınan önlemler, Girit meselesi nedeniyle Yunan mallarına karşı uygulanan boykotaj, Rumların İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne muhalefetlerinde etkili olan faktörlerdir. Ayrıca, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin adem-i merkeziyete karşı olması ve “Osmanlılık” politikası bağlamında tüm Osmanlı vatandaşlarını eşit hak ve görevlerle kanun karşısında eşit bir hale getirmeye çalışması, Rum cemaati tarafından geleneksel ayrıcalıklarının ihlali olarak değerlendirilmiş ve cemiyete muhalefetlerinde önemli rol oynamıştır231.

1912 seçimlerinde Rum cemaatinin siyasal temsilciliğini Rum Patrikhanesi’nin yanı sıra 1908 yılında kurulmuş olan ve Türkiye’de Rum Meşrutiyet Kulübü olarak bilinen Helen Politik Birliği yaptı. 1911 yılının sonlarına doğru Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nın İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne karşı güçlü bir muhalif parti olarak ortaya çıkması ile Meclis’teki Rum mebusların büyük bir kısmı muhalif fırkaya destek olmaya başladılar.

İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne karşı Osmanlı ülkesindeki tüm muhalif güçleri bünyesinde barındırmaya çalışan Hürriyet ve İtilaf Fırkası, kuruluşundan itibaren azınlıkları kendisinin doğal bir müttefiki olarak görmüş ve bu nedenle seçimlerden önce Rumlarla fırka bünyesinde bir araya gelmeye çalışmıştı. Ancak, Rumların bağımsız kalmak istemeleri nedeniyle bu birleşme gerçekleşmemişti232.

231 İzmir’de yayımlanan Amaltya gazetesi Rumların İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne olan muhalefet

sebeplerini şöyle açıklamıştır: “Acaba Hüseyin Cahit’in Rumluğa ait herşeye karşı açtığı cidal, Adliye ve Mezahip Nezaretleri’nin Patrikhane hakkında bir çok ahvaldeki vaziyeti, başka bir nazırın Patrike karşı muamelesi, Makedonya ve Epir vekayi-i kıtaliyesi, metropolit Emeliyanonun bir suret-i faciada katli,