• Sonuç bulunamadı

II Meşrutiyet Öncesi İttihat ve Terakki Cemiyeti ve Rumlar

A- II MEŞRUTİYETİN İLANI VE SONUÇLARI

1- II Meşrutiyet Öncesi İttihat ve Terakki Cemiyeti ve Rumlar

II. Meşrutiyet öncesi dönemde İttihat ve Terakki Cemiyeti ile Rum toplumu arasındaki ilişkiler, “hürriyet”in ilanından sonra iki taraf arasında ortaya çıkan gerginliğin anlaşılması açısından önem taşımaktadır. Ayrıca bu konu, Rum toplumu üzerinde gerek dinsel gerekse siyasal yönden belirleyici etkileri olan Fener Rum Patrikhanesi ile Yunanistan’ın, II. Meşrutiyet döneminde İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne karşı olan tutumlarının anlaşılması açısından da önemlidir. II. Meşrutiyet öncesi dönemde İttihat ve Terakki Cemiyeti ile Rumlar arasında, bazı bireysel yakınlaşma çabalarının dışında, yakın ilişkiler kurulamadı. Bu durumda Rumların, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin merkeziyetçi politikalarından rahatsızlık duymaları ve mevcut yönetimde sahip oldukları ayrıcalıklı konumlarını sürdürme düşüncesi etkili oldu. Bu nedenle Rumlar, II. Meşrutiyet öncesinde genel olarak Sabahattin Bey’in adem-i merkeziyet yanlısı görüşlerine sempatiyle baktılar. Ancak İttihatçılar Rum toplumunun ve Yunan Hükümeti’nin, mevcut yönetimin yıkılması konusunda desteğini almaya çalıştılar.

1902 yılında düzenlenen I. Jön Türk Kongresi’ne Sathas, Adossidis ve Musurus, isimli bazı Rum delegeler katıldılar. Ancak, herhangi bir örgütü temsil edip etmedikleri belirsiz olan bu kişilerin Osmanlı Rumu veya Yunan vatandaşı olup olmadıkları da belirsizdir1. Jön Türkler tarafından 1902 yılında düzenlenen I. Jön Türk kongresine katılan Rumlar, meşrutiyetin ilanından önce 1907 yılında yapılan II. Jön Türk kongresine ise davet edilmelerine rağmen katılmadılar2. Hatta, Jön Türk kongresini baltalamaya çalışan Rumları elde edebileceğini uman II. Abdülhamit, Paris Büyükelçisi Münir

1 A. J. Panayotopoulos, “Early Relations Between the Greeks and the Young Turks”, Balkan Studies, S.

21, 1980, s.88.

Paşa’yı Atina’ya göndererek Rum çetelerini İttihat ve Terakki’ye bağlı olan çetelerle çarpıştırmaya veya hiç olmazsa Rumların cemiyete yakınlaşmalarını önlemeye çalıştı3.

Bununla birlikte Selanik’te kurulan “Osmanlı Hürriyet Cemiyeti”nin Rum komiteleri ile ilişkilerde bulunduğu anlaşılmaktadır. Osmanlı Hürriyet Cemiyeti’nin kurucularından olan Mithat Şükrü Bleda anılarında, “O tarihlerde Selanik, Bulgar, Rum

ve Sırp komitecilerinin karargahı haline gelmişti. Biz bütün komitecilerle temasta olmamıza rağmen en iyi anlaştığımız Rum komitecileri idi” demektedir. Mithat Şükrü

Bey ayrıca, İttihatçıların önde gelenlerinden Nazım Bey’in ülkeye girmesini sağlamak için Rum komitesi reisi ile görüştüklerini ve Nazım Bey’i Yunanistan yolu ile Selanik’e getirdiklerini anlatmaktadır4. Yunan çağdaşların anıları da Selanik’teki Jön Türklerle Rumlar arasında sıkı ilişkilerin olduğunu doğrulamaktadır. Özellikle Rahmi Bey, Talat Bey ve Cavit Bey’in ünlü Yunan Başkonsolosu ve Makedonya’daki Rum milis hareketinin kurucusu Koromilas ile yakın temas halinde oldukları anlaşılmaktadır5. Ancak İttihatçılarla yakın temas halinde olan Selanik Yunan Konsolosu Koromilas, Osmanlı Hükümeti’nin isteği üzerine 22 Şubat 1908’de Selanik’ten ayrılmak zorunda kaldı6.

Makedonya’daki Rumların II. Meşrutiyet öncesinde İttihat ve Terakki Cemiyeti ile ilişki kurmalarına İstanbul’daki Rum Patrikhanesi ve Yunan Hükümeti tarafından engel olundu. İttihatçılar, 1908 baharında hem Selanik’teki Yunan Konsolosluğu aracılığıyla Yunan Hükümeti ile hem de Makedonya Vilayeti’ndeki Rumlarla yakınlaşmaya karar vermişti. Rahmi Bey, Selanik’teki Yunan konsolosu ile ilişki kurarak devrimci bir siyasal değişimin gerekliliğinden bahsetmiş ve Yunanlılarla işbirliği içinde hareket edilmesi isteğini belirtmişti7. Rahmi Bey ayrıca, Bulgarların yayılmacı planları nedeniyle Makedonya’nın tehlike altında olduğunu belirterek Jön Türklerin Rum tarafı ile işbirliği yapmak istediğini ifade etti. Selanik’teki Yunan Başkonsolosu, Rahmi Bey’e belirsiz bir cevap verdi. Jön Türkler bu görüşmeden istedikleri sonucu

3 Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkılabı Tarihi, II, Kısım IV, TTK yay., Ankara, 1991, s.193. 4 Mithat Şükrü Bleda, İmparatorluğun Çöküşü, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1979, s.24-25.

5 Mehmet Hacısalihoğlu, Jön Türkler ve Makedonya Sorunu (1890-1918), Tarih Vakfı Yurt yay.,

İstanbul, 2008, s.151-152.

6 M. Şükrü Hanioğlu, Preparation For a Revolution The Young Turks, 1902-1908, Oxford University

Pres, New York, 2001, s.250.

alamayınca tekliflerini 1908 yılının mayıs ayında yenilediler. Jön Türkler, bu sefer Selanik’teki Rum toplumunun ileri gelenleri ile görüştüler. Ancak istenilen sonuç yine alınamadı8. Makedonya’daki diğer Yunan konsolosları da İttihatçılarla yapılacak bir işbirliğinin Rum toplumuna yarar getirmeyeceğini düşünüyordu. Serez Yunan Konsolosu’na göre, Jön Türklerin anayasal yönetim altındaki eşitlik önerisi, Rum unsurunu tatmin etmeye yetmezdi9. İttihatçılara karşı güvensizlik duyan Manastır Yunan Konsolosu Dimaras’a göre ise Jön Türklerin başarısı, Yunan ulusal çıkarları için faydalı olmayacaktı ve bu nedenle Yunanlılar, Türklerin despotik yönetimine karşı nefretle eğitilmeliydi10.

İttihatçılar, mevcut yönetimin yıkılması konusunda Rumlarla işbirliği yapmaya çalışırken Yunan Dışişleri Bakanı Georgios Baltatzis, 10 Temmuz 1908 tarihinde Yunan konsoloslarına gönderdiği bir yazıda Jön Türk aktivitelerine Rumların katılımının engellenmesini istedi11. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Yunan azınlığa yalnızca felaket getireceğini düşünen bakana göre, Abdülhamit yönetiminin düşüşü Yunan ulusal çıkarlarına zararlı olabilecek tehlikeli karışıklıklara neden olabilirdi ve bu nedenle Makedonya’da ya da Anadolu’da Türk yönetimi altında yaşayan Yunanlılar, İttihat ve Terakki Cemiyeti önderliğindeki devrimci harekete katılmamalıydı12. Fener Rum Patrikhanesi de Yunan Hükümeti ile benzer gerekçelerle Makedonya’daki Rumların İttihat ve Terakki Cemiyeti ile ilişki kurmalarına engel oldu. Fener Rum Patrikhanesi de İttihatçıların başarıya ulaşmaları halinde Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşayan Rumların pozisyonlarının zayıflayacağını düşünmekteydi. Bu nedenle, Rum komitelerinin Abdülhamit yönetimine karşı İttihatçılarla işbirliği yapmalarına engel oluyordu13.

İttihat ve Terakki Cemiyeti ise, özellikle Makedonya’daki Rumların kendileri ile ortak hareket etmeyerek Yunan ulusal çıkarlarını savunmak konusundaki politikalarından rahatsızlık duyuyordu. Nitekim, II. Jön Türk kongresini değerlendiren İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne ait bir raporda, Rum ve Bulgarların kendi hükümetlerine tabi oldukları ve

8 A. J. Panayotopoulos, a.g.m., s.90. 9 M. Şükrü Hanioğlu, a.g.e., s.250-251. 10 A. J. Panayotopoulos, a.g.m., s.90. 11 M. Şükrü Hanioğlu, a.g.e., s.251. 12 Aykut Kansu, a.g.e., s.116-117. 13 M. Şükrü Hanioğlu, a.g.e., s.251.

Osmanlı Rum ve Bulgarlarını düşünmeyerek bu hükümetlerden aldıkları talimata uydukları dile getiriliyordu14.

İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Manastır şubesi, II. Meşrutiyetin ilanı öncesinde 22 Temmuz 1908 tarihinde yayımlamış olduğu bir belgede, Rum komitelerinin ulusal dava peşinde koşmalarını ve Abdülhamit hükümeti ile anlaşmalarını eleştirerek Rumları şu şekilde uyarmıştır: “Eğer Rum arkadaşlarımızın maksad-ı aslileri hakikaten hürriyet

ve müsavat istihsaliyle refah ve saadete mazhar olmak ise hiçbir guna rica ve nasihate hacet görmeksizin bu maksadın husulüne bizim ile beraber can ve gönülden çalışırlar… İttihad olmasa bile hiç olmazsa şöyle bir niyet-i halisane ile bitaraflık izharını ve diğer unsurlara kemafissabık taarruzla kan dökülmesinden tevakki eylemelerini Rum vatandaşlarımızdan da insaniyet ve medeniyet namına rica eyleriz. Şurası muhakkak olarak bilinsin ki Rum kardeşlerimiz burada bir maksad-ı mukaddes ve ulviden ayrılarak Hellenizm fikir ve hayaline hizmetle hem neticesi gayet tehlikeli bir yola sapmış bulunur ve hem de Anadolu’da kendilerinin birkaç misli bulunan Rumların saadet ve selametini ayaklar altında çiğnetmiş olurlar. Binaenaleyh bu yanlış yoldan dönerek müttehiden bir maksad-ı mukaddese çalışılmasını ve hiç olmazsa diğer unsurlara karşı izhar-ı nefret olunmayarak kati’yyen hal-i bitarafide kalınmasını rica ederiz. Bu meseleye dair Yıldız ile Patrikhane arasındaki hafi müzakerat Rum milletinin selametinden ziyade mazarratını, mahvını mucip olacaktır”15.

II. Meşrutiyet öncesinde Rum toplumunun İttihatçılarla yakın ilişki kuramamasında Yunan Hükümeti ile Rum Patrikhanesi’nin önemli etkisi oldu. Yunan Hükümeti’nin ve Patrikhane’nin devrime karşı neden bu kadar olumsuz bir tutum takındığı, açıklanması gereken bir durumdur. Yunan Hükümeti’nin ve Patrikhane’nin bu tutumunda, ulusal Yunan çıkarlarını diğer rakiplere karşı daha kolay kabul ettirebilmek için eski düzenin, yani millet sisteminin, Yunan Hükümeti ve Patriklik tarafından daha avantajlı olarak kabul edilmesi etkili olmuştur. Çünkü Rumca konuşmayan Ortodoks halkın büyük bir kısmı hala Patrikhane’nin kontrolü altındaydı ve Rum davasına kazandırılmaya devam ediliyordu. Jön Türkler “özgürlük” parolası altında dinsel kıstasların daha az ve dilsel kriterlerin daha fazla dikkate alındığı yeni bir sistem

14 Yusuf Hikmet Bayur, a.g.e., II, Kısım IV, s.140.

15 Yusuf Hikmet Bayur, a.g.e., II, Kısım IV, s.193-194; Hürriyet Kahramanı Resneli Niyazi Hatıratı Hatırat-ı Niyazi, Örgün yay., İstanbul, 2003, s.369-371.

yürürlüğe koyarlarsa bu sistem Rum tarafının zararına işleyebilirdi. Ayrıca, Jön Türklerin gerçekten de Osmanlı İmparatorluğu’nu geri kalmışlıktan kurtarabilmeleri ve güçlendirebilmeleri, Yunan hedeflerinin, özellikle de “Megali idea”nın kesin sonu anlamına gelirdi16.

İttihat ve Terakki Cemiyeti ile Rumlar arasında meşrutiyetin ilanı öncesinde yaşanan soğukluk, II. Meşrutiyet döneminde her iki taraf arasında yaşanacak olan anlaşmazlıkların temel nedenlerinden birisi oldu. İttihatçılar, baskıcı yönetimin yıkılıp meşrutiyet yönetiminin kurulması konusunda Rumların fedakarlıkta bulunmadıklarını düşünmekteydiler17. Ayrıca, II. Meşrutiyet öncesinde Rumların Yunan ulusal davası peşinde koşmaları onları rahatsız eden bir diğer durumdu.