• Sonuç bulunamadı

Yaşamda anlam ile ilgili yurt dışında yapılan araştırmalar

2. KURAMSAL BİLGİLER ve İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.2. İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.2.2. Yurt Dışında Yapılan Araştırmalar

2.2.2.3. Yaşamda anlam ile ilgili yurt dışında yapılan araştırmalar

Bergman, Bodner ve Haber (2018) yaptıkları araştırmada ölüme yakın olma algısı, yaşamdaki anlam ve depresif belirtiler arasındaki bağlantıyı incelemiş ve yaşamdaki anlamın ölüme yakın olma algısı ile depresif belirtiler arasındaki bağlantıya aracılık edip etmediğini araştırmıştır. Araştırma örneklemi 28 ve 74 yaşları arasındaki 268 katılımcı (ortalama yaş = 46.75) oluşturmaktadır. Araştırma sonucunda yaşamdaki anlam ve depresif belirtiler arasında negatif yönlü anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur. Ayrıca yaşamdaki anlamın ölüme yakın olma algısı ve depresif belirtiler arasındaki bağlantıya aracılık ettiği tespit edilmiştir.

Garrison ve Lee (2017) yaptıkları araştırmada duygusallık alt grupları ve belirsizlik toleransı ile yaşamda anlam (varlığı / arayışı) arasındaki ilişkiyi incelemiştir.

Araştırma örneklemini 348 üniversite öğrencisi oluşturmuştur ve yaş ortalaması 21,6’dır. Sonuçlar yaşamda anlamın (varlığı / arayışı) tüm duygusallık gruplarıyla (Düşük, Ortalama ve Yüksek Duygusallık) ve ortalama belirsizlik toleransıyla pozitif yönde anlamlı bir ilişkiye sahip olduğunu göstermektedir. Yaşamda anlam arayışı puanlarının yüksek duygusallık düzeyine göre düşük duygusallık düzeyinde daha fazla olduğu bulunmuştur.

To (2016) yaptığı araştırmada ekonomik olarak dezavantajlı ergenlerin anlam arayışı, yalnızlık ve psikolojik iyi oluşu arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Araştırma örneklemini Hong Kong'daki 10 farklı okuldan 366 ekonomik olarak dezavantajlı olan ve 304 ekonomik olarak dezavantajlı olmayan ergen oluşturmuştur. Ekonomik olarak dezavantajlı ergenler için anlam arayışının benlik saygısı, öz-yeterlik ve yaşam doyumu ile pozitif yönde bir ilişkiye sahip olduğu; yalnızlığın ise tüm örneklemde psikolojik iyi oluş ile negatif yönde bir ilişkiye sahip olduğu bulunmuştur.

Cho, Lee, Lee, Bae ve Jeong (2014) yaptıkları araştırmada yaşamda anlamın lise öğrencilerinin okul uyumuna etkisini ve sorun odaklı başa çıkma ile öz kabulün arabuluculuk etkilerini incelemiştir. Araştırmaya 16-17 yaşlarında 200 kız lise öğrencisi katılmıştır. Araştırmada yaşamda anlam, öz kabul, sorun odaklı başa çıkma ile okula uyumun birbirleriyle pozitif yönde anlamlı ilişkilere sahip olduğu ve bu değişkenlerin birlikte okula uyumun %35’ ini açıkladığı bulunmuştur. Yaşamda anlam ile lise öğrencilerinin okul uyumu arasındaki ilişkiye sorun odaklı başa çıkmanın aracılık etkisinin anlamlı olduğu ancak öz kabulün aracılık etkisinin anlamlı olmadığı tespit edilmiştir.

Hedayati ve Khazaei (2014) yaptıkları araştırmada depresyon, yaşamda anlam ve umut arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Araştırmaya 215 üniversite öğrencisi katılmıştır ve araştırma sonucunda yaşamda anlam ile depresyon arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur (r = -0.479, p <.01). Yaşamda anlamın alt boyutlarından anlamın varlığı ile depresyon ilişkisinin (r = -0.511, p <.01) anlam arayışı ve depresyon ilişkisinden ( r = -0.286, p <.01) yüksek olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca yaşamda anlam ve umut arasında da pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur.

Steger ve Kashdan (2013) yaptıkları araştırmada katılımcıların günlük olarak yaşadıkları anlam seviyesi hakkında kişisel raporlarını incelemiştir. Olumsuz duygu ve depresyonun yaşamdaki tutarlı anlam deneyimini zayıflattığını, istikrarsızlığı teşvik

ettiğini ve bununla birlikte kararsız anlamın arttığını bulmuşlardır. Bu araştırmada iyi oluşun bir göstergesi olarak anlam kararlılığının önemli olduğu bulunmuştur. Ayrıca günlük anlamda yaşanan istikrarsızlığı daha fazla bildiren kişiler daha az genel anlam, olumlu duygu, yaşam doyumu, sosyal bağlılık, ilişki doyumu ve daha büyük olumsuz duygu ve depresif belirtiler bildirmiştir.

Brassai, Piko ve Steger (2012) yaptıkları araştırmada yaşamda anlam ve umutsuzluğun problem davranışlar ve sağlık davranışları ile olan ilişkilerini incelenmiştir. Araştırma örneklemini 15 18 yaş aralığındaki 426 ergen oluşturmuştur. Araştırma sonucunda yaşamdan anlamın varlığı, anlam arayışı ve umutsuzluğun (ters yönde) daha yüksek seviyelerde sağlıklı davranışlar ve daha düşük seviyedeki problem davranışlarıyla ilişkili olduğu bulunmuştur.

Ho, Cheung ve Cheung (2010) yaptıkları araştırmada yaşamda anlam, iyimserlik ve iyi oluş arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Araştırmaya 1807 ergen katılmıştır ve araştırma sonucunda yaşamdaki anlamın (varlığı / arayışı) ve iyimserliğin, ergenlerde çok boyutlu yaşam doyumu ve çok boyutlu psikososyal sorunların oluşumu ile anlamlı bir şekilde ilişkili olduğu bulunmuştur. İyimserliğin, yaşamda anlam ve iyi oluş arasındaki ilişkilerde kısmi bir aracılık rolü üstlendiği tespit edilmiştir. Benzer bir araştırma yapan Ju, Shin, Kim, Hyun ve Park (2013) yaptıkları araştırmada yaşamda anlam, iyimserlik ve öznel iyi oluş arasındaki ilişkileri incelemiştir. Araştırmaya ileri yetişkinlik döneminde bulunan 61 ile 91 yaşları arasındaki toplam 252 kişi katılmıştır. Sonuçlar, iyimserliğin yaşamda anlam (varlığı / arayışı) ve öznel iyi oluşla pozitif yönde ilişkili olduğunu göstermiştir. İyimserlik ve iyi oluş arasındaki ilişkide yaşamda anlamın kısmi aracılık etkisi bulunmuştur.

Park ve diğerleri (2010) yaşamdaki anlam ve öznel iyi oluş arasındaki ilişkiyi bazı sosyodemografik değişkenlerle ele alan bir çalışma yapmıştır. 731 yetişkin ile yapılan araştırmada anlam varlığının yaşam doyumu, mutluluk ve olumlu duygularla pozitif yönde ilişkili olduğu, olumsuz duygu durum ve depresyon ile negatif yönde ilişkili olduğu bulunmuştur. Ayrıca yaşlı katılımcıların genç katılımcılarla karşılaştırıldığında hayatlarında daha fazla anlam, mutluluk ve pozitif etki olduğu tespit edilmiştir. Daha eğitimli katılımcıların daha fazla anlam, mutluluk ve olumlu duygu, daha az olumsuz duygu ve daha az depresyon bildirdiği bulunmuştur.

Steger, Kawabata, Shimai ve Otake (2008) yaptıkları araştırmada yaşamda anlamın iki temel boyutu olan anlamın varlığı ve anlam arayışında kültürel değişimleri incelemiştir. Araştırma örneklemini Amerikalı (N = 1183) ve Japon (N = 982) olmak üzere toplam 2265 üniversite öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırma sonucunda, yaşamda anlamın varlığı açısından Amerikalı öğrenciler Japon öğrencilere göre daha yüksek puan alırken; yaşamda anlam arayışında ise Japon öğrenciler Amerikalı öğrencilere göre daha yüksek puan almıştır. Modele göre, ABD’li öğrencilerde anlamın varlığı ve iyi oluş anlam arayışı ile negatif yönde ilişkiliyken; bu değişkenler Japon öğrencilerde ise pozitif olarak ilişkiliydi. Dolayısıyla, anlam arayışının kültürden etkilendiği görülmektedir.