• Sonuç bulunamadı

Yaşama Hakkı Karşısında Ötenazi (Ölme Hakkı)

BÖLÜM 1: YAŞAMA HAKKI KAVRAMI VE SINIRLARI

1.3. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararlarında ve Türk Hukukunda Yaşama

1.3.2. Yaşama Hakkı Karşısında Ötenazi (Ölme Hakkı)

Burada, uluslararası hukukta ve AHİM içtihatlarında oldukça tartışmalı diğer bir sorun olan ötenazi ele alınacaktır. Ötenazi hakkındaki lehe ve aleyhe görüşlere, AİHM’in yaklaşımına ve Türk hukukundaki mevcut duruma ayrı başlıklar altında yer verilecektir.

1.3.2.1. Ötenazi Kavramı ve Tanımı

Günümüzde, insan yaşamına verilen değerin bir yansıması olarak, yaşamın kanunlarla güvence altına alınması, bireyin olduğu kadar toplumun menfaatlerini korumak açısından da gerekli ve zorunlu görülmüştür.285 Kişinin kendi yaşamı üzerinde özgürce tasarrufta bulunup bulunamayacağı, ötenazinin yaşama hakkını sınırlayan bir hak olup olmadığı konusu çokça tartışılmaya başlanmıştır.286

282 Acil hallerin neler olduğu, Rahim Tahliyesi ve Sterilizasyon Hizmetlerinin Yürütülmesi ve Değerlendirilmesine İlişkin Tüzük’ün 8. maddesinde sayılmıştır.

283

Aynı maddenin 6. fıkrasıyla, kadının bir suç sonucu gebe kalması hâlinde, bu süre yirmi haftaya çıkarılmıştır. Ancak bu durumda kürtaj uygulanabilmesi için, kadının rızasının bulunması ve gebeliğin uzman hekimler tarafından hastane ortamında sona erdirilmesi gerekmektedir.

284 Başlar, İnsan Hakları, s.153.

285 Mehmet Emin Artuk, “Ötanazi”, Yargıtay Dergisi, Cilt.18, Sayı.3, (Temmuz 1992), s.300; Mehmet Emin Artuk ve A. Caner Yenidünya, “Ötanazi”, Hukuk ve Etik Boyutuyla Ötanazi, Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Disiplinlerarası Hukuk Çalışmaları Serisi No.1, Nur Centel (drl.), İstanbul: XII Levha Yayıncılık, 2011, s.107.

286 Ötenazi konusunda oldukça fazla eser bulunmaktadır. Bu çalışmanın doğrudan konusu olmadığı için aşırı ayrıntıya girilmemeye özen gösterilmiştir. Ancak, ötenazi konusunda ayrıntılı bilgi için şu eserlere bakılabilir: David Cundiff, Euthanasia Is Not the Answer, New Jersey: Humana Press, 1992;

62

Bu tartışmanın en önemli nedenlerinden biri de, günümüz insanının kendi yaşamıyla ilgilendiği kadar, kendi ölümüyle de ilgilenmesidir. İnsanoğlu, artık, yaşamı üzerinde söz sahibi olduğu kadar, ölümü üzerinde de söz sahibi olmak istemektedir. 20. yüzyılda, bireyselciliğin öne çıkması ve özerkliğin (kendi kaderini belirlemenin) en önemli değerlerden birisi olmasıyla, birçok insan ne zaman, nerede ve nasıl öleceği konusunda karar vermek istemekte ve bunun bir hak olduğunu düşünmektedir. Yaşama hakkının en önemli, bütün diğer hakların önünde bir hak olduğu argümanı, artık, özerklik (otonomi) hakkının en önemli hak olduğu argümanıyla yarışmaktadır.287 Ötenazi (euthanasia), eu=iyi/kolay ve thanatos=ölüm kelimelerinin birleşmesinden türemiş Yunanca bir sözcüktür.288 İlk kez Bacon tarafından kullanılan ötenazi kelimesi, "kolay ölüm", "iyi ölüm", "acısız ölüm", “rahat ölüm”, “onurlu ölüm”, “ölme hakkı” vb. anlamlarda kullanılmaktadır.289

Ötenazi, kısaca, iyileşme olanağı bulunmayan hastaları, dayanılmaz ve sürekli acılardan kurtarmak amacıyla ve rızalarıyla öldürmek olarak tanımlanabilir.290 Daha geniş bir tanım yapmak gerekirse, ötenazi, iyileşme umudu bulunmadığı tıbben kesin olarak belirlenmiş olan ve dayanılmaz acılar çeken bir hastanın bilinci yerindeyse

Euthanasia, Volume I-Ethical and Human Aspects, Germany: Council of Europe Publishing, 2003; Euthanasia, Volume II-National and European Perspectives, Germany: Council of Europe Publishing,

2004; John Keown (Ed.), Euthanasia Examined-Ethical, Clinical and Legal Perspectives, Great Britain: Cambridge University Press, 1995; Margaret Otlowski, Voluntary Euthanasia and the

Common Law, New York: Clarendon Press-Oxford, 1997; Symposium on the Right to Die, “Ethics and

Public Policy”, Notre Dame Journal of Law, Thomas J. White Center on Law and Government Notre Dame Law School, Vol.9, No.2, 1995; John Keown, Euthanasia, Ethics and Public Policy-An

Argument Against Legalisation, United Kingdom: Cambridge University Press, 2002; Stefania Negri

(Ed.), Self-Determination, Dignity and End of Life Care-Regulating Advance Directives in

International and Comparative Perspective, Boston: Martinus Nijhoff Publishers, 2011; John

Griffiths, Heleen Weyers ve Maurice Adams, Euthanasia and Law in Europe, North America (US and Canada): Hart Publishing, 2008; Shelia A. M. McLean (Ed.), Death, Dying and the Law, England: Dartmouth Publishing, 1996; Penney Lewis, Assisted Dying and Legal Chance, New York: Oxford University Press, 2007; Theodore S. Orlin, “The Right to Life/The Right to Die: The Rights, Their Interrelationship and the Jurisprudential Problems”, The Jurisprudence of Human Rights Law: A

Comparative Interpretive Approach, Theodore S. Orlin, Allan Rosas and Martin Scheinin (Ed.),

Finland: Institute for Human Rights, Abo Akademi University, 2000, ss.73-131. 287

İnceoğlu, Ölme Hakkı-Ötanazi, s.14-15. 288

Özkara, Ötanazide Temel Kavramlar ve Güncel Tartışmalar, s.11; İnceoğlu, Ölme

Hakkı-Ötanazi, s.27.

289 Artuk, s.301; Ejder Yılmaz, s.1073; Kaboğlu, s.165.

290 Kaboğlu, s.165; Bayraktar, s.150; Sulhi Dönmezer ve Sahir Erman, Nazari ve Tatbiki Ceza

63

kendisine, değilse hukuki ehliyete sahip yakınlarına, durumu anlatıldıktan sonra, hasta veya yakınının özgür iradesi ile verdiği karar üzerine, doktor tarafından hastanın yaşamına acısız şekilde son verilmesidir. Ancak, ötenazi olarak nitelendirilen uygulamalar, bazen, bu tanımda yer alan tüm unsurları içermemektedir.291 Zaten “ötenazi” teriminin ortak ve yerleşmiş bir anlamı da bulunmamaktadır.292

Uluslararası belgelerin hiçbirinde, bir kişinin istediği şekilde ya da zamanda kendi yaşamına son verme hakkı bulunduğuna dair bir ibare bulunmamaktadır. Benzer şekilde, günümüzde çok sayıda yargı sistemi,293 intiharın kendisini suç saymazken, doktor, sağlık çalışanı ya da başka biri tarafından “kişinin kendisini öldürmesine yardım edilmesi” eylemini cezalandırmaya devam etmektedir.294 AK Üyeleri arasında, aktif (yardımla) ötenaziye izin veren çok az devlet vardır. Bunlardan en bilineni Hollanda’dır. Hollanda’yı 2002 yılında Belçika takip etmiştir.295

Ötenazi, uygulanış biçimine göre, temelde, aktif ötenazi ve pasif ötenazi şeklinde ikiye

291 Olcay Bağcı, “Ötenazi Konusunda Hukukçular Üzerinde Bir Anket Çalışması”, Maltepe

Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Sayı.1, 2002, s.19; Özkara, Ötanazide Temel Kavramlar ve Güncel Tartışmalar, s.11.

292

Reid, s.418. 293

Örneğin bkz. İngiltere, Norveç ve Yeni Zelanda (Yener Ünver, “Türk Ceza Hukuku Açısından Ötanazi”, Hukuk ve Etik Boyutuyla Ötanazi, Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Disiplinlerarası Hukuk Çalışmaları Serisi, No.1, Nur Centel (drl.), İstanbul: XII Levha Yayıncılık, 2011, s.35-36). 294 Orlin, s.88 ve 130; Hodgson, s.378.

295 Reid, s.418. ABD ise yalnızca pasif ötenaziyi kabul etmektedir (İnceoğlu, Ölme Hakkı-Ötanazi, s.30). Ötenazi konusunda Uruguay, Meksika, Arnavutluk, Avustralya, Belçika, Almanya, Hindistan, Japonya, Lüksemburg, Hollanda, Yeni Zelanda, Norveç, İsviçre, İngiltere, ABD ve Ukrayna’daki hukuki durum için bkz. Yener Ünver, “Türk Ceza Hukuku Açısından Ötanazi”, Hukuk ve Etik

Boyutuyla Ötanazi, Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Disiplinlerarası Hukuk Çalışmaları Serisi, No.1,

Nur Centel (drl.), İstanbul: XII Levha Yayıncılık, 2011, ss.30-37; Hollanda, Fransa, Belçika ve Almanya’daki hukuki durum için bkz. Artuk ve Yenidünya, ss.128-136; Alman hukukunda ötenazi hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Gunnar Duttge, “Alman Hukukunda Ötanazi”, Hukuk ve Etik

Boyutuyla Ötanazi, Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Disiplinlerarası Hukuk Çalışmaları Serisi, No.1,

Nur Centel (drl.), İstanbul: XII Levha Yayıncılık, 2011, ss.213-241; Belçika hukukunda ötenazi hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Özkara, “Ötanaziye Farklı Bir Bakış: Belçika’da Ötanazi Uygulaması ve Ülkemizdeki Durum”, ss.110-116; Hollanda hukukunda ötenazi ve yardımlı intihar uygulaması hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. F. Pınar Ölçer, “Ötanazi ve Hekim Yardımlı İntihara İlişkin Hollanda Hukuku ve Uygulaması Üzerine Kavramsal Bir Bakış Açısı”, Hukuk ve Etik Boyutuyla Ötanazi, Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Disiplinlerarası Hukuk Çalışmaları Serisi, No.1, Nur Centel (drl.),

İstanbul: XII Levha Yayıncılık, 2011, ss.353-386; İsviçre hukukunda yardımlı intihar konusunda ayrıntılı bilgi için bkz. Jullian Mausbach, “İsviçre Hukukunda Yardımlı İntihar”, Hukuk ve Etik

Boyutuyla Ötanazi, Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Disiplinlerarası Hukuk Çalışmaları Serisi, No.1,

64

ayrılmaktadır: Aktif ötenazi, hastanın ölümünün tıbbi bir müdahale ile gerçekleştirilmesidir. Aktif ötenazide, doktor, sedasyon (sakinleştirme) sonrasında ani ölüme neden olacak özellikteki ölümcül dozdaki ilaçla hastanın yaşamını sonlandırmaktadır. Bu, genellikle, aşırı dozda bir potasyum klorür ya da barbiturat gibi maddelerin damardan hastaya enjekte edilmesiyle olmaktadır.296 Pasif ötenazi (ortötanazi) ise, dışarıdan hiçbir müdahale olmadan, yalnızca hastanın bir süre daha yaşamasını sağlayacak tedaviye son verilmesiyle gerçekleşir. Bu uygulamadaki amaç, hastanın ölümünün hızlandırılması suretiyle daha az acı çekmesini sağlamaktır.297 Aktif ötenazide, hasta, ölümü tercih ederek yaşama hakkından vazgeçmekte, kendisine öldürücü bir müdahale yapılmasını istemektedir. Pasif ötenazide ise, kendisine bir müdahale yapılmamasını ya da başlanan müdahalenin sona erdirilmesini istemektedir. Bu durumda, hasta, hem yaşamla ölüm arasında bir seçim yapmakta, hem de bedenine müdahale ettirmemek ya da yapılan müdahaleyi sonlandırmak istemektedir.298

Bilindiği üzere, bir kişiye ötenazi uygulanabilmesi için yaşıyor olması gereklidir. Yukarıda belirtildiği üzere, beyin ölümü gerçekleşen bir kişi artık ölmüş kabul edildiği için bağlı olduğu yaşam destek cihazının kapatılmasının, yaygın kullanılan ifadeyle, “fişinin çekilmesinin”, pasif ötenazi olarak değerlendirilemeyeceği düşünülmektedir.299

Ayrıca, hastanın içinde bulunduğu durum dikkate alınarak ötenazi ikiye ayrılabilir: İstemli (iradi/gönüllü/voluntary) ötenazide, hastanın iradesi açık bir şekilde ötenazi uygulanması yönündedir. İstemsiz (irade dışı/non-voluntary) ötenazi ise, hastanın koma, bitkisel yaşam gibi nedenlerle bilincini kaybettiği ve ötenaziyle ilgili iradesini

296 Bu arada, hastanın yaşam süresini kısaltmasına rağmen, acıyı dindirici bazı ilaçlar verilmesine, aktif ötenazinin bir türü olarak “dolaylı ötenazi” de denilmektedir (Bertil Emrah Oder, “Hak ve Özgürlükler Temelinde Ötanazi: Anayasa Hukuku Bakımından Bir Değerlendirme”, Hukuk ve Etik Boyutuyla

Ötanazi, Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Disiplinlerarası Hukuk Çalışmaları Serisi, No.1, Nur Centel

(drl.), İstanbul: XII Levha Yayıncılık, 2011, s.2; Namal, s.79).

297 Bağcı, s.20; Kaboğlu, s.165-166; Özkara, Ötanazide Temel Kavramlar ve Güncel Tartışmalar, s.19.

298 İnceoğlu, Ölme Hakkı-Ötanazi, s.154. 299 Benzer görüş için bkz. Bağcı, s.25.

65

dile getiremediği durumlarda uygulanan ötenazi türüdür.300

Burada, zaman zaman ötenazi ile karıştırılan “yardımlı intihar” ve “talep üzerine öldürme” kavramlarına da değinmek gerekmektedir. Yardımlı intihar, hastanın açık talebiyle doktorun, hastanın kendisini öldürebilmesi için gerekli bilgi ve malzemeyi sağlaması ve öldürücü enjeksiyonun bizzat hasta tarafından yapılmasıdır.301 Talep üzerine öldürme ise, bir kişinin rızasıyla, başka bir kişi tarafından öldürülmesidir. Burada, ötenazide olduğu gibi çaresiz ve çok ağır acılar veren bir hastalığın bulunması söz konusu değildir. Bu durum, Alman Ceza Kanunu’nun 216. maddesi gereğince kasten öldürme suçuna göre çok az bir ceza ile cezalandırılmaktadır. Diğer taraftan, Hollanda gibi bazı ülkelerde ise belirli şartlarda hukuka uygun kabul edilmektedir.302 Aktif ötenazinin uygulanmasıyla gerçekleşen bir öldürme eylemi, genellikle, ceza yaptırımına bağlanmıştır. Pasif ötenazi konusunda aktif ötenaziye göre daha ılımlı bir tavır alınmakta ve modern tedavi tekniklerinin "yaşayan ölü"lere (iyileşemez hastalara) uygulanmaması gerektiği savunulmaktadır.303

Aktif-pasif ötenazi ayrımının korunması ve pasif ötenaziye, genel olarak, daha sıcak bakılmasının nedeni olarak şu iki unsur ön plana çıkmaktadır: Birincisi, hastanın, pasif ötenazide ölme hakkı yanında beden bütünlüğünü koruma hakkını da öne sürüyor olmasıdır. Diğeri ise, ölümcül dozda iğne yapılmasının, tedavinin kesilmesinden çok daha fazla intihara yakın görünmesidir.304

Konuyla ilgili bazı uluslararası belgelere bakacak olursak;

Dünya Tabipler Birliği'nin305 hasta haklarıyla ilgili 1981 yılında yayınladığı Lizbon

300 İnceoğlu, Ölme Hakkı-Ötanazi, s.157.

301 Özkara, Ötanazide Temel Kavramlar ve Güncel Tartışmalar, s.19. Yardımlı intihar ile ötenazi arasındaki farklar hakkında daha ayrıntılı bilgi için bkz. Artuk ve Yenidünya, s.110-113.

302 Ünver, s.29; Artuk ve Yenidünya, s.110. 303

Kaboğlu, s.165-166. 304

İnceoğlu, Ölme Hakkı-Ötanazi, s.153-154.

305 Dünya Tabipler Birliği (World Medical Association), doktorları temsilen 17 Eylül 1947 tarihinde Paris’te kurulan uluslararası bir organizasyondur. Birlik, doktorların bağımsızlığının yanı sıra mümkün olan en yüksek ahlaki davranış ve çalışma standartlarını sağlamak amacıyla kurulmuştur (http://www.wma.net/en/60about/index.html 16 Eylül 2013).

66

Bildirgesi'nde,306 hastanın “yeterince bilgilendirildikten sonra tedaviyi kabul ya da ret etme hakkının” bulunduğu ifade edilmiştir. Ayrıca, “hastanın onurlu bir şekilde ölme hakkına” sahip olduğu da açıkça belirtilmiştir.307 Lizbon Bildirgesi, Dünya Tabipler Birliği tarafından 1995 yılında gözden geçirilmiş ve genişletilmiştir. Bildirge’nin yeni halinde de hastaların “yaşamlarının son döneminde insanca bakılıp onurlu bir şekilde ölme hakkına” sahip oldukları açıkça beyan edilmiştir (10/c. maddesi).308 Görüldüğü üzere, bu Bildirge’de, ötenazi, bir hasta hakkı olarak değerlendirilmektedir.

Diğer taraftan, 1994 yılında yayınlanan Amsterdam Bildirgesi’nde,309 hastaların çektikleri ıstırapların iyileştirilmesi hakkına sahip oldukları ifade edilmiştir (5.10). 4 Nisan 1997 tarihli Biyotıp Sözleşmesi’nde310 ötenazi konusuyla ilgili açık bir düzenleme bulunmamakla birlikte, 9. maddesine göre, “müdahale sırasında talebini iletebilecek durumda olmayan bir hastanın, tıbbi müdahale ile ilgili olarak önceden açıklamış olduğu isteklerin dikkate alınacağı” düzenlenmiştir.311 Dünya Tabipler Birliği’nin 1987 yılında kabul ettiği “Ötenazi Bildirisi”nde,312 ötenazi uygulamasının

306 34. Dünya Tabipler Birliği Genel Kurulu'nda (Eylül-Ekim 1981), Lizbon’da (Portekiz) benimsenmiştir (http://www.ttb.org.tr/kutuphane/belgeler2009.pdf 16 Eylül 2013).

307

Bağcı, s.21; http://sbu.saglik.gov.tr/hastahaklari/lizbon.htm (16 Mayıs 2013).

308 http://www.diskapieah.gov.tr/mevzuat/ULUSLARARASI/LIZBON%20BILDIRGESI.pdf (16 Mayıs 2013).

309 Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organisation) tarafından Avrupa’da hasta haklarının geliştirilmesi amacıyla 1994 yılında kabul edilmiştir (http://www.ism.gov.tr/hastahaklari/indir/ULUSLARARASI_HASTA_HAKLARI.pdf 16 Eylül 2013). 310

AK Parlamenterler Meclisi’nin, bir biyoetik sözleşmesi hazırlanmasına ilişkin 1160 (1991) sayılı Tavsiye Kararı doğrultusunda hazırlanmıştır. “Biyoloji ve Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi: İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesi” Avrupa Konseyi bünyesinde 4 Nisan 1997 tarihinde imzaya açılmıştır. Bu Sözleşme, “5013 Sayılı Biyoloji ve Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi: İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun”la Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 03.12.2003 tarihinde kabul edilmiştir. 20.04.2004 tarihli ve 25439 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir (Kalabalık, İnsan Hakları Hukuku, s.130 http://auhf.ankara.edu.tr/dergiler/auhfd-arsiv/AUHF-2006-55-01/AUHF-2006-55-01-Katoglu.pdf 16 Eylül 2013; http://sbu.saglik.gov.tr/hastahaklari/biyotipsozlesme.htm 16 Eylül 2009).

311 Hakeri, Tıp Hukuku, s.84-85; http://sbu.saglik.gov.tr/hastahaklari/amsterdam.htm (16 Mayıs 2013); http://www.biyoetik.org.tr/mevzuat/Uluslararasi/Biyotip.htm (16 Mayıs 2013).

312

Ekim 1987 tarihinde, Madrid’de, Dünya Tabipler Birliği’nin 39. Genel Kurul'unda kabul edilmiştir. Bu Bildirge’ye göre “Bir hastanın yaşamını, kendi ya da çok yakınlarının izni ile de olsa sonlandırmak

olan ötanazi etik değildir. Bu hekimi hastalığının son dönemlerinde olan bir hastanın doğal ölüm süreci

ile ilgili isteğine hürmet etmekten alıkoymaz” (http://www.wma.net/en/30publications/10policies/e13/

67 etik olmadığı ifade edilmiştir.313

Görüldüğü üzere, ötenazinin meşruluğu konusunda uluslararası belgelerde tutarlı bir yaklaşım ya da uzlaşma bulunmamaktadır.

Ayrıca, her doktorun mesleğine başlarken ettiği Hipokrat Yemini’nde,314 “insan yaşamına ana rahmine düştüğü andan ölümüne kadar saygılı olma ve onu koruma” ibaresi yer almaktadır.315 Aktif ötenazi, açıkça yasaklanmaktadır: “Benden talep edilse bile, hiç kimseye ne öldürücü ilaç vereceğim ne de öldürücü etkiye sahip bir şey

tavsiye edeceğim”.316 Yaşamın kutsallığı tezine dayanan bu yemin metni, etik açıdan

geçerliliğini hala muhafaza etmektedir.317

1.3.2.2. Ötenazi Hakkındaki Görüşler

Tarih boyunca, ötenaziyi savunan veya karşı çıkan birçok görüş ortaya atılmıştır. Örneğin, ötenaziyi savunan ve uygulayan Kevorkian,318 ötenaziyi ölümcül bir hastalığın pençesinde acı çeken bir kişinin kullandığı “son medeni hak” olarak nitelendirmiştir. Kişinin nasıl yaşayacağına karar vermeye hakkı olduğu kadar, nasıl öleceğine de karar vermeye hakkı olduğunu ileri sürmüştür.319

Ötenazi uygulayan kişiye herhangi bir ceza verilmemesini savunan ve intihar ile ötenaziyi birbirlerine yakın kavramlar olarak kabul eden görüşe göre, intiharı

313

Hakeri, Tıp Hukuku, s.654; http://ilef.ankara.edu.tr/akildefteri/yazi.php?yad=298 (16 Mayıs 2013). 314 Hipokrat Yemini, adını antik çağda yaşamış olan ve İyonya bilgini Hipokrat’tan (Hippokrates) almıştır. Yemin metni ülkeden ülkeye az da olsa değişiklik gösterebilmektedir (http://tr.wikipedia.org/wiki/Hipokrat_Yemini 16 Eylül 2013). İkibin yıldan beri mesleğe adım atan tüm doktorların okuduğu Hipokrat Yemini sanılanın aksine Hipokrat’ın kendisi tarafından değil muhtemelen oğlu ya da öğrencilerinden biri tarafından İsa'dan önce 5. yüzyılda yazıya dökülmüştür. Hipokrat Yemini, tıbbi etikle ilgili bilinen en eski metin ve hekimlik sanatının önemli sembollerinden birisi olarak kabul edilmektedir. Herhangi bir bağlayıcılığı ve yasal yaptırımı olmamasına rağmen hekimlik tarihi ve yasaları açısından önem taşımaktadır (http://www.bursaonkoloji.gov.tr/onkoloji/hipokrat.jsp 16 Eylül 2013).

315 Bağcı, s.20. 316

İnceoğlu, Ölme Hakkı-Ötanazi, s.170. 317

Namal, s.73.

318 ABD’de, aktif ötenazi ve intihara yardım yasak olmasına rağmen, bir doktor olan Kevorkian’ın icat ettiği intihar makineleri ile çok sayıda ölümcül hasta, yaşamına son vermiştir. Jüri, Kevorkian hakkında beraat kararı vermiştir (İnceoğlu, Ölme Hakkı-Ötanazi, s.252).

68

cezalandırmayan kanun, öldürme eyleminin başkasına yaptırılmasını da cezalandırmamalıdır.320

Doktorun ötenazi uyguladığı için sorumlu tutulamayacağı, suçun manevi unsuru olan kast açısından da savunulmuştur. Bu görüşe göre, ötenazide hastaya zarar verme kastı değil, tam tersine hastanın acılarına son verme kastı bulunduğu için adam öldürme suçundan bahsedilemez.321 Failin saiki, mağdura acı çektirmek değil, sadece onun acılarına tatlı bir şekilde sona erdirmektir. Hastasını rahata kavuşturan doktor, insani ve ahlaki saiklerle hareket etmiştir.322

Ötenaziyi, illiyet bağı açısından değerlendiren bir başka görüşe göre ise, hekimin eylemi, ölümü meydana getirecek diğer sebebin yerine geçmiştir. Ölüm, hekimin eylemi nedeniyle değil, bundan önce gelen doğal fizyolojik bir unsur (hastalık) nedeniyle meydana gelmektedir. 323

Hasta yönünden ötenaziyi değerlendiren görüşe göre, kişinin yaşama hakkı, en önemli hakkıdır ve özenle korunması gerekir. Ancak, doğal ihtiyaçların bile onurlu bir şekilde karşılanamaması, özgürlük ve otonomi gibi temel insani özelliklerin yitirilmesi durumunda, yaşama hakkı daha dar bir şekilde yorumlanmalıdır. İnsan, şartlar ne olursa olsun yaşamaya mahkûm edilmemelidir.324 Bu görüşe göre, "biçimsiz, beyinsiz, bitkisel hayatı olan, hiçbir içgüdüsel tepkisi olmayan, ölüme kadar kaderi sadece uyumak, yemek, içmek, inlemek ve çürümek olan" bir hastanın yaşamasının anlamı yoktur.325

Bütün bu argümanları kabul etmeyen ve ötenaziye karşı çıkan pek çok görüş mevcuttur:

İnsan değeri açısından ötenaziye karşı çıkanlara göre, sağlık durumu ne olursa olsun hiçbir yaşam, diğerinden daha az değerli değildir. Bu nedenle, doktor, her durumda bütün imkânları kullanarak hastayı kurtarmaya ya da en azından yaşamını uzatmaya

320 Bayraktar, s.151. 321

Bayraktar, s.151-152. 322

Dönmezer ve Erman, s.79; Doğan Soyaslan, Ceza Hukuku Özel Hükümler, 8.Baskı, Ankara: Yetkin Yayınları, 2010, s.145.

323 Bayraktar, s.151. 324 Bağcı, s.22. 325 Bayraktar, s.151-152.

69 çalışmak zorundadır.326

Bu görüşe göre, yaşama hakkı üzerinde tasarruf geçerli değildir. Bir kimsenin intihar etmek suretiyle yaşamına son verebileceği ve intihara teşebbüs ettiği takdirde cezalandırılamayacağı doğrudur. Ancak, bu durumdan, intihar etmek isteyen bir kişinin kendisini öldürme eylemini başka birisine yaptırabileceği, dolayısıyla talep üzerine bir kişiyi öldüren failin eyleminde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucu çıkarılamaz.327 Zira eğer intihar neticesinde ölüm gerçekleşmişse kişiyi cezalandırmak zaten fiilen imkânsızdır. İntihar teşebbüs aşamasında kalmışsa, bu durumda da eylemin mağduru ile faili aynı kişide birleşmektedir. Dolayısıyla, kendisine karşı yapmış olduğu bir eylemden dolayı aynı kişinin cezalandırılması makul gözükmemektedir. Oysaki ötenazi de fail ve mağdur farklı kişilerdir.

Ötenazi karşıtlarına göre, bu uygulama, doktor hatası nedeniyle meydana gelen ölümlerin örtbas edilmesi vb. şekillerde, her zaman kötüye kullanılabilir.328

Tıbbın hızlı gelişimi karşısında da ötenazi uygulaması eleştirilmiştir. Bu eleştirinin temel dayanakları şu şekilde özetlenebilir: Bugün için tedavisi mümkün olmayan bir hastalık için, birkaç yıl sonra, yeni tedavi yöntemleri bulunabilmektedir. Bu nedenle, hastalığın tedavisinin mümkün olmadığının kesin olarak kabulü mümkün değildir.