• Sonuç bulunamadı

Yaşamın Kuvvetlere Göre Yorumlanması

Birinci Bölüm: Güç İstenciyle Yaşamı Onaylamak

1.1. Yaşamın Kuvvetlere Göre Yorumlanması 1.1.1. Soybilim Yöntemi

“Nietzsche felsefi bir niyet olarak, düşünceyi nihilizminden ve onun biçimlerinden kurtarmayı hedeflemektedir. Bu, yeni bir düşünme biçimini, düşüncenin bağlı olduğu ilkenin altüst edilmesini, soybilimsel ilkenin kendisinin düzeltilmesini, bir “dönüşümü” içerir.”23 Bu bölüm, “nihilizm” kavramının doğru anlaşılması için bilinmesinin gerekli olduğu düşünülen soybilim yöntemini anlatmayı amaçlamaktadır.

Nietzsche’nin “Değerlerin Yeniden Değerlendirilmesi” projesinin en genel amacı, felsefeye anlam ve değer kavramlarının eleştirisini dâhil etmektir. Aslında bir anlamda başarılı da olmuştur. Tam olarak isteyeceği biçimde olmasa bile, onun yöntemi, sosyal bilimler ve felsefeyi hala beslemektedir. Bu anlamda, “onun kurduğu ve tasarladığı şekilde değerler felsefesi, eleştirinin etkili bir uygulamasıdır; bütünsel eleştiriyi gerçekleştirmenin, yani “çekiç darbeleriyle” felsefe yapmanın tek biçimidir.”24

Değerlerin değeri, onları oluşturanın varlık tarzından kaynaklanır. Nietzsche’ye göre, değerlendirme edimi, değerlendirenin ve yargıda bulunanın, varoluş biçimiyle alakalı bir durumdur. “Bu yüzden her zaman varoluş şeklimize ya da yaşam biçimimize göre hak ettiğimiz inanç, duygu ve düşüncelerimiz vardır. Yüksekli ve alçaklık, soyluluk ve bayağılık değer değildirler, ama değerlerin kendi değerlerinin türetildiği diferansiyel öğeyi temsil ederler.”25

Nietzsche, değerlerin değerlendirilmesi için birbirinden ayrılamayacak iki unsuru içeren bir yöntem sunmaktadır. Bu yöntemin adı soybilimdir; “1) Her şeyi, herhangi bir

23 Deleuze, NVF, s.55

24 Deleuze, NVF, s.13

25 Deleuze, NVF, s.14

12

değerin tüm kökenlerini bir değere bağlamak; 2) ama aynı zamanda bu değerleri de, onların değerini belirleyen, onların kökeni olabilecek bir şeye bağlamak.”26 Nietzsche’ye kadar felsefe tarihinde filozoflar her defasında bu yöntemlerden; ya ilkini yahut ikincisi kullanmayı denemişler, bu sebeple hep bir nihilizme mahkûm olmak durumda kalmışlardır. Deleuze, bu iki tavrı şöyle özetlemektedir: “Bir yandan, var olan değerlerin sınırlamasını yapmakla yetinen ya da şeyleri kurulu değerler adına eleştirmekle yetinen, ama değerlerin kendisini eleştirel olmaktan çıkaran “felsefe işçiliği” tavrı bulunmaktadır. Diğer yandansa, değerleri nesnel olduğu varsayılan sıradan olgulardan, basit olgulardan türeterek eleştiren veya onlara saygı gösteren, yararcılar, bilginlerdir.”27 İki öğeyi de birlikte kullanarak bir yöntem geliştiren ilk kişi Nietzsche’dir. Nietzsche, gerçek filozofun Kant’ta olduğu gibi bir dava yargıcı ya da yararcılardaki gibi bir mekanisyen tavırda olmayacağını, onun sadece bir soybilimci olması gerektiğini düşünmektedir.

Nietzsche, soybilimi değerlerin değerinin kaynağını gösteren öğe olarak görmektedir.

Bu anlamda soybilim bize kökendeki hiyerarşiyi öğreten yöntemdir. Kökendeki soyluluğu ve bayağılığı, soyluluğu ve dekadansı, efendiyi ve köleyi ifade eder. Deleuze, Nietzsche ve Felsefe kitabında soybilimi şöyle açıklamaktadır: “Soybilim hem kökenin değeri hem de değerlerin kökeni demektir. Soybilim, değerlerin mutlaklık özelliğine karşı çıktığı gibi, onların yararcılık ve görelik özelliklerine de karşı çıkar. Soybilim, değerlerin değerinin kaynaklandığı diferansiyel öğe demektir. O halde soybilim köken ve doğuş olduğu kadar, kökendeki mesafe veya fark da demektir.”28 Soybilim yöntemi esas tamamlanışını “güç istenci” kavramında bulmaktadır. Bu husus ikinci bölümde ayrıntılı olarak incelenecektir.

26 Deleuze, NVF, s.14

27 Deleuze, NVF, s.15

28 Deleuze, NVF, s.15

13

Değerlerin değerinin belirlenmesinde soybilim yönteminin yanında “belirtibilim” ve

“tipoloji” olmak üzere iki yöntem daha bulunmaktadır. Bir sonraki bölümde bu iki yöntem ele alınacaktır.

1.1.2. Kuvvet Kavramı

Nietzsche, anlamlandırma ve değerlendirme yöntemini üç aşamada sunmaktadır. Bu aşamalardan ilki; şeyleri, onları üreten kuvvetlerde araması gereken belirtiler olarak inceleyen belirtibilim yöntemidir. İkinci aşama tipolojidir; kuvvetlerin kendilerini nitelikleri açısından, etkin veya tepkisel olarak yorumlayan yöntemdir. Son olarak ise, “Güç istencinin” diferansiyel öğe olarak bulunduğu kuvvetlerin kaynağındaki “hiyerarşiyi” ortaya çıkaran soybilim yöntemidir. Deleuze’un yorumuyla bu anlamda filozof, belirtibilimci, tipolojist ve soybilimcidir. “Geleceğin filozofu’nun Nietzscheci üçlemesini biliyoruz: Hekim filozof (belirtileri yorumlayan filozof), sanatçı filozof (tipleri belirleyen sanatçı), yasakoyucu filozof (sırayı, soyağacını belirleyen yasakoyucu)”29

Bu bölümde, Deleuze’un sınıflandırmasında tipoloji yöntemine denk gelen, anlam ve değerlerin belirlenmesinde kuvvetlerin rolü anlatılacaktır.

Nietzsche, yaşamdaki her şeyi kuvvetler arası ilişki de bulunan fenomenler olarak görmektedir. Ona göre, nesnenin kendisi kuvvettir, bir kuvvetin ifadesidir. “Üzerinde egemenlik kurulmamış hiçbir nesne (fenomen) yoktur, çünkü nesnenin kendisi bir görünüş değil, bir kuvvetin ortaya çıkışıdır.”30 Bu bağlamda Nietzsche, bir şeyin anlamını, o şeyin hangi kuvvetler tarafından ele geçirildiğini, sarıldığını, kullanıldığını ya da hangi kuvveti ifade ettiğini bilmekle öğrenebileceğimizi söyleyecektir.

29 Deleuze, NVF, s. 103

30 Deleuze, NVF, s.20

14

Kuvvetin ne anlama geldiğine biraz daha yakından bakacak olursak şöyle ifade edilebilir: Bir kuvvet diğer kuvvetlerle özsel olarak ilişki içerisindedir. Kuvvetin mahiyeti başka bir kuvvetle ilişkisinde oluşur. Bu ilişki kuvvetlerin nicelik farklarıdır. Ama aynı zamanda bu nicelik farkı kuvvetlerin niteliklerine tekabül eder. Kuvvetin özü diğer kuvvetlerle ilişkisinde yani nicelik farkındadır. “Basit nicelik farklarını, nicelikten tamamen farklı bir şey olarak, yani birbirine indirgenemeyen nitelikler olarak kavramaktan alamıyoruz kendimizi.”31 Bu bağlamda Nietzsche, şeyleri, indirgenemez kuvvetlerin çoğulluğundan oluşmuş çoklu olgular olarak görmektedir; onun birliği de çoklu bir olgunun birliğidir, yani “tahakküm birliği”dir. “Kuvvetin varlığı çoğuldur; kuvveti tekil olarak düşünmek tam bir saçmalık olurdu. Bir kuvvet egemenliktir, ama aynı zamanda üzerinde egemenlik kurulan nesnedir de.

Kuvvet, uzaktan uzağa eyleyen ve edilginleşen bir kuvvetler çoğulluğudur.”32 O halde kuvvetin bir yanıyla yöneten ama öbür yanıyla ise yönetilen ikili bir boyutu olduğu sonucuna varılmaktadır. Nietzsche, soybilimdeki bu hiyerarşik boyutu şöyle ifade etmektedir:

Hiçbir kuvvet kendi gücünden vazgeçmez. Nasıl ki yönetim bir taviz öngörüyorsa, rakibin mutlak kuvvetinin de yenilgiye uğramadığı, asimile olmadığı ve çözülmediği kabul edilir. İtaat etmek ve yönetmek, bir yarışmanın iki biçimidir.33

Bir nesne de üstün ya da yöneten kuvvetler etkin, aşağı ya da yönetilen kuvvetler de tepkisel olarak adlandırılır. Her kuvvet itaat etmek yahut emretmek yönünden diğer kuvvetlerle ilişki içerisindedir. Zaten bir nesneyi tanımlayan şey de yöneten ya da itaat eden bu kuvvetler arasındaki bu ilişkidir. Deleuze, Nietzsche’nin şeylerin özüne dair bu yaklaşımını şöyle ifade etmektedir: “Etkin ve tepkisel, kuvvetin kuvvetle ilişkisini ifade eden kökensel

31 Nietzsche, Gİ, II, 108

32 Deleuze, NVF, s.20

33 Nietzsche, Gİ, II, 91

15

niteliklerdir. Çünkü ilişkiye geçen kuvvetlerden her birinin niceliksel farklılığına tekabül eden bir niteliği olmadığı sürece, bu kuvvetlerin bir niceliği de olamaz. Niceliklerine uygun olarak nitelendirilmiş kuvvetlerin, etkin ve tepkisel kuvvetlerin arasındaki bu farkı hiyerarşi olarak adlandıracağız.”34 Bu bağlam da hiyerarşi kökensel bir olgudur, soybilim yönteminden ayrılamayacak derecede önemli bir olgu.

Etkinlik ve tepkisellik kuvvetin niteliğine göre ayrılmış iki özelliğidirler. Kuvvetlerin kökeninde birlikte varoluş ilişkisindedirler ve her etkinlikte bir olumlama her tepkisellikte ise bir olumsuzlama bulunmaktadır. Etkin ve tepkisel, kuvvetin kökensel niteliklerini ifade ederler, ama olumlu ve olumsuz, güç istencinin temel nitelikleridir. “Olumlamak ve yadsımak, değer vermek ve değersizleştirmek güç istencini, etkide ve tepkide bulunmak ise kuvveti ifade eder. Ve tepkisel kuvvetlerin kuvvet olmaktan çıkmaması gibi, yâdsıma istenci ve nihilizm de güç istencine dâhildirler.”35 Kuvvetleri etkin ve tepkisel oluşunun olumlama ve olumsuzlama ile bağıntısına güç istenci bölümünde daha ayrıntılı bir biçimde değinilecektir.

Nietzsche’de kuvvet kavramının önemi, anlamın ve değerlerin kurucu öğesi olmasından kaynaklanmaktadır. Bir şeyin anlamı kuvvetlerden oluşan o şeyin niteliğinde görünür. Nitelik ise, nicelik farkından çıkarılır. O halde Nietzsche’ye göre, anlam ve değerlendirmenin geldiği yer, yani değerlerin değerinin kaynağı, soybilim yönteminde ortaya çıkan kuvvetler hiyerarşisi olarak belirlenmektedir. Bu anlamda nihilizmin neden Nietzsche tarafından eleştiriye tabi tutulduğu ve aslında ne anlama geldiği ortaya çıkmaktadır. Nihilizm, şeylerin değerlerinin yanlış yöntemle belirlenmesidir. Nietzsche’nin sunmuş olduğu soybilim yöntemini fark etmeyip tepkisel kuvvetlerin etkisinde şeyleri değerlendirme gayretidir.

Buraya kadar “soybilimin ve kuvvetlerin”, “anlamın ve değerin” belirlenmesindeki rollerini ifade ettik. Bir sonraki bölümde anlamın ve değerin belirlenmesi ve nihilizmin

34 Deleuze, NVF, s.61

35 Deleuze, NVF, s.77

16

aşılmasında son ve aslında en önemli aşama olan “güç istenci” kavramı ve onun olumlama ve olumsuzlama nitelikleri ele anlatılacaktır.

1.2. Yaşamın Güç İstencine Göre Değerlendirilmesi

Benzer Belgeler