• Sonuç bulunamadı

* P<0.05

Tablo 9 incelendiğinde, çocukların DDÖ’nin işbirliği boyutunda elde ettikleri ortalama puanlarında okul öncesi eğitim kurumuna devam süresine göre istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığı ortaya çıkmıştır (P>0.05). Ancak sosyal ilişkiler boyutunda elde ettikleri ortalama puanlarında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğu saptanmıştır (P<0.05). Buna göre, okul öncesi eğitim kurumuna bir yıldan fazla devam edenlerde puanlar anlamlı derecede yüksek görülmektedir.

Field (1997), okul öncesi dönemdeki bakım durumları ile ilköğretim okulundaki davranış ve performanslarını incelediği çalışmasında, okul öncesi eğitim alan çocukların ilköğretim okulunda da sosyal becerilerindeki farkın devam ettiğini, daha fazla arkadaş edindiklerini, sosyal faaliyetlerde daha etkin olduklarını, akranları arasında daha popüler çocuklar olduklarını saptamıştır.

Çimen (2000), okulöncesi eğitim kurumuna gitme süresinin çocuğun psiko- sosyal gelişiminde etkili olduğunu bulmuştur. Buna göre 7-12 aydır okulöncesi eğitime devam edenler, diğerlerine göre daha yüksek puan ortalamasına sahip olmuşlardır.

Dinç (2002), anaokuluna 2 yıl devam edenlerin 1 yıl devam edenlere göre sosyal gelişim düzeylerinin daha yüksek olduğunu bulmuştur.

Baran (2005), çalışmasında Davranış Derecelendirme Ölçeği’nin işbirliği ve sosyal ilişkiler boyutları ile anaokuluna devam süresi değişkeni arasında anlamlı bir

etme süresine göre çocukların sosyal davranışlarında farklılık olduğu sonucunu desteklemektedir.

Araştırma sonucunda işbirliği boyutunda da istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmamasına rağmen okul öncesi eğitim kurumuna 1 yıldan fazla devam edenler grubunda ortalama puanının daha yüksek olduğu görülmektedir. Bu sonucun çıkmasının nedeni, öğretmenlerin okulda işbirliğine yönelik etkinlik düzenlemeleri ve çocukların süreç içinde işbirliğine yönelik davranışlarını geliştirmeleri olabilir.

Örnekleme alınan çocukların DDÖ’den elde ettikleri ortalama puanların okul dışında ilgilendiği etkinliklere göre Man Whitney testi sonuçları Tablo 10’da verilmiştir.

Testi Sonuçları Davranış Derecelendirme Ölçeği Boyutları Okul Dışında İlgilendiği Bir Etkinlik N X S Sıra Ortalaması Man Whitney P Var 20 62,300 16,667 55,225 İşbirliği Ölçeği

Toplam Puanı Yok 81 57,086 11,240 49,957

725,5 0,471 Var 20 69,900 8,723 61,550 Sosyal İlişkiler Ölçeği Toplam Puanı Yok 81 64,728 9,297 48,395 599 0,072

Tablo 10 incelendiğinde, çocukların DDÖ’nin hem işbirliği hem de sosyal ilişkiler boyutlarından elde ettikleri ortalama puanlarında okul dışında ilgilendikleri etkinliğe göre istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığı ortaya çıkmıştır (P>0.05). Ancak istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmamakla birlikte iki boyut içinde var diyenlerde puanlar yok diyenlere göre yüksek görülmektedir.

Çimen (2000), de çocuğun okulöncesi dönemde, okul dışında ilgilendiği etkinlik türünün (bale, jimnastik futbol v.b.) psiko-sosyal gelişimde anlamlı bir farklılık yarattığını bulmuştur. Buna göre en yüksek puanı, müzik-resim ile ilgilenen çocukların aldığı saptanmıştır.

Araştırma sonucunda elde edilen verilere göre, çocukların okul dışında %5.0’inin bale, jimnastik v.b., %2.0’sinin futbol, voleybol, basketbol v.b. ve %12.9’unun ise müzik, resim ile ilgilendiği bulunmuştur. Ancak okul dışında ilgilendikleri etkinliğe göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılığın bulunmamasının nedeni, ilgilenilen etkinlikte bulunulan süreden ya da etkinlikte geçirilen sürenin tam olarak doyurucu olmayışından kaynaklanabilir.

Tablo 11: Çocukların Davranış Derecelendirme Ölçeğinden Elde Ettikleri Ortalama Puanların Okul Öncesi Eğitim Kurumuna Başlamadan Önce Bakımını Üstlenen Kişilere Göre Kruskall-Wallis Testi Sonuçları

Davranış Derecelendirme

Ölçeği Boyutları

Okul Öncesi Eğitim Kurumuna Başlamadan Önce Bakımını Üstlenen Kişi N X S Sıra Ortalaması KWH (Ki-Kare) Sd P Anne-Baba 39 58,846 13,449 49,974 Yakın Bir Akraba 39 58,974 12,583 54,641

İşbirliği Ölçeği

Toplam Puanı Bakıcı 23 55,435 11,110 46,565

1,180 2 0,554

Anne-Baba 39 65,872 9,916 49,090

Yakın Bir Akraba 39 64,718 9,271 49,487

Sosyal İlişkiler Ölçeği

Toplam Puanı Bakıcı 23 67,304 8,762 56,804

1,176 2 0,555

Tablo 11 incelendiğinde, çocukların DDÖ’nin hem işbirliği hem de sosyal ilişkiler boyutlarından elde ettikleri ortalama puanlarında okul öncesi eğitim kurumuna başlamadan önce bakımını üstlenen kişiye göre istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığı ortaya çıkmıştır (P>0.05).

Çimen (2000), okulöncesi dönemde çocuğun bakımını üstlenen kişinin çocuğun psiko-sosyal gelişimde etkili olduğunu bulmuştur. Ancak yalnızca psiko- sosyal gelişimin sorumluluk boyutuna ait puanlarda anlamlı bir farklılığın olduğu saptanmıştır. Anaokulundan önce kreşe giden çocuklar sosyal puan açısından en yüksek puanı almışlardır.

Gizir (2002), 4-5 yaş çocuklarında, anaokuluna gitmeden önce bakımını üstlenen kişinin, çocukların sosyal davranış puanlarında herhangibir farklılık yaratmadığını bulmuştur. Gizir’in çalışmasının bu sonucu araştırmayı desteklemektedir.

tutumların gösterilmesi olabilir. Ancak bakıcıların sosyal ilişkilerdeki ortalamalarındaki yükseklik dikkati çekmektedir. Bu durum çocukların bu dönemde ev dışındaki bir insanla en az yarım gün birlikte olması ve bazı sosyal davranışları uygulama fırsatı bulmasından kaynaklanabilir.

Örnekleme alınan çocukların DDÖ’ den elde ettikleri ortalama puanların evde televizyon karşısında kalma sürelerine göre Kruskall-Wallis testi sonuçları Tablo 12’ de verilmiştir.

Tablo 12: Çocukların Davranış Derecelendirme Ölçeğinden Elde Ettikleri Ortalama Puanların Evde Televizyon Karşısında Kalma Sürelerine Göre Kruskall-Wallis Testi Sonuçları

Davranış Derecelendirme Ölçeği Boyutları Evde Televizyon Karşısında Kalma Süresi N X S Sıra Ortalaması KWH (Ki-Kare) Sd P 1 Saatten Az 23 57,348 13,862 47,109 1-2 Saat 55 59,036 13,225 52,627 İşbirliği Ölçeği Toplam Puanı 3-4 Saat Ve Fazlası 23 56,696 9,636 51,000 0,577 2 0,749 1 Saatten Az 23 65,696 9,541 47,261 1-2 Saat 55 65,527 10,163 50,191 Sosyal İlişkiler Ölçeği Toplam Puanı 3-4 Saat Ve Fazlası 23 66,348 7,377 56,674 1,283 2 0,527

Tablo 12 incelendiğinde, çocukların DDÖ’nin hem işbirliği hem de sosyal ilişkiler boyutlarından elde ettikleri ortalama puanlarında evde televizyon karşısında kalma süresine göre istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığı ortaya çıkmıştır (P>0.05).

Peri (1997), tarafından yapılan araştırma sonucunda okulöncesi dönemde bulunan çocukların hafta içi televizyonu günde en fazla 1-1.5 saat, hafta sonu ise 2-3

yönünde değişik düşünceler belirtilmiştir.

Gizir (2002), 4-5 yaş çocuklarında, bir günde toplam televizyon izleme süresinin, sosyal davranışın işbirliği ve sosyal ilişkiler boyutlarından alınan puanlarda anlamlı bir farklılığa neden olduğunu saptamıştır. Günde 5 saat ve daha uzun süre izleyenler sosyal davranış boyutunda diğerlerine göre daha düşük puan almışlardır. Günde 1-2 saat izleyenler ise işbirliği ve sosyal ilişkiler puan ortalamalarında en yükseğe sahip olmuşlardır. Araştırma bulgusunda da televizyon izleme süresi 1-2 saat olanların, işbirliği boyutunda ortalama puanlarınının daha yüksek olduğu görülmektedir.

Araştırma bulgusu ile paralel olarak, Çimen ve Baran (2001) ise , anaokuluna devam eden beş-altı yaş çocuklarında psiko-sosyal gelişimin incelenmesi konulu çalışmasında, televizyon izleme süresinin psiko-sosyal gelişime ait puanlarda anlamlı bir farklılık yaratmadığını saptamıştır.

Örnekleme alınan annelerin EKDDÖ’den elde ettikleri ortalama puanların yaşlarına göre Kruskall-Wallis testi sonuçları Tablo 13’de verilmiştir.

Sonuçları Ebeveyn Kendi Davranışını Değerlendirme Ölçeği Boyutları Yaş N X S Sıra Ortalaması KWH (Ki-Kare) Sd P İkili Karşılaş Tırma <30 33 9,212 1,023 53,394 31-35 47 9,085 1,100 49,787 İlgi ve Sefkat Gösterme >36 21 9,190 0,814 49,952 0,379 2 0,827 <30 33 8,909 1,444 55,106 31-35 47 8,872 1,209 51,543 Amaçlara Ulaşmada Yardımcı Olma >36 21 8,571 1,165 43,333 2,306 2 0,316 <30 33 9,152 0,906 53,394 31-35 47 9,085 0,974 52,032 Tutarlı Disiplin >36 21 8,619 1,564 44,929 1,325 2 0,516 <30 33 7,818 1,446 57,000 31-35 47 7,553 1,157 50,106 Standartların Belirginliği >36 21 7,095 1,640 43,571 3,296 2 0,192 <30 33 4,576 1,582 42,848 31-35 47 5,383 1,860 55,521 Koruyuculuk >36 21 5,238 1,921 53,690 3,954 2 0,138 <30 33 8,879 1,495 50,182 31-35 47 9,064 1,495 55,106 Fiziksel Cezalandırma >36 21 8,333 1,906 43,095 3,005 2 0,223 <30 33 5,364 1,319 51,773 31-35 47 5,319 1,353 50,245 Başarı İçin Baskı >36 21 5,381 1,284 51,476 0,063 2 0,969 <30 33 18,030 3,167 49,894 31-35 47 18,234 3,218 52,319 Duygusal Cezalandırma >36 21 17,952 3,339 49,786 0,180 2 0,914 <30 33 5,212 1,293 52,197 31-35 47 4,936 1,241 44,702 Ayrıcalıklardan Yoksunlaştırma >36 21 5,714 0,902 63,214 6,471 2 0,039* 1-3* 2-3* *P<0.05

Tablo 13 incelendiğinde, annelerin EKDDÖ’nin boyutlarından elde ettikleri ortalama puanlarında yaşlarına göre ayrıcalıklardan yoksunlaştırma boyutunda istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğu belirlenmiştir (P<0.05). Diğer boyutlarda ise anlamlı bir fark elde edilememiştir (P>0.05).

Ancak istatistiksel olarak anlamlı olmamakla birlikte, 30 yaşından küçük olanlar grubunda ortalama puanları ilgi ve şefkat gösterme boyutunda yüksek ve

olabilir.

Yine istatistiksel olarak anlamlı olmamakla birlikte, amaçlara ulaşmada yardımcı olma, tutarlı disiplin, standartların belirginliği ve fiziksel cezalandırma boyutunda 36 yaşından büyük olanlar grubunda puanlar daha düşük görülmektedir. Bu durumda amaçlara ulaşmada yardımcı olma, tutarlı disiplin ve standartların belirginliği boyutlarında olumsuzluk yönünde, fiziksel cezalandırmada ise olumluluk yönünde artış vardır. Bunun nedeni annelerin ileri yaşlarda çocuk ile yaş farkının çok olması nedeni ile çocuğu ile empati kuramaması olabilir. Ancak buna karşın fiziksel ceza boyutunda daha düşük puan almalarının nedeni ise genç annelerin anneliğin gerektirdiği bazı davranışları yapmaya hazır olmamalarından kaynaklandığı düşünülebilir.

Ayrıcalıklardan yoksunlaştırma boyutuna bakıldığında, 36 yaşından büyük olan annelerin puanları diğer gruplara göre anlamlı derecede yüksek görülmektedir (P<0.05). Bu sonuç annelerin davranışlarındaki, olumsuzluğun arttığını göstermektedir. Annelerin ilerleyen yaşları nedeniyle çocuğunun olumsuz davranışlarını değiştirmek için kendisinde yeterli istek ve enerjiyi bulamaması bu sonucu ortaya çıkarmış olabilir.

Araştırma sonucunda ayrıcalıklardan yoksunlaştırma boyutu dışındaki diğer boyutlarda istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunamamıştır. Annelerin davranışlarına ilişkin yapılan birçok çalışmada da, anne yaşının davranışlarını etkilemediği bulunmuştur. Ömeroğlu (1996), okul öncesi dönemde çocuğun terbiyesinde annenin rolü ve annelerin çocuk yetiştirme tutumları ile ilgili yaptığı çalışmasında, anne tutumlarının demografik bilgilere göre farklılaşıp farklılaşmadığını araştırdığı çalışmasında da anne tutumlarının yaşlarına göre farklılık göstermediğini bulmuştur.

Çakıcı (2006), alt ve üst sosyoekonomik düzeydeki ailelerin aile işlevlerinin, anne-çocuk ilişkilerinin ve aile işlevlerinin anne-çocuk ilişkilerine etkisinin incelenmesi konulu araştırmasında, alt ve üst sosyo ekonomik düzey grupları

Örnekleme alınan annelerin EKDDÖ’den elde ettikleri ortalama puanların öğrenim düzeylerine göre Man Whitneyh testi sonuçları Tablo 14’de verilmiştir.

Ebeveyn Kendi Davranışını Değerlendirme

Ölçeği Boyutları

Öğrenim Düzeyi N X S Sıra Ortalaması Man Whitney P Üniversite Mezunu Değil 48 9,396 0,792 57,063 İlgi ve Şefkat Gösterme Üniversite Mezunu 53 8,925 1,141 45,509 981 0,033* Üniversite Mezunu Değil 48 8,896 1,341 53,646 Amaçlara Ulaşmada

Yardımcı Olma Üniversite Mezunu 53 8,755 1,223 48,604

1145 0,366 Üniversite Mezunu Değil 48 9,208 1,010 56,313 Tutarlı Disiplin Üniversite Mezunu 53 8,830 1,172 46,189 1017 0,066 Üniversite Mezunu Değil 48 7,542 1,443 50,167 Standartların Belirginliği Üniversite Mezunu 53 7,547 1,324 51,755 1232 0,767 Üniversite Mezunu Değil 48 4,813 1,875 46,698 Koruyuculuk Üniversite Mezunu 53 5,340 1,720 54,896 1065,5 0,155 Üniversite Mezunu Değil 48 9,104 1,341 54,479 Fiziksel Cezalandırma Üniversite Mezunu 53 8,623 1,778 47,849 1105 0,211 Üniversite Mezunu Değil 48 5,375 1,393 52,281 Başarı İçin Baskı Üniversite Mezunu 53 5,321 1,252 49,840 1210,5 0,667 Üniversite Mezunu Değil 48 18,271 3,227 51,948 Duygusal Cezalandırma Üniversite Mezunu 53 17,962 3,192 50,142 1226,5 0,756 Üniversite Mezunu Değil 48 5,604 1,216 61,479 Ayrıcalıklardan Yoksunlaştırma Üniversite Mezunu 53 4,811 1,110 41,509 769 0,000* *P<0.05

Tablo 14 incelendiğinde, annelerin EKDDÖ’nin boyutlarından elde ettikleri ortalama puanlarının arasında öğrenim düzeylerine göre ilgi ve şefkat gösterme ve ayrıcalıklardan yoksunlaştırma boyutlarında istatistiksel olarak anlamlı bir fark

mezunlarında anlamlı derecede düşük olduğu tespit edilmiştir (P<0.05). Yani üniversite mezunu olanlarda olumsuzluk yönünde artış saptanmıştır. Bu sonuçların elde edilmesinin nedeni, annelerin öğrenim düzeyi yükseldikçe, iş hayatına atılması, kendisine farklı uğraşlar bulması, zamanının büyük bir bölümünü dışarıda geçirmesi, dolayısı ile çocuk ile iyi iletişim kuramaması olabilir.

Ayrıcalıklardan yoksunlaştırma ortalama puanları açısından da üniversite mezunu olanlar grubunda puanlar anlamlı derecede düşük olarak bulunmuştur (P<0.05). Buna göre ise üniversite mezunu olanlarda olumluluk yönünde artış saptanmıştır. Alınan eğitimin davranışlara olumlu yansıması beklenen bir sonuçtur.

İstatistiksel olarak anlamlı olmamakla birlikte amaçlara ulaşmada yardımcı olma, tutarlı disiplin, fiziksel cezalandırma ve başarı için baskı boyutlarında ortalama puanları açısından annenin öğrenim düzeyi grupları arasında bir farklılık bulunmuştur. Üniversite mezunu olanlar grubunda puanlar daha düşük görülmektedir. Koruyuculuk boyutunda ise daha yüksek olduğu bulunmuştur.

EKDDÖ’nün fiziksel cezalandırma ve başarı için baskı boyutlarında dışındaki diğer boyutlarda üniversite mezunu olanların olumsuzluk yönünde puan almaları, yukarıda açıklanan nedenlerden kaynaklanabilir. Fiziksel cezalandırma ve başarı için baskı boyutlarında ise olumluluk yönünde puan almalarının nedeni de yeterli eğitim görmüş olan bireylerin olumlu disiplin yöntemlerini uygulamayı tercih etmeleri ve başarılı olmak dışındaki başka şeylere de önem vermeleri olabilir.

Çağdaş (1997), anne-çocuk iletişimine yönelik dil gelişiminin annelerin çocuklarına karşı tutum ve davranışlarına etkileri ile bu davranışların, çocukların işbirliği ve sosyal ilişkilerine ilişkin davranışları üzerindeki etkilerini incelediği çalışması sonucunda anne eğitiminin, çocukların işbirliği ve sosyal ilişkilerle ilgili davranışlarının olumlu gelişmesini sağlamada etkili olduğunu bulmuştur.

Güneysu (1982), tarafından yapılan çalışmada 10–11 yaş çocuklarında, anne babaların çocuklarına karşı tutumları ile çocuklardaki davranış problemleri incelenmiş ve sosyo-ekonomik düzey düştükçe çocukların daha fazla

gelişimine ana-baba tutumunun etkisini inceleme üzerine yaptığı çalışmada annelerin eğitim düzeyi arttıkça çocuklarının başarılı olma ve demokratik tutum sergileme oranlarının arttığını tespit etmiştir. Annenin eğitim düzeyi yükseldikçe, demokratik tutum uygulama oranlarının arttığını saptamıştır

Kasuto (2004), annenin eğitimi ile Anne-Çocuk İlişkileri Ölçeği’ nden alınan puanlar arasında anlamlı bir farklılığın olduğunu bulmuştur. Annenin eğitim düzeyi düştükçe, çocuğunu reddetme düzeyi artmaktadır.

Korkmazlar (1980), tarafından yapılan bir araştırmada üniversite mezunu anne-babaların çocuklarına ilkokul mezunu anne babalara göre daha az koruyucu davrandıkları ve bu çocukların çevreden daha bağımsız oldukları saptanmıştır (Akt. Özyürek,2004:20).

Örnekleme alınan annelerin EKDDÖ’den den elde ettikleri ortalama puanların bir gün içinde aktif olarak ilgilenme sürelerine göre Kruskall-Wallis testi sonuçları Tablo 15’ de verilmiştir.

Ebeveyn Kendi Davranışını Değerlendirme Ölçeği Boyutları Birgün İçinde Çocuk ile Aktif Olarak İlgilenilen Süre N X S Sıra Ort. KWH (Ki-Kare) Sd P 1-2 Saat 35 9,314 0,832 54,571 3-4 Saat 40 9,000 1,198 48,538 İlgi ve Şefkat