• Sonuç bulunamadı

Nitekim Prut ve Dinyeper nehirleri arasındaki ağaçlık bozkırlar içinde tarımla uğraşan Slavlar ve onlarla akraba Sloven, Alan ve Antes halkları, bu bozkır alanlar içerisinde yaşıyorlardı. Heredot tarafından da belirtilen bu halkların, İskitlere tabii olan

485 János Harmatta, History of Civilizations of Central Asia- The Development of Sedentary and Nomadic

Civilizations: 700 B.C. to A.D. 250-, Vol. II, Unesco Publishing, Paris-France, 1996, s. 458.

486 Bernard S. Bachrach, A History of the Alans in the West, Vol. 7, The Universty Of Minessota Press,

kabilelerin torunları olabileceğini belirtmişti. M.S. 2. Yüzyılda Romanların baskısı sonucunda, Tuna nehrinden bu bölgeye Slavların göçleri gerçekleşmişti. M.S. 3. Yüzyıla gelindiğinde ise Gotlar, bu bozkırları istila etmişti.487 Ayrıca M.S. 4. Yüzyılın

son çeyreğinde Gotların soyundan gelen Hunlar, bozkırlar üzerinden Orta Asya’dan Güney Rusya’ya büyük bir göç hareketiyle geldiler. Ve Hunlar Avrupa coğrafyasında ortaya çıktıklarında, karışık bir yapıya sahip olmakla birlikte Türkçe konuşan bir halktı. Ayrıca zaman zaman Moğol ve Ugor askeri birlikleri tarafından desteklenen Hunlar, M.S. 5. Yüzyılın ikinci yarısında Attila’nın ölümü ve başarısız askeri seferlerden dolayı Hun devleti yıkıldı.488 Nitekim Hun devleti ilk dönemlerinde özellikle de 380 yıllarında

Karadeniz’in kuzeyinde önemli seferler yapmışlardı. Batıya doğru Güney Rusya ve Kırım’a hareket ederek, Don nehri vadisi ve Azak denizinin çevresindeki bölgelerde hâkimiyet kurmuşlardı. Önemli Bizans tarihçilerinden Priscus’un kayıtlarına göre; Karadenize yakın yerlerde Hunlara bağlı olarak Akatziroi ya da Akatirler yaşıyorlardı. Ayrıca Priscus, Hun devleti hükümdarı Attila’nın 5. Yüzyılın ortalarında Akatzirlerin Kralı olarak Karidach’ı kurduğunu ifade etmektedir. Özellikle bu zamanda Akatzirler Alanlarla ittifak içindeydiler. Hatta bazı Tarihçiler ifade ederler ki, Akatzirler Hazarların atalarıdır. Fakat Akatzirler ile Hazarların bir bağlantısının olduğuna dair sağlam bir kanıt olmamasına rağmen erken ortaçağ yazarları Ravenna

Cosmography’da489 böyle bir bağlantının olduğu iddia edilmişti. Fakat her durumda

Akatzir’in esaslı biçimi Akatir olmakla birlikte; Akatzirler ile Hazarlar arasında iddia edilen bu bağlantı birçok tarihçi tarafından çürütüldü.490

Ayrıca şunu da belirtmeliyiz ki, Hunların öncesinde Gotlar, buraya Baltıklardan gelmişti ve onlar sonraki yıllarda Danzing Körfesinden* Kırım’a kadar uzanan bir imparatorluğa hükmettiler. 4. Yüzyılın sonlarında Hunlar, Gotların gücünü kırdılar ve bu Got engeli ortadan kalkmış olarak, Slavlar ormana, ormanlık bozkırlara ve sınırdaki bozkırlara doğru güçlü bir sömürgeleştirme hareketi başlattılar. Nitekim doğuya doğru yapılan bu göç hareketine katılan Slavlar, bundan sonra Doğu Slavları olarak anılacaktı. Dolayısıyla onları Vistula havzasının Batı Slavlarından ve Balkanlara nüfuz eden

487 W.H. Parker, a.g.e., s. 36.

488 Nıcholas V. Riasanovsky, a.g.e., s. 15-16.

489 M.S. 7 yy’da İtalya’da Ravenna manastırında bulunan bir keşiş tarafından çıkartılan bu kosmografya,

Roma İmparatorluğu'ndaki tüm kasaba ve yol istasyonlarından bahsetmektedir. Bkz: http://roman- britain.co.uk/ravenna-cosmography.htm., Erişim Tar.: 03.04.2018

* Baltık deniz’nin güneydoğusunda bulunan bir körfez.

490 Kevin Alan Brook, The Jews of Khazaria, Second Edition, Rowman& Littlefield Published, Lanham-

Güney Slavlardan ayırt etmek için böyle bir tanımlama kullanılması gayet mantıklıydı.491 Erken Ortaçağlarda Doğu Avrupa ovasına doğru ilerleyen Doğu Slavlar

ve kuzey batıdan aşağıya inen Ruslar, giderek Finno-Ugrian, Baltık ve karışık orman bölgelerindeki, açık ve merkezi alanlarda yaşayan diğer insanlarla karıştı. Bu karışık orman bölgesi, eski Rus imparatorluğunun batı sınırı ve Baltıkların karşısındaki batı kısmında ve Ural dağlarına doğru olduğu, kabaca üçgen şeklinde keskin bir bölgedir.492

Ayrıca M.S. 4. ve 5. Yüzyıllarda Slavlar, Bizans imparatorluğu’nun; Gotlar, Alanlar ve Hunlar tarafından yapılan akınlara karşı sınırlarını korumak için Bizans ordusunda kiralık asker olarak yer aldılar. Zaten Hunların bu alandan çekilmesiyle birliktede buraya Avarlar diğer bir adıyla Zhen-Zhenler buralarda hâkimiyet kurdular.493

M.S. 7. Yüzyılda Güney Rusya’da494 daha geniş bir tanımla, Kafkaslar’da,

Karadeniz’in kuzeyinde, İtil’de Dnyeper’de, Kama’da ve Kiev’e kadar uzanan alanda büyük ve güçlü bir devlet kuran Hazarlar, bu coğrafyada önemli bir Türk gücü olarak ortaya çıktı.495 Kevin Alan Brook verdiği bilgilere göre, Batı Kök Türk Kağanlığı 552

yılında İstemi Yabgu tarafından kurulmuştu. İstemi ve Bumin Kağan yani İstemi Yabgu’nun kardeşi Türk Asina ya da Aşina hanedanlığını; günümüzdeki Moğolistanın Kuzey Batısında bulunan Aşiana kabilesinin üyeleriydiler. Bu geniş merkezi imparatorluk Balkaş gölünün yakınlarında konumlandırıldı. 567 yılında Batı Türkleri Volga nehri bölgesine vardılar. Onlar yakın zamanda Kuzey Kafkasya’daki Sabirleri, Onogurları ve Alanları kontrol altına aldılar. 570 yıllarında Hazarlar, Batı Türk imparatorluğunun idaresi altındaydı. Bu Batı Türkleri yani Kök Türkler 576 yılında Bizans imparatorluğundan, Bosporus sonraki yüzyıllarda Kerç boğazı olarak bilinen boğazı aldı. Ayrıca Kuzey Kafkasya’daki Hunlar, Batı Türklerinin itaati altına girdi. Dahası, İstemi Yabgu’nun güçleri, Merkez Asya’da bulunan İran şehir devletlerinden Buhara, Semarkand ve Harizm bçlgeleri üzerinde kontrol sağladılar.496

Nitekim Hazarların bu coğrafyada etkisi Bulgarları iki kısma ayrılmasına sebep oldu. Birinci kısım Bulgarlar, Balkanlarda kalıp Slav çoğunluğu içerisinde karışarak günümüzdeki Bulgaristan’a adını vermişlerdi. İkinci grup Bulgarlar ise, Kuzeydoğuya

491 W.H. Parker, a.g.e., s. 36-37.

492 Maureen Perrie, History Of Russia- From Early Rus’ to 1689-, Vol. 1, Cambridge University Press,

New York, 2006, s. 23.

493 Kezban Acar, Başlangıçtan 1971 Bolşevik Devrimine Kadar Rusya Tarihi, Nobel Yay., Ankara, 2004,

s. 13.

494 Nıcholas V. Riasanovsky, a.g.e., s. 16. 495 Mualla Uydu Yücel, a.g.e., s. 20. 496 Kevin Alan Brook, a.g.e., s. 11.

çekilip, Volga ve Kama nehirlerinin birleştiği noktada, merkez bölgelerine Büyük Bulgar ismini verdikleri bir devlet kurmuşlardı. Ayrıca Utigurlar ve Kutigurlar Azov denizi boyunca ve Don nehri ağzındaki topraklara doğru ufaldılar.497 Zaten bu Ogur

Türk kabileleri olan Onogurlar, Saragurlar ve Utigurlar Volga nehrini geçerek 463 yıllarında Avrupa’ya girdiler. Tabii bundan önce Ogurlar, Batı Sibirya ve Asya’nın merkezinde yaşadılar. Fakat onlar Sabirlerin elinde yenilgilerden dolayı acı çektiler. Dolayısıylada onlar göç ettiler. Nitekim Oghuric Onogurlar Kuzey Kafkasya’da Don ve Kuban nehirleri havzalarında yerleştiler, hemde Don nehrine kadar olan Kuban nehrinin kuzeyindeki bozkır topraklarına kadar oralarda kendilerini gösterdiler. Ayrıca Peter Golden, Çin kaynaklarının, Ogurlar’ın T’ieh-le kabilesinin bir birliğinin üyesi olduğu ifade ettiğini ortaya koymaktadır.498 Nitekim Halklar, batıya ve doğuya doğru ileri geri

şeklinde göç hareketinde bulundular. Dolayısıyla bu göç hareketlerinin genel bir yönü yoktu. Birinci ve ikinci yüzyıllarda Germen kabilelerinin gelişiyle birlikte gerçek bir değişim kendini gösterdi. Bu yüzyılda Goth'lerin liderlik ettiği bu kabilelere daha belirgin ve yerleşik yollar üzerinden bu göçler gerçekleitirldi. Ve bu kabileler belli ölçülerde bölgesel yönetim anlayışını ortaya çıkardılar ve muhtemelen Kiev'in sonraki başkenti dördüncü yüzyılda ortaya çıkmaya başlayacaktı.499

Ayrıca bu kabilelerde kendi inançlarını Hristiyanlığa uyarlayıp Hristiyanlığa geçiş yaparak bu dini ilk kabul eden insanlar olacaklardı. Fakat başarıları dördüncü yüzyılda, Hunların gelişi ile yok edildi; Hunlar, onları kısa zamanda bu topraklardan çıkardılar. Ve devam eden yüzyıllarda, Altıncı yüzyılda Hunların yerini Avarlar almış ve bunları sırasıyla Magyarlar takip etmiştir. Sonunda ise, sekizinci yüzyılda Volga nehrinin ağzı ve bu ağzın daha uzak batısında yerleşen Türk boyları yani Hazarlar tarih sahnesine çıkmışlardı. Genel olarak, Hazarların üst sınıfları Yahudi inancını benimsemiş, onlardan daha az bir kısmı Müslümanlığı fakat bir kısmı da Hristiyanlığı kabul etmişti.500

497 Nıcholas V. Riasanovsky, a.g.e., s. 16. 498 Kevin Alan Brook, a.g.e., s. 10. 499 Walther Kırchner, a.g.e., s. 2. 500 Walther Kırchner, a.g.e., s. 2-3.