• Sonuç bulunamadı

Bir zaman sonra yukarıda da ifade ettiğimiz gibi Doğu ve Batı Gürcistan bölgelerinde ortaya çıkan bazı kabileler birlik sağlayarak, Bagratlılar soyundan gelen ve o bölgedeki önemli kabilelerden ya da ailelerden olan prens III. Bagrat tarafından 975 yılında Sakartevo adlı devlet kurarak, krallığını ilan etmişti.455 Nitekim bu dönemde

Gürcüler III. Davit idaresi altında genişlemeye başlayarak, Gürcü kralı Tamara dönemine kadar bu yayılma politikası devam etti (1184-1213). Fakat bu dönemde Büyük Selçuklular Devleti tarih sahnesi çıkmış ve Bizanslıları bozguna uğratarak, Ermenistan’ı almış ve Kafkasya’yı ele geçirmişlerdi. Nitekim kısa bir süre sonrada Gürcistan’ın bir kısmını ele geçirmiş olduklarından, Gürcü sınırlarını 11. Yüzyılın son çeyreğinde Lihi sıradağları ile sınırlandırmışlardı.456 Fakat bu dönemde başlayan Haçlı

seferleri Selçukluların gücünü zayıflatmıştı. Bunu fırsat bilen Gürcü kralı; Tiflis ve çevresini Selçuklulardan geri almıştı (1122). Nitekim sonrasında Gürcistan, önce Harzemşahlar ve sonrasında da Moğolların istilasına uğramıştı.457

Zaten 11. Yüzyılın başlarından sonra Selçuklular, Gürcüler üzerinden Anadolu’ya girecek ve onları vergiye bağlayacaklardı. Sonrasında meydana gelen olaylar, çok konumuzla alakası olmayan meseleler olduğu için üzerinde durmayacağız. Fakat bu dönemde özellikle Gürcistan topraklarında ortaya çıkan olaylar arasında,

454 http://www.artvinden.com. Erişim Tar.: 03.04.2018. 455 W.E.D. Allen, a.g.e., s. 85-86.

456 Fahrettin Çiloğlu, a.g.e., s. 44. 457 W.E.D. Allen, a.g.e., s. 109-110.

Ermeniler ile bölgedeki başıboş küçük devletlerarasındaki sınır anlaşmazlıkları ile Tiflis’in Araplardan geri alınması gösterilebilir. Oluşturulan Birleşik Krallık Dönemi’nin en güçlü imparatoru olan IV. David (1089-1125); Tiflis’i Arapların elinden alarak, Kartli bölgesinde tam olarak hâkimiyet kuran imparator, Selçukluların ele geçirdiği Ani’yi de onlardan geri aldı. Nitekim Kral IV. David’den sonra tahta Gürcü Krallığının en güçlü dönemini yaşadığı Kraliçe Tamar’a geçmişti (1184-1212). Öyle ki, bu dönemde Gürcüler Kafkasya’daki en güçlü siyasi yapı haline gelerek, devletlerinin sınırları; doğuda Van Gölü, batıda Sivas ve Trabzon, kuzeyde Hazar denizi’ne kadar genişlemişti.458

Nitekkim 1204 yılında Latinlerin İstanbul’u işgal etmesinden sonra Kraliçe Tamar’a bölgedeki siyasi gelişmelerde önemli bir rol oynamış, Trabzon ve çevresi Gürcü komutanlar tarafından işgal edilerek bölgeye Lazlar yerleştirilmiş ve Komnenosların Trabzon Rum İmparatorluğu’nun kurulmasına öncülük etmiştir.459

Ayrıca sonraki bölümlerde bu devletlerin siyasi tarihlerini detaylı olarak ortaya koyacağımızdan, bu kısmı çok detaylandırmaya gerek görmüyoruz.

1.3.4. Rusya ve Ukrayna Tarihi Coğrafya ve Etnik Yapısı

Büyük Rusya arazisi, Batı Avrupa’dan Sibirya’nın derinliklerine kadar uzanan çok geniş bir ovadır. Bu ovanın üstünde birçok tepe ve tepe sıraları bulunmakta fakat bu tepeler ovanın akışına müdahale edebilecek yükseltide değildirler. Avrupa ve Asya’yı birbirinden ayıran Ural Dağları bile bu iki kıta arasında etkili bir engebe oluşturmamakla birlikte Ural sıradağları ile Hazar ve Aral Denizlerinin güney kısımları arasında steplerden oluşan geniş bir boşluk vardır. Nitekim sadece Sibirya’nın kuzeydoğusunda, Yenisey nehrinin öte taraflarında eğim dikkat çekici bir şekilde yükseklik kazanır. Bu dikkat çekici dağ sıraları Rus sınırlarında ya da daha çok sınır topraklarıyla kısıtlı kalmıştır. Bunlar özellikle güneybatıda Karpatlar, Karadeniz ve Hazar denizi arasında güneyde yüksek Kafkaslar zinciri, daha doğuda ve güney kesimleri boyunca ilerleyen Pamir dağları, Tanrı Dağları ve Altay sıradağları kapsamaktadır.460 Aslında Rusya'nın coğrafi konumunun en çarpıcı özelliği onun

kıtasallığı ya da kara ile kuşatılmış bir ülke olmasıdır. Ülke neredeyse tamamen kara ya

458 Fahriye Bayram, Artvin’deki Gürcü Manastırlarının Mimarisi, Ege Yay., İstanbul, 2005, s. 19-21;

Mine Kadiroğlu- Bülent İşler, a.g.e., s. 5-7.

459 D. M. Lang, Gürcüler, Çev: N. Domaniç, Ceylan Yay., İstanbul, 1997, s. 39-40.

460 Nıcholas V. Riasanovsky, A History Of Russia, Fifth Edition, Oxford University Press, New York-

da donmuş denizle sınırlıdır. Rusya'nın dondurucu olmayan ya da ılık su denizleriyle bağlantıları olduğu yerlerde, bu donmuş su kütle ve toprakları daha tarımsal hale getirilmesinde faydalı oldu.461

Yine bu başlık altında değerlendireceğimiz ve Rusya tarihi coğrafyasıyla aynı toprakları paylaşan günümüz Ukrayna ülkesininde tarihi coğrafyasına bakacak olusak; Ukrayna, Avrupa'nın güneydoğu kenarında, Asya’nın eşiğinde, Akdeniz dünyasının kenarlarında önemli bir ülkedir. Arazinin bir diğer önemli coğrafi özelliği doğal sınırların olmamasıdır. Batı'daki Karpat Dağları'nın ve güneydeki küçük Kırım alanları hariç, Ukrayna topraklarının % 95'i düzdür. Ukrayna'nın kuzeybatısında, Galiçya'nın ormanlık yayları, Volhynia ve Podilia'da yüksek yamaçlardan aşağıya doğru ormanlık alanlara bir eğim vardır. Ve bu eğimli alan Dinyeper Nehri'nin her iki yanındaki düzlükleri oluşturarak nihayet güneyde Karadeniz kıyılarındaki devasa, düz açık steplere kadar uzanmaktadır.462

Nitekim günümüz Avrupa Rusya'sının güney ve batı kesimlerine yayılmış olan Slavlar doğal engeller ile karşılaştılar; Kuzey Denizi'nden Pasifik Okyanusuna uzanan geniş düzlükteki ovalar, onlardan önce buralarda pek çok farklı ırkın ileri ve geri olarak buralarda var olduğunu açıklıyor. Bu ovalar genellikle dört bölgeye ayrılmıştır: Bunlar Arktik bölgedeki tundralar, yılın büyük bölümünde donmuş ve yaz mevsiminde bitki örtüsü yeterliliğine sahip değildir; Onların güneyindeki ormanlar ve bataklıklar yaklaşık olarak 50' 54 derece enlemlerinde, çam ve huş ağaçları ile bazı ekilebilir topraklar bulunmaktadır; Bozkırlarda, geniş verimli tarım alanlarının toprak tabakası olan "Kara torak" tabakası ve Hazar denizinden Asya dağlık arazilerine kadar da kurak alkalin ya da tuzlu çöl bölgelerine ulaşılmaktadır.463

Rusya'nın nehirleri, merkez Rusya’ya benzersiz avantajlar sağlıyor. Ülkenin bir kısmı denize en uzak olmasına rağmen, dört yönlü denizlerle mükemmel su bağlantıları vardır: Bunlar Volkhov, Narva ve Batı Dvina ile Baltık’a; Kuzey Dvina tarafından Beyaz Deniz ile; Don ve Dinyeper'in Karadeniz'le; ve Volga tarafından Hazar ile bağlantılar kurulmaktaydı. Tabii ki bu nehir başlarının kontrolünü ele geçiren güç kaçınılmaz olarak tüm ülkeye hükmetmeye başlamıştı ki, her nehir aslında genişleme yönünde büyük bir avantajdı. Normalde büyük nehirler, denize akan yüksek dağ

461 W.H. Parker, An Historical Geography Of Russia, Aldine Publishing Company, Chicago-USA, 1968,

s. 13.

462 Orest Subtelny, Ukrania A History, Fourth Edition, University of Toronto Press, Canada, 2009, s. 4. 463 Walther Kırchner, A History of Russia, Second Edition, Barnes & Noble Publishers, New York- USA,

kütlelerinin içinden kaynaklanır; Ancak dağ kütleleri, büyüyen devletler için pek uygun olarak kabul görmez. Yaşanabilir bir bölgeden gelen güçlü akarsuların dağılması yalnızca merkezi Rusya'da gerçekleşir ve bu nedenle Moskova’nın yükselişini ve genişlemesini destekleyen koşullar benzersizdir.464 Dolayısıyla Rusya’nın geniş ve

yavaş akan nehirleri hem ticaret hem de taşımacılık için kullanılmış olup birçok yerleşimciyi taşıyarak çeşitli bölgelerde nüfuzların ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu nehirlerin geneli sularını Kuzey-güney doğrultusunda yani Baltık ve Kuzey buz denizine ya da Karadeniz ve Hazar denizlerine sularını boşaltmaktadır. Avrupa Rusyasında Kuzey Dvina ve Pechora gibi nehirler kuzeye doğru, Dinyester, Aksu, Dinyeper, Don ve Volga nehirleri ise güneye akmaktadır. Ayrıca Dinyeper ve Don Karadeniz’e dökülürken Volga nehri, Hazar denizine dökülmektedir. Sibirya nehirleri olan Ob, Yenisey, Lena, İndigirka ve Kolima nehirleri Kuzey Buz denizine akmaktadır. Diğer taraftan Sibirya’nın güneyinde, Orta Asya’da bulunan Seyhun ve Ceyhun nehirleri kuzeybatı istikametinde Aral denizine doğru akmaktadır. Ayrıca Ceyhun nehri daha önceleri Hazar denizine doğru akmaktaydı.465

Geniş ovaları kesen bir dağ silsilesi yoktur. Avrupa Rusya'nın merkezinde hafif bir yükselme güçlü bir nehir sisteminin kaynağını işaret ediyor. Daha yüksek bir saha olan Urallar, Avrupa ve Asya Rusyasını bölmek yerine onları birbirine bağlar. Yalnızca Rusya'nın güney sınırlarında gerçek dağlar bulunur ki: Karpatlar ve muhteşem yükseklikte dağlar vardır. Bunlar arasında özellikle Kafkas dağları önemlidir. Dağların bu bölge dışında az olması, şiddetli rüzgarların ve Rusya'daki yağış miktarının sürekli olarak süpürüldüğünü açıklıyor. Bazı bölgelerdeki toprak verimliliği çok yüksek olmasına rağmen genel olarak tarım zordur ve ürünler küçük ve faydalıdır, ancak köylü tarafından yapılan yatırım yetersizdir.466

464 W.H. Parker, a.g.e., s. 20.

465 Nıcholas V. Riasanovsky, a.g.e., s. 4. 466 Walther Kırchner, a.g.e., s. 4.