• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM: J. S. MİLL’İN FAYDACILIK ANLAYIŞI

1.3. Mill’in Faydacılığı

1.3.1. Yüksek ve Düşük Hazlar

Bentham hazlar arasında eşitlikçi bir yaklaşımı benimseyerek nicel bir ölçümü mümkün görmüş ve hazlar arasında herhangi bir derece ayrımına gitmemiştir. Yukarıda da belirtildiği üzere Benthamcı faydacılığa Mill’in en büyük katkılarından veya onu dönüştüren yönlerinden biri hazlar arasında ortaya koyduğu ayrım ve derece farkıdır. Mill için bütün hazlar aynı değildir. Epikurosçuların domuzlarla mukayese edilerek eleştirildiklerini biliyoruz.70 Mill, bu bağlamda, hazzın kaynaklarının domuzlar ve insanlar için aynı olduğu bir ortamda domuzlar için iyi ve yeterli olanın insanlar için de iyi olması gerektiğini belirterek böylesine bir kavrayışın tutarsız ve saçma olacağını öne sürer. Dolayısıyla, hazlar arasında yüksek ve düşük ayrımı yapılabilir ve yapılmalıdır.

67 A. g. e. s. 61.

68 A. g. e. s. 61.

69 Mill, J, S, (2004), Hürriyet Üstüne, çev. M, O, Dostel, Liberte Yayınları, Ankara. s. 82.

70 Horace, MÖ I. yüzyılda, Satires, Epistles, Ars Poetica (farklı zamanlarda yazdıkları daha sonradan bu isimle bir kitap haline getirilmiştir) adlı eserinde Epikuros’un öğrencilerini ve takipçilerini semirmiş/besili domuzlara benzeterek onların sadece haz için yaşadıklarını ve dolayısıyla bir domuzdan farklı olmadıklarını yazar. “As for me, when you want a laugh, you will find me in fine fettle, fat and sleek, a hog from Epicurus’s herd” (Latincesi: “me pinguem et nitidum bene curata cute vises, cum ridere voles, Epicuri de grege porcum”). (Horace, (1942), Satires, Epistles, Ars Poetica, çev. H, R, Fairclough, William Heinemann Ltd, London. s. 276-7.)

26

Antis Loizidies’e göre, bu sınıflandırma, bir bakıma Mill’in tutumunun ‘niteliksel hedonizm’ (qualitative hedonism) olarak anlaşılması gerektiğini gösterir.71

Mill, Bentham’ın yaklaşımındaki eksiklikleri giderme yönelimini ‘haz’ ayrımı konusunda özellikle Antik Yunan’dan bilhassa da Platon’dan beslenerek geliştirmiştir.

Bentham’ın ‘mutluluk’ kavramı ile Mill’in ‘mutluluk’ kavramı arasındaki ‘niteliksel’ fark bu pencereden bakıldığında köklerini Platon’da bulmaktadır.72 Daha önce belirtildiği gibi, Mill, bazı şeylerin kendi başına iyi veya iyinin bir parçası olduğunu savunmuştu.

Fakat onun bu kabulü a priori bir kabul olmayıp yine deneyimden beslenen bir niteliktedir. Bunlar da temel olarak entelektüel, ahlaki ve aktif kapasitelerin gelişimini destekleyen öğelerdi. Dolayısıyla, Mill, Faydacıların bütün eylemleri sadece sonuçları itibariyle değerlendirmesinden farklı olarak bazı eylemleri kendi başına iyi görmesi ve insanı mutluluğa götürdüğünü öne sürmesi onun Platon’dan etkilendiğini göstermektedir.73 Platon’un Protagoras’ı üzerine yazdığı değerlendirmede, Mill, bazı şeylerin kendi başlarına iyi veya kötü olduğu sonucunu çıkardığını söyler.74 Bu nokta, Mill’in yüksek ve düşük hazlar arasında yapmış olduğu ayrımın altyapısını oluşturması bakımında önemli olup onun kendi mutluluk teorisinde ‘hazzı’ (özellikle bedensel hazzı) neden mertebe olarak düşük bir yere yerleştirdiğinin köklerini barındırmaktadır.75,76

Böylesine bir ayrım, fayda ilkesi ile uyumlu mudur? Bunun cevabı Mill nazarında çok açıktır. Bahsedilen ayrım fayda ilkesi bakımından mümkün ve gereklidir çünkü o nihai anlamda fayda ölçümüne Bentham’ın nicel ölçümünü aşarak bir de nitel özelliklerin eklenmesi gerektiğini savunur. Robert Hoag, Bentham’ın, tek bir unsuru artırarak hazzı yüceltme şeklindeki mütehakkim (dominant) kavramsallaştırmasına karşılık olarak, Mill’in birçok unsuru hayat planının içine entegre eden kucaklayıcı/kapsayıcı (inclusive) yaklaşımı sergileyerek haz sınıflandırması yaptığını öne sürerken Mill’in bu savunusunu önemli bulmaktadır.77 Bir başka deyişle, şayet hedeflenen mutluluk faydaysa, hazların

71 Loizides, A, “Mill on Happiness: A Question of Method”, British Journal for the History of Philosophy, 2014, 22(2), ss. 302-321. s. 304.

72 Saunders, B, “Mill's Conception of Utility”, Utilitas, 2010, 22(1), ss. 52-69. s. 53.

73 Irwin, T, H, (1998), “Mill and the Classical World”, The Cambridge Companion to Mill, ed. J, M, Skorupski, ss. 423-63, Cambridge University Press, Cambridge. s. 456.

74 Mill, J, S, (1978), CW, Vol. 11, University of Toronto Press, Toronto. s. 61.

75 Williams, G, L, “The Greek Origins of J, S, Mill's Happiness”, Utilitas, 1996, 8(1), ss. 5-14. s. 11.

76 Nussbaum, M, C, (2004), s. 64.

77 Hoag, R, W, “Mill's Conception of Happiness as an Inclusive End”, Journal of the History of Philosophy, 1987, 25(3), ss. 417-31. s. 422.

27

nicel yönü kadar hatta ondan daha fazla olmak üzere onların nitel yönü de buna katkıda bulunur. Böylece, fayda ilkesi ile hazlar arasında mütekabiliyet esasına dayalı bir ilişkinin olduğu aşikârdır. Ancak bu ilişki tek tek hazların hayat akışı içindeki bütünlükte kazandığı yer ile ilişkili olduğunda bir anlam ifade eder. Yoksa bu bütünlüğün dışında hazların derecesine göre bir sınıflaması yapılamaz.

Bir hazzı diğerlerinden daha kıymetli yapan nedir? Daha arzulanır olmasına ilaveten nitelik yönünün ağır basması ya da tercih edilmesi değil mi? Öyleyse, hayvani hazlar entelektüel hazlara nispeten düşüktür; dolayısıyla herhangi bir insan hangisini tercih edeceğini kendisine sorduğunda mutlaka ikinci gruptakileri seçmelidir. Çünkü Mill’e göre, yalnızca insanların sahip olduğu haysiyet (sense of dignity) duygusu bunu gerektirir: Kendi ifadesiyle söylersek: “Halinden memnun bir domuz olmaktansa memnuniyetsiz bir insan olmak, mutlu bir aptal olmaktansa mutsuz bir Sokrates olmak daha iyidir”.78 Mill’in bu meşhur ifadesi hazzın nitelik yönüne verdiği hususi önemi göstermektedir. David Brink’in Mill’s Deliberative Utilitarianism adlı makalesi Mill’in nitelik kavramına verdiği önemi bu kavramın ‘bilinçli’ tercih kapsamında olmasına bağlamaktadır. Ona göre, Mill, bireyleri yetkin özneler olarak değerlendirdiği için onların

‘bilinçli’ (deliberative) tercihleri içsel olarak veya kendi başına da bir değere sahip olduğunu düşünmekte ve yüksek yetilerin işlenmesini ‘daha yüksek bir mutluluk’

sağlaması bakımından hususi bir pozisyonda görmektedir.79 Bütün bunlar dikkate alındığında Mill’in salt hedonist veya hazcı olduğunu söylemek mümkün değildir.

Entelektüel hazlar daha yüksek olduğuna göre, insanın bu hazlara erişme yolunda mesafe kat etmesi ve karakterini bu doğrultuda olgunlaştırması ön ve ana gerekliliktir. Bu da büyük ölçüde bireyin özgür bir eğitim almasından geçer. Zira, bu çalışmanın ana varsayımlarından birisi de Mill’in bütün felsefi sisteminin ‘eğitimli ve otonom’ birey vurgusuna kapı açan holistik bir yaklaşım geliştirmiş olmasıdır.

Mill’in yüksek ve düşük hazlar arasında yaptığı bu nitelik ayrımı, onun mutluluğun veya ortak yararın nasıl ölçüleceğine dair temellendirdiği görüşlerinin merkezini oluşturmaktadır. O, bireysel yarar ile ortak yararın çatışmayacağı görüşünü Felsefi

78 Mill, J, S, (2017b), s. 67.

79 Brink, D, O, “Mill's Deliberative Utilitarianism,” Philosophy and Public Affairs, 1992, 21 (1), ss. 67-103. s. 69-70.

28

Radikallerden devralmış ve bu yaklaşımı hayatı boyunca sürdürmüştür.80 Bu anlayış çerçevesinde, mutluluk ana amaç olduğuna göre, insanı bu amaca yöneltecek veya ulaştıracak metotlar da bu amaca uygun olmalıdır. Nicel ve nitel hazlar ile birlikte acıdan kaçınma ilkesi bu metotlar için şemsiye prensip olarak daima mevcuttur. Bu yüzden, bireysel veya ortak yararın ölçülmesinde Bentham’ın yaklaşımı eksiktir ve gerçekçi değildir.

Mill’in faydacılık anlayışının, bazı araştırmacılar, hedonizme çok isnat ettiğini öne sürseler de81, aslında onun nitelik konusundaki fikirleri hedonizm ile tutarsız olarak addedilerek faydacılığı ve hedonizmi terk ettiği yönünde suçlanmasına82 bile neden olacak kadar radikaldir. Mill hazların nitelik ve niceliklerini aynı zamanda normatif görmekte ve her ikisinin de tecrübi olduğunu öne sürmektedir. Oysaki Bentham’ın ölçümünde niceliksel hazların yoğunluk, süreklilik ve şiddet gibi alt özellikleri mutluluğun ölçümü için yegâne özellikler ve tercih ölçütleriydi. Ancak burada böylesine bir ölçümün, nitel öğeleri de kapsar şekilde genişletilmesinin mümkün olup olmayacağı, mümkün olursa nasıl gerçekleştirileceği açık değildir. Bu yöndeki sorular Mill tarafından tam olarak açıklan(a)madığı için Mill yorumcularının ana gündem maddelerinden birini oluşturmuştur. Bentham’ınkine kıyasla onun ölçümü daha genel, sınırları nispeten belirsiz ve daha kapsayıcıdır. Pratikte uygulanabilirliği ile ilgili birçok tartışma ve eleştiri yapılmıştır. Mesela, Riley farklı türdeki hazların mukayese edilemeyeceğini, dolayısıyla da Mill’in yaklaşımının uygulamada mümkün gözükmediğini iddia etmiştir.83 Nihayetinde hangi haz kaynağının hangi kişiye ne ölçüde haz sağladığını keşfetmek ayrı bir zorluk iken bu hazların kıyaslamasına gidilmesi, bunlar arasında bir öncelik sonralık sıralaması yapılması bambaşka ve daha ileri bir zorluk ortaya çıkarmaktadır. Pekâlâ, elma yiyen birisi kitap okuyan birisinden daha fazla haz aldığını iddia etme hakkına sahiptir diye bir önerme oluşturmak da mümkündür.

Mill’in yüksek ve düşük hazlar ile alakalı görüşlerini incelerken onun zihinsel gelişim ile ahlaki gelişimin koşut ilerlemesi gerektiğine dair vurgusunu unutmadan

80 Capaldi, N, (2004), s. 155-6.

81 Skorupski, J, (1998), “Introduction: The Fortunes of Liberal Naturalism”, The Cambridge Companion to Mill, ed. J, Skorupski, ss. 1-34, Cambridge University Press, Cambridge. s. 20.

82 Donner, W, Fumerton, R, (2009), Mill, Fabulous Printers Pte Ltd, Singapore. s. 271.

83 A. g. e. s. 269.

29

değerlendirmek gerekir. Bireyin, entelektüel hazların peşinden giderken sosyallik, başkalarını dikkate alma ve onlarla ilişki kurma gibi diğer hazları da göz ardı etmemesi önemlidir. Bu vurgunun, Mill’in bilhassa Alman Romantizmi ile tanışmasından sonra derinleştiğini söyleyebiliriz. Çünkü birey/insan ne sadece ‘akıl’ (‘ratio’) sahibidir ne de

‘duygu’ (‘emotion’). Birey bir bütündür; dolayısıyla her yönüyle gelişmeli ve sonuç itibariyle otonom bir birey seviyesine gelerek kendini gerçekleştirmelidir.