• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM: J. S. MİLL’İN FAYDACILIK ANLAYIŞI

1.2. Jeremy Bentham Ve Faydacılık

Klasik anlamda faydacılık dendiğinde kuşkusuz Jeremy Bentham ve John Stuart Mill’in faydacılık anlayışları akla gelir. Onların bu anlayışı ortaya koymalarındaki ana motivasyonlarının ne olduğunu soruşturduğumuzda faydasız/kullanışsız/tesirsiz ve yozlaşmış kanunlar ile sosyal uygulamaları ele alarak değiştirme ve temel bir prensibe bağlama arzusunun ön plana çıktığını görürüz.43 Bu bir tür hukuk felsefesi olarak da okunabilir. Ama daha geniş anlamda, bu tavır bir eylemi neyin ahlaki yaptığını veya

38 Quinton, A, (1973), Utilitarian Ethics, Macmillan Publishing, London. s. 1.

39 Baumgardt, D, (1952), Bentham and the Ethics of Today, Princeton University Press, New Jersey. s.

35.

40 Plamenatz, J, (1958), The English Utilitarians, Basil Blackwell, Oxford. s. 1-21.

41 Albee, E., (1902), A History of English Utilitarianism, Swan Sonnenschein, London. s. 11.

42 Quinton, A, (1973), s. 16.

43 Driver, J. (2014, Aralık 21). The History of Utlitarianism. Ocak 2018 tarihinde https://plato.stanford.edu/entries/utilitarianism-history/ adresinden alındı. s. 9.

17

ahlaki olanla ahlaki olmayanı ayırt etme noktasında insanların hangi temeli esas alacaklarını bilmek istediklerini gösterir. Endüstri Devrimi ile tetiklenen tüketim kültürü kişisel hazlara hitap etme hüviyeti ile faydacılık yaklaşımının alt yapısını oluşturan bir başka önemli unsurdur. Kişinin mutluluğunun azami safhaya çıkartılması ve bu hazzın mütemadiyen mümkün olan en yüksek oranda muhafaza edilmesi gayreti dönemin karakteristik özelliklerindendir. Tam da bu dönemde yaşayan ve sosyal felsefe ile ilgilenen Bentham ve Mill için, kökleri, yukarıda da belirtildiği gibi önceki yüzyıllara dayanan faydacılık anlayışı, cazip, güncel ve motive edici hale gelmiştir.

Faydacılık anlayışı sistematik olarak ilk defa Jeremy Bentham tarafından ortaya konmuştur. Bentham ‘fayda’ yaklaşımından ilk defa 1776’da yayımlanan A Fragment on Government adlı eserinde bahseder. 1789’da yayımlanan An Introduction to the Principles of Morals adlı çalışmasında temel tartışma konusu ceza hukuku olsa da bu eser klasik faydacı ahlak anlayışını da ele alır. Zira bu çalışmada Bentham’ın temel gayesi de

‘ortak yarar’ eksenli sivil, yargılama yöntemine ait ve anayasal bir hukuk sisteminin oluşturulmasıdır. Aynı çalışmada, merkezi konumda olmasalar da Bentham’ın etik, ontoloji, mantık, siyasal ekonomi, kötü kanunlar, cezaevi reformu, uluslararası hukuk, eğitim, dini inançlar ve kurumlar, demokratik teori, hükümet ve yönetim üzerinde düşüncelerini de bulmak mümkündür. Dolayısıyla, Bentham, sosyal bir filozof olarak, tek bir alan üzerine düşünce üretmemiş, toplumu ve onu ilgilendiren birçok konuyu aynı anda ele almış ve ‘faydacılık’ anlayışını ‘ortak yarar’ temelinde bir analizle sunmuştur diyebiliriz.

Bu kapsamda, Jeremy Bentham iki egemen terim üzerinden konuya yaklaşmaktadır: Haz ve acı. İnsanlar hazzın peşinden giderken acıdan da kaçınmak ister çünkü haz ve acı “bütün yaptıklarımıza, söylediklerimize ve düşündüklerimize hükmeder”.44 Bentham’a göre, insanlar sözde bu iki egemen terimin etkisi altında kalmadıklarını söylerler fakat esasında herkes bütün eylemlerinde bu iki terime tabidirler;

bu da akıl ve hukuk vasıtasıyla refah sisteminin oluşturulmasına ‘fayda prensibinin’ temel arz etmesi gerektiğinin göstergesidir.45 Bu bakımdan haz ve acı bireysel eylemin nihai

44 Bentham, J, (2000), An Introduction to the Principles of Morals and Legislation Batoche Books, Kitchener. s. 34.

45 A. g. e. s. 14.

18

gayesi olduğu gibi bireysel mutluluğun hem aracı hem de fail nedeni olmak durumundadır. Dolayısıyla, eylemlerimiz mutluluğu ortaya çıkardıkları ölçüde doğru, acıyı ortaya çıkardıkları ölçüde de yanlıştır. Hatta bazı acı veren duurmlar bile ancak ilerde yaşanacak haz alma planlarına hizmet ettikleri için katlanılan hallerdir. Bu hüküm yalnızca bireysel eylemler için söz konusu olmayıp aynı zamanda devletlerin uygulamaları ve kanunları için de geçerlidir.

Mademki haz ve acı bütün eylemlerin yegâne ve nihai etmenleridir, bundan dolayı kanun koyucu, yasaları bu anlayışa göre tanzim etmeli yani en yüksek hazzı desteklerken acıdan kaçınmayı mümkün kılmalıdır.46 Peki, kanun koyucu bunu nasıl gerçekleştirecektir? Bentham’a göre bunun yolu fiziksel, politik, ahlaki ve dini

‘yaptırımlar’ uygulamaktan geçer. Bu listeye daha sonradan ‘duygudaşlık’ kavramını da ekleyen Bentham, kanun koyucunun bireylerin kendisini ve diğerlerini dikkate alarak eylemde bulunmasını sağlayacak veya onları bu doğrultuda yüreklendirecek yasaları koyarak toplam mutluluğu artırması gerektiğini ifade eder. Hülasa, kanun koyucu bu

‘değer’in farkında olarak hareket etmeli ve yasaları hem bireysel mutluluğu hem de toplumsal mutluluğu artıracak şekilde düzenlemelidir.47

Eylemlerin sonuçları, bireyin niyeti ve içinde bulunduğu şartlara ek olarak, genellikle o eylemleri ortaya çıkaran nedenlere bağlı olmasına rağmen Bentham’ın fayda teorisinde eylemin faydalı olup olmaması kaynak nedenlerinden bağımsızdır. Yani, kötü veya iyi diye bir eylem yoktur.48 Bir eylemin ‘fayda’sı –iyiliği veya kötülüğü- ancak ve ancak onun sonucuna bağlıdır: ortaya çıkardığı yararlarına ve/veya bedellerine. Bu noktada, Bentham’ın hazlar arasında bir ayrım yapmadığını ve her bireye farklı eylemlerin farklı düzeylerde haz sağlayabileceğini dolayısıyla da bir hazzın diğerinden üstünlüğünü ve düşüklüğünü eylemin türünün değil onun sürekliliği ve şiddeti gibi niteliklerinin belirleyebileceğini öne sürdüğünü söyleyebiliriz. O, kendi ifadesiyle, bu problemi şöyle değerlendirmektedir:

Bütün sanat ve bilimlerin yararı, - ben hem eğlence yanını hem de merak yanını hesaba katarak konuşuyorum – ve sahip oldukları değer tam olarak verdikleri zevkle orantılıdır. Aralarında oluşturulmaya çalışılan her türlü üstünlük türü, tümüyle hayalidir. Önyargı bir tarafa bırakılacak

46 A. g. e. s. 27.

47 A. g. e. s. 46-7.

48 A. g. e. s. 96-70.

19 olursa, raptiye (push-pin49) oyunu müzik, şiir, sanat ve bilimler ile eşit değerdedir. Raptiye oyunu daha fazla zevk verirse, demek ki daha değerlidir. Herkes raptiye oyunu oynayabilir: şiir ve müzik sadece birkaç kişi tarafından beğenilir. Raptiye oyunu her zaman masumdur: fakat şiir için aynı şey söylenemez. Gerçekten de, şiir ve hakikat arasında doğal bir karşıtlık vardır: sahte ahlak ve hayali doğa.50

Bentham’a göre, hazlar arasındaki bu eşitliği deneyimleyen birey, bir eylemde bulunmaya karar verme aşamasında kendi mutluluğu ve faydası da dâhil olmak üzere toplam faydayı dikkate alarak mümkün olan en iyi hesaplamayı yapmalı ve bu yönde eylemde bulunmalıdır. Benzer bir hesaplamayı yasaları düzenlerken kanun koyucu da yapmalıdır.51 Elbette ki her bir eylemde bulunurken bireyin böylesi bir hesaplamayı her defasında yapması pratikte mümkün görünmediği için günlük hayatta birçok durumda Bentham genel eğilimlere ve geçmiş deneyimlere göre hareket etmenin doğru olacağını söyler.

Bentham’a göre bireyi eylemde bulunmaya yönlendiren dört temel ‘yaptırım’ –bu yaptırımlar aynı zamanda haz ve acının kaynaklarıdır- türünden bahsedilebilir: fiziksel, siyasi, ahlaki ve dini yaptırımlar.52 Bu yaptırımları tek tek tanımlayan Bentham, fiziksel, siyasi ve ahlaki yaptırımların ‘şimdiki’ zamanda deneyimlendiğini, dini olanların ise hem şimdiki zamanda hem de ‘gelecek’ zamanda deneyimlenebileceğini ifade eder.

Eylemlerin hangi kaynaklardan/yaptırımlardan neşet ettiğini izah ettikten sonra Bentham’ın bir sonraki görevi hazzın ve acının nasıl ölçüleceğine dairdir. Ona göre, haz ve acı yedi başlıkta ölçülebilir: (1) yoğunluk, (2) süreklilik, (3) kesinlik veya belirsizlik, (4) yakınlık veya uzaklık, (5) verimlilik, (6) sadelik, (7) kapsam.53 Bütün bu ölçütler haz ve acının niceliksel ölçümüne yönelik olup niteliksel yönden yoksundur ki bu noksanlık Mill’in Bentham eleştirilerinde merkez konumda yer alacaktır. Son olarak şunu söylemek gerekir ki Bentham için ölçümde önemli noktalardan biri hazzın veya acının hesaplanmasında etkilenen kişi sayısının azlığı veya çokluğuyla ilgilidir. Yani, ortak

49 Push-pin oyunu 16. Yüzyıldan 19. Yüzyıla kadar oynanan meşhur bir İngiliz çocuk oyunuydu. Put-pin olarak da bilinen bu oyun ‘Hattie’ ve Bonnet Pop’ adlı İskoç oyunlarına da benzer. Kısaca, daha fazla raptiye elde etmek için rakibin raptiyesinin bulunduğu yerden bir başka raptiye aracılığıyla sökülmesi şeklinde olan bu oyun basitliği sebebiyle sanat ve bilimden elde edilen hazzın karşısında Bentham tarafından çarpıcı bir örnek olarak kullanılmıştır.

50 Bentham, J, (2003), “The Ratiaonale of Reward”, The Classical Utilitarians, ed. J, Troyer, Hackett, Indianapolis. s. 94.

51 Bentham, J, (2000), s. 142.

52 A. g. e. s. 27.

53 A. g. e. s. 31.

20

yararın ortaya çıkarılması bireysel yararın ortaya çıkarılması gibi hatta ondan daha fazla önem arz eder.

Bentham, sosyal bir düşünür olarak içinde yaşadığı toplumun problemlerine eğilmiş ve hukuk ile sosyal politikaların birçok düşünür gibi etikten türemesi gerektiği kanaatine varmıştır. Birçok reform girişiminde bu kaygının/güdünün rolünü dolaysız ve yegâne olarak mütalaa etmiştir. İnsan mutluluğunu niceliksel olarak ölçmeyi mümkün görmesi halefi Mill ve birçok düşünür tarafından eleştirilmiş olsa da o, bu ölçümünü ancak bilimsel ve somut verilerin ışığında mümkün ve gerekli görür. Aydınlanmanın başlıca prensiplerinden olan fen bilimlerinin şaşmaz yöntem ve ölçütlerini sosyal bilimlere uygulama prensibi/çabası Bentham’ın da gündemindeydi. Dolayısıyla hazzı niceliksel olarak ölçebilme motivasyonunu çağın mezkûr eğilimi kapsamında değerlendirdiğimizde bu ilgi ve yönelim anlaşılır gözükmektedir.

Bentham’ın bu bakış açısı kendi dönemindeki Kant’ın deontolojisi gibi yaygın ahlak yaklaşımlarını dikkate aldığımızda farklı ve şaşırtıcı olarak görülebilir. Her şeyden önce Bentham içsel olarak herhangi bir şeyin iyi veya ahlaki olmasına karşı çıkar;

‘araçsal’ bir bakış açısı ile problemi değerlendirir. Bir şeyin iyi olup olmamasını belirleyen yegâne ölçüt onun sonuçta bizi faydaya götürüp götürmemesidir. Bu durumda yapılan bütün eylemler ve sahip olunan erdemler araç konumuna düşer. Doğal ahlakın yanı sıra Kant’ın evrensel ahlakının rağbet gördüğü bir dönemde Bentham’ın bu araçsal anlayışı farklı bir pozisyonda yer almıştır. Çalışmanın ilerleyen bölümlerinde, Bentham’ın fikirleri, Mill ile olan ilişkisi, ona katkıları, Mill’in eleştirileri konunun gerektirdiği ölçü ve çerçevede daha ayrıntılı olarak ele alınacak ve Bentham’ın faydacılık ilkesi böylece sürekli gündemimizde olacaktır. Şimdilik ifade etmek gerekirse, klasik faydacılık anlayışının zirvesi Mill ise, bu anlayışın tartışmaya açılmasını sağlayan ve hatırı sayılır derecede de etkili olarak felsefe tarihinde yerini alan, klasik faydacılığın

‘babası’ Bentham’dır.