BÖLÜM 3: ÖNERMELER
3.1. Yüklemli Önermeler
3.1.5. Yüklemli Önermelerarası İlişkiler
3.1.5.2. Yüklemli Önermelerde Döndürme
Âmidî döndürmeyi ikiye ayırmaktadır.
3.1.5.2.1. Düz Döndürme (Aksi-i Müstevvi)
Aristoteles Organon III (Birinci Analitikler) isimli eserinde döndürme konusunu
incelemektedir. Filozof konuyu ele alırken herhangi bir tanımlama yapmamaktadır.262
261
Âmidî, Dekȃik, vr. 71b
262
Aristoteles, Organon III (Birinci Analitikler), (çev. H. Ragıp Atademir), İstanbul 1989, s. 5-6
Tenakuzun Yapılmasında Düşülen Hatalar Konuya Yönelik Olan Hatalar
- Müşterek ismin kullanılması - Külli ve Cüz'iliğin gözetilmemesi - Şartın dikkate alınmaması
Yükleme Yönelik Olan
Hatalar
- Müşterek ismin kullanılması - Kuvve ve fiil durumunun dikkate alınmaması
- İzafetin gözetilmemesi
- Yüklemin şartının değişik olması - Zaman ve mekan dikkate
80 Fârâbî263, İbn Sînâ eş-Şifa’nın el-Kıyas264
kitabında, Gazzâlî265 ve Huneci266 düz döndürmeyi, olumluluk ve olumsuzluğuna, doğruluğuna dokunmadan konuyu yüklem, yüklemi konu yapmaktır” olarak tanımlamaktadır.
Âmidî düz döndürmeyi, “Olumluluk ve olumsuzluğuna, doğruluk ve yanlışlığına
dokunmadan konuyu yüklem, yüklemi konu yapmaktır.”267
şeklinde tanımlamaktadır. Müellifimizin yapmış olduğu bu tanımda dikkati çeken noktalardan biri “konu” ve “yüklem” ifadeleridir. Yukarıda da ifade edildiği gibi müellifimiz döndürme konusunu yüklemli önermeler bağlamında ele aldığı için böyle bir tanımlama yapma gereği duymuştur. Öyle ki Fârâbî268, İbn Sînâ269, F. Râzî270
ve es-Savi271
gibi mantıkçılar da döndürmenin tanımında “konu” ve “yüklem” ifadelerini kullanmaktadırlar.
Müellifimizin döndürme tanımında dikkat çeken bir diğer nokta da döndürmenin şartları arasında “doğruluk halinin devam etmesi” ile beraber “yanlışlık halinin de devam etmesi” ifadesini kullanmasıdır.272
Müellifimizin takip etmekte tereddüt göstermediği
İbn Sînâ da hem İşârât273
hem de Necât274
isimli eserlerinde düz döndürmenin tanımında doğruluk halinin devam etmesiyle beraber “yanlışlık halinin de devam etmesi” şartını zikretmektedir. Ancak İbn Sînâ eş-Şifa külliyatının el-Kıyas kısmında ele aldığı aynı
konunun tanımını yaparken “yanlışlık halinin devam etmesi” kısmını
263
Fârâbî, Kitabu’l-Kıyas, (el-Mantık inde’l-Fârâbî-II içinde) Tah: Refik el-‘Acem, Beyrut 1987, s. 17
264 İbn Sînâ, Kitabu’ş-Şifa: el-Kıyas, s. 75 265 Gazzâlî, Mi’yâru’l-İlm, s. 101 266 Huneci, Keşfu’l-Esrar, s. 129 267
Âmidî, Dekȃik, vr. 79a
268
Fârâbî, Kitabu’l-Kıyas, s. 17
269
İbn Sînâ, İşȃretler ve Tembihler, s. 45; Necȃt, s. 39; Kitabu’ş-Şifa: el-Kıyas, (thk. Said Zayid) Kum 1430, s. 75
270
F. Râzî, Mulahhas, s. 184
271 Es-Savi, Besâir, s. 223
272
Âmidî, Dekȃik, vr. 79a
273
İbn Sînâ, İşȃretler ve Tembihler, s. 45
274
81
kullanmamaktadır.275
Döndürmenin tanımında “yanlışlık halinin devam etmesi” ifadesini Fârâbî276, Gazzâlî277
ve Huneci278 gibi mantıkçılar da kullanmamaktadır.
İbn Sînâ gibi bir düşünürün aynı konu hakkında farklı eserlerde farklı ifadeler kullanması bir çelişki gibi görünebilir. Öyle ise bu çelişkili durum nasıl izah edilecektir?
El-İşârât isimli eseri üzerine şerh yazanlardan biri olan Tûsî bu konuya değinirken
döndürme konusunda “yanlışlık” ifadesinin kullanılmış olmasını bir hata olarak nitelendirmektedir. Bu ifadenin İbn Sînâ’nın eserinde kullanılmış olmasını ise müstensihlerden kaynaklanan bir problem olarak gördüğünü belirtmekle beraber bazı
İşârât nüshalarında bu ifadenin bulunmadığını vurgulamaktadır. Ancak buna rağmen
bazı müteahhirun mantıkçılarının bu ifadeyi farkında olmadan kullandıklarını da ayrıca belirtmektedir.279
Bu durumda, Tûsî’nin beyanına göre İbn Sînâ’nın eserinde yanlışlıkla yazılan “yanlışlık halinin devamı” ifadesi döndürme tanımında yer alması durumunda ne gibi bir sıkıntıya sebep olmaktadır? sorusu akla gelmektedir.
Bir önermeden düz döndürme sonucu elde edilen ikinci önerme, asıl önermenin lazımıdır. Eğer “yanlışlık halinin devamı” kaydı kabul edilirse; lazımın, yani ikinci önermenin, daha genel olma ihtimali söz konusu olmaktadır. Böyle bir durumda da döndürme sonucu elde edilen önermenin doğruluğunun, asıl önermenin yanlışlığı ile beraber olması ihtimali ortaya çıkmaktadır. Örneğin “Her canlı beyazdır.” önermesi “Bazı beyazlar canlıdır.” önermesini gerektirir. Bu durum, doğru olanın yanlış olanın lazımı olmasıdır. Oysa ilk önerme olan melzumun (asıl önermenin) doğruluğunun, ikinci önerme olan lazımın (döndürülme sonucu ortaya çıkan önermenin) yanlışlığı ile beraber olması imkânsızdır. Çünkü düz döndürme sonucu ortaya çıkan önerme yanlış olursa, asıl önerme de yanlış olur. Asıl önerme yanlış olursa, döndürme sonucu ortaya çıkan önerme de yanlış olur. Döndürme sonucu ortaya çıkan önerme doğru olursa, asıl 275 İbn Sînâ, Kitabu’ş-Şifa: el-Kıyas, s. 75 276 Fârâbî, Kitabu’l-Kıyas, s. 17 277 Gazzâlî, Mi’yâru’l-İlm, s. 101 278 Huneci, Keşfu’l-Esrar, s. 129 279 Tûsî, Şerhu’l-İşarat. c. I, s. 321-322
82
önerme de doğru olur. Dolayısıyla genelin doğruluğu ve varlığı özel olanın varlığı olmaksızın var olabileceğinden dolayı, özel olanın doğruluğunu ve varlığını gerektirmez. Aynı şekilde özel olanın da yokluğu ve yanlışlığı genel olanın yokluğunu ve yanlışlığını gerektirmez.280
Böyle bir çekinceye rağmen Âmidî’nin neden “yanlışlık halinin devamı” gibi bir ifade kullandığına dair bir açıklamasına rastlayamadık.
Yüklemli önermelerin döndürmesini ele alan Âmidî, eğer konu ve yüklem birbirine eşit ise; “Bütün insanlar natıktır.” önermesinin döndürmesi “Bütün natıklar insandır.” şeklinde gerçekleşecektir. Ancak konu ve yüklemin birbirine eşit olmamasından dolayı bunun gerçekleşme imkânına sahip olmadığını belirtmektedir. Döndürmeyi İbn Sînâ’da281
ve dolayısıyla Aristoteles’te282
olduğu gibi yapan Âmidî; her iki filozofun tümel olumsuz olandan başlayarak konuyu açıklamaya çalışmalarına karşın; tümel olumlu ile başlayarak konuyu ele almaktadır. Buna göre:
a- Tümel olumlunun düz döndürmesi: Tümel olumlu bir önermenin düz döndürmesi yapılırken eğer konu ve yüklem birbirine eşit değilse yüklemin kaplam bakımından konudan daha geniş olmasından dolayı tikel olarak döndürülür. Örneğin: “Bütün insanlar hayvandır” önermesinin döndürmesi “Bazı hayvanlar insandır.” olarak
gerçekleşmektedir.283
b- Tikel olumlunun düz döndürmesi: Tikel olumlu önermenin düz döndürmesi yine tikel olumlu olarak gerçekleşmektedir. Örnek olarak, “Bazı A B’dir.” önermesi “Bazı B
A’dır.” olarak döndürülmektedir.284
Âmidî yüklemli önermelerden sadece tümel olumlu ve tikel olumluyu ele alıp örnek vermektedir. Tümel olumsuz ve tikel olumsuza dair herhangi bir açıklamada bulunmamaktadır.
280
Pehlivan, Semerkandi’nin Kıstasu’l-Efkâr Fi’t-Tahkiki’l-Esrar Adlı Eserinin Değerlendirmesi, s. 155
281
İbn Sînâ, İşȃretler ve Tembihler, s. 46
282
Aristoteles, Organon III, s. 6
283
Âmidî, Dekȃik, vr. 79b
284
83 3.1.5.2.2. Ters Döndürme (Aksi-i Nakiz)
Aristoteles, ters döndürmeyi tümel olumlunun ters döndürmesiyle sınırlar. “Her A B’dir.” önermesinin ters döndürmesi, “Her B olmayan, A olmayandır” şeklinde
gerçekleşmektedir.285
Fârâbî’nin mevcut eserlerinde ters döndürmeye dair herhangi bir şeye rastlayamadık. Ancak Aristoteles’in yakın takipçilerinden olan İbn Sînâ ise Aristoteles gibi sadece
tümel olumlunun ters döndürmesini ele alıp örnek vermektedir.286
Bu da İbn Sînâ’nın konuya vermiş olduğu önemin derecesini ortaya koymaktadır.
İbn Sînâ’ya göre ters döndürme; yüklemin çelişiğini konu, konunun çelişiğini yüklem yapmaktan ibarettir. “Her C B’dir” önermesinin ters döndürmesi “Her B olmayan C
olmayandır” şeklinde gerçekleşmektedir.287
Âmidî de selefi olan İbn Sînâ’nın kullanmış olduğu ifade ve örnekleri sıralayarak konuyu ele almaktadır. İbn Sînâ’nın yaptığı gibi bazı ihtimalleri ele alarak gerçeğini
ortaya koymaya çalışmaktadır.288
İbn Sînâ’nın yolunu takip edenlerden biri olan Urmevî, önermenin dış dünya ve zihindeki durumuna göre, hakikî önermeleri hakikiye, haricî önermeleri de haricîye
olarak döndürüp konuyu ele almaktadır.289