• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: ÖNERMELER

3.1. Yüklemli Önermeler

3.1.5. Yüklemli Önermelerarası İlişkiler

3.1.5.1. Karşı Olma

Aynı terimlerden meydana gelmiş iki önerme nicelik veya nitelik veya hem nicelik hem de nitelik bakımından birbirinden farklı olmaları durumunda söz konusu iki önerme arasında karşı olma durumu gerçekleşmektedir. Dolayısıyla bu şartlara sahip iki önerme

247

75

arasında karşıtlık, alt karşıtlık, çelişiklik veya altlık durumlarından biri meydana gelmektedir. Yukarıda da ifade edildiği gibi Âmidî bu alt başlıklardan sadece çelişiklik konusunu ele almaktadır.

3.1.5.1.1. Çelişki (Tenakuz)

Mantığın diğer konularında olduğu gibi bu konuya da ilk olarak Aristoteles değinmektedir. Filozof bu konuyu Organon II (Önerme) isimli eserinde ele almaktadır.248

Filozof adı geçen eserinde konuya şu örneği vermektedir: “Her insan aktır. Bütün insanlar ak değildir. Hiçbir insan ak değildir. Bazı insanlar aktır.” Aristoteles konuyu ayrıntılı bir şekilde ele almaktadır. İslam dünyasında bu geleneği devam ettiren Fârâbî ve İbn Sînâ Aristoteles’in ortaya koyduğu açıklamalara uygun bir tarzda konuyu ele alıp incelemişlerdir.

Fârâbî, karşıt ve çelişik önermeleri doğruluk ve yanlışlık bakımından inceleyerek

önermeleri karşı-olma açısından ele almaktadır.249

İbn Sînâ karşı-olma konusu dâhilinde olan konular içerisinde en geniş değerlendirmeyi çelişik önermelere ayırmış durumdadır. Bu kadar önem vermiş olmasının sebebi olarak çelişik önermelerin karşı-olmanın en açık ve en kuvvetli şeklini oluşturmasından olabilir.250

İbn Sînâ'ya göre çelişik önerme konu ve yüklemi aynı olan iki önermenin zati olarak biri mutlaka doğru, diğeri yanlış olacak biçimde olumluluk ve olumsuzluk bakımından farklı olmasıdır. Dolayısıyla nitelik bakımından birbirinden farklılık çelişikliği meydana

getirmektedir.251 Düşünürümüzün çelişik önermelerin nitelik bakımından farklı olması

gerektiği söylemine karşılık, nitelik bakımından farklı iki tümel önermenin ikisi birden bazı durumlarda yanlış olabilmektedir. Bu yüzden bunun sadece nitelik bakımından farklı olması yetmemektedir. İbn Sînâ’nın tanımda kullanmış olduğu “zati olarak birisi mutlak doğru diğeri yanlış olacak” biçimindeki vurgusu dikkat çekmektedir. Buna bağlı

248

Aristoteles, Organon II (Önermeler), s. 12

249

Fârâbî, el-ibare (el-Mantık inde’l- Fârâbî I içinde), s. 159-160

250

İbn Sînâ, İşȃretler ve Tembihler, s. 40-41; Bolay, İbn Sînâ Mantığında Önermeler, s. 104

251

76

olarak “zati olarak birisi mutlak doğru diğeri yanlış olacak” şeklinde ifade edilmesi iki önermeyi çelişik yapmaktadır. Ancak bu durumda düşünürümüzün yapmış olduğu tanıma nicelik bakımından farklılık da dâhil olmuş olacaktır.

İbn Sînâ’nın buna dikkat etmemesi ya da bundan gafil olması düşünülebilecek bir şey değildir. Özellikle mantık konularına getirmiş olduğu açılımla etkisini yüzyıllar sonra da hissettiren düşünürümüzün buna temas etmemesi sahip olduğu konumla çelişir bir durum arz edecektir. Bu anlamda bu eksikliğin farkında olan filozof, “bazen iki tümelin ikisinin birden yanlış olabileceğini ve iki tikel önermenin bazen ikisinin birden doğru olabileceğini” vurgulamaktadır. Durum böyle olduğundan: iki önermenin çelişik olabilmesi için konuları tümel olmak şartıyla hem nitelik hem de nicelik bakımından farklı olmaları gerekir” 252

ilavesi yaparak tanımdaki eksikliği gidermiştir.

Tanımlamadaki eksikliği bu şekilde gideren İbn Sînâ, çelişkinin meydana gelebilmesi için de bazı şartların oluşması gerektiğini belirtmektedir. Bu şartlardan birinin bile eksikliği çelişikliğin meydana gelmesine engel teşkil edecektir. Filozofa göre çelişikliğin gerçekleşmesi için olmazsa olmaz olan şartları: konu-yüklem, şart-izafet,

parça-bütün, kuvve-fiil, zaman-mekân şeklindedir.253

Bu şartların oluşmadığı durumlarda çelişkinin olması zorunlu olmadığı gibi gerçekleşmesi de mümkün olmamaktadır. Bu yüzden çelişkinin oluşması için sayılan şartların bir araya gelmesi gerekmektedir. Bunlardan birinin bile eksik olması birçok karışıklığın oluşmasına yol açacaktır.254

İbn Sînâ konu ve yüklemleri aynı olan tekil önermelerin nitelik bakımından tam bir

farklılık göstermeleri halinde çelişik önermeler gibi kabul edileceğini

vurgulamaktadır.255

Filozof mühmele önermelerin alt karşıt önerme yani tikel önerme hükmünde olduğuna

inandığından dolayı mühmele önermelerde çelişkinin bulunmadığı kanaatindedir.256

252 İbn Sînâ, Necȃt, s. 38 253 İbn Sînâ, İşȃretler ve Tembihler, s. 40 254 İbn Sînâ, Necȃt, s. 39 255 İbn Sînâ, Necȃt, s.39

77

Âmidî, çelişkinin tanımında da İbn Sînâ’yı takip ederek çelişkiyi: “Çelişki, önermelerin

olumluluk ve olumsuzluk bakımından birbirinden farklı olmasıdır. İkisinden biri zatından dolayı doğru olduğunda diğerinin yanlış olması gerekmektedir”257

şeklinde tanımlamaktadır. Örneğin “İnsan hayvandır” ve “İnsan hayvan değildir” önermeleri arasında çelişiklik vardır. Burada dikkat çeken İbn Sînâ’da olduğu gibi müellifimizin de tanımında nitelik farklılığı ifade edilirken nicelik farklılığı ifade edilmemektedir. Âmidî bu tanımlamanın hemen akabinde şu noktaya dikkat çekmektedir. “Eğer önerme

mahsure ise kemiyette de ihtilaf olmalıdır.” Yani önerme şahsiye ise ihtilaf sadece

keyfiyette olurken; mahsure olması durumunda keyfiyetle beraber kemiyette de ihtilaf olmalıdır. Âmidî bu türden noktalara dikkat edilmemesi durumunda farkında olunmadan birçok hatanın ortaya çıkmasına yol açabileceğine işaret etmektedir. Dolayısıyla tenakuzun meydana gelebilmesi için bazı şartların yerine gelmesi gerekmektedir. Çelişkinin tanımı noktasında İbn Sînâ ile mutabık olan Âmidî, çelişkinin şartlarının sıralaması noktasında İbn Sînâ’dan ayrılmaktadır. Yukarıda da belirtildiği gibi İbn Sînâ bu şartları tek tek sıralarken müellifimiz bunu ilkin konu ve yükleme dönük olan şartlar diye ikiye ayırıp İbn Sînâ tarafından sıralanan diğer şartları bu iki başlık altında ele almaktadır.

Âmidî konuya dönük olan şartların yerine getirilmemesinden dolayı ortaya çıkan hatalar olarak, önermelerin birinde konu olanın diğer önermede konu olmamasından dolayı hatanın meydana geldiğini belirtmektedir. Ona göre bu şekilde kullanılmasının temelinde de aynı olduklarının varsayılması yatmaktadır. Âmidî, bunun da birkaç şekilde ortaya çıktığını belirtmektedir:

1- Müşterek ismin kullanılmasıdır. Örneğin “Ayn görendir” ve “Ayn gören değildir” önermelerin ilkinde “ayn” “göz” anlamında kullanılırken; ikincisinde ise “casus, gözetici” anlamında kullanılmıştır.

2- İsimleri bir olup mutabaka ve tazammun yönünde farklı olmasıdır.258

256 İbn Sînâ, İşȃretler ve Tembihler, s. 40 257 Âmidî, Dekȃik, vr. 69b 258

78

3- İki önermenin birinde şart ihmal edilirken diğerinde dikkatsizlikten dolayı konu farklılığının oluşmasıdır. Örneğin, “Hareket değiştirendir.” ve “Hareket değiştiren değildir.” önermeleri. Hareketin olduğu hale bakılırsa doğru olurken, hareketin

olmadığı hale bakıldığında ise yanlış olmaktadır.259

Âmidî yükleme dönük olarak ortaya çıkan olumsuzluğun, önermenin birinde yüklem olanın diğer önermede yüklem olmamasıyla meydana geldiğine işaret etmektedir. Buradaki sıkıntının her iki yüklemin de aynı kabul edilmesinden kaynaklandığını belirtmektedir. Bunlar:

1- Müşterek ismin kullanılmasıdır. “Satışta kabul eden tarafa müşteri denir. Satışta kabul eden taraf müşteri değildir.” Her iki önermede de yüklemin aynı olduğu zannedilir. Oysa ilk önermedeki “müşteri” ile satıcının karşıtı olan “müşteri” kastedilirken; ikinci önermedeki “müşteri” ile gezegen anlamındaki “müşteri” kastedildiği için sıkıntı ortaya çıkmaktadır.

2- Manada bi’l-kuvve ve bi’l-fiil olarak farklı olmasıdır. “Testideki hamr sarhoş edicidir, Testideki hamr sarhoş edici değildir” önermelerindeki gibi.

3- İzafetin olmamasıdır. Örneğin “Zeyd babadır (Ömer için), Zeyd baba değildir (Ahmet için).”

4- Yüklemin şartının değişik olmasıdır. Aynı vakit şartının esas alınmamasından dolayı “Hayvan yürüyor.” ve “Hayvan yürümüyor” önermelerinde çelişkilik durumu gerçekleşmemektedir.

5- Yüklemin konuya nispetinin belli bir mekâna bağlı olmasıdır. Mekân şartı dikkate alınmaması durumunda çelişkilik durumu ortaya çıkmamaktadır. Örneğin "Sakız ağacı kendisinde yağ olan, sıvı çıkandır.” ve “Sakız ağacı kendisinde yağ olan, sıvı çıkan değildir.”260

Müellifimizin sıralamış olduğu bu hususları şekil olarak sunmak gerekirse şöyle bir şekil ortaya çıkmaktadır:

259

Âmidî, Dekȃik, vr. 70a-71b

260

79

Şekil 15: Âmidî'ye Göre Tenakuzun Şartları

Âmidî bir çelişikliğin meydana gelebilmesi için gerekli olan şartları sıraladıktan sonra önermelerin niceliğine göre çelişiklerinin de şu şekilde gerçekleştiğini belirtmektedir: - Tümel olumlunun çelişiği tikel olumsuz

- Tikel olumsuzun çelişiği tümel olumlu - Tümel olumsuzun çelişiği tikel olumlu - Tikel olumlunun çelişiği tümel olumsuz

olduğu belirtildikten sonra bu şart ve açıklamaları dikkate alanların gerçek tenakuzu

elde edebileceği beyan edimektedir.261

Benzer Belgeler