III. SAĞALTMA YÖNTEM VE TEKNĠKLERĠ
III.2. YÖNTEM VE TEKNĠKLER
Atlı-göçebe bir hayat yaĢayan ve milyonlarca kilometreye yayılarak birçok millet ve din ile temas kuran Türklerin, halk tababetinde kullandıkları yöntem ve malzemeler oldukça çeĢitlidir. Dünyanın en kadim milletlerinden biri olan Türk milleti, ilk baĢlarda hastalıkların kaynağını iyeler dediğimiz ruhlara bağlamıĢlardır. Birçok millet ve kültürle iliĢki kuran Türkler onlardan çeĢitli tedavi Ģekillerini öğrenerek kullanmıĢlardır. Halk hekimliğinde kullandıkları malzeme ve yöntemler: Su, ağaç, ot, bitki, toprak, hayvanî ürünler, madeni ilaçlar; kan alma, dua, büyü, veli kiĢilerin duası, sıvazlaması, tükürüğü gibi maddi ve manevi unsurlardır. Orhan Açıpayamlı, Türkiye‟de halk hekimlerinin kullandıkları yötemleri altı baĢlık altında toplamıĢtır:
1. Irvasa yoluyla yapılan sağaltma 2. Parpılama yoluyla yapılan sağaltma 3. Dinî yolla yapılan sağaltma
4. Bitki kökenli emlerle yapılan sağaltma 5. Hayvan kökenli emlerle yapılan sağaltma
6. Maden kökenli em'lerle yapılan sağaltma(Acıpayamlı 1989: 2-4).
Türk halk anlatıları bu yöntemlerin yanında büyü, toprak gibi olağanüstü yöntemlerde görülmektedir. Tedavide kullanılan yöntemler Ģunlardır:
51 III.2.1. Irvasa Yoluyla Yapılan Sağaltma
Irvasayla yapılan tedavilerde hekimlik, dağalama, em, kesme, çizme, vurma, gibi yöntemler kullanılmayıp, sağlığı ve kutu temsil eden nesne ve kiĢilerden faydalanılmaya çalıĢılır. Irvasa, doğrudan vücutla ilgili olmayan, hastayı etkileme amacı güden büyüyle yapılan sağaltmadır.
“Irvasaya Türkiye'nin değişik bölgelerinde irvasa, urasa, uğrasa, oğrasa gibi adlar verilmektedir. Irvasa yoluyla yapılan sağaltmalarda hasta:
a) Sağlıklı bir kimsenin yanına yatırılmakta,
b) Hamamda sağlıklı bir kimsenin oturduğu kurnaya oturtulmakta,
c) Kurt kafatasının içindeki su ile yıkanmaktadır.” (Acıpayamlı 1989: 2). Bu uygulamalardaki amaç sağlıklı kiĢilerin gücünün temas yoluyla hasta kiĢilere geçmesidir. Kurdun Türklerde ata kabul edildiği bilinmektedir. Bu durum ata kültüyle iliĢkilendirilebilir.
III.2.2. Parpılama Yoluyla Yapılan Sağaltma
Parpılama yoluyla tedavi, geçmiĢte olduğu gibi günümüzde de Anadolu ve Türk dünyasında kullanılmaktadır.Bu uygulamada temel amaç vücuttaki kirli kanın atılması ve dolayısıyla kötü ruhun vücuttan çıkarılmasıdır.
“Parpılama sözcüğü Türkiye'nin değişik bölgelerinde parpılma, parpilma, parpulama, parpulma olarak da kullanılmaktadır. Bu sağaltmalarda hastaların vücutları çizilir, delinir, dağlanır, kesilir ya da vücutlarına değnekle vurulur. Örneğin; hastanın ustura ile çizilen baş kısmının üzerine papatya çiçeği tozu serpilir ya da birtakım büyülü sözcükler söylenirken hastanın dilinin altı kesilir.” (Acıpayamlı 1989:3). Bu uygulama kamlara mahsus bir pratiktir. Kamlar, hastalarına büyülü sözler söyleyerek onların içlerindeki kötü ruhu çıkarırlar.
III.2.3. Dinî Yolla Yapılan Sağaltma
Türkler hastalıkların Tanrı tarafından gönderildiğine inanmaktadır. Bundan dolayı da sağaltma yine Tanrı‟nın lütfuyla olacaktır. Bu sebeple Tanrı‟nın hoĢuna gidecek davranıĢlar ve onu yücelten uygulamalar yapılır. Ayrıca ağaç, su, dağ, ateĢ ve ecdat ruhları Tanrı‟nın yeryüzündeki temsilcileri olduğu için bu unsurlara çeĢitli
52
saçılar sunularak gönülleri alınmalıdır. Gök ve gök cisimleri de kutsal sayıldığından hastalıkların tedavisinde bu unsurlar etrafında da çeĢitli ritüeller oluĢmuĢtur.
Bu sağaltmalarda dinî araç veyöntemler kullanılır. Örneğin; hasta türbedeki sanduka etrafında üç kez dolaĢtırılır ya da hastaya dolunay sırasında okunmuĢ kaptan su içirilir (Acıpayamlı 1989: 4). Ġslamiyet‟ten önceki inanıĢlar bugün de yaĢatılmakta ve tedavi amaçlı kullanılmaktadır.
III.2.4. Bitki Kökenli Emlerle Yapılan Sağaltma
Göçebe bir hayat süren ve tabiatı çok iyi tanıyan Türkler tabiattaki nesneleri kullanmayı çok iyi bilmektedir. “Ebe gömeci, çıtırgı, kara tabak, ısırgan, sarımsak, çörek otu, üzerlik, düvencik, papatya, keten tohumu, saparma, zeyrek, ak zencefil, mısır püskülü, afyon, kara üzüm, susam, dut ve daha birçok bitkinin kökü, gövdesi, kabuğu, yaprağı, meyvesi, çiçeği ya da tohumu olduğu gibi ya da birtakım işlemlerden geçirildikten sonra hastalara em olarak verilir. Örneğin; hastaya üç sabah patlıcan suyu içirilir ya da kırk evden toplanmış olan dualı ekmek yedirilir” (Acıpayamlı 1989: 5).
III.2.5. Hayvan Kökenli Emlerle Yapılan Sağaltma
Avcılıkla ve hayvancılıkla geçinen Türklerin hayatında hayvanlar ve hayvansal ürünler önemli bir yere sahiptir. Hayvanların bizzat kendileri sağaltma amaçlı kullanılabilir. “Hastaya yatırda yakalanan böcekler yedirilir ya da kuduz böceğinin suyu içirilir.” (Acıpayamlı 1989: 5).Ayrıca hayvanların derileri, etleri, kanları, dıĢkıları ve çeĢitli organları da tedavide ilaç olarak kullanılır. “Devenin sidiği alınır ve bununla hastanın kafası ovulur: saçtaki kepekler yok olur. Kulağı açmak için kulağın içine fare safrası ya da ölü kedi yağı konur. Kekliğin beyinciği kuduzu iyileştirir. Tavuk yumurtası safrayla karıştırıldığında çıbanları geçirir. Kekliğin safrası arpacığı iyileştiren bir merhemdir.” Roux‟un verdiği bir örnek ise oldukça ilginçtir: “Bir çocuk konuşmakta geç kaldığında çocuğa bazı kuşların dilini yedirilir.”(Roux 2005: 164).
Ayrıca Roux, Yakutlarda tüberküloz hastalarının canlı canlı kurbağa yuttuklarını, Tunguzlarda doğum yapan kadının karnına kertenkele konulduğunu, Buryatlarda göz çapaklandığında turnabalığı safrasıyla ovulduğunu, Tannu Tuva‟da
53
kurt ciğerinin frengi hastalığına iyi geldiğini, Kazaklarda iktidarsızlık ve böbrek ağrıları için ayı safrası kullanıldığını söylemektedir (Roux 2005: 165).
Halk anlatılarında hayvanların ve hayvansal ürünlerin tedavide çok sık kullanıldığını tespit ettik. Ġlgili bölümlerde örneklerini vereceğiz.
III.2.6. Maden Kökenli Em'lerle Yapılan Sağaltma
Türkler madenden yapılmıĢ eĢyaların sağaltma özelliğine sahip olduğuna inanırlar. Kamların giydiği “manyak” adlı elbisede madenden yapılmıĢ birçok figür bulunması bu durumu gösterir.“Civa, gümüş, altın, bakır, su, maden suyu, taş ve daha birkaç madensel maddeler olduğu gibi ya da birtakım işlemlerden geçirildikten sonra hastaya em olarak verilir. Örneğin; büyülü olduğuna inanılan taş tozu suda eritilerek hastaya içirilir ya da hasta, değirmenin çark suyu ile yıkanır.” (Acıpayamlı 1989:7).
III.2.7. Sular ve Kaplıcalarla Yapılan Sağaltma
ġifalı olduğuna inanılan sular, kaplıcalar eskiden olduğu gibi günümüzde de tedavi amacıyla kullanılmaktadır. Bu konu hakkında Su Kültü maddesinde geniĢ bir Ģekilde durulmuĢtur. Anadolu‟da ve Türk dünyasında suların kutlu sayıldığını bilmekteyiz. Halk anlatılarında sular ve kaplıcalarla yapılan tedavi örneklerine sıkça rastlanmaktadır.
III.2.8. Toprakla Yapılan Sağaltma
Türklerde everenin bütün tezahürlerini gök ve yir-sub‟un (yer-su: yeryüzü) temsil ettiği birbirine zıt, fakat birbirini tamamlayan iki evrensel “nefes”ten oluĢmuĢ olarak kabul eden sistem, proto-Türk ve Türklerin en eski kozmolojisiydi (Esin 2001: 19). Köktürklerde de tengri “gök” ile yağız yir “yer” evrensel iki zıt ve tamamlayıcı ilke olarak belirmektedir (Esin 2001: 21). Türklerin evren anlayıĢını su, ateĢ, ağaç, maden ve toprak olmak üzere beĢ unsur (element) oluĢturur. Eski Türklerde evrendeki bu beĢ unsurun merkezinde toprak bulunmaktadır (Esin 2001: 24-25).
Türkler toprak kavramını kutsallaĢtırarak vatan ile özdeĢleĢtirmiĢler,bu uğurda can vermekten çekinmemiĢlerdir. Toprak insanların temel yaĢam malzemelerini veren ve üzerinde yaĢanılan mekân olma özelliğiyle ana gibi telakki
54
edilerek ona“toprak ana” denir. Halk anlatılarında toprakla tedavi çok sık görülür. Peygamberlerin, velilerin, kahramanların getirdiği topraklar sağaltma özelliği taĢır.
III.2.9. Büyü
Büyü konusunu yukarıda geniĢ bir Ģekilde incelediğimiz için bu konu üzerinde derinlemesine durmayacağız. Ancak Türk topluluklarında eski dönemlerden itibaren büyüyle tedavi en sık baĢvurulan sağaltma yöntemlerinden biridir. Ruh güdücü ve büyülü güçlere sahip kamlar, bitki, hayvan, ağaç,taĢ gibi nesnelerin ruhlarını yönlendirerek insan ve hayvanları tedavi etmiĢlerdir.
55
ĠKĠNCĠ BÖLÜM
ĠSLAMĠYET ÖNCESĠ VE SONRASI ĠLK YAZILI
KAYNAKLARDA HALK HEKĠMLĠĞĠ
I. ĠSLAMĠYET ÖNCESĠ TÜRK YAZILI METĠNLERĠNDE HALK