• Sonuç bulunamadı

ĠSLAMĠYET ÖNCESĠ TÜRK YAZILI METĠNLERĠNDE HALK

I.1. Göktürk Metinleri

Bugün için bilinen ilk yazılı kaynaklarımız olan Göktürk Yazıtları, Muharrem Ergin‟in ifadesi ile “şaheser”dir. Bir millet olma Ģuurunu gösteren ve hitabet sanatının en zirvesi olan Orhun Yazıtları‟nda sağlıkla ilgili doğrudan bir bilginin bulunması elbette ki beklenemez. Ancak birkaç kelimenin sağlıkla ilgili olduğunu düĢünmekteyiz. Göktürk Yazıtları‟nda sağlıkla ilgili tespit ettiğimiz kelimeler Ģunlardır:

agrı-: Hastalanmak.

“ulug oglum agrıp yok bolça”: “Büyük oğlum hastalanıp ölünce” (Bilge Kağan Güney 9),(Tekin 1988: 52-53).

Orhun Yazıtları‟nda em kelimesi kök halinde görülmese de türemiĢ hali emgek görülmektedir:

“on ok bodun emgek körti”: “On ok halkı ıstırap gördü” (Kül Tigin Doğu 19; Bilge Kağan Doğu 16), ( Tekin 1988: 12-13).

Göktürklerin beslenme konusuna da önem verdikleri kanaatindeyiz. Göktürklerin devrinde kullanılan bal bugün de halk arasında hem bir gıda maddesi hem de her derde deva bir ilaç olarak kullanılır (Çevik 2008: 5). Türkler, ayrıca bekletilmiĢ kısrak sütünden yapılan kımız içerlerdi. Kımız yalnız içki olarak değil, aynı zamanda verem hastalığına ve mide ağrılarına karĢı da ilaç amaçlı kullanılmaktadır(Demirhan 1985: 201).

56 I.2. Uygur Metinleri

Kültür ve medeniyette oldukça ileri giden Uygur Türkleri, sağlığa önem vermiĢler ve bu konu ile ilgi çeĢitli eserler bırakmıĢlardır. Bu eselerde hem aklî hem de ruhî tedavi yöntemlerinden bahsedilmektedir.

Uygurlardan kalan tıp metinlerinden tedaviyle ilgili birkaç örnek vermenin uygun olacağını düĢünüyoruz:

“tamtın tüşüp içi bârtinmişkâ kan tomurmuşka âm takıgu yumurtgasınça tograk togragusın yumşak sokup lalap”“...Damdan düşüp içi berelenmişe kan kaybetmişe ilaç: Tavuk yumurtasınca kavak ağacı sakızını yumuşak biçimde ezip...”;“kara küji takıgu yumutkası ubu birlâ kayındurup tamızsar sönâr”“...Kara tütsü, tavuk yumurtası, üstübeç ile kaynatıp damlatsa (kulak ağrısı) diner”(ġen 2007: 28). gibi ifadelerden o dönemde tavuk yumurtasının tedavide ölçü birimi ve ilaç olarak kullanıldığı anlaĢılmaktadırBu ifadelerde dikkati çeken baĢka bir konu ise özellikle tavuk yumurtası denerek, tavuk yumurtasının diğer yumurtalardan farklı bir sağaltma gücüne sahip oldupu vurgulanmasıdır (Ögel 2000: 422).

Oğuz Kağan Destanı‟nda Oğuz, yaĢlanınca ülkesini oğulları arasında paylaĢtırır. Bu paylaĢtırma sırasında bir kurultay düzenleyerek oğullarına Bozok ve Üçok adlarını verir. Bu Ģölende dikilen kırk kulaç uzunluğundaki sırıkların baĢına konan altın ve gümüĢ tavuklar ile altına bağlanan ak ve kara koyunlar dikkat çekicidir (Sakaoğlu-Duymaz 2002: 225). Bu sırıklar göğe açılan yani Gök Tanrı‟ya uzanan yollardır. Bu ritüellerin o dönemdeki inanıĢtan kaynaklanan bir takım hususiyetleri taĢıdığı muhakkaktır. Eski Türklerde tavuğa verilen önem ve tedavide kullanılması dikkat çekicidir.

Uygur Türkleri, ilaç hazırlama ve kullanma tekniğinde ilerlemiĢlerdir. Bu dönemde safran, idrar, kuĢ etleri, yılan derisi gibi hayvanî; soğan, sarımsak, turp, çeĢitli otlar gibi bitkisel ve çeĢitli madenî ilaçlar kullanılmıĢlardır. Ġlaçları balla tatlandıran Uygurlar, yaralara niĢadır ve küflü peynir karıĢımı sürerlerdi. MS 730‟da Toharistan Beyi tarafından Çin'e gönderilen Nanto adındaki bir bilginin götürdüğü hediyeler arasında birçok halk ilacı olduğu bilinmektedir (Demirhan 1985: 202).

57

Uygur Türkleri döneminde kamların hekimlik vazifelerini devam ettirdiklerini görmekteyiz:

“takı kamag kamlar terlap nag tirgürmagay”

“Ayrıca kamlar toplansalar da diriltemeyecekler.” (ġen 2007: 177).

“Kimlar birök ulug ig kam üza tutulup otaçılar üza adırtlanıp tıtmış kutmış arsar yma ol antag osuglug agır igtin yma ozmakı kutrulmakı bolur.”

“Kimler büyük hastalığa tutulup tabipler tarafından incelenip tedavi edilmiş ise o öylesi ağır hastalıktan kurtulması gerçekleşir.”(ġen 2007: 178).

“otaçılar amlamaki üza igimiz öggatdi”

“Hekimlerin tedavisiyle hastalığımız iyileşti.” (ġen 2007: 178).

“man arsar otaçı man otug amig yma kad ötgürü bilir man ukar man” (Kaya 1994: 597).

“Ben hekimimdir. İlaçları çok iyi bilirim.” (ġen 2007: 198).

BaĢka bir Uygurca yazmadaki “Yunt yıl beşinç ay yunt kün yunt ödinta togmış kişi bir yigirmiç ay sıçgan kün sıçgan ödinta iglasar ölür”

“At yılı beşinci ay at günü at vaktinde doğmuş kişi on birinci ay sıçan günü sıçan vaktinde hastalansa ölür.” (ġen 2007: 212).

Eski Türk hekimliğinin ilginç yönlerinden biri de diĢ sağlığını ihmal etmemesidir. Uygurca Altun Yaruk‟taki “tal çıbıkın tançulap tişin arıtıp agızın yunsun” (Kaya 1994: 284). “...Ağaç çubuğu (ucu fırçaya benzeyecek biçimde) dilimleyip dişini temizleyip ağzını yıkasın”(ġen 2007: 193) ifadesi bu dönemde yaĢayan Türklerin diĢ sağlığına önem vererek diĢlerini fırçaladıklarını göstermektedir.

Eski Türklerde otacı kelimesi bugünkü hekim teriminin karĢılığıdır.Eski Türkler kelimenin kökü olan ot sözünü hem „bitki‟ hem de „ilaç‟ anlamında kullanmıĢlardır. Ot‟un ilaç anlamı bitki anlamından gelmektedir. Türklerin geleneksel tedavi yöntemlerinde genellikle bitkilerden yararlandığı bilinmektedir.

58

Ayrıca kelime kök hâlindedir ve Türkçedir. Eski Türkçe döneminden itibaren tarihî Türk Ģivelerinin tamamında görülen ot sözü bugünkü Türk lehçelerinin çoğunda yaĢamaktadır.

Eski Uygurca bir metinde Türklerin akupunktur yöntemini kullandıkları görülmektedir. Bu tedavinin uygulayıcısı otacı (hekim)dır.

“arü arü agrumakka tagip elig kutı irinçkayü yarlıkap adgü otaçı yigna ot birla ıdu yarlıkamış na am kıltukta ok igim ögatdi”“Sonra sonra sancılara düçar olup saadetli hükümdar acıyıp, emredip iyi hekime ilaçlı iğne ile tedavi etmesini buyurmuş.” (ġen 2007: 185).Bu tedavinin uygulandığı kiĢinin “hastalığım iyileşti‟ ifadesi tedavinin baĢarılı olduğunu göstermektedir.

“yigna ıtmakta uzanmaklık”

“İğne göndermede uzman” (ġen 2007: 189).

Eski Uygur metinlerinden “Altun Yaruk”ta hastalara deva dağıtan biri anlatılırken“ot em şastırların ötgürü ukmış sakiz törlüg isig öz yöründakin bilmak ukmak ardamig agsız kad bilmiş arti”.

“Tıp kitaplarının sonuna kadar hıfzetmiş, sekiz türlü vücut devasını bilme erdemini son derece sıkı biçimde bilmiş idi.” (Kaya 1994: 311)ifadesi kullanılmaktadır. Bu ifadeden yola çıkarak Uygur döneminde Türk hekimlerinin belli bir tıp eğitiminden geçtiklerini anlayabiliriz.

Uygurlar döneminde hekimlerin uyguladığı belli baĢlı sağaltma yöntemleri: “kan almak, yarayı kesmek (açmak), yarayı temiz yıkamak, ilacı yara ve kıh üstüne serpmek, sulu ilaç içirilmek, ilaçla ovulmak, su yerine içirilmek, yara olan yerlere sürmek, kulağa idhal, kulağa damlatmak, toz ilacı kamış boru ile boğaza üflemek, toprağa işeyerek çamurunu siğile sürmek, gargara, hançereye üflemek” (Ünver 1936: 16) gibi pratiklerdir.

59

II. ĠLK ĠSLAMÎ TÜRK METĠNLERĠNDE HALK HEKĠMLĠĞĠ

Benzer Belgeler