• Sonuç bulunamadı

Bilgi yönetimi kavramı bilgiden maksimum fayda yaratmayı sağlayacak süreç ve teknikleri içermektedir. İşletme kültürü, değişimi olumlu yada olumsuz etkileyebileceği gibi örgüt lideri de uygulamaların başarısında temel rol oynar. Bilgi yönetimi liderlik ve kültüre bağlı olduğu kadar teknoloji ve ölçüme de bağlıdır. Teknoloji bilgi kaynaklarını tespit edip onlardan etkin bir şekilde yararlanmaya olanak sağlayacak teknolojik tasarımlara işaret ettiği gibi ölçüm de bu faaliyetlerin fonksiyonelliğinin belirlenmesine yöneliktir61.

Şekil 2.1: Başarılı Bilgi Yönetiminin Temelleri

Kaynak: Steve Offsey, “Knowledge Management: Linking People to Knowledge for Bottom Line

Results” , Journal of Knowledge Management, Volume 1 Number 2 December 1997, p.116.

60 Mahmut Tekin, H. Kürşat Güleş ve Tom Burgess, Değişen Dünyada Teknoloji Yönetimi, Damla

Ofset, Konya, 2000, s. 66.

61 Mustafa Kurt, “Bilgi Yönetimi ve Teknoloji İlişkisi”,

Başarılı bir bilgi yönetimi hem teknolojik faktörleri ve ölçümü, hem de bu teknolojiden rasyonel biçimde yararlanmayı sağlayacak bir yönetim anlayışına ihtiyaç duymaktadır. Bu iki unsur birbirini tamamlayan birer parça niteliğindedir. Bilgi yönetimi, bilginin toplanması, depolanması, bilginin kullanılabilir bir hale getirilmesi ve bilginin kullanılması olmak üzere dört süreçten meydana gelmektedir.

Şekil 2.2: Bilgi Yönetimi Süreci

Kaynak: Martensson, 2000 s.210, http://www.canaktan.org/yeni-trendler/bilgi-yonetimi/sureci.htm

Bilgi yönetiminin temel amacı rakiplere üstünlük sağlayacak güç ve rekabette bir organizasyon oluşturmak için çalışanların özgün bilgilerini azami ölçüde kullanabilen ve içinde bulunulan çevredeki en iyi uygulamalardan yararlanabilen bir “öğrenen organizasyon” oluşturmak olduğundan bilgi edinmede örgütsel öğrenme son derece önemlidir. Know-how elde etmek, en iyi uygulamalardan azami ölçüde yararlanmak ve değişen koşullarda rekabet gücünü muhafaza edecek yenilik ve icatlarda bulunmak, öğrenen organizasyonu yaratmada kritik faktörlerdir. İkinci aşamada, bilgi, depolama sistemleri sayesinde yeniden düzenlenerek depolanır. Özgün bilgilerin açık bilgiye dönüştürüldüğü bu işlem internet ve veritabanları gibi çok sayıda bilgi ve iletişim teknolojisi aracı kullanılarak gerçekleştirilir. Depolanan enformasyon organizasyon bünyesindeki herkesin erişimine açık bir hale getirilir. Bu aşama, enformasyonun doğru zamanda en doğru kişiye ve en iyi kullanıcıya ulaştırıldığı aşamadır. Son aşama bilginin çeşitli alanlarda uygulandığı veya

kullanıldığı aşamadır. Bu aşamada, depolanan bilgi konuşma, sosyalleşme ve dijital değişim yoluyla paylaşılır62.

Şekil 2.3: İşletmenin Bilgi (Öğrenme) Kaynakları

Kaynak: İsmet Barutçugil, Bilgi Yönetimi, Kariyer Yayınları, İstanbul, 2001, s. 66.

Bir işletme içsel kaynaklardan öğrenme süreçlerini gerçekleştirebileceği gibi bazen de dışsal kaynaklara başvurabilir. İçsel kaynaklar fonksiyonel bir bilgi altyapısı için temel teşkil eder. Etkin bir bilgi stratejisi içsel ve dışsal bilgi kaynaklarının optimum noktada birleştirilmesiyle elde edilebilir. İşletmenin içsel bilgi kaynakları; işletmenin daha önce uygulamış olduğu projelerden ve gerçekleştirdiği faaliyetlerden elde etmiş olduğu deneyimler, işletmenin sahip olduğu çalışanların yetkinlik ve becerileri, yöneticilerin ve çalışanların sahip oldukları ve işleriyle ilgili olarak kullandıkları bilgiler, işletmenin faaliyetleri sonrası elde etmiş olduğu enformasyonları kapsayan arşivler ve bilgi sistemleri altyapısındaki sanal ortamlarda saklanan enformasyondan oluşmaktadır. Dışsal bilgi kaynakları ise içsel bilgi kaynaklarına göre daha geniş bir çerçeveyi temsil etmektedir. Çünkü

işletmelerin direkt olarak ilişki içinde oldukları yakın çevrenin yanı sıra yoğun bir ilişkide bulunmadıkları uzak çevrenin de öğrenmede katkısı ortaya çıkabilmektedir.63.

Bilgi, bir meta gibi alınıp satılarak katma değer ve zenginlik yaratmanın başlıca aracı haline gelmiş olup artan iletişim hızına bağlı olarak küçülen dünyada her gün yeni bilgilerle karşılaşılmaktadır. Buna bağlı olarak işletmelerde yeni yatırımlar bilgiye yapılmaktadır.

Son dönemlerde şirketlerin pazar değerini oluşturan unsurlar içinde klasik bilanço yapısında görünmeyen değerlerin büyük payı olduğu, bilginin ve entelektüel sermaye olarak adlandırılan değere dönüştürülmüş bilginin, stratejik düzeyde ele alınması gerekliliği ortaya çıkmıştır.

Bu gelişmeler paralelinde işletmeler de içinde bulundukları global ekonomide ayakta kalabilmek ve rekabet edebilmek için hedeflerini maddi varlıkların yönetiminden maddi olmayan varlıkların yönetimine kaydırmaları gerektiğini görmüşler ve bunları entelektüel sermaye olarak tanımlamışlardır.

Bilgi ve entelektüel sermaye yönetimi kavramlarının birbirleriyle iç içe geçmiş ve birbirlerini tamamlayan kavramlar olduğu ileri sürülmektedir. Bilginin yönetilmesi, işletmenin elindeki ham enformasyon ve verilerin yönetilerek insan sermayesi ve müşteri sermayesi haline dönüştürülmesi faaliyetlerini kapsarken entelektüel sermayenin yönetilmesi ise bu süreç sonucunda ortaya çıkan örgütsel değerlerin bulunması ve piyasada değer haline dönüştürülmesini içermektedir64.

63 Kurt, www.bilgiyonetimi.org/cm/pages/mkl_gos.php?nt=452, 04/02/2008.

64 M. Ertuğrul, Entelektüel Sermayenin İşletme Değeri Üzerine Etkisi ve Bir Uygulama, Anadolu

2.4. Entelektüel Sermaye

Entelektüel sermaye kavramı ilk olarak John Keneth Galbraith tarafından 1969 yılında kullanılmıştır. Galbraith, entelektüel sermayeye yalnızca insan zekasından kaynaklanan bir unsur olarak değil entelektüel faaliyetler bütünü olarak bakmaktadır.. Bu çerçevede entelektüel sermaye sadece statik bir varlık olmamakta işletmenin hedeflerine ulaşmasına yardımcı olan ideolojik bir süreç olarak nitelendirilmektedir65.

Entelektüel sermayenin, ‘işletmeye piyasada rekabet avantajı sağlayan,

işletme çalışanlarının bildiği her şeyin toplamı’66 olarak, gelişen bilgi ekonomisi

trendin paralelinde, organizasyonel anlamda ilk kez Thomas Stewart tarafından tanımlandığı kabul edilmektedir. Daha sonra yönetim biliminin öncülerinden Peter Drucker, ‘post-kapitalist toplum’ tanımlanmasında entelektüel sermaye kavramını daha ayrıntılı incelemiştir.

Entelektüel sermaye kavramı ile ifade edilmek istenen sermaye, esnek ve stratejik tanımlamaları gerektiren bir sermaye türüdür. Temel üretim faktörlerinin sermaye, doğal kaynaklar ve işgücünden ziyade bilgi olduğu bu yeni ekonomik yapılanmada organizasyonel yönetim süreçlerini etkileyen katı hiyerarşik yapılanmalar ve iş kuralları geçerliliklerini günden güne yitirmekte, işletmenin geleceği çalışanlarının entelektüel kapasitelerine ve dinamik iş hayatı içerisinde değişime adapte olabilme yeteneklerine bağlı olmaktadır67.

Sullivan entelektüel sermayeyi ‘kazanca dönüştürülebilen bilgi’68olarak, Leif Edvinson ‘değere dönüştürülebilen bilgi’69 olarak, Ulrich ise ‘yeterlilik ve bağlılığın

65 Inahi Pena, “Intellectual Capital and Busıness Start-up Success”, Journal of Intellectual Capital,

Vol:3, No:2, 2002, s. 180.

66 Thomas A. Stewart, “Brainpower”, Fortune, Vol:123, No:11, June 1991, s. 42-60.

67 K. T. Huang, “Capital on Intellectual Assets”, IBM System Journal, Vol. 37, No: 4, 1998, s. 570. 68 H. Patrick Sullivan, “Profiting From IntellectualCapital”, Journal of Knowledge Manegement,

Vol.3, No:2, 1999, s.132.

69 Leif Edvinson, “Developing Intellectual Capital at Skandıa”, Long Range Planing, Vol. 30, June

Benzer Belgeler