• Sonuç bulunamadı

Vitaminlerle Ġlgili Yurtiçinde YapılmıĢ ÇalıĢmalar

2.2. Vitaminlerle Ġlgili YapılmıĢ ÇalıĢmalar

2.2.1. Vitaminlerle Ġlgili Yurtiçinde YapılmıĢ ÇalıĢmalar

Örmeci (1987), tarafından yapılan “Isparta Ġline Bağlı Senirkent Ġlçesi ve Köylerinde Ġlkokul Çocuklarının Beslenme Durumları Üzerine Bir ÇalıĢma” isimli çalıĢmada 6-12 yaĢ grubundaki ilkokul öğrencilerinin beslenme durumlarını araĢtırmak amacıyla 244 öğrenciyle yapılmıĢtır. Genel olarak öğrencilerin günlük enerji, kalsiyum, A vitamini, riboflavin, niasin, tüketim düzeyleri yetersiz bulunmuĢtur. Protein, demir, tiyamin tüketim düzeyleri ise yeterli bulunmuĢtur. Enerji, protein, demir, riboflavin ve C vitamini tüketim düzeylerinin yerleĢim yerine göre farklılık gösterdiğini saptamıĢtır.

Özdener, Amanvermez ve Çelik (1998) tarafından yapılan “Genç Bireylerde Aspirin ve Vitamin C Emiliminin EtkileĢimi” isimli çalıĢmada en çok kullanılan aspirin ile C vitamini emilimi arasındaki iliĢki araĢtırılmıĢtır. 22-24 yaĢ arası, toplam 39 sağlıklı bireyler arasında vitamin C ve aspirin emiliminde karĢılıklı etkileĢimin olduğu gösterilerek, serum aspirin düzeyinin vitamin C tarafından etkilenebileceği kanaatine varmıĢlardır.

Karakılçık, Yaba ve Zerin (1999) tarafından yapılan ― Tütün ve Sigara Ġçenlerde Vitamin C ve E’nin Lipit Profili ve Bazı Plazma Enzimleri Üzerindeki Etkileri” isimli çalıĢmada sigara içen bireylerde görülen serbest radikal oluĢumu ve hastalıkların tedavisinde vitamin C ve vitamin E takviyesi yapmıĢlardır. Yapılan vitamin takviyesi ile sigara içenlerdeki zararlı etkilerin azaldığını ispatlamıĢlardır.

Seçken ve Morgil (2000) tarafından yapılan “Ortaöğretim Kurumlarındaki Çocukların Beslenme Sorunları ve Ders Kitaplarında Beslenme Konusunun Ġncelenmesi” isimli çalıĢmada lise çağındaki gençlerin yeterli ve dengeli beslenip beslenemedikleri, bu konuda kitaplar ve eğitimciler tarafından yeteri kadar bilgilendirilip bilgilendirilemedikleri konusu araĢtırılmıĢ ve Fen Bilimleri

Eğitimcilerinin bu çerçeve içindeki rolleri irdelenmiĢtir. ÇalıĢmadan elde edilen sonuçların ıĢığı altında lise çağındaki öğrencilerin beslenme eğitimi konusunda yeteri kadar bilgilendirilmedikleri hatta dengeli beslenmenin ne olduğu konusunda bile yeteri kadar bilgiye sahip olmadıkları görülmüĢtür. Sağlıklı ve dengeli bir genç toplum oluĢturabilmek için her dönemde gençlerin bu bilgilerle donatılması gerekmektedir. Bunun için ders kitaplarında her yıl kısa bir ünite olarak öğrencilerin dikkatlerini çekecek ve yaĢlarına hitap edecek Ģekilde konunun yeri ve önemi belirtilmelidir. Bilgilendirmenin konunun uzmanı kiĢiler tarafından yapılmasına hassasiyet gösterilmesi gerektiği sonucuna ulaĢmıĢlardır.

Demirkaynak (2004) tarafından yapılan “3 – 6 YaĢ Grubunda Çocuğu Olan Annelerin Beslenme Bilgi Düzeyleri ve Beslenme AlıĢkanlıkları” isimli çalıĢmada Ankara Üniversitesi‘ne bağlı anaokullarında çocuğu olan annelerin beslenme bilgi düzeylerini ve beslenme alıĢkanlıklarını incelemek amacı ile 200 kadın üzerinde çalıĢma yapmıĢtır. Ailelerin %64‘ünün evine girmeyen besin yoktur. Annelerin %64,5‘i yemek piĢirme yöntemlerinden haĢlamayı kullanmaktadır. Annelerin kızartma yağını iki kez, %21,5‘i bir kez kullanmaktadır. Annelerin %36.5‘i çocuklarının beslenmesi konusunda doktordan yardım alırken, %29.5‘i yardım almamaktadır. Çocuklarının çoğunluğu (%83) üç öğün ana öğün yemektedirler. Çocukların %46,5‘inin yemediği bir besin bulunmamakta, yenmeyen besinlerin basında sebze grubu (%38.71) gelmektedir. Çocukların %38.46‘sı iĢtahı olmaması, %25.64‘ü tabağında fazla besin bulunması nedeniyle tabağında artık bırakmaktadır. Annelerin %49‘u çok iyi, %43‘ü iyi, %7,5‘i yeterli ve %0.5‘i yetersiz düzeyde beslenme bilgisine sahip olduğu saptanmıĢtır. Ortaöğretim mezunu annelerin beslenme bilgi puan ortalaması 62.59±1.48, yüksekokul mezunu annelerin beslenme bilgi puan ortalaması ise 74.33 ± 0.740‘dır. Sonuç olarak insanların bilgi düzeyi arttıkça doğru beslenme alıĢkanlığı da artmaktadır.

Kurtcu (2006) tarafından yapılan “ Öğretmenlerin A Vitaminine ĠliĢkin Bilgi ve DavranıĢları” isimli çalıĢmada öğretmenlerin, A vitamininin kaynakları, depolanması, hazırlanması, piĢirilmesi ile A vitamininin yetersiz veya fazla alınması sonucu oluĢabilecek sağlık sorunları hakkındaki bilgilerini ve A vitaminini tüketimine yönelik davranıĢlarını belirlenmeye çalıĢılmıĢtır. AraĢtırmaya 221 öğretmen katılmıĢtır. Öğretmenlerin vitamin takviyesi kullanımı; % 65.1‘inin vitamin takviyesi kullanmadığı, vitamin takviyesi kullananlar ve bazen kullananların ise toplamda öğretmenlerin %33.0‘ünü oluĢturduğu görülmüĢtür. Cinsiyete göre kadınların erkeklerden daha fazla vitamin takviyesi kullandıkları belirlenmiĢtir. Vitamin takviyelerinin, çoğunlukla

(%20.8) birçok vitaminin bir arada bulunmasını sağlayan multivitamin Ģeklinde tercih edildiği ortaya çıkmıĢtır. A vitamini takviyesi kullanım oranının ise yalnızca %1.8 olduğu saptanmıĢtır. Öğretmenlerin özellikle A vitamininin kaynakları ile ilgili konularda daha bilgili oldukları görülmüĢtür. Balık yağının A vitamininin en iyi kaynağı olduğunu bilen öğretmen oranının % 70,1, tahılların A vitamininin iyi bir kaynağı olmadığı bilgisine sahip olanların oranının ise % 48,9 olduğu ortaya çıkmıĢtır. A vitaminin kemik ve diĢ geliĢimi, hücre çoğalması dolayısı ile büyümedeki fonksiyonu ve kansere karĢı koruyucu rolü olduğu konusunda öğretmenlerin yarıya yakın bir kısmının bilgili olduğu saptanmıĢtır. Fazla miktarda alınan A vitamininin sağlık üzerinde olumlu etkileri olduğunu düĢünen öğretmenlerin oranının % 47.1 olduğu ve yanlıĢ bilgiye sahip olduğu belirlenmiĢtir.

Ös (2006) tarafından yapılan “Ġlköğretim 6, 7 ve 8. Sınıf Fen Bilgisi Müfredatındaki Biyoloji Kavramlarının AnlaĢıma Düzeyinin Tespit Edilmesi ve AnlaĢılmama Nedenlerinin Ġncelenmesi” isimli çalıĢma ilköğretim 6, 7 ve 8. sınıfların fen bilgisi müfredatında yer alan, biyoloji kavramlarının; anlaĢılma düzeyinin tespit edilmesi ve anlaĢılmama nedenlerinin incelenmesi amacıyla yapılmıĢtır. ÇalıĢma için sekiz ilköğretim okulunun 6, 7 ve 8. sınıflarında öğrenim gören 710 öğrenciye, 2004 – 2005 eğitim – öğretim ikinci yarıyılında uygulanmıĢtır. Elde edilen verilerin analizleri sonucunda, ilköğretim 6, 7 ve 8. sınıf öğrencilerinin biyoloji kavramları ile ilgili birçok kavram hakkında yanlıĢ anlamalarının nedenleri tespit etmeye çalıĢmıĢtır. Bu çalıĢmada dikkat çekici olan bazı yanlıĢ anlaĢılmalar Ģöyledir; öğrencilerin %26,9‘u “İç salgı bezleri tarafından salgılanıp kana verilen, vücudun başka bölgelerindeki hücre gruplarını faaliyete geçiren maddeler olarak ifade edilen kavram aşağıdakilerden hangisidir?” sorusuna vitamin cevabını vermiĢlerdir. Yine “Yapısında karbon, hidrojen, oksijen, azot ve genellikle kükürt ile fosfor atomlarını da içerebilen büyük bir organik moleküldür. Aynı zamanda hücrenin ve vücudun temel yapı taşı olarak ifade edilen kavram aşağıdakilerden hangisidir? Sorusuna öğrencilerin %6,6‘sı vitamin cevabını vermiĢlerdir.

Çelik (2006) tarafından yapılan “Sakarya Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Bölümünde Okuyan 1. ve 4. Sınıf öğrencilerinin Beslenme Bilgi ve Tutumlarının KarĢılaĢtırılması” isimli çalıĢmada deneklerin beslenme bilgilerini yeterli gördükleri halde günlük yaĢamlarında yapmıĢ oldukları uygulamaların eksik ve hatalı olduğu alıĢkanlıklarını terk etmedikleri, bilgilerinin de yetersiz olduğu sonucuna varılmıĢtır. Ayrıca sosyal kültürel yapının etkisi ve öğrencilerin ekonomik durumlarının

iyi olmadığı da bu sonucu vermektedir. Etkin ve sürekli verilecek beslenme eğitiminin beslenme bilgi ve tutumunu olumlu yönde etkileyeceği görülmüĢ, yanlıĢ inanç ve tutumların düzeltilmesi açısından önem taĢıdığı sonucuna varılmıĢtır.

Karaağaoğlu (2006) tarafından yapılan “Ġlköğretim Çocukları Ġçin Sağlıklı Beslenme” isimli çalıĢma 2006 yılında sağlık bakanlığının desteği ile bastırılarak ilköğretim okullarındaki öğrencilerin doğru beslenme bilgisi elde edebilmeleri için Türkiye genelindeki okullara dağıtılmıĢtır.

Minnet (2006) tarafından yapılan “Çocukluk Çağında B12 Vitamini Eksikliğinin Oksidan – Antioksidan Sistem ve DNA Hasarı ile ĠliĢkisi” isimli çalıĢmada çocukluk çağındaki B12 vitamini eksikliğinin belirgin bir Ģekilde DNA

hasarına yol açtığını söylemiĢtir. DNA hasarı oluĢumu için ağır eksikliğin Ģart olmadığını, hafif eksikliklerde de DNA hasarı oluĢtuğunu söylemiĢtir. B12 vitamininin

dolaylı olarak antioksidan etki gösterdiğini, Süt çocukluğu döneminde B12 vitamini

eksikliğinin en önemli sebebinin, annedeki eksiklik ve çocuklara ek gıda vermede gecikme ve/veya yetersiz beslenme olduğunu söylemiĢtir. B12 vitamin tedavisiyle bu

eksikliğin büyük oranda tedavi edilebileceğini söylemiĢtir.

Sinan (2007) tarafından yapılan “Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Proteinler Ve Protein Sentezi Ġle Ġlgili Kavramsal Anlamaları” isimli çalıĢmada Fen Bilgisi öğretmen adaylarının proteinler ve protein sentezi ile ilgili kavramsal anlama düzeylerinin öğretim öncesi, sonrası ve altı ay sonrasında tespit edilmesi amaçlanmıĢtır. Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği programındaki toplam 88 öğrenci bu çalıĢmaya dâhil edilmiĢtir. ÇalıĢmada vitaminlerle ilgili olarak öğretmen adaylarının bir kısmı vitaminlerin inorganik besinler olduklarını belirtmeleri dikkat çekicidir.

Somunkıran, Arıkan ve Yücel (2007) tarafından yapılan “Düzce yöresindeki gebe kadınlarda folik asit kullanımını etkileyen faktörler” isimli çalıĢmada hamile kadınların gebelik öncesi folik asit(B9 vitamini) kullanımı oranını, folik asitle ilgili bilgilerini ve bilgi düzeyi ile öğrenim durumu iliĢkisini araĢtırmıĢlardır. 128 sağlıklı gebeye folik asit ile ilgili bilgilerini ölçmek için özel olarak oluĢturulan anket uygulanmıĢtır. Sonuç olarak gebelik öncesi ve erken gebelikte folik asit kullanılmamasının temel nedeninin ilaç uyumu sorunu değil bilgi ve yönlendirme eksikliği olduğunu belirtmiĢlerdir.

ġimĢek, Erdeve, Dallar ve TıraĢ (2007) tarafından yapılan ―Vitamin D Bağımlı RaĢitizm Tip I: Ġki Vaka Sunumu” isimli çalıĢmada raĢitizm hastalığının D

vitamini eksikliğinde ortaya çıktığını söylemiĢlerdir. RaĢitizm‘ in tedavisinde D vitamini takviyesinin hastalık etkilerini azalttığını belirtmiĢlerdir.

Yılmaz ve Özkan (2007) tarafından yapılan “Üniversite Öğrencilerinin Beslenme AlıĢkanlıklarının Ġncelenmesi” isimli çalıĢmada üniversite öğrencilerinin beslenme bilgilerini beslenme alıĢkanlıkları ortaya koymaya çalıĢmıĢlardır. Üniversite öğrencilerinin beslenme bilgi ve alıĢkanlıklarının değerlendirildiği bu çalıĢmada; öğrencilerin çok yüksek oranda öğün atladığı (%90.3), en fazla atlanan öğünün öğle öğünü (%65.8) olduğu ve yarıdan fazla öğrencinin (%51.3) zaman bulamama nedeniyle öğün atladığı bulunmuĢtur. AraĢtırma grubunun %69,7‘sinin beslenme ile ilgili eğitim aldığı ve %78,9‘unun sağlıklı bir Ģekilde beslendiğine inanmadığı belirlenmiĢtir. Öğrencilerin besinler hakkında yeterli bilgi düzeyine sahip olmasına karĢın diyetlerinde sıklıkla sağlıksız gıdalara da yer verdikleri saptanmıĢtır. Ana besin öğelerinden yararlansalar da geliĢimlerine olumlu etki edecek süt ve yumurta türü besinleri az tükettikleri, sebze yemeklerini daha az tercih ettikleri, bilinçsiz bir Ģekilde eksik öğün ile yetersiz ve dengesiz olarak beslendikleri saptanmıĢtır.

Gülev (2008) tarafından yapılan “Biyoloji Öğretmen Adaylarının Biyoloji Konularındaki Kavram Yanılgıları, Biyoloji Öğretimine Yönelik Öz Yeterlilikleri Ġnançları ve Tutumları” isimli çalıĢmasında Gazi Üniversitesinde okuyan 1, 2, 3, 4, 5.sınıfta okuyan 127 tane Biyoloji öğretmen adayının Biyoloji bilgilerini ve öz yeterliliklerini ölçmeye çalıĢmıĢtır. Yaptığı çalıĢma sonucunda; Öğretmen adaylarının % 50.39‘u ―Bütün vitamin çeĢitlerinin eksikliğinde hastalıkların ortaya çıkacağını‖ bilmektedirler. Öğretmen adaylarının % 10.23‘ü ―Vitaminlerin vücuda enerji vererek direnç sağladığını‖, % 25.98‘i ―Vitaminlerin inorganik moleküller‖ olduğunu, %3.14‘ü ― Bütün vitamin çeĢitlerinin vücuda fazla alınmasından dolayı hastalıklar ortaya çıktığını‖ ve %9.44‘ü ― Vitaminlerin sindiriminin ince bağırsakta gerçekleĢtiği‖ kavram yanılgısına sahip olduğu tespit etmiĢtir. Buradan elde edilen sonuçlara bakarak bazı öğretmen adaylarının vitaminler ile mineralleri birbirlerine karıĢtırdıklarını, dolayısıyla vitaminlerin yapısının inorganik olduğunu savunduklarını ortaya koymuĢtur. Bazı öğretmen adaylarının ise vitaminlerin canlılardaki görevlerini yanlıĢ bildikleri, dolayısıyla vitaminlerin sindirilebileceğini ve de enerji verebileceğini savunan öğretmen adaylarının da olduğunu ortaya koymuĢtur.

Negüzel (2009) tarafından yapılan “Okul Kantinlerinde ÇalıĢan Personelin Bilgi Düzeyleri” isimli çalıĢmada okul kantinlerinde çalıĢan personelin beslenme ile ilgili bilgi düzeyleri araĢtırılmıĢtır. 97‘si erkek 88 kadın olmak üzere toplam 185

personel üzerinde çalıĢma yapılmıĢtır. Tüm personelin beslenme bilgi düzeyinin % 67.09±14.51 (orta düzey) olduğu saptanmıĢtır. AraĢtırmadan elde edilen sonuçlar doğrultusunda, günün belli bir bölümünü okulda geçiren çocukların beslenmelerinde önemli etkisi olabilecek okul kantinlerinde çalıĢan personelin beslenme konusunda bilgilendirilmesine yönelik gerekli önlemlerin alınması önerilmektedir.

Sinan (2010) tarafından yapılan ―Öğretmen Adaylarının Kimya ve Biyoloji Derslerinde Kullanılan Bazı Ortak Kavramları Tanımlamalarındaki Farklılıklar- II” isimli çalıĢmada kimya, biyoloji ve fen bilgisi lisans öğrencilerinin kimya ve biyoloji derslerinde ortak olarak kullanılan bazı kavramlarla ilgili fikirleri ortaya konulmaya çalıĢılmıĢtır. Denemeler sonucu öğrencilerin farklı anlamlar oluĢturdukları tespit edilen kavramlarla ilgili açık uçlu 5 sorudan oluĢan bir test hazırlanarak 152 öğrenciye uygulanmıĢtır. Bu öğrenciler içerisinden 9 tanesi ile de yarı yapılandırılmıĢ görüĢme yapılarak daha detaylı bilgiler elde edilmiĢtir. Sonuç olarak biyoloji ve kimya derslerinde ortak olarak kullanılan organik ve inorganik madde, indirgenme ve yükseltgenme kavramları ve terlemenin amacı ile ilgili farklı anlamlar oluĢturulduğu belirlenmiĢtir. Organik ve inorganik maddelerle ilgili olarak dikkat çekici sonuç; biyoloji öğrencilerinin %10‘unda, fen bilgisi öğrencilerinin de %3‘ünde tespit edilen vitaminin inorganik madde olduğu fikridir.

Benzer Belgeler