• Sonuç bulunamadı

2.3. Vitaminlerin Genel Özellikleri

2.3.3. Vitaminlerin Sınıflandırılması

2.1.3.2. Suda Çözünen Vitaminler

2.3.3.2.1. B Kompleks Vitaminler

Yeni bulunduğunda, suda eriyen B diye isimlendirilen vitaminin tek bir aktif madde içerdiği sanılmıĢtır. Sonraları farelerde büyümeyi sağlayan; güvercinlerde polineuritis‘i önleyen ve tedavi eden; insanlarda noksanlığında beriberi ve pellagra hastalıklarına neden olan özellikleri bulunduğu anlaĢılmıĢtır. DeğiĢik türler üzerinde değiĢik gıdalarla denemeler yapılarak her birinin biyolojik reaksiyonları, fiziksel ve kimyasal özellikleri ortaya çıkarılmıĢtır. Bugün B kompleks vitaminleri, fonksiyonları az çok birbiriyle iliĢkili, fakat kimyasal yapı bakımından iliĢkisi olmayan ve gıdalarda çoğu kez birlikte bulunan, suda eriyebilen bir dizi vitaminler grubudur (Erkut, 1990). Gruptaki vitaminler son adını alana kadar pek çok değiĢik isimler verilmiĢtir. Ayrıca B1,

B2, B3 vb. Ģekilde rakamlar kullanılmıĢ, nihayet her vitamin izole edildikçe belirli bir

isim verilmesi uygun görülmüĢtür. Örneğin; tiamin (B1), riboflavin (B2), pantotenik asit

(B3), niasin (B5), piridoksin (B6), biyotin (B7), pteroglutamik asit (folik asit), para amino

benzoik asit ve kobalamin gibi. P faktör (pellagra-preventif) ve G vitamini gibi adlarda vardır(Erkut, 1990).

Ansbacher, B kompleks vitaminin tanımı Ģöyle yapmıĢtır: 1. Maya, ciğer, tahılların yapısında bulunan(doğal yapıda) 2. Suda eriyebilen

3. mikroorganizmaların büyüyebilmeleri için gerekli madde içeren 4. Enzimsel faaliyetlerde koenzim veya aktivatör olan

5. Çok az miktarı fizyolojik etki gösteren

6. Diyette noksanlığı hastalığa neden olan bir maddedir (Erkut, 1990).

2.3.3.2.1.1. B1 Vitamini (Tiamin)

Sinir sistemi ve sistemin iyi çalıĢması ile ilgili vitamindir. Ġskorpitin Ġngiliz donanmasında fark edilmesi gibi beriberi hastalığının balık ve et eksikliğinin neden olduğu 1880‘lerde Japonlar tarafından fark edilmiĢtir. Bundan 30 yıl sonra eksikliği engelleyen tiamin bulunmuĢtur (Tayar ve Korkmaz, 2007). 1912 yılında Polonyalı bilim adamı K. Funk çeltik kepeğinden beriberi hastalığının tedavisinde etkili olan maddeyi izole etmiĢ ve bunu B vitamini olarak adlandırmıĢtır. Daha sonra bu maddelerin B vitaminlerinin karıĢımı olduğu tespit edilmiĢtir. Polynevrit hastalığı olan güvercinin tedavisinde bu karıĢımdan 9,4 mg kullanılmıĢtır. Birkaç yıl geçtikten sonra kuĢların

polynevrit hastalığını tedavi edici etkide bulunan madde saf olarak alındı. Buna anevrin veya B1 vitamini adı verildi (Mammadov, 2002). 1926 yılında sentezle elde edilen ilk

vitamindir. C vitamininden sonra bozulmaya karĢı en duyarlı yapıya sahiptir (Tayar ve Korkmaz, 2007). Ġnsan vücudunda bağırsakta bakteriler tarafından bir miktar sentezlenebilmektedir. Ancak bağırsakta sentezlenen vitaminden vücudun yararlanma oranı çok düĢüktür (Erdoğan, 2005).

2.3.3.2.1.1.1. Tiaminin Vücuttaki Fonksiyonları

Beriberi hastalığına karĢı koruyucu bir özelliğe sahip olup, sinirlerin sağlığı, iĢtahın normal, sindirim faaliyetleri ve kalbin düzenli çalıĢması için gereklidir. Bu vitamin solunum fermenti ile birlikte hücre solunumunu sağlar ve hücrelerde karbonhidratların oksijen ile yanarak enerji vermelerini sağlar (Tayar ve Korkmaz, 2007). En önemli görevi enerji metabolizmasındadır. DeğiĢik besinlerle vücuda alınan besin öğelerinin vücutta enerjiye çevrilmesi, yine en önemli enerji kaynaklarından olan karbonhidratlardan enerji yapımında B1 vitaminin önemli bir iĢlevi vardır (Besler ve

Rakıcıoğlu, 2008). Suda eriyen bir vitamin olan tiamin‘in görevi vücudumuzdaki metabolik olayları hızlandırmaktır. Daha fazla yer aldığı sinir, kas, karaciğeri böbrek ve beyin hücrelerine minerallerin girip çıkmasını sağlar. Kan Ģekerinin yakılması, kalp sağlığını korunması ve öğrenme gibi beyin fonksiyonları için gereklidir (Özata, 2008). B1 vitaminin vücuttan atılımı idrar yoluyladır (Erdoğan, 2005).

B1 vitamini;

a. Vücudun karbonhidratlardan enerji sentezine yardım eder.

b. Protein, aminoasit metabolizmasında, karbonhidrat ve proteinlerin yağa çevrilmesinde rol alır.

c. Sinir hücrelerinin oksijen alma ve sinir uyarılarını iletme yeteneğini artırır.

d. Büyümeye, sinir ve kas dokusunun devamlılığına yardım eder. e. Normal iĢtahı düzenler.

f. Tiamin yetersizliğinde kalp ve diğer dokularda ödem görüldüğünden, tiaminin su metabolizmasına da katıldığı düĢünülmektedir (Erdoğan, 2005).

Kan hücrelerinin oluĢumu, merkezî sinir sisteminin sağlığını koruma gibi görevleri vardır (Atmaca, 2007).

2.3.3.2.1.1.2. Tiaminin Eksikliğinde Ortaya Çıkabilecek Sorunlar

Eksikliği, alım azlığından veya ihtiyaç artıĢından ortaya çıkar. Alım azlığı doğrudan doğruya gıdalarla yeteri kadar B1 vitamini almamaktan veya emilim

kusurlarından kaynaklanır. Ġhtiyaç artıĢına örnek gebeliktir. Çoğu zaman birkaç faktör bir aradadır. Gebelikte Ģiddetli kusmalar varsa, ihtiyaç artarken alım azalacağı için tiamin eksikliği daha kolay geliĢir. Alkolizmde de alım eksikliği, emilim kusuru, ihtiyaç artıĢı bir aradadır (Sencer ve Orhan, 2005). Eksikliğinde yorgunluk ve isteksizlik, iĢtah azalması, kusma ve sindirim sisteminde bozukluklar, kalp yetmezliği, huzursuzluk sıklıkla görülen yetersizlik belirtileridir. Beriberi denilen ve sinir sistemi bozukluğu Ģeklinde tanımlanan, eklemlerde ĢiĢlik ve ağrı, denge bozukluklarına neden olan hastalıklar en önemli yetersizlik belirtileridir (Besler ve Rakıcıoğlu, 2008). Yorgunluk, güçsüzlük, iĢtah kaybı, kalp ve diğer dokularda ödem, sinir sistemi bozuklukları, mental konfüzyon, apati, kalbin çalıĢmasında düzensizlik ve bozukluk, beriberi görülür (Erdoğan, 2005). Eksikliğinde zihin bulanıklığı, gözlerde bozukluk ve sinir hastalıları ortaya çıkar (Atmaca, 2007). Vücudu yaĢlanmaya karĢı koruyan, katarakt, alkol ve sigaranın zararlı etkilerini azaltan B1 yetersizliğinde beriberi hastalığı, kabızlık, yorgunluk, unutkanlık ve iĢtah kaybı görülüyor. Beriberi, Wernicke-Korsakof sendromu ve Leigh‘s sendromu rahatsızlıkları B1 eksikliği nedeniyle olur. B1 yetersizliği geliĢmemiĢ ülkelerde sıkça görülür. Alkolikler ile B1 eksikliği olan anneden süt emen bebeklerde görülüyor. AteĢli hastalıklarda, sıtma ve AIDS‘te, hamilelik, emzirme ve büyüme dönemlerinde, ağır egzersiz yapanlarda B1‘e ihtiyaç artar. Diyaliz hastaları,

idrar söktürücü ilaç kullananlar ve alkoliklerde aĢırı B1 kaybı olur (Özata, 2008).

2.3.3.2.1.1.3. Tiaminin Doğal Kaynakları

En çok bulunduğu besinler; karaciğer ve diğer organ etleri, et, süt, kuru baklagiller, tahıllar(buğday, mısır, pirinç), ceviz, fındık ve yumurtadır (Besler ve Rakıcıoğlu, 2008). Tüm tahıllar, kuru bakliyat, soya fasulyesi, pirinç, kepekli ekmek, bezelye, yer fıstığı, patates, tavuk, biftek, yumurta sarısı, balık, karaciğer, süt, buğday, kuru üzüm, karnabahar, bezelye ve nohutta bulunur (Özata, 2008).

2.3.3.2.1.2. B2 Vitamini (Riboflavin)

1935 yılında Karrer, Kuhn ve arkadaĢları tarafından (Erkut, 1990) süt, karaciğer, yumurta ve yeĢil bitkilere sarı-yeĢil floresan veren öğe izole edilmiĢ, sentezleri yapılmıĢ ve yapısında bulunan riboz(beĢ karbonlu basit karbonhidrat) ve flavin(sarı renkli pigment) nedeniyle riboflavin olarak adlandırılmıĢtır. Riboflavin cilt sağlığını koruyan, enerji üretiminde rol alan bir B grubu vitaminidir. Nötr ve asit ortamda dayanıklıdır. Anacak alkali ortamda yüksek sıcaklılara dayanıksızdır. Ultraviyole ıĢınlara da çok duyarlıdır (Erdoğan, 2005). Hayvanlar üzerinde yapılan araĢtırmalardan riboflavin tipli maddelerin vitamin aktivitesine sahip oldukları anlaĢılmıĢtır. B2 vitamini suda çözünebilen ama yağda çözünmeyen ultraviyole etkisi

altında parçalanan sarı renkli kristalik maddedir (Mammadov, 2002). Riboflavinin vücuttan atılması daha çok idrarladır. DıĢkı, idrar ve sütle de bir miktar atılır (Erdoğan, 2005).

2.3.3.2.1.2.1. Riboflavinin Vücuttaki Fonksiyonları

Enerji üretimi enzim fonksiyonu, normal yağ asidi ve aminoasit sentezinde önem taĢır (Atmaca, 2007). B2 vitaminin karbonhidrat metabolizmasında önemi

büyüktür. B2 vitamini dokularda redoks reaksiyonlarına katılan flavin enzimlerinin prostetik gruplarının yapısına dahildir. Kalp ritminin ve solunumun normal geliĢiminde riboflavinin rolü büyüktür. Riboflavin vücutta yağların benimsetilmesinde ve endojen sentezinde normalleĢtirici etki göstermektedir. Riboflavin, tiaminin biyolojik etkisini arttırmaktadır. Sinir sisteminin özellikler de beyin kabuğunun(korteks) faaliyetini normalleĢtirmektedir. B2 vitamini karaciğer hücrelerinin insüline karĢı hassaslığını arttırır ve mide altı bezini etkileyerek insülin oluĢumunu hızlandırır (Mammadov, 2002).

Riboflovin;

a. Hücrede enerji oluĢum sürecinde hidrojenin oksijene iletilmesine aracılık eder

b. Hücre bölünmesine yardım eder. c. Büyüme ve hücre tamirini hızlandırır.

e. Deri sağlığında, özellikle sindirim kanalı mukozasının normal yapı ve görev yapmasında rol alır

f. Hemoglobin sentezine katkıda bulunur.

g. Ġnsülin ve tiroksin hormonlarının çalıĢmasında etkisi vardır (Erdoğan, 2005).

2.3.3.2.1.2.2. Riboflavinin Eksikliğinde Ortaya Çıkabilecek Sorunlar

Yetersizliğinde; deride yaralar(dermatit), dudaklarda(keylozis, angular lezyon) ve göz çevresinde kesik Ģeklinde yaralar oluĢur. Gözde yanma ve kızarıklık, ishal oluĢabilir (Besler ve Rakıcıoğlu, 2008). Yetersizliği sonucu ariboflavinoz oluĢur. Riboflavin yetersizliği karaciğerin glikojen ihtiyacının azalmasına neden olur. Ağız ve gözün zedelenmesi, tüylerin dökülmesi riboflavin eksikliği sonucu ortaya çıkar. B2

vitamini eksikliği sonucu ağızda angulyar stomatit(xeyloz) oluĢur, dudakların mukozası solgunlaĢır, ağızda ve dudakta çatlaklar oluĢur (Atmaca, 2007), dilin üst yüzeyinin mukozası atrofileĢir, mantara benzer memecikler büyür. Yüzün derisinde dudak-burun kıvrımlarında, göz kapaklarının dıĢ yüzeyinde, kulaklarda dermatititis geliĢir. Çok zaman kapiller geniĢler, yüz kızarır, tüyler rengini kaybeder ve dökülür, gözün vaskülarizasyonu bozulur, retina tabakası zedelenir. Görme özelliğinin zedelenmesi ıĢıktan korkma(fotofobiya) vb. geliĢmiĢ olabilir. B2 vitamini hemoglobin sentezine

katılır. Bu yüzden yetersizliği çoğu zaman anemi ile sonuçlanır (Mammadov, 2002).

2.3.3.2.1.2.3. Riboflavinin Doğal Kaynakları

B2 vitamini bitkisel ve hayvansal yiyeceklerle özellikle peynir, mayalar,

karaciğer, böbrekler, süt, yumurta sarısında, balık ve deniz ürünlerinde tavuk, badem ve buğdayda (Atmaca, 2007) bol miktarda bulunmaktadır. Çoğu bitkiler bu vitamini sentez ederler. Hayvanlar bu vitamini dokularında sentezleyemezler (Mammadov, 2002).

2.3.3.2.1.3. B3 Vitamini (Niasin)

Suda eriyen, deri, sinir, sindirim sistemi sağlığının korunmasında, enerji üretiminde ve besinlerin hücre içinde kullanılmasında rol alan bir vitamindir. Nikotinik asit ve nikotinamid olmak üzere birbirine çok benzer iki Ģekilde bulunan bu vitaminin

eksikliği pellegra hastalığına yol açar. Bu nedenle niasin, PP(pellegra önleyici element) vitamini olarak bilinir (Tayar ve Korkmaz, 2007). Su ve alkolde çözünen asit, alkali, ıĢık ve ısıya dayanıklı bir vitamindir (Besler ve Rakıcıoğlu, 2008). Vücutta fazlası, en yoğun karaciğer, böbrek ve kaslarda bulunur. Vücuttan idrarla niasin ve niasinin yıkım ürünleri Ģeklinde atılır (Erdoğan, 2005).

2.3.3.2.1.3.1. Niasinin Vücuttaki Fonksiyonları

a. Karbonhidrat, protein ve yağ metabolizmasında görevlidir (Besler ve Rakıcıoğlu, 2008).

b. Vücut yağlarının (yağ asitlerinin ve kolesterole benzer maddelerin steroidlerin) sentezine yardım eder.

c. Hemoglobin sentezinde rol alır.

d. NormaĢl sinir sistemi fonksiyonlarının devamlılığına yardım eder.

e. Mide – bağırsak hareketlerini arttırıcı, kan damarlano geniĢletici, kan kolesterol düzeyini düĢürücü etkisi vardır (Erdoğan, 2005).

2.3.3.2.1.3.2. Niasinin Eksikliğinde Ortaya Çıkabilecek Sorunlar

Yeterince alınmaması sonucu sinir sistemi, sindirim sistemi ve güneĢ gören simetrik yaralarla kendini gösteren pallegra hastalı oluĢur (Tayar ve Korkmaz, 2007). Pallegra hastalığı daha çok tek yönlü beslenen; özellikle de mısır tüketen toplumlarda görülür. Hastada iĢtahsızlık, halsizlik belirtileri yaygın olup, kol ve bacakların güneĢ gören yerlerinde yaralar oluĢur. Depresyon yani ruhsal bozukluk hastalarda yaygındır (Besler ve Rakıcıoğlu, 2008).

2.3.3.2.1.3.3. Niasinin Doğal Kaynakları

Et, balık, kümes hayvanları, karaciğer, maya, tahıllar, kuru baklagiller ve yeĢilli yapraklı sebzeler niasince zengindir (Besler ve Rakıcıoğlu, 2008). En özenmli kaynakları; et, süt ve ürünleri, yumurta ve tahıllardır. Kalın bağırsakta sentezlenmesine rağmen kullanılamaz. Anne sütünde bebeğe yetecek kadar niasin bulunur (Aksoy, 2008). En zengin niasin kaynakları; maya, karaciğer, böbrek, yürek, beyin gibi organlar ve tüm etlerdir. Hububat ve hububat ürünleri(pirinç, makarna, ekmek), kuru baklagiller,

fındık, fıstık, süt, peynir, yoğurt, kahvaltılık tahıllar, kahve, patates de zengin kaynaklar olarak sayılabilir (Erdoğan, 2005).

2.3.3.2.1.4. B4 Vitamini (Adenin)

Adenin olarak ta bilinen vitamin B4, B kompleks ailesinin bir üyesi kabul

edilir. Aynı zamanda suda çözündüğü düĢünülmektedir. Bilim dünyası vitamin B4(adenin) ve onun karakterleri hakkında çok az bilgiye sahiptir. Bununla birlikte

vitamin B4 enerji üreten diğer vitaminler gibi koenzim rolü oynamaktadır. Kompleks

karbonhidratlar en iyi yakıtlardır ve kompleks karbonhidratların çoğu adenin içermektedir (Mammadov, 2002).

2.3.3.2.1.4.1. Adeninin Vücuttaki Fonksiyonları

Sitoplazmada, doğal Ģekerler pürivik asite ayrıĢtırılır ve ATP üretilir. Vitamin B4 ATP üretimi için hazırlanmıĢ olmalıdır. Vitamin B4‘ün bitkiler aleminden orjinlenen

bu doğal Ģekerleri(kompleks karbonhidratlar) içerdiği açık bir Ģekilde düĢünülmektedir. Metabolizmayı çoğaltan diğer vitaminlerle birlikte koenzim görevi görür. Yorgunluğun güçsüzlüğün giderilmesini sağlar. Enfeksiyonların yok edilmesinde antikorların sayısını arttırır. Diğer B vitaminlerinin asimilasyonu için haberci olarak görev alır. Ġmmün sistem yanıtını destekler. Hücre formasyonun geliĢimine ve normal geliĢmeye yardımcı olur. Hücresel mutasyonu ve serbest radikal yapılaĢmasını engeller. Kan Ģekeri seviyesi dengesine yardımcı olur. Ġntestinal sistemin transfer hızını arttırır (Mammadov, 2002).

2.3.3.2.1.4.2. Adeninin Doğal Kaynakları

Hububat taneleri içeren maya, saf bal, arı poleni, jelatin, çoğu taze sebze ve meyveler adenin ihtiva ederler. Yine bütün kompleks karbonhidratlar da değiĢken miktarlarda vitamin B4 ihtiva ederler. Ot bitkilerinden deve dikeni, dulavrat otu, çimen biber, sarımsak, zencefil, akdiken, Ģerbetçi otu, deniz yosunu, kekik, çilek ve benzeri bitkilerin yapısında adenin vardır (Mammadov, 2002).

2.1.3.2.1.5. B5 Vitamini (Pantotenik asit, Antidermatitis Faktörü, Pantotenat)

Pantotenik asite tüm dokularda rastlanır. Bu madde ilk kez 1933 yılında pirinç kepeğinden elde edilmiĢtir. Daha sonra ise Roger Williams tarafından karaciğer ekstraktından ve bira mayasından izole edilmiĢtir. Birçok hayvanın özellikle rat ve civcivlerin büyümesi için gerekli olan bir vitamindir (Mammadov, 2002). Pantotenik asit 1945‘te Ko-enzimA‘nın bulunmasıyla tanımlanmıĢtır(Aksoy, 2008). Karbonhidrat, protein ve yağ metabolizması için gerekli B grubu vitaminlerinden birisidir. Pantotenik asit suda erir, besinlerin piĢme suyuna geçer, asit ve alkalilere karĢı duyarlıdır (Besler ve Rakıcıoğlu, 2008). Diğer B grubu vitaminleri gibi pantotenik asitte kendi baĢına iĢlev yapamaz. Ancak koenzim olarak iĢlev görür (Aksoy, 2008). B5 vitamini vücutta fazla

depolanmaz, bir miktar karaciğer ve böbrekte tutulur (Erdoğan, 2005). Hayvan dokusunda bu vitamini parçalayan enzime rastlanmamıĢtır. Vücuttan idrar ve dıĢkı ile atılır (Mammadov, 2002). B5 vitaminin fazlası idrar yoluyla atılır (Özata, 2008).

Vücuttan idrarla pantotenik asit ve yıkım ürünleri Ģeklinde atılır (Erdoğan, 2005).

2.1.3.2.1.5.1. Pantotenik Asitin Vücuttaki Fonksiyonları

Sinir sisteminin, bazı hormonların çalıĢmasında ve yağların sentezinde etkindir (Besler ve Rakıcıoğlu, 2008). Besinleri enerjiye çevrilmesinde, büyüme ve geliĢmede görev alır (Atmaca, 2007). Besinlerden enerji oluĢumunda rol alır. Ayrıca yaĢamsal öneme sahip bazı metabolik olaylarda görevlidir. Böbrek üstü bezinden(adrenal bezi) kortizol hormonu salgılanmasın, kolesterol oluĢumunda, bağırsakların çalıĢmasında, safra, D vitamini ve kırmızı kan hücreleri ile beyindeki asetil kolin adlı çok önemli bir maddenin yapımında B5 vitamini görevlidir (Özata, 2008).

Pantotenik asit;

a. Pantotenik asit yardımcı enzimi(CoA) karbonhidrattan, lipit ve aminoasit metabolizması yapım ve yıkım reaksiyonlarında asetil grubunun moleküller arasında taĢınmasını sağlar. Co A asetat ile birleĢir ve metabolizmada bir çok tepkime için gerekli kilit bir madde olan ―asetil CoA‖yı oluĢturur. Asetil CoA yağ asitleri, karbonhidrat ve birçok aminoasitten enerji üretiminde rol oynar.

b. Pantotenik asit kolesterol, bazı yağ asitleri ve baĢka lipitlerin, böbreküstü bezi hormonlarının sentezlenmesinde de etkilidir.

c. Yara ve deri bozukluklarının iyileĢmesinde etkili olduğu, hastalıklara direnç kazandırıcı etkisi olduğu düĢünülmektedir (Erdoğan, 2005).

2.1.3.2.1.5.2. Pantotenik Asitin Eksikliğinde Ortaya Çıkabilecek Sorunlar Eksikliği durumunda, sinir ve solunum bozuklukları ve cilt problemleri görülür (Atmaca, 2007). Eksikliğinde; depresyon, kiĢilik değiĢimi, kalp hastalığı, sık enfeksiyon, yorgunluk, karın ağrısı, uyku bozuklukları, uyuĢma, karıncalanma, kas güçsüzlüğü ve kramplar görülür (Özata, 2008). Pantotenik asitin yetersizliği sonucu hayvanlarda boy artıĢı durur, yağların metabolizması bozulur, kanda kolesterolün miktarı düĢer, karaciğerde ve böbreklerde dejenerasyon oluĢur (Mammadov, 2002). Pantotenik asitin yetersizliği durumlarında kusma, karın ağrıları, kasılma nöbetleri, yorgunluk gibi belirtiler saptanmıĢtır. Laboratuvar hayvanlarda büyüme geriliği, kısırlık, sinir sistemi bozukluğu, saç renginde değiĢme, deride yaralar, ince bağırsak ülserleri, saç dökülmesi Ģeklinde bulgular vardır (Besler ve Rakıcıoğlu, 2008).

2.1.3.2.1.5.3. Pantotenik Asitin Doğal Kaynakları

Tabiatta bol miktarda bulunur. Pantotenik asit mikroorganizma ve bitkilerde daha çok sentezlenir. Bu vitamin bitki ve hayvanlarda yeterli miktarda bulunur. Et, kalp, karaciğer, böbrek, yumurta, süt, pirinç, soya fasulyesi ve mayalar vitamin B5 yönünden çok zengindir (Mammadov, 2002). Balık, tavuk, yumurta, peynir, patates, mısır, kuru yemiĢler, fasulye, tahıllar ve bezelyede bulunur (Atmaca, 2007). Karaciğer, maya, böbrek, fındık, buğday, yumurta sarısı, brokoli, tavuk, balık, mantar, avokado, tam tahıllar, yoğurt ve sütte bulunur (Özata, 2008).

2.1.3.2.1.6. B6 Vitamini (Piridoksin, Pridoksamin, Piridoksal)

1936 yılında Macar bilim adamı Gyögy, sıçanlarda vitaminden eksik beslenmede ortaya çıkan deri belirtilerinden bir kısmının o zamana kadar bilinmeyen bir vitaminin eksikliğine bağlı olduğunu bildirdi ve bu vitamine B6 vitamini adını verdi

(Sencer ve Orhan, 2005). B6 vitamini piridoksin, piridoksamin ve piridoksal olmak

üzere üç Ģekilde bulunur. Her üçünün de vitamin aktivitesi aynıdır. Yapıları birbirine benzer ve vücutta birbirlerine dönüĢebilirler. B6 vitamini fosforik asitle birleĢerek

metabolik yönden aktif hale çevrilir. B6 vitamini suda eriyen bir vitamindir, asit ortama

dayanıklı, nötr ve alkali ortama, ıĢığa ve yüksek ısıya dayanıksızdır. B6 vitaminin en dayanıklı formu piridoksindir. Ġnsan sindirim kanalında bakteriler tarafından bir miktar sentezlenebilir (Erdoğan, 2005). Vitamin B6 suda kolayca çözünür, ıĢığa ve alkali

ortama duyarlıdır (Besler ve Rakıcıoğlu, 2008). Beyinde, karaciğerde, böbreklerde çok az miktarda depolanabilir (Sencer ve Orhan, 2005). B6 vitamini vücutta en çok kas ve

böbreklerde tutulur, fazla miktarda depolanmaz(Erdoğan, 2005). Vücutta az miktarda depo edilir; en yüksek konsantrasyonu karaciğerdedir (Mammadov, 2002).

2.1.3.2.1.6.1. Piridoksinin Vücuttaki Fonksiyonları

Protein, yağ ve karbonhidrat metabolizmasında yardımcıdır. B6 vitamini aynı

zamanda bağıĢıklık sistemi için gereklidir (Besler ve Rakıcıoğlu, 2008). Piridoksin;

a. Protein ve protein dokularını inĢa eden aminoasit reaksiyonları için gereklidir. Hemen hemen tüm aminoasitlerin yıkımında, elzem olmayanların sentezinde, baĢka maddelere çevrilmesinde rol alır.

b. Triptofanın niasine dönüĢmesine yardım eder. c. Hemoglobin sentezinde, antikor yapımında rol alır.

d. Glutamik asit ve fenialanin metabolizmasındai lipit sentezinde rol alır. Elzem yağ asitlerinden linoleik asitin araĢidonik asite çevrilmesinde etkilidir.

e. Glikojenin glikoza yıkımında rol alır (Erdoğan, 2005).

Protein, yağ ve karbonhidrat metabolizmasında yardımcıdır. B6 vitamini aynı

zamanda bağıĢıklık sistemi için gereklidir (Besler ve Rakıcıoğlu, 2008).

2.1.3.2.1.6.2. Piridoksinin Eksikliğinde Ortaya Çıkabilecek Sorunlar

Eksikliğinde; göz, burun ve ağız çevresinde seborreik değiĢiklikler görülür (Sencer ve Orhan, 2005), cilt iltihabı, dil ve ağız iltihapları, ağız köĢesinde cilt yaraları, depresyon, bilinç bulanıklığı, kusmalar ve kansızlık görülür (Özata, 2008), huzursuzluk ve kansızlık, glossit, stomatit periferal nörit ve konvülsiyon geliĢebilir. Yetersiz alındığında sinir sistemi bozukluklarının yanı sıra havale, kansızlık ve ciltte yaralar görülür (Tayar ve Korkmaz, 2007). B6 vitaminin eksikliği durumunda huzursuzluk,

böbrek taĢı oluĢumu görülür (Erdoğan, 2005), sıçanlarda; tüylerin dökülmesi, parmakların kangren olması ve spesifik dermatit oluĢması karakteristiktir (Mammadov, 2002).

2.1.3.2.1.6.3. Piridoksinin Doğal Kaynakları

Yulaf, ekmek, muz, avokado, erik, domates, tavuk, karaciğer, böbrek, tüm etler, kuru baklagiller, süt, yeĢil sebzeler, kahvaltılık tahıllar, patates zengin B6 vitamini kaynaklarıdır (Erdoğan, 2005). Bakla, mayalar, beyin, yumurta sarısında bol miktarda bulunur. Konservelerde aktivitesini kaybetmez (Mammadov, 2002). Muz, balık, et, fasulye, bezelye, tavuk, hindi, buğday, biftek, patates, fındık, kepekli ekmek, portakal, süt, ıspanak, ceviz ve avokado vitamin B6 yönünden zengindir (Özata, 2008).

2.1.3.2.1.7. B7 Vitamini (Biyotin, Vitamin H)

B7 vitamini olarak adlandırılsa da tıbbî ortamda biyotin olarak

tanımlanmaktadır. 1916‘da Bateman, sıçanları tek protein kaynağı olarak çiğ yumurta akı ile beslediği zaman ağır bir dermatit, tüylerin dökülmesi ve nöromüsküler bozukluklar ile ortaya çıkan bir besinsel eksiklik tablosunun oluĢtuğunu gözlemledi. Bu tabloya yumurta akı hasarı adını verdi. PiĢmiĢ yumurta akı ile beslenme bu sendroma yol açmıyordu. Maya veya karaciğer yedirmek veya bunların ekstrelerinin Ģırınga edilmesi sendromu düzeltiyordu. Ġlk defa 1935 yılında Kögl tarafından kurutulmuĢ yumurta sarısından izole edilmiĢtir. 1940 yılında kimyasal yapısı öğrenilmiĢtir. Isıya ve oksitlenmeye dayanıksız olan biyotinin dıĢarıdan alınması Ģarttır (Sencer ve Orhan, 2005). Biyotin ―büyüme faktörü‖ olarak da adlandırılmıĢtır. Biyotin suda ve alkolde iyi çözünen kristalik bir maddedir (Mammadov, 2002). Biyotinin vücutta depolanması sınırlıdır., bir miktar karaciğer ve böbrekte depolanır (Erdoğan, 2005). Vitamin B7 karaciğer ve böbreklerde depolanır (Mammadov, 2002). Vücutta metabolizma edilmez ve idrarla atılır (Sencer ve Orhan, 2005). Biyotin idrar ve dıĢkıyla atılır (Erdoğan, 2005).

2.1.3.2.1.7.1. Biyotinin Vücuttaki Fonksiyonları

Biyotin birçok karboksilasyon tepkimelerinde tek sayılı hidrokarbonların çok sayılı hidrokarbonlara dönüĢtürülerek karbonhidrat ve lipit metabolizmasında yer alır (Aksoy, 2008).

Biyotin;

a. Biyotin metabolizmada yardımcı enzim olarak görev yapar, bu görev bazı moleküllere CO2 eklenmesiyle ilgilidir.

b. Yağ asitlerinin sentezinde pantotenik asit yardımcı enzimiyle görev yapar.

c. Vücudun protein, nükleik asit, glikojen sentezinde, üre oluĢumda rol alır (Erdoğan, 2005).

Yağ asitlerinin sentezlenmesi, CO2 fiksasyonu, dekarboksilasyon ve

deaminasyondan sorumludur. Bakteriyel geliĢme ve çoğalma için gereklidir (Erkut, 1990).

2.1.3.2.1.7.2. Biyotinin Eksikliğinde Ortaya Çıkabilecek Sorunlar

Az alıma bağlı izole eksikliği çok nadirdir (Sencer ve Orhan, 2005). Hayvanların büyük kısmının bağırsağında sentezlenmediğinden eksikliğinde avitaminoz görülür. Hayvanlarda biyotin yetersizliği dermatit ve ―gözlüklü göz‖ ile belirtileri bilinmektedir. AĢırı miktarda yumurta akının alınması sonucu insanlarda biyotin yetersizliği oluĢur. Ġnsanlarda biyotin yetersizliği el ve ayaklarda dermatitisin oluĢması, derinin kuruması ve kabuklanması, dil memeciklerinin atrofiyası, yorgunluk, paresteziya, hipersteziya, kas ağrıları, mide bulantısı ve baĢka belirtiler ortaya çıkar (Mammadov, 2002). YetiĢkinlerde biyotin yetersizliği semptomları rapor edilmemiĢtir. Bununla nedeni, vitaminin bütün yiyeceklerde yaygın olarak bulunmasıdır. Bununla beraber, insanlarda çok seyrek görülen yetersizlikte, kan ve idrarda çok düĢük düzeyde vitamin içeren bebeklerde, alkoliklerde ve hamile kadınlarda vitamin yetersizliğine rastlanılmıĢ ve seboroik dermatit görülmüĢtür. En sık rastlanılan yetersizlik antagonist etkisi olan çiğ yumurta tüketiminin fazla olmasından ve genetik olarak biyotine bağımlı

Benzer Belgeler