• Sonuç bulunamadı

2.3. Vitaminlerin Genel Özellikleri

2.3.3. Vitaminlerin Sınıflandırılması

2.1.3.2. Suda Çözünen Vitaminler

2.1.3.2.2. C Vitamini (Askorbik Asit)

Skorbüt hastalığı, gıda noksanlığından ileri gelen hastalıklardan tanımı ilk yapılanıdır. Özellikle taze sebze ve meyvenin kıt olduğu uzun deniz yolculuklarında sık rastlanmıĢtır. 15. Yüzyıldan beri birçok kimsenin bu hastalığa yakalandığı, birçok ölüm vakalarının olduğu belirtilmiĢtir. 15. Yüzyılda Hollandalılar, 1747‘de Lind adlı Bahriye doktoru hastalık nedeni olarak turunçgil meyvelerin yokluğunu veya tüketilmeyiĢini

ileri sürmüĢlerdir. Hastaları bu meyve ve sularıyla besleyerek çabuk ve tam iyileĢme sağlayabilmiĢlerdir. 1843‘de Pereira limon suyunu en değerli antiskobitik gıda olarak tanıtmıĢtır. 1928–1932 yılları arasında Szent – György tarafından böbreküstü bezlerinde ve ayrıca yeĢilbiberden, lahanadan çıkarılmıĢ, buna ―heksuronik asit‖ denmiĢtir. Daha sonra pek çok meyve ve sebzede, özellikle turunçgillerde ve bazı hayvansal organlarda varlığı saptanmıĢtır. Köpek, fare ve tavuk vücudunda sentezlenebilir ama insan vücudunda sentezlenemez, dıĢarıdan hazır alınması gerekir. Çünkü organizma için en önemli vitamindir (Erkut, 1990). Vitaminler içinde en dayanıksız olanı C vitaminidir. Isı, ıĢık ve havayla temasta kolayca bozulur. Bakır, demir mineraller ve alkali ortamda oksitlenmeyi artırarak vitamin kaybını artırır. Çiğ besinlerde C vitaminin oksitlenmesini hızlandıran ―askorbik asit oksidaz‖ enzimi bulunur. Bitkinin dokusu sağlamken etkisiz olan bu enzim, askobik asit içeren yiyecek kesildiği, soyulduğu, ezildiği, solduğu ve kurutulduğu zaman dokunun bozulmasıyla aktif hale gelir ve oksitlenmeyi artırarak vitamin kaybını artırır (Erdoğan, 2005). Kemik, diĢ ve damar sağlığını koruyan, çeĢitli hastalıklara karĢı direnç kazandıran ve bazı besin öğelerinin vücutta kullanılmasına yardımcı bir vitamindir. C vitamini alınmazsa bilinen en eski eksiklik hastalığı olan skorbüt ortaya çıkar. PeteĢi, döküntü, diĢ dökülmesi, anemi ve yara iyileĢmesinde bozukluk ana bulgularıdır. Renksiz kristaller halinde bulunur. Suda erir, asit niteliktedir, indirgen özelliğe sahiptir. DıĢ etkenlere karĢı dayanıksızdır. Sıcaklık, ıĢık, havanın oksijeni, alkali ortam, metaller oksitlenmeyi hızlandırarak vitamin kaybını artırır. Çiğ besinlerde C vitaminin oksitlenmesini hızlandıran askorbik asitoksidaz enzimi bulunur. Bu enzim bitki dokusu sağlam olduğu zaman etkisizdir. Bitki kesildiği, soyulduğu ve ezildiği zaman doku bozulur, enzim etkinliğini gösterir. Vitaminin oksitlenmesini hızlandırarak vitamin kaybını artırır (Tayar ve Korkmaz, 2007). Havayla temasla kolay okside olur, suda erir, ekĢi tattadır, ıĢıkla temasta rengi koyulaĢır, ısıya dayanıksız bir vitamindir (Besler ve Rakıcıoğlu, 2008). Fazlası idrarla atılır (Özata, 2008) ve (Tayar ve Korkmaz, 2007), çok az bir miktarı da dıĢkı ve terle atılır (Erdoğan, 2005). Dayanıksız bir vitamin olduğu için konservasyon, piĢirme ve kaynatma ile harap olmaktadır. Kolayca yıkımlandığı için eksikliğine çok sık rastlanır. Yetersizliği halinde kılcal damarların dayanaklılığı azaldığı için yer yer deri altı kanamaları görülür. Bağ doku yapımı aksar. Kemiklerde ve özellikle kemiklerin uç kısımlarında arızalar görülür. Kemik kırılmaları kolaylaĢır. Eksikliğinde en sık skorbüt görülür. Hastalık genel bir yorgunluk ve solgunlukla baĢlar. ġiddetli baĢ ağrılarıyla beraber diĢ etlerinde ve deri

altında kanamalar Ģekillenir. Bu arada diĢlerin sallandığı da görülür. Kanın pıhtılaĢma süresi uzar (Tayar ve Korkmaz, 2007).

2.1.3.2.2.1. C Vitamininin Vücuttaki Fonksiyonları

C vitamini güçlü bir indirgeyici ajandır. Moleküler oksijeni, cytochrome a ve c enzimlerini indirgeyebilir. Üzerinde çok çalıĢılmıĢ bir vitamin olmasına rağmen C vitamininin organizmadaki biyokimyasal eylemleri hala tam olarak aydınlatılmıĢ değildir. Askorbik asite bağımlı biyokimyasal reaksiyonların birçoğuna C vitamini doğrudan katılmayabilir; fakat bu reaksiyonlarda metal bir kofaktörü indirgenmiĢ durumda tutabilmek için Ģarttır. Bu metaller çoğunlukla bakır veya demirdir (Sencer ve Orhan, 2005).

C Vitamini;

a. Kollagenlerin sentezinde polin ve lizinin hidroksilasyonu için gereklidir. b. Tirozinden epinefrin(adrenalin) sentezinde ve tirozinin yıkılmasında görevlidir.

c. Safra asitlerinin oluĢmasında görevlidir.

d. Demir emilimi, C vitamini varlığında demir emilimi hızlanır ve kolaylaĢır.

e. BağıĢıklık sisteminin optimum olması için gereklidir.

f. C vitamini, suda çözünen genel bir antioksidandır (Sencer ve Orhan, 2005).

C vitamini vücudun mikroplara karĢı direncini arttırır. Kan damarlarının sağlamlığında rol alır. Kemik, eklem bağları ve damarların yapısında bulunan ―kollajen‖ yapımını hızlandırır. Güçlü antioksidanıyla, oksijenin vücutta yanmasından sonra oluĢan zararlı yan ürünlerin hasarından korur. E vitaminin etkisini arttırır. ―Noradrenalin‖ adlı hormonun vücutta yapılmasını sağlar. Kolesterol adlı yağdan safra imalatını üstlenir. Folik asiti stabil hale getirir. ―Karnitin‖ sentezine katkı sağlayarak yağ asit naklini düzenler (Özata, 2008). C vitamini, bağ dokularını bir arada tutan, zehirlenmeler ve ateĢli hastalıklarda vücudu koruyan ve bağıĢıklık sistemini güçlendiren bir vitamindir. Vücudumuzda kan yapımı için gerekli olan demir ve folik asidin kan geçiĢini kolaylaĢtırır ve kullanımını arttırır. Böylelikle kansızlığı önler. Meme kanseri ve güneĢ ıĢınlarının oluĢturduğu deri kanserlerinin geliĢimi yavaĢlatır. Antioksidan bir vitamindir (Besler ve Rakıcıoğlu, 2008). ġeker hastalığında göz, sinir ve damarlarda

oluĢan hasarın önlenmesi için C vitamini mutlaka alınmalıdır. Çünkü bu vitamin hücrelerde bulunan ―sorbitol‖ adlı Ģekeri artırarak yüksek kan Ģekerinin yan etkisini önler. ġeker hastalarında böbreklerde zarar gördüğünden idrarda ―protein kaçağı‖ olur, C vitamini alınmasıyla idrarla atılan protein miktarı düĢer (Özata, 2008). Doku yapımında aminoasit metabolizmasında ve hormon sentezinde önemli rol oynar (Tayar ve Korkmaz, 2007). Askorbik asidin vücuttaki toplam miktarı 1500 mg kadardır. Eksiklik deponun 300 mg‘ın altına düĢtüğü zaman ortaya çıkar. Vücut deposundan günde ortalama %3-4 kayıp olur. Bunu karĢılamaya yetecek miktar 50-60 mg‘dır (Tayar ve Korkmaz, 2007). Sentezi için gereken enzim insan vücudunda bulunmaz. Bu yüzden dıĢarıdan alınması gerekir (Tayar ve Korkmaz, 2007).

2.1.3.2.2.2. C Vitamininin Eksikliğinde Ortaya Çıkabilecek Sorunlar GeliĢmiĢ ülkelerde skorbüt nadiren görülür. Yalnız yaĢayan yaĢlılarda, alkoliklerde, ilaç bağımlılarında, anne sütü yerine evde ailenin kendi hazırladığı mamalarla ve inek sütü ile beslenen bebeklerde, çok çocuklu ailelerin yetersiz beslenen çocuklarında görülebilmektedir. Dünyanın açlık görülen yerlerinde görülebilmektedir. C vitaminin eksikliğinde; halsizlik, kas gücünün azalması, irritabilite, diĢ etleri kanaması, gingivitis, eklemlerde ağrı ve ĢiĢlik, diĢ dökülmesi belirtileriyle kendini gösterir. Yara iyileĢmeleri gecikir, eski kırıklar ve yaralarda açılmalar olabilir. Bebeklerde ve çocuklarda büyüme durur (Sencer ve Orhan, 2005). C vitamini yetersizliğinde halsizlik, uyuĢukluk, çabuk yorulma, iĢtahsızlık gibi genel durumda bozulmalar görülür. Yetersizlik arttıkça kemiklerde bozukluklar ve ağrılar, diĢeti kanaması, büyümede duraklama, kansızlık gibi belirtiler, skorbüt(deri altında, kaslarda ve kemiklerde kendiliğinden veya hafif darbe sonucu kanamalar, kanma olan yerde ĢiĢlik ve vücutta lekeler, zamanında tedavi edilmeyen hastalarda ölüm) ortaya çıkabilir. C vitamini eksikliği kollajen içeren kan damarları, kıkırdak ve diğer dokuların zayıflamasına ve buna bağlı olarak kolayca kanama, incinme ve berelenmeye neden olur. Enfeksiyon yaraların iyileĢmesi yavaĢlar. Yorgunluk ve depresyon belirtileri görülür (Erdoğan, 2005). Vitamin C yetersizliğinde; diĢ etlerinde kanama, diĢlerde anormallikler, yorgunluk, isteksizlik ve eklem ağrıları görülebilir. AĢırı yetersizliği skorbüt hastalığına neden olur. DiĢ etlerinde kanama, eklemlerde ĢiĢkinlik ve ağrılarla belirti veren skorbüt hastalığını tedavi eden vitamin olarak bilinmektedir. AteĢli hastalıklara dirençsizlik, sık

hasta olma, bağıĢıklık sisteminin zayıflığı da yetersiz alıma bağlanabilir (Besler ve Rakıcıoğlu, 2008).

2.1.3.2.2.3. C Vitamininin Doğal Kaynakları

En çok bulunduğu besinler; siyah üzüm, yeĢilbiber, mango, karnabahar, lahana, brokoli, portakal, mandalina, greyfurt, böğürtlen, üzüm suyu, patates, domates, bezelye, pırasa, muz, çilek, Ģalgam ve yeĢil yapraklı sebzelerdir (Özata, 2008). C vitamininin en iyi kaynakları taze meyveler(portakal, limon, çilek, kavun, greyfurt, kivi, mango, papaya, kuĢburnu), sebzeler(brokoli, yeĢil ve kırmızıbiber, lahana, domates, kuĢkonmaz, patates, maydanoz) ve kahvaltılık tahıllar, C vitamininden zenginleĢtirilmiĢ hazır tahıllardır (Erdoğan, 2005). Limon, portakal, mandalina gibi turunçgiller, çilek, böğürtlen, kuĢburnu, domates, lahana, patates ile ıspanak, marul, yeĢil yapraklı sebzeler zengin C vitamini kaynaklarıdır. Bu besinleri taze olarak tüketmek, bekletmemek kayıpları önlemek açısından önemlidir (Besler ve Rakıcıoğlu, 2008). Bitkisel kaynaklı yiyeceklerde bulunur. Kimyasal koruyucu olarak veya lezzet geliĢtirmesi için birçok alkolsüz içkiye ve unlu yiyeceklere katılır. Hayvansal kaynaklı yiyecekler böbrek ve anne sütü haricinde vitaminden fakirdir. Hint kirazı (acerola) ve kuĢburnu C vitamini yönünden çok zengindir. Bitkilerin vitamin düzeyi olgun olup olmadıklarına ne Ģekilde toplanıp saklandıklarına ve yemek için nasıl hazırlandıklarına göre değiĢir (Aksoy, 2008).

Benzer Belgeler