• Sonuç bulunamadı

Vergi Yargılaması Hukuku’nda Silahların Eşitliği İlkesi

TÜRK VERGİ YARGILAMASI HUKUKU’NDA ADİL YARGILANMA HAKKI AÇISINDAN ÖZELLİK ARZ EDEN DURUMLAR ∗∗∗∗

B. Silahların Eşitliği Ve Çelişmeli Yargılama İlkesi

1. Vergi Yargılaması Hukuku’nda Silahların Eşitliği İlkesi

Silahların eşitliği ilkesi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde açıkça yer almasa da adil yargılanma hakkının en önemli unsurlarındandır ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında Neumrister- Avusturya kararı ilk olmak üzere yerini almıştır129. Silahların eşitliği ilkesi adil yargılanma hakkının doğal bir öğesidir130 ve tarafların ırk, cinsiyet, dil, din, siyasi parti ayrımı yapılmaksızın davaya eşit müdahalesini gerektirir131. Silahların eşitliğinin sağlanabilmesi için, tarafların yargılama sonunda verilecek karara, eşit şekilde etki edebilmelerine ve eşitlik temeline dayalı bir biçimde, karşılıklı olarak iddia ve savunmalarda bulunabilmelerine, bunları tartışabilmelerine olanak veren bir ortamın, tüm yargılama boyunca yaratılması şarttır132. Silahların eşitliği ilkesini;

delil sunulması konusunda eşitlik, yargılamada taraflar arasındaki usuli eşitlik ilkeleri oluşturmakla birlikte yargılama giderlerinin, bireylerin hak arama özgürlüğüne engel oluşturmasını engellenmek amacıyla getirilen adli yardım kurumu ve yargılamada kullanılan dili anlamama veya konuşamama nedeniyle

127 Gözübüyük- Gölcüklü, s. 267, 290.

128 Tezcan- Erdem- Sancakdar- Önok, s. 233.

129 İnceoğlu, Adil Yargılanma, s. 220; Erdoğan, s. 142.

130 Jayawickrama, s. 505.

131 Jayawickrama, s. 493.

132 Pekcanıtez, Adil Yargılanma, s. 46; İnceoğlu, Adil Yargılanma, s. 220.

oluşabilecek yargılama eşitsizliğini bozmaya yönelik bir hak olan tercümandan yararlanma hakkı da silahların eşitliği ilkesine hizmet etmektedir.

a. Delillerin Sunulması Konusunda Eşitlik

Delil kelimesi çoğu zaman anlamından daha geniş yorumlanarak, delil muhtevasının öğrenilmesi ve değerlendirilmesi araçlarını ve kaynaklarını da içine alacak şekilde, örneğin bilirkişi, keşif ve tanığa da delil denilmek suretiyle kullanılmaktadır133. Kural olarak delillerin kabulü ve değerlendirilmesi mahkemelerin yetkisi dâhilinde olup Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin mahkemenin bu delilleri iyi değerlendirip değerlendirmediğini inceleme yetkisi yoktur134. Mahkemenin inceleyeceği, taraflara delil sunma imkânının verilip verilmediği ve bu imkânın taraflara eşit olarak sunulup sunulmadığıdır.

Yeminin vergi hukukunda kabul edilmemesinin tarafların eşitliği ilkesiyle ilişkilendirildiği görülmektedir135. Buna göre taraflardan biri idare diğeri yükümlüdür ve idarenin temsilcisi arayıcılığıyla yemin etmesi mümkün olmadığına göre sadece bir tarafa yeminle isbat hakkı vermek silahların eşitliği prensibine aykırıdır136. Ne idare ne de mükellef isbat yükünün kendisinde olması halinde iddialarını kanıtlamak üzere karşı tarafa yemin teklif edebilir137.

Vergi yargılama hukukunda yasaklanan yemin, delil niteliğindeki yemindir ve kanaatimizce her ne kadar uygulamada tanık dinleme yoluna gidilmese de tanığın yeminle dinlenilmesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır138. Danıştay, Vergi Usul Kanunu’nun 3’üncü maddesindeki

“vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir” ifadesinin tersine yorumundan vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti dışında kalan hususlarda vergi hâkiminin re'sen araştırma kapsamında yemin deliline

133 Yusuf Karakoç,Vergi Yargılaması Hukukunda Delil Sistemi, 2. Bası, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Döner Sermaye İşletmesi Yayınları No: 77, İzmir, 1997, s. 9.

134 Gökpınar, s. 97.

135 Kaneti, Vergi Hukuku, s. 53.

136 Gözübüyük, s.463; Karakoç, Çözüm Yolları, s. 269.

137 Candan, İdari Yargılama Usulü Kanunu, s.850.

138 Danıştay’ın karşı yöndeki görüşü için bkz. “2577 sayılı Kanunda yazılı yargılama usulünün esas alınmış bulunması ve aynı Kanunun 31’inci maddesinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun şahadete ilişkin hükümlerine atıfta bulunulmamış olması nedeniyle vergi mahkemesince bir şahsın duruşmada sabit olarak dinlenmesinde, sahte yemin edilmesinde ve yemine isabet etmemesi nedeniyle yemin teklif edilen hususun ilan edildiğinin kabulü suretiyle verilen kararda kanun ve usul hükümlerine uyarlık bulunmamaktadır.” Dş. 3. D., 24.12.1986 gün ve E. 1986/1201, K. 1986/2706, (Kazancı İçtihat Bankası) (E.T. 22.03.2013)

başvurabileceğini savunmaktadır139. Ancak vergi davasının niteliği ve silahların eşitliği ilkesi değerlendirildiğinde böyle bir kabul mümkün değildir.

b. Davanın Tarafları Arasında Usulî Eşitlik

Silahların eşitliği ilkesinin bir unsuru olarak karşımıza çıkan bu kavram genellikle ceza hukuku yönünden incelenen, savunmanın iddia makamı ile eşit şekilde davasını hazırlama ve sunma140 konusunda makul olanaklara sahip olması şeklinde açıklanmaktadır141.

Davanın tarafları arasındaki usuli eşitlik yargılamada kendisini müdafii ile görüşme hakkı, dosyayı inceleme hakkı ve karar ve işlemleri öğrenme hakkı olarak göstermektedir142. Bunun dışında taraflara tanınan sürelerin eşit olması, tarafların usuli yükümlülükleri yerine getirmemesi gibi durumlarda işleyen prosedürün aynı olmasının da bu kapsam içine sokulabileceği düşünülmektedir.

Taraflar arasındaki usulü eşitlik, taraflardan birinin daha güçlü konumdaki idare olması sebebiyle vergi yargılaması hukukunda da en az ceza yargılamasında olduğu kadar önem arz etmektedir. İdarenin yurttaş karşısında

139 Dş. 3. D., 12.12.1990 gün ve E. 1989/ 1724, K. 1990/3422, (www.kazanci.com, Erişim. 12.03.2013) ; Dş.

3. D., E. 1989/ 452, K. 1989/2340, (www.kazanci.com, Erişim. 12.03.2013).

140 İzmir Bölge İdare Mahkemesi; 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 6’ncı maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen " idareleri adli ve idari yargıda, icra mercileri ve hakemler nezdinde vekil sıfatıyla doğrudan temsil yetkisi; hukuk birimi amirleri, hukuk müşavirleri, muhakemat müdürleri ve avukatlara aittir."

hükümünün "hukuk birimi amirleri, hukuk müşavirleri, muhakemat müdürleri" kısmı ile,

2) 14. maddenin 1. fıkrasında düzenlenen "tahkim usulüne tabi olanlar dahil adli ve idari davalar ile icra dairelerinde idarenin vekili sıfatıyla hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri ve avukatlar tarafından yapılan takip ve duruşmalar için, bu davaların idareler lehine neticelenmesi halinde, bunlar tarafından temsil ve takip edilen dava ve işlerde ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekalet ücreti takdir edilir." hükmünün "hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri" kısmının Anayasanın 2-10-36 ve 135. maddelerine aykırı olduğu düşüncesiyle iptali istemi ile Anayasa Mahkemesine başvurmuştur. Bölge idare mahkemesine göre;

“kişiler hak arama süresinde yargı mercileri nezdinde, usul kurallarında ve maddi kurallarda davanın taraflarının eşit olduğuna inanmak ister. Bu durumda adil yargılanmaya inanır ve hak arama yollarını işletir. Bu inancın olmadığı, silahların eşitliği görüntüsü olmayan yargı sistemlerine inanç peşinen olmayacağından adil yargılanma hakkı zaafa uğrar. Yine, tarafların eşit olmadığı bir sistemde etkili başvuru hakkının kullanılabildiğinden söz edilemez.

Nitekim, anılan kurallarla, kişiler Avukat dışında temsil hakkını kullanamazken, idareler bu hakkını memurları vasıtası ile ve de, VEKİL SIFATIYLA kullanmaktadırlar. Yine bu kişiler avukatla temsil dışında vekalet ücreti alamazken idareler Avukatla temsil edilmediğinde bile vekalet ücreti alabilmektedir. Bu görüntü kişilerde, hukuk sisteminin devlete öncelik ve ayrıcalık tanıdığı peşin hükmünü oluşturacak ve pek çok ihtilafta adil yargılanma hakkı konusunda güvensizlik oluşacaktır. Hatta bu sebeble hak arama mücadelesinden peşinen vazgeçenler olacaktır. Bu bağlamda, anılan kuralların Anayasanın 36’ncı maddesine de aykırı olduğu düşünülmektedir.”. (www.izmirbim.adalet.gov.tr) (31.03.2013).

141 İnceoğlu, s. 235; Gökpınar, s. 101. Doktrinde tarafların usuli eşitliği silahların eşitliği ilkesiyle eş anlamlı olarak da kullanılmaktadır. Bkz. Jayawickrama, s. 59.

142 Gökpınar, s. 102-110.

ayrıcalıklı bir muameleye tabi tutulması vergi yargılaması hukuku için kabul edilebilir değildir. Taraflar arası usuli eşitliğin bir gereği olan bilgi ve belgelere ulaşmada bunları değerlendirmede fırsat eşitliği aynı zamanda çelişmeli yargılama ilkesinin bir unsuru olduğundan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi zaman zaman bu iki ilkeyi birlikte ve birbirinin yerine geçecek şekilde değerlendirmektedir143.