• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: DP DÖNEMİNDE ADANA’DA GÜNDELİK HAYATTA

3.3. Sağlık Sorunları

3.3.5. Verem

İnsan sağlığını tehdit eden önemli bir hastalık olan verem, tüm kronik hastalıklarda olduğu gibi hastaları fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden de etkileyen ciddi bir sağlık sorunudur.764 Türkiye’de özellikle Milli Mücadele yıllarında en çok yayılan salgın hastalıklardan biri de veremdi. 13 milyonluk ülke nüfusunun neredeyse 1 milyonu

760 Selahattin Demirkan, “Seyhan Bölgesinde Sıtma Savaşı”, Yeni Adana, 24 Ocak 1951.

761 Türk Sözü, 8 Temmuz 1958.

762 Haşim Camcıoğlu, Komisyoncu, 9 Şubat 2016 tarihli mülakattan.

763 Mustafa Kerçin, Emekli Şoför, 6 Eylül 2017 tarihli mülakattan.

764 Müyesser Erdem, Nazan Taşçı, “Tüberküloz Hastalarında Benlik Saygısı Düzeylerinin Belirlenmesi”, Tüberküloz ve Toraks Dergisi, LI/2 (2003), s.172.

verem hastasıydı. 1940’lı yıllarda Türkiye’de veremli hasta sayısı II. Dünya Savaşı’nın neden olduğu iktisadî ve sosyal sıkıntılar nedeniyle yeniden artış göstermiştir.765

1950’li yıllarda da etkileri devam eden verem salgını Adana gündelik hayatında karşılaşılan belli başlı sağlık sorunlarından biriydi. Bu dönemde Adana halkını bilinçlendirmek üzere özellikle verem haftasında Verem Savaş Derneği tarafından çeşitli faaliyetler gerçekleştirilmiştir. Sokaklara konuya dair dövizlerin asılması, gazetelerde veremle ilgili makaleler yazılması, veremle mücadele konulu filmlerin gösterilmesi ve düzenlenen konferanslar bu faaliyetler arasındadır.766 Bu yıllarda geçmiş senelerle kıyaslandığında veremli hasta sayısında artış olduğu belirtilmektedir.

Verem Savaş Dispanseri ve Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda aldığı önlemlerin vatandaşın da duyarlı davranmadığı sürece bir işe yaramayacağı basın yoluyla hatırlatılmıştır. Örneğin “Sıhhi Bahisler” adlı köşesinde Dr. Sadık Urunga, verem hastalığı ve Türkiye’de verem hastanelerinin durumuna ilişkin kaleme aldığı bir yazıda vatandaşın da hastalıkla mücadelenin bir tarafı olduğunu hatırlatmıştır: “Sosyal bir dert olan verem davasını memleketimizde yenmek ve ona karşı amansız savaş açmak için hükümetle vatandaşın birbirine yardımcı olması açıktır.” Urunga, Türkiye’de verem hastanelerinin ve sanatoryumlarda bulunan yatak kapasitesinin yetersizliğinden yakınmaktadır:

“Elde edilen istatistiklere nazaran Türkiye’de 40 ila 50 bin kişi ölmektedir. Buna karşılık şimdiye kadar bu hastalığa hastane ve senatoryumlarımızda veremlilerimizi tedavi etmek maksadıyla mevcut yatak adedi ancak iki bindir.”767

Türkiye genelinde durum bu şekildeyken Adana’da 1953’de 3.500 veremli hasta bulunmaktadır. Verem Savaş Dispanserinin Başhekimi Feyyaz Etiz, 1953’de veremli hasta sayısı hakkında bilgi vermiş; ancak kesin sayıyı tespit etmek için şehirdeki herkesin röntgene tabi tutulması gerektiğini belirtmiştir. Etiz bu konudaki bilgilendirme yazısında Adana’da verem hastalarının durumuna ilişkin istatistikleri şu şekilde ifade etmektedir:

765 Fatih Tuğluoğlu, “Cumhuriyet’in İlk Döneminde Verem Mücadelesi ve Propaganda Faaliyetleri”, Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları Dergisi, 13-14 (2012), s.4,6.

766 Tevfik Can, “Verem Haftası Başında”, Demokrat, 11 Ocak 1956.

767 Sadık Urunga, “Verem Afeti”, 27 Kasım 1950.

“Bugün Adana’da verem dispanserine kayıtlı, tedavi ve kontrol altında 3.500 veremli hasta vardır. Bunun 2.000’i şehir içinde oturmaktadır. Geri kalan kısmı kazalarda ve köylerde bulunmakta, keza bir kısmını da başka illerin hastaları teşkil etmektedir. (…) 1946 senesinde Dispanserde 8000 kişi muayene edildiği halde bu rakam son senelerde 16.000’e yükselmiştir. (…) Hastaların yarısını rençperler teşkil etmektedir.”

Rakamlar söz konusu dönemde veremli hasta sayısının arttığını göstermektedir. Süreç içerisinde hasta sayısı arttıkça hastalara yapılan ilaç yardımı da zorunlu olarak artış göstermiştir. Verem Savaş Dispanserine kayıtlı hastalardan, 1946’da 163 kişiye ilaç yardımı yapılırken, 1952’de 1670 kişiye ilaç, 4.630 kişiye de gıda yardımı yapılmıştır. 768 Hasta sayısıyla kıyaslandığında bu yardımların yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. Dönemin çeşitli gazetelerinde vatandaşa hastalara maddi destek çağrısı yapılmasının nedeni de Verem Savaş Dispanserinin yardımlarının şehirdeki hasta sayısıyla orantılı olmamasından kaynaklanmıştır.

1955’te hastalığa ilişkin şehirdeki önemli bir eksiklik giderilmiştir. Adana’ya bu dönemde bir verem hastanesi açılmış ve açılışa Celal Bayar da katılmıştır.769 Veremle Savaş Haftası’nda Sağlık Bakanlığı, Eğitim Bakanlığı ve Veremle Savaş Derneği ortak bir program hazırlamış, okullarda Veremle Savaş Haftası’nın önemini anlatan bir köşe ayrılmasına, ortaokul ve lise öğrencilerine veremle ilgili ödüllü kompozisyon yarışması düzenlenilmesine karar vermişlerdir. Bununla birlikte verem hastalığına dikkat çekmek amacıyla uzmanların gazetelerde yazı yazması, çeşitli konferanslar verilmesi, fabrikalarda ve cezaevlerinde veremle ilgili film gösterilmesi planlanmıştır.770 Kamu kurumları, sivil toplum örgütleri ve özel teşebbüsün işbirliğiyle yürütülmesi tasarlanan bu etkinliklerle halkı hastalık konusunda bilinçlendirmek ve böylece de verem hastası sayısını düşürmek hedeflenmekteydi. Nitekim halkın özellikle temizlik bakımından bilgilendirilmesi gerektiği yerel basında da sıkça işlenen bir konuydu. Adana’da veremle mücadele hususunda görüşlerine başvurulan bir doktor şunları söylemiştir:771

768 Feyyaz Etiz, “Adana’da Verem”, Bugün, 10 Ocak 1953.

769 Yeni Adana, 23 Haziran 1955.

770 Yeni Adana, 9 Ocak 1956.

771 Yeni Adana, 19 Ocak 1951.

En fazla hüküm süren veremdir. Bu hastalıkla mücadele zor oluyor.

Sebeplerden birisi yaşama tarzının kötülüğü ve gıda azlığıdır. İkinci sebep, veremlilerin tükürükle etrafa saçtığı mikropların kolayca yayılmasıdır.”

Verem hastanesinin açılması, verem hastaları açısından hayati bir önem taşıyor olmasına rağmen, uzun bir süre hastanede röntgen, çamaşır makinesi gibi önemli eksiklikler giderilmemiştir. Ayrıca hastane duvarı herhangi bir tel örgü veya korkulukla çevrili olmadığı için hastane bahçesi çocuk oyun alanına dönüşmüş, hastalar bu durumdan şikâyetçi olmuşlardır.772