• Sonuç bulunamadı

2. MEVLÂNÂ’NIN ESERLERİ

1.6. NICHOLSON NEŞRİNE GÖRE I. CİLTTEKİ FAZLA VEYA EKSİK

2.1.1. VELED İZBUDAK’IN HAYATI

Türk ilinin, Türk dilinin yetiştirdiği değerli insanlardan birisi olup bereketli, uzun ömrünü özellikle Türk dilinin arınmasına, Türk sözlerinin yazılmasına, Türkçe sözlüğün meydana getirilmesine harcamıştır.174

Veled Çelebi, 14 Rebiülevvel 1284/16 Temmuz 1867 tarihinde Konya’nın Durakfakı Mahallesi Çelebi Sokağı’nda dünyaya geldi. Tam adı Muhammed Bahauüddin Veled’dir. Mevlânâ soyundan olduğu için Çelebi ünvanını taşımaktadır.

Kanun çıkınca İzbudak soyadını almıştır. Babası Mustafa Necip Çelebi, annesi Rabia Hanımdır.175

Pek küçük yaşta iken Elmas Hoca isminde ihtiyar bir kadının açmış olduğu mahelle mektebine gitti. Sonra Çarçar Hoca adında “gayet dehşetli” bir muallimin mektebine devam etti.176

Okumaya hevesli olan Veled Çelebi, okul sıralarında öğretmeni tarafından çok beğeniliyordu. Sık sık tahtaya çıkartılıyordu. İlkokuldan sonra kardeşleriyle beraber Mekteb-i Rüştiye’ye devam ettiler. Hocası ona sülüs yazısıyla bir dergi hazırlatmıştı.

Bu dergide çıkan “şimden gerü” şiiri onun ilk denemelerindendi.177

Veled Çelebi’nin medrese tahsili sırasında Abdulgaffar Efendi’den özel dersler aldığı, Farsça öğrendiği kaynaklarda yazılıdır.178

Devam etmekte olduğu Sultan Veled Medresesi, Dergâh-i Şerif binasının devamı olduğundan ders zamanlarından arta kalan vakitlerini Dergâh-ı Şerif’te cemaate ism-i celâle, mukâbeleye, Mesnevî-i Şerif-e ayırıyordu. Ne kadar alim ve şeyh gelir giderse hepsinin sohbetinde bulunuyordu. Medresede bulunduğu zaman Dergâh-ı Şerif kütüphanesindeki kitapları okuyarak vakit geçiriyordu.179

174 Feridun Nâfiz, Uzluk, “Veled Çelebi”, Selamet Dergisi, C. 1, S. 2, s. 12-13,18, Mayıs 196

175 Metin Akar, Veled Çelebi İzbudak, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 1999, s. 17-18.

176 Nevin Korucuoğlu, Veled Çelebi İzbudak, T. C. Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1994, s. 1.

177 Veled Çelebi İzbudak, Hatıralarım, Türkiye Yayınları, İstanbul, 1946.

178 Korucuoğlu, Veled Çelebi İzbudak, s. 2.

179 Veled Çelebi İzbudak, Tekke’den Meclis’e Sıra Dışı Bir Çelebinin Anıları, Yakup Şafak, Yusuf Öz, Timaş Yayınları, İstanbul, 2014, s. 7.

65 Veled Çelebi 1885 yılnda Konya Vilâyeti Mektubi Kalemi’ne devama başladı. 1886 senesinde 250 kuruşla vilayet gazetesi baş muharrirliğine getirildi.180

Kendisi açık fikirli olduğundan fikirlerini gazetede kolayca neşretme imkanı buldu.

Eline geçen Arapça ve Farsça eserleri tercüme edip gazete de yayınlıyordu. Bu durum pek hoşuna gitmişti.

Kendisi okumaya, yazmaya, tercüme yapmaya, ders almaya ve ders vermeye tiryaki derecesinde bağımlıydı. Bulamadığı kitapları İstanbul’a sipariş veriyordu. Çelebi o günlerde Vilayet Mekteb-i Rüştiyesi’nde Rik’a muallimliğine tayin oldu.181

Dahiliye Nazırı Memduh Paşa ile beraber Konya ve çevresine beraber yaptığı seyahatten bahsederken, Beyşehir’e vardığında orada, kütüphane bulunmadığını, yalnız devlet memuriyeti hevesindeki bir zatın evinde kütüphane bulunduğunu haber aldığında, Vali Bey ile derhal o evi ziyarete giderler. Toz içindeki kitapları incelerken Hazret-i Sultan Veled’in İbtidâname ve İntihânamesi eline geçti.

Konya’ya döndüğünde eski hat ile bir de Rebabnâme ele geçirip “bir takım Mesnevîyât-ı Hazret-i Sultan Veled’e” sahip oldu.182

Konya’da tarîkat usûlûne uymadığı gerekçesiyle kendisine karşı yürütülen dedikodulardan kurtulmak için İstanbul’a gitmeye karar verdi. Mart 1889 yılında İstanbul’a gitti. İlk önce Eyüp’teki Bahariye Mevlevîhanesi’ne yerleşti. Şeyh Efendi (Hüseyin Fahreddin Dede) kendisiyle fazlaca alakadar oldu. Çok sevdiği kitaplarını elinden düşürmedi.183

Türkçe’de bir şerh nümûnesi olmak ve Türk Lugati’nin yazılış şeklini göstermek arzusuyla yirmi fasılda Fuzûli’nin Su Kasidesi’ni Şerhedip, Aynu’l hayât adını verdi.

Türk dilinde ve Edebiyat-ı Osmaniye’ye dair mektep ve Hazîne-i Fünûn mecmualarında mâkaleler neşretti.

Mevlâna’nın meşhur vasiyetnamesini şerh edip içine üç dil üzere yazılmış edebi ve ahlâki birçok parçalar ilave ederek Hayrü’l kelâm ünvanını vererek neşretti.184 Diyebiliriz ki Veled Çelebi hiçbir anını boş geçirmemiş, sürekli ilimle meşgul olmuştur. Onun en büyük emeli ilim yoluyla İslâm alemine hizmet etmekti. Bunun için kendini çok iyi yetiştirmeye çalışıyor, yurt dışına gitmek istiyordu. Devletin

180 Korucuoğlu, Veled Çelebi İzbudak, s. 4.

181 Korucuoğlu, Veled Çelebi İzbudak, s. 5.

182 Korucuoğlu, Veled Çelebi İzbudak, s. 6.

183 İzbudak, Tekke’den Meclis’e Sıra Dışı Bir Çelebinin Anıları, s. 44.

184 İzbudak, Öz, Tekke’den Meclis’e Sıra Dışı Bir Çelebinin Anıları, s. 54-55.

66 ekâbir takımı ona devlet kadrolarını tahsîs ederek İstanbul’dan gitmesini istemiyorlardı. Bu yüzden İstanbul’da kaldı.

Veled Çelebi 1908 yılında Yusuf Akçura ve Necip Asım ile Türk Dili üzerine çalışmalar yaptı. İstanbul’da Yusuf Akçura, Necip Asım ve Veled Çelebi işbirliği ile Türk derneği adlı bir ilim cemiyeti kuruldu.185

Yahya Beyzâde ailesinin büyük kızı Makbule Hanım ile evlendi. Bu evlilikten bir oğlu dünyaya geldi.186 Çok geçmeden eşi Makbule Hanım hakkın rahmetine kavuştu.

Eşinin ölmesiyle çok sarsıldı. Ârif isimli oğluyla yapayalnız kaldı. Yakın akraba ve dostlarının tavsiyesi ve ısrarı üzerine baldızı Zehra Hanım ile evlendi. Bu evlilikten de Emine Nevber isimli kızı ve Muzaffer Gültekin isimli oğlu dünyaya geldi.187 Veled Çelebi Meşrûtiyet ilanından sonra memuriyetten istifade ederek kalemiyle geçinmeye karar verdi. Sultan II. Abdülhamit tahttan indirilince yerine Sultan Mehmet Reşat geçti. Yeni padişah Mevlevîliğe mensubtu. Veled Çelebi 1909’da vekaleten Galata Şeyhliğine atandı. Bu arada Konya Postnişini olan Abdulhalim Çelebi Efendi’nin bir takım olumsuz hareketleri olunca Konya’daki Çelebiler; “Biz bu adamı istemeyiz, Veled Çelebi’yi isteriz” diyerek mazbata yazıp makama vermişlerdi. Bunun üzerine Padişah’ın da uygun görmesiyle Makam-ı Mevlâna hizmetine tayin oldu.188

Dokuz sene bu görevi yürüttü. Padişah tarafından çok iltifata tabî oldu. Dönemin İttihat ve Terakki erkânı da Veled Çelebi’ye karşı hürmet gösterdiler. Makamda bulunduğu sıralarda da kitaplarla ve dersleriyle bağlantısını hiç koparmadı.189

Veled Çelebi Dergâh’ta Postnişin olarak görevini yaptığı sıralarda Birinci Dünya Savaşı çıkmıştı.190 Sultan Reşat bir Mücâhidîn-i Mevlevîyye alayı teşkilatını arzu etmiş,191 böylece Mevlevî’ler den oluşan bir alay, 1914’te Şam bölgesinde 3 yıl boyunca savaşa katıldı. Veled Çelebi bu birliğin komutanıydı.192

Medine’ye gidip Şeyh Kettani’den Arapça tefsîr ve hadis okuduğu Veled Çelebi, İttihat ve Terakki Partisi’nin dağıtılıp Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nın hâkim bulunduğu 1919 yılında “makamıyla mütenâsıp görülmeyen” bazı uygulamaları sebebiyle

185 Korucuoğlu, Veled Çelebi İzbudak, s. 10.

186 Korucuoğlu, Veled Çelebi İzbudak, s. 11.

187 Korucuoğlu, Veled Çelebi İzbudak, s. 15.

188 İzbudak, Tekke’den Meclis’e Sıra Dışı Bir Çelebinin Anıları, s. 66.

189 İzbudak, Tekke’den Meclis’e Sıra Dışı Bir Çelebinin Anıları, s. 121.

190 Köstüklü Nuri, Vatan Savunmasında Mevlevîhaneler, Çizgi Kitapevi Yayınları, Konya, 2005.

191 Yakup Şafak, Mücâhidîn-i Mevlevîyye Kumandanı Veled Çelebi’den Anılar, Notlar, Şiirler, Konya İl Kültür Tur. Md. Yay. Konya, 2015.

192 Korucuoğlu, Veled Çelebi İzbudak, s. 17.

67 postnişinlik görevinden alınmıştır. Bu sıralarda Şûrâ-yı Devlet azalığına seçilen Veled Çelebi, bu yeni görevi istemeyerek kabul etti.193

1921 yılında Milli Mücâdele’yi yürüten ekibe katılma arzusuyla Ankara’ya geçti, Ankara Lisesi’nde Farsça öğretmenliğine tayin edildi. Mustafa Kemal’in isteğiyle Çankaya’da bağ evinde ikâmet etti. 1923-1939’da dört dönem Kastamonu Milletvekili, 1939-1943’te de bir dönem Yozgat Milletvekili olarak yirmi yıl TBMM’de görev yaptı.194 Hayatının sonuna kadar da Türk Dil Kurumu’nda çalıştı.

30 Kasım 1925 tarihinde T.B.M.M. tarafından “Tekke ve Zaviyeler kapatılmasına dair kanun’un kabul edilmesiyle Mevlevîlikle ilgili faaliyetleri sona ermiştir.

Veled Çelebi Türkçülük ve Türkçecilik faaliyetleri çerçevesinde daha önce )کرت(

“Trk” şeklinde )و( vav kullanılmadan yazılan kelimeyi)کروت( “Türk” şeklinde, )و(

vav kullanarak yazmıştır. Bu gelişme bilim câmiası tarafından yadırganmıştır. Ancak daha sonra kabul görmüştür. Yaptığı yenilikten dolayı adı “vavlı Türk” olarak anıldı.

Veled Çelebi, ömrünü Türkçe’ye adamış nâdir insanlardan biridir. Türk dilini zaman ve mekân boyutları içinde bir bütün olarak görebilmiş, onun imlâ problemlerinden lügatine kadar pek çok meselesi ile uğraşmış, bu konuda eserler vermiştir. Gerek bu eserleri ve gerekse sohbetleri ile millî his ve şuurun uyanmasında, gelişmesinde ve siyasî bir aksiyon haline gelerek Türkiye Cumhuriyeti’nin temel prensipleri hâlini almasında tesirli olmuştur. Yakın tarihimizin mutlakiyet, meşrûtiyet ve cumhuriyet gibi birbirini izleyen üç dönemini dolu dolu yaşamış, bu dönemlerdeki ilim ve edebiyat çalışmalarına katılarak haklı bir şöhret kazanmış, görüşleri ile çağdaşı olan aydınlar üzerinde derin siyasî etki meydana getirmiştir.195

Veled Çelebi 4 Mayıs 1953 yılında ihtiyarlıktan dolayı Ankara’daki evinde Hakkın rahmetine kavuşmuş ve Cebeci Asri Mezarlığı’na defnedilmiştir..196