• Sonuç bulunamadı

2. MEVLÂNÂ’NIN ESERLERİ

2.5. NEŞREDİLEN TERCÜMENİN YANKILARI

“Meydana gelen tercümenin hatasız olduğunu iddia etmek, insanlığa münafi bir iddiadır. Ancak mümkün olduğu kadar hatadan kaçındığımızı söyleyebiliriz.”

Demektedir.

Bu Mesnevî tercümesinin yankıları da büyük olmuştur. Eseri okuyup inceleyenler olumlu veya olumsuz düşüncelerini bildirmişlerdir. Biz burada, bu kıymetli eser yayınlandıktan sonra kim ne değerlendirmede bulunmuş onlara değineceğiz.

Feyzullah Sacid Ülkü (öl.1970) kendisi de Mesnevî’nin birinci cildinin tercümesini yapmıştır. Veled İzbudak tercümesini gördükten sonra kendi bastırdığı birinci cilt mesnevî ile Veled İzbudak’ın birinci cilt Mesnevî’sini karşılaştırma yaparak

“İzbudak’ın 1. cildinde 4003 beyit bizim kitabımızda 4118 beyit Türkçe’ye çevrilmiştir. Tercümemize kaynak olan metin Mısır da Nahifi tercümesiyle birlikte basılan metindir.” demektedir.249

Necmettin Halil Onan (öl. 1968) Mesnevî tercümesi hakkında şöyle görüş bildirmiştir:

Mesnevî’nin, her bakımdan taşıdığı kıymet dolayısı ile, bugünkü ifade tarzımızla da dilimize çevrilmesi elbette çok arzu edilir bir şeydi. İşte Veled Çelebi’nin tercüme hususundaki emeği ve değerli arkadaşımız Abdulbâki Gölpınarlı’nın bu tercümeyi muhtelif şerhlerle karşılaştırarak bir daha gözden geçirmek suretiyle bu emeğe katılan himmeti sayesinde arzumuzun yer bulmuş olduğunu görüyoruz. Bu, bilgimiz ve edebiyatımız namına beğenilecek sevinilecek ve övünülecek bir olaydır. Çıkan eser, altı ciltlik Mesnevî’nin 1. cildinin tercümesidir. Abdulbâki Gölpınarlı tarafından bu cildin başına eserin yazılış saikini ve tarzını anlatan, mahiyet ve değeri ile bundan evvelki tercüme şerhleri hakkında etraflı bilgi veren on beş sayfalık istifadeli bir

«önsöz» ; sonuna da eserdeki türlü mana hususiyetlerinin anlaşılmasına hizmet eden elli bir sayfalık bir «açıklama» ilave edilmiştir. Bunlar, Gölpınarlı’nın himmetini iki kat değerlendirmektedir. Bu kadar itinalı bir emek karşısında bana düşen vazife,

248 Şafak, “Cumhuriyet Döneminde Yayınlanmış İlk Mesnevî Tercümesi”, s. 108.

249 Şafak, “Cumhuriyet Döneminde Yayınlanmış İlk Mesnevî Tercümesi”, s. 102-108.

79 ancak Veled Çelebi ile Abdulbâki Gölpınarlı’ya tebrik ve teşekkürlerimizi sunmaktır.250

Kemal Edip Ünsal (öl. 1977) Mesnevî tercümesi hakkında:

“Vekaletçe bastırılan ciltte böylece 115 beyit eksik olduktan başka, yer yer tercüme uygunsuzlukları da görüldü.” demekte, imzanın altına koyduğu notta “uygunsuz”

sıfatına bir de “yanlış” kelimesi eklemektedir.251

Feyzullah Sacid Ülkü bir hayli tercüme bozuklukları bulmuş ve İzbudak tercümesine yaptığı eleştiriler daha sonraki eleştirileri de tetikleyecek şu açıklamaları da yapmıştır:

“Abdulbâki Gölpınarlı tarafından incelendiği anlaşılan Veled İzbudak tercümesi nesir halinde olduğu için o tercümede de aslındaki vezin ve ahenk tadı ile coşkunluğu yoktur”

Feyzullah Sacid Ülkü eleştirilerin devamında:

“Tercümede işaretli beyitler Veled İzbudak tercümesinde olmayan, Farsça metne göre İzbudak ve Gölpınarlı’nın yanlış ve uygunsuz tercüme ettikleri beyitlerdir.”

Buna bazı söylentiler de ekleniyor. Muhittin Celal Duru “Gölpınarlı, İzbudak’ın tercümede muvaffak olmadığını yazıyor bazı rivayetler bu tercümeye Hüseyin Daniş Bey’in (öl. 1943) karıştığını bildiriyor.” demektedir.

Daha önce değindiğimiz gibi tercümeye olumsuz görüş bildirenlerden biri de Tahir Olgundur. (öl. 1951)

Mesnevîhan Mehmet Tahir Olgun, Feridun Nâfiz Uzluk’a (öl. 1974) yazdığı bir mektubunda bu tercümeden duyduğu huzursuzluğu dile getirmiştir. Tahir-ül Mevlevî şöyle buyurmaktadır:

“Eski talebelerimden şimdi yüzbaşı olan biri, geçenlerde fakirhaneye gelmişti. Söz arasında, “Hocam derslerimizde bize Mevlânâ’yı ve onun Mesnevî’sini o kadar sevdirmiştiniz ki gıyaben aşığı olmuştuk. O sevgi dolayısıyla Mesnevî tercümesini aldım okudum; fakat inkisar-ı hayale uğradım” diye hayıflandı. ”Oğlum kabahat Mesnevî’de değil, onu bu hale getirende” dedim.

Aynı yıllarda 1945’te Feyzullah Sacid Ülkü’nün yaptığı tercümeyi inceleyen Tahir Olgun bu sefer şunları söylemiştir.

250 Necmettin Halil Onan, “Mesnevî Tercümesi”, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, I. cilt, Sayı 2, Kış 1943, s. 106-108.

251 Şafak, “Cumhuriyet Döneminde Yayınlanmış İlk Mesnevî Tercümesi”, s. 102-108.

80

“Mevlânâ’nın neslinden gelmiş ve onun makamında postnişinlik etmiş Veled Çelebi gibi bir adam dururken Mesnevî tenkidine karışmak, benim gibi bir acezeye düşmez.

Doğrudan doğruya onun vazifesidir. Hususuyla kendi eserine taarruz ve kendisine hata isnad edilmiştir.252

Bu tercüme yayınlandığında anlaşıldığına göre hem geniş bir ilgi görmüş hem de tereddütlere ve eleştirilere neden olmuştur. Çünkü o zamanlar, bu tür çok yönlü edebi muhtevalı ve veciz eserlerin sadece tercümesiyle yetinmek, alışılmış bir şey değildi.

Eleştirilerin yoğunlaştığı nokta, tercümenin maksadı ifadede yetersiz kalmasıdır.253 Refi Cevat Ulunay da (öl. 1968) benzer bir yaklaşım göstermiş ve “Veled Çelebi’nin tercümesi, şive bakımından beni tatmin etmemiştir.” diyerek görüşünü bildirmiştir.

Biraz önce zikri geçen Muhittin Celal Duru’nun bu tercüme hakkında görüşleri şöyledir: “Milli Eğitim Bakanlığı’nın tercümesinde de bu bizaa ölçüsü mevcuttur.

Mesnevî’nin anlaşılmayan, daha doğrusu mütercimin anlayamadığı kısımlarını olduğu gibi sadakatle dilimize çevirmek varken, şârih ve mütercimlerin kendi kanaatlerine ve inançlarına göre, uzak yakın, tevillere sapmaları harekatından Bakanlık tercümeleri de kendini kurtaramamışlardır.

Diğer görüş bildirenlerden Şahap Sıtkı (öl. 1993) “Çeşitli sebeplerden dolayı hasta bir çeviriydi.”

Osman Yüksel Serdengeçdi (öl. 1983) “Bu tercüme müfrit Türkçecilik zamanında yaptırıldığı için tatsızdır. Okunması o kadar zordur ki” demektedir.254

Metin Akar, mezkur eserinde (s. 114-115) Mesnevî Tercümesi hakkında şöyle diyor:

“Tercüme, Abdülbâki Gölpınarlı’nın muhtelif şerhlerle karşılaştırıp açıklamalar ilâvesiyle çıkmıştır. Feridun Nâfiz Uzluk, bu eser hazırlanırken Veled Çelebi’nin en eski ve en doğru kaynakları esas aldığını söyler. Türkiye’de çok okunan temel kültür kitaplarından biridir. Bugüne kadar altı defa basılmıştır.Nurettin Artam, Mesnevî tercümesi için, “büyük eserlerinden biri” nitelemesini yapar.255

Yakup Şafak’ın bu konudaki görüşlerini aktarmak istiyorum:

“Tercüme metninin iki değerli âlimin elinden çıkmış olması bizler için kazançtır.

Çeviride genellikle metne bağlı kalınmış bolca müterâdif kelime kullanılmış: bunlar nadiren parantez içine alınmıştır. Tercümede, ifadeyi zorlayacak derecede metne sıkı

252 Ahmet Güner Sayar, “Mesnevî’nin Türkçe ilk tam ve mensur tercümesine dair bir not”, Dergâh Dergisi, Sayı 155, Kış 2003, s. 16.

253 Şafak, “Cumhuriyet Döneminde Yayınlanmış İlk Mesnevî Tercümesi”, s. 102 vd.

254 Şafak, “Cumhuriyet Döneminde Yayınlanmış İlk Mesnevî Tercümesi”, s. 102-108.

255 Nureeddin Artam, “Veled Çelebi”, Türk Dili, C.II, S.2, s. 714.

81 sıkıya bağlı kalınmadığı ve gerektiğinde ikinci bir kelime ve ibare kullanıldığı için akıcılık sağlanabilmiştir.

Şahsen ben Mesnevî’nin ruhunu yansıtmada, merhum İzbudak’ın başarısız olmadığını düşünüyorum. Dolayısıyla çevirinin bu denli yayılmasında ve okunmasında bu iki faktörün önemli rol oynadığı kanaatindeyim. Ayrıca kitabın Mesnevî üzerine araştırma yapanlar için kolaylık sağlayacak bir mizanpaja sahip olduğunu, keza birinci cildin başında ve her cildin sonunda kıymetli notlar bulunduğunu da hatırlatmak isterim.

Sonuç olarak İzbudak’ın çevirisi arz edilen aksaklıklara rağmen, istifade edilebilir iyi bir çalışmadır. Bugün için dili epeyce eskimiş olmasına karşın uzun zaman, Mesnevî’nin geniş kesimlere ulaşmasına vesile olmuş ve o alanda önemli bir boşluğu doldurmuş; Mevlâna düşüncesinin yayılmasına hizmet etmiştir.”256