• Sonuç bulunamadı

“Birinin işini görmesi için yerine bıraktığı veya yetki verdiği kimse”393 anlamına gelen vekîl; mahkemede tutanaklara kayıt ettirilmesi gereken işlemleri yürütmek ve kişiyi temsil etmek amacıyla şer’iyye sicillerinde sıklıkla karşılaştığımız anlamından kısmen de olsa farklı bir amaçla kullanılmaktadır. Vasîlerin yardımcıları olan ve mahkemede tutanaklara

391

12 Şubat 1731 tarihli bir örneğe göre; İmâret Mahallesi’nden iken vefât eden el-Hâc Mustafâ bin Hasan’ın Mehmed ve Hadîce adlı çocuklarına amcaları Molla Ya’kûb bin Hasan vasî tayin edilmiştir. Müteveffâ el-Hâc Mustafâ’nın diğer yetimleri olan Halîl, Hüseyin ve Rukîye’ye ise anneleri Hadîce bint-i Abdullah vasî tayin edilirken; çocukların amcaları olan ve bir önceki belgede üvey kardeşlerine vasî tayin edilen Molla Ya’kûb vasî üzerine nâzır olarak görevlendirilmiştir. Ayr. Bkz. KŞS, 52, s. 78/2, 78/3.

392

KŞS, 11, s. 150/4, 150/5; 31 Mart 1736 tarihli iki ayrı hüccet örneğine göre; Sahra Nahiyesi’ne tâbi Çumra Karyesi’nden müteveffâ Abdullah Efendi ibn-i Mustafâ’nın yetimleri Seyyid Mustafâ, Şerîfe Emine, Şerîfe Rahîme ve Şerîfe Rukiye’ye anneleri Şerîfe Fahri bint-i Seyyid Hüseyin vasî, amcaları Alî bin Mustafâ ise nâzır tayin edilmiştir. İkinci hüccet kaydında ise müteveffâ Abdullah efendinin diğer eytâmı Ahmed, Abdî ve Havvâ’ya öz anneleri Zeyneb bint-i Abdullah vasî, çocukların amcaları olan ve bir önceki belgede nâzır olarak tayin edilen Alî bin Mustafâ yine nâzır tayin edilmiştir. Ayr. Bkz. KŞS, 53, s. 50/5, 51/1.

393

100 kaydettirilen bu görevlileri; vesâyet sahibi kişilerin, genellikle kassam defterinin tutulması ve miras paylaşımın yapılması gibi malî işlerde kendilerine yardımcı olmaları için tayin ettikleri görülmektedir. Dolayısıyla Osmanlı Devleti’ndeki temsil müessesesinden farklı olan bu görevlilerin ortaya çıkmasındaki temel etken; muhtemelen vasîlerin işlerinin yoğunluğu ve vesâyet altındaki kişinin birebir bakım ihtiyacı, birçok işi aynı anda yapma zorunluluğu ve malî konularda hakkaniyetli davranma isteğidir.

Abdülazîz Mahallesi’nde vuku bulan 9 Mart 1692 tarihli bu örneğe göre; müteveffâ Velî’nin yetimesi Râziye’nin mansûbe vasîsi ve vâlidesi olan Âişe’nin tayin ettiği vekîli Mahmûd Çelebi ibn Şa’bân “sagîre-i mezbûrenin emvâl ve erzâkına vâzı’ü’l-yed ve tasarruf üzere iken hâlâ mezbûre Âişe merkûm Mahmûd Çelebi’yi vekâlet-i merkûmeden ‘azl ve ihrâc” edip, yerine el-Hâc Seyyîd Ahmed Çelebi ibn Mehmed’i vekîl tayin etmiştir. Aynı tutanakta, el-Hâc Seyyîd Ahmed Çelebi’nin, eski vekîlden yaptığı harcamaları gösteren defteri talep eylediği ve defterin yeni vekîle teslim edilmesi için Mahmûd Çelebi’nin tembihlendiğine dair

ifâde yer almaktadır.394 Dolayısıyla vesâyet altındaki bu yardımcının hukukî temsilden farklı

olarak, malî işlerdeki görev paylaşımının gerekliliğindendir. Vasîlerin himâye ettikleri kişilerin mallarını vesâyet süresince kayıt ettikleri, yapılan harcamaların ve alınan borçların

hesabını tuttukları defterler (zimem ve kassâm defterleri) bulunmaktadır395. Vasî üzerine nâzır

veya vekîl gibi görevlendirmeler yapıldığında, nâzır ve vekîlin tasarruf ve zarar denetimi sebebiyle defterleri kendilerinin tuttuğu, şer’iyye sicillerindeki örneklerden anlaşılmaktadır. Malî harcamaların yapıldığı bu defterlerin düzenli denetimlerinin yapılması, bir yıl boyunca denetim yapılmadığında kâdı tarafından incelenmesi; fıkıhta, yetimin mal varlığına yönelik

yapılabilecek “hıyanet’ül-emânet” suçu önlenmeye çalışılmasıyla ilgilidir.396

12 Ağustos 1692 tarihli başka bir vekîl tayini örneği ise; Türbe-i Celâliyye Mahallesi sakinlerinden iken vefât eden Alî bin İbrahîm’in eytâmı Mustafâ ve Hadîce’nin mansûbe vasîleri olan vâlideleri Âişe bint-i Mahmûd nâm hatunun, kardeşi Mehmed bin Mahmûd’u “vesâyet-i mezbûreye müte’allık bi’l-cümle umûra tarafından vekîl nasb ve ta’yîn” eylediğine

dair hüccet kaydıdır.397 Bu durum kadınların o dönem ev işleri ile ilgilenerek, malî işlerde

bilgi ve beceri sahibi olamamaları ile ilgili olup; nafaka, alım-satım ve kira işlemlerinin yürütülmesi ve mevcut mal ile harcanan malın kayıt altında tutulması gibi hesap kitap işlerinde yetkinliği olan erkek bir yardımcıya ihtiyaç duymaları ile ilişkilidir. Dolayısıyla 394 KŞS, 38, s. 33/2. 395 KŞS, 1, s. 204/5; KŞS, 50, s. 207/1. 396

Fetâvâ-yı Alî Efendi: Cild-i Sâni, s. 508. 397

101 kadın vasîler, evin idaresi, çocukların bakımı, terbiyesi ve eğitimi ile ilgilenirken; görevlendirilen erkek vekîllerin ise nafaka temini ve malî işleri yürütme gibi görevlerden sorumlu olduğu anlaşılmaktadır. Bu açıdan nâzır, vasîlerin en önemli yardımcıları gibi görünse de; muhtemelen emvâl üzerinde tasarruf yetkisi olmadığı için tasarruf yetkisine sahip olan vekîl, malî vesâyet görevini yürütmek üzere tayin edilmiş olmalıdır.

42 numaralı Konya Şer’iyye Sicili’nde karşılaştığımız bir başka örnek; Hoca Habib Mahallesi sakinlerinden iken fevt olan İbrahîm bin Yusuf’un verâseti zevcesi Havva bint-i Halîl, hem kendi adına hem de sulbi sağir oğulları Mustafâ, Mehmed ve Hasan’ın vasîleri olması sebebiyle, müteveffâ İbrahîm’den intikâl eden zimem defterinin tutulması ve gerekli işlemlerin yapılması üzere Vâlide Hanı’nda ticaret ile uğraşan Ahmed bin Mehmed bin Mahmud’u vekîl tayin ettiğine dair hüccet kaydıdır. Verdiğimiz örnekte, Havva bint-i Halîl’in malî işlere yetkinliğinin tam olmaması ve üç çocuk ile hususi olarak ilgilenmesinden dolayı işlerinin bir kısmını, malî kayıtlardan anlayan birisine devrettiği görülmektedir. Neticede bu durum çocukların yaşlarının küçük olması, annelerinin bakım ve gözetimine olan ihtiyaçları ve annenin zamanının çoğunu yetimlere ayırabilmesi için gerekli görülmüş bir

uygulamadır.398

25 Mart 1685 tarihli bir başka vekîl tayini örneğine göre; “Yarma nâm karye sâkinlerinden iken bundan akdem fevt olan Osmân’ın sulbiye sagire kızı Fâtıma’ya babası müteveffâ merkumun muhallefâtından arsâ intikâl iden emvâl ve erzâkını zabt ve hıfza ve sâir vâkı‘a olan umûr-u ser‘iyesini tesviyeye bir vasiy lâzım ve mühim olmagın hâkim-i mevki‘ü’l- kitâb hazretleri sagire-i mezbûrenin ‘ammesi bâ‘isü’l-kitâb Râzıye binti Mehmed nâm hâtûnu mukaddime ve müstekîme olmagla vasiy nasb ve ta‘yîn eyledikde ol dahî vesâyet-i merkûmeyi kabûl ve hıdmet-i lâzımesini edâya ta‘ahhüd ve iltizâm eyledikden sonra vasiy-i mezbûre Râzıye vesâyet-i mezkâreye müte‘allik umûre tarafından Ahmed Çelebi ibn-i Hüseyîn nâm kimesneyi bi’l-müvâcehe vekîl nasb idüb ol dahî vekâlet-i merkûmeyi kabûl itmegin mâ-vak‘a bi’t-taleb ketb olundu”399 denilmektedir. Verdiğimiz üç örnekte de vasî tayin edilen kişilerin kadın olmasından dolayı, vesâyet görevi gereği borçların ödenmesi, miras paylaşımı, alım, satım ve kiralama gibi işlerle ilgilenmek istenmeyerek, bütün ilginin sadece yetime verilmek istendiği anlaşılmaktadır. Vekîllerin, bu görevi kısa veya uzun süreli ifâ edip etmedikleri malûmumuz değildir. Fakat o dönemin şartlarına göre, malî işlerle ilgilenme hususunda kadınların geri planda kaldığı göz önünde bulundurulursa; muhtemelen çocukların mallarında

398

KŞS, 42, s. 101/1. 399

102 herhangi bir zarara yol açmadan, bu işlerden daha iyi anlayan bir kişinin vesâyet altındaki emvâlden tasarruf etme ve borçları eksiksiz ödeme işlemleri için vekîl tayin etmişlerdir. Bu durum aynı zamanda vasîlerin tereke paylaşımından önce vesâyet görevine tayin edildiklerini ve miras paylaşımında vuku bulabilecek bir usulsüzlüğü vekîller aracılığıyla engelleme vazifesinin de olduğunu göstermektedir.

III. YETİMİN HİMÂYE USULÜ

İslâm hukuku, parçalanmış ailelerde çocukların bakımının, hukukî açıdan temsilinin ve bedensel olarak muhafazasının sağlanması için hadîne, velî, vasî ve vasînin yardımcısı olan nâzıra çeşitli sorumluluk ve yetkiler vermiştir. Bu durum çocukların en iyi şekilde yetiştirilmesi, fiziksel ve ruhsal olarak sağlıklı birer birey olmaları için gerekli görülen bir uygulamadır. Nitekim bu bölümde, çocuğun gelişim evresi ve bu evrelere bağlı olarak edindiği hakların muhafazası için görevlendirilen kişilerin, bu görevi nasıl tatbik ettikleri, çocuğun haklarını korumak için yapılan müdahaleler ve hukuken alınan tedbirlerin neler olduğuna değinilecektir.