• Sonuç bulunamadı

“UZUN ÖMÜRLÜ KÖKLÜ AİLE İŞLETMESİ” ÖDÜLÜ?

Belgede 5. Aile İşletmeleri Kongresi (sayfa 39-45)

Prof. Dr. Tamer KOÇEL AGMER Müdürü Kongre Düzenleme Kurulu

Başkanı

Aile İşletmeleri ve Girişimcilik Uygulama ve Araştırma Merkezi’miz (AGMER), ülkemizde bir ilki daha gerçekleştirerek, 13 - 14 Nisan 2012 tarihlerinde düzenlemiş olduğu 5. Aile İşletmeleri Kongresi’nde, 1900 yılından önce kurulmuş ve halen faaliyetini sürdürmekte olan aile işletmelerine “Uzun Ömürlü – Köklü Aile İşletmesi Ödülü” vermektedir. AGMER’in tespitlerine göre 2012 itibariyle ülkemizin en eski işletmesi 1777 tarihinde kurulan Hacıbekir Şekerleme şirketidir. Bu yıl, 1777 ile 1887 arasında kurulmuş ve halen yaşamını sürdürmekte olan 14 işletmeye bu ödül verilecektir.

Bu yazının konusu, neden böyle bir ödülün verilmesinin düşünüldüğünü ve uzun ömürlü (veya köklü, kıdemli) işletmeleri neden incelemek gerektiği konusundaki görüşlerimizi ana hatları ile açıklamaktır.

Ülkemizin tarihi ve kültürel zenginliklerinin uzun yıllar ele alınmayıp harap olmaya ve unutulmaya bırakılması gibi, 18. ve 19. yüzyıllarda kurulup bugün hala yaşamını sürdüren işletmelerimizle ilgili olarak maalesef hiçbir kapsamlı araştırma yapılmamıştır.

Hangi boyutta olursa olsun, işletmelerin ilk amacı “yaşamak” (survival), ikinci ana amacı da “gelişmek” (development)tir. Yaşamını sürdüren bir işletme kâr edebilir. Kâr eden bir işletme de gelişme ortamı bulur. Öte yandan işletme yönetimi disiplininin temel yaklaşımlarından birisi “İşletmelerin yaşamının sonsuz olduğu”dur. Yani kurucular, yöneticiler, çalışanlar gelip geçer, fakat işletmeler yaşamlarını sürdürür. Çünkü işletmeler sahiplerinden ayrı bir “sosyal varlık” (canlı) kabul edilir. İşletme Yönetimi disiplini içinde, işletmelerin yaşamlarını sürdürmeleri (survival) ve büyümeleri için, günümüz terminolojisi ile “sürdürülebilir büyüme” için iç ve dış çevreleri ile ilgili neler yapmaları gerektiği, rekabette nasıl başarılı olabilecekleri, hangi ortamda hangi stratejileri izlemeleri gerektiği gibi konular çeşitli modeller yardımı ile incelenir ve işletmelerin uzun yaşamalarının yolları araştırılır. Bu açıdan bakınca, 100 yıldan, hatta 200 yıldan fazla bir süredir yaşayan bir işletme, işletme yönetimi disiplininin ilke, teori ve öngörüleri için çok önemli bir laboratuvardır. Bazı işletmeler kuruluşlarından (doğumlarından) çok kısa bir süre sonra faaliyetlerine son vermek, el değiştirmek, kapanmak, iflas etmek gibi durumlarla karşılaştıkları halde, neden diğer bazı işletmeler uzun yıllar, hatta asırlarca yaşamlarını sürdürebilmektedir. Mikro veya makro, iktisadi veya sosyal, pazarlama veya finans hangi açıdan bakılırsa bakılsın, bu tür “asırlık” (uzun ömürlü, köklü, kıdemli) işletmelerin incelenmesi, bunların yaşam öykülerinden işletme yönetimi disiplini için ders çıkarılması gerekir. Doğal olarak aynı çalışma, iflas eden, batan, el değiştiren işletmeler için de, bir anlamda “otopsi” gibi, benzer çalışma yapılmalıdır.

Belirtmek istediğimiz ikinci husus, bu işletmelerle ilgili resmi kuruluş kayıtlarına ulaşmak sorunudur. Bu anlamda ülkemizdeki kıdemli işletmelerin sayısını bilmediğimiz gibi, herhangi bir tarihte kurulan işletmelerden ne kadarının kurucusundan ikinci nesle, ne kadarının üçüncü nesle intikal ederek yaşamını sürdürdüğünü de bilmiyoruz. Bu konularda ülkemizde bilinen bir araştırma yoktur1.

1

Bu arada ilginç bir not olarak şunu belirtmek isteriz. Amerika Birleşik Devletleri’nde hala faaliyetini sürdüren en eski işletme olarak 1623 yılında Zilciyan ailesi tarafından İstanbul’da kurulan Zil Yapım İşletmesi gösterilmektedir. İşletmeyi 2002 yılı itibariyle 14. nesli temsil eden ve 1929 yılında Avedis Zilciyan III zamanında İstanbul’dan ABD‘ye göç eden Zilciyan ailesinin bayan üyeleri yönetmektedir.

(http://www.familybusinessmagazine.com/index.php?/channels/oldest

1.

Verilen rakamlar değişik tarihlerde ABD’de yapılan araştırmaların sonuçlarıdır. Kaldı ki buralarda yapılan araştırmalarda ulaşılan rakamlar da farklıdır. Ülkemizdeki bu eksikliği doldurma yönünde İstanbul Kültür Üniversitesi Aile İşletmeleri ve Girişimcilik Araştırma Merkezi (AGMER) bu alanda araştırma çalışmalarını sürdürmektedir.

Ülkemizde 1923 öncesi kurulan şirketlerin kuruluş tescil tarihlerini bulmak oldukça zor görünmektedir. Çünkü örneğin bugün, İstanbul’da ticaret hayatında olan işletmelerin İstanbul Ticaret Odası’na kayıtları 1925’den itibaren yapılmaya başlanmıştır. Cumhuriyet öncesi dönemde kurulan işletmelerin kuruluş yıllarına ilişkin olarak ya padişah fermanı bulunmakta veya yabancı ülkeler veya o dönemlerin meslek kuruluşları tarafından verilmiş çeşitli belgelerde (fuara katılma, başarılı ürün üretme, ustalık vs gibi) bilgilere rastlanmaktadır.

Bilindiği üzere Cumhuriyet öncesi dönemde, Osmanlı İmparatorluğu’nda, sanayi olmadığı için, el sanatları ve ustalık ağırlıklı ve esnaf karakterli olan işletmelerin belirli bir merkeze kayıt yaptırmaları uygulaması vardı. Her işyeri sahibi “esnaf” kendi alanında bir “lonca”ya kayıtlı olmak zorundaydı. Böylece “lonca”lar, belli bir yerleşim yerindeki esnaf ve zanaatkarları bünyesinde toplayan bir “meslek kuruluşu” hüviyetindeydi. Loncaların temel görevi, lonca mensupları arasında eşitliği sağlamak, ilgili faaliyeti kalite, üretim şekli, müşteri ilişkileri açılarından denetlemek ve düzenlemekti. Sanayileşme hareketlerinin başlaması ile Lonca teşkilatları 1913’te İttihat ve Terakki zamanında ortadan kaldırılmıştır. Dolayısıyla loncalarla ilgili kayıtları bugün bulmak zordur. Esasında bu tür kayıtlar eski Türkçe olarak Osmanlı Arşivleri’nde mevcuttur. Nitekim Ord. Prof. Dr. Ömer Lütfü Barkan’ın İktisat Tarihi üzerine yapmış olduğu araştırmalar ve yayınlarında, Osmanlı İmparatorluğu zamanındaki işletmecilik uygulamalarından bazıları oldukça ayrıntılı olarak açıklanmaktadır. Kanımızca burada sorun araştırma ve araştırmacı eksikliğidir. Ümidimiz, İktisat Tarihi çalışmaları gibi, belki bir gün “Türk İşletmecilik Tarihi”nin de incelenip arşivlerdeki bilgilerin günışığına çıkmasıdır. Bu tür bilgiler elde edilinceye kadar işletmelerin kuruluş tarihleri ile ilgili olarak kendilerinin verdikleri bilgilere, bazı eski Türkçe veya o zamanların geçerli lisanı olan Fransızca veya Almanca kuruluş, fuar veya sergi katılım ve faaliyet belgeleri ile çok eski sararmış aile fotoğraflarına itibar etmek gerekecektir.

Belirtmek istediğimiz üçüncü husus şudur: Elinizdeki Kongre Kitabı içinde listesi verilen ülkemizdeki uzun ömürlü işletmelere bakıldığında, bunların büyük bir kısmının gıda ve hizmet sektöründe faaliyette bulunduğu ve bugünkü işletme büyüklükleri (ölçekleri) ile karşılaştırıldığında hala “küçük” ve “orta” ölçekli işletmeler oldukları görülmektedir. Bu durum, o dönemlerde sanayiin ve büyük ölçekli kitle üretiminin gelişmemiş olması, Osmanlı İmparatorluğu’nda Müslüman halkın ticaret ve iş hayatı ile uğraşmaması, süregelen savaşlar ve kitle hareketleri gibi nedenlerle açıklanabilir.

Ölçek konusundaki bir diğer izah tarzı da şu olabilir: Günümüzde, küreselleşme ve diğer gelişmelerle rekabet ortamının şiddetlenmesi karşısında, işletmeler rekabet güçlerini

korumakta büyük ölçüde sahip oldukları “öz yetenek” veya çekirdek yeteneği (core competence) kullanmakta veya en azından kendilerine has olan bir “core competence” geliştirmeye çalışmaktadırlar. Köklü işletmelerin ürünleri incelendiğinde büyük kısmının “ustalık”, “özel üretim tarzı”, “yakın bireysel ilgi”, “zanaatkârlık becerisi”, “yerel zevklere hitap etme” gibi özellikler taşıdıkları görülmektedir. Bu özellikler, bugünkü terminoloji ile bu işletmelerin “öz yetenek alanları” olarak düşünülebilir. Bu durum 1900 öncesi kurulan ve halen yaşamlarını sürdüren işletmeler için söz konusudur. Ülkemizde 1950’lerden sonra kurulan, nispeten genç sayılacak aile işletmelerinde ise, hem öz yetenek anlayışı, hem faaliyet dalları ve hem de işletme büyüklükleri (ölçek) konuları açılarından durum farklıdır.

Yukarıda değindiğimiz ve Kongre Kitabı’nın içinde verilmiş olan Uzun Ömürlü veya Kıdemli İşletmeler listesinde yer alan işletmelerin kurucuları yakından incelendiğinde, önemli bir kısmının Osmanlı İmparatorluğu’nun merkezden uzak bölgelerinden (Balkanlar, Kırım, Kafkasya, ve kısmen Orta Doğu) gelen ve belli işlerde “ustalık” ve uzmanlık bilgi ve becerisine sahip olup İstanbul’a veya Anadolu’nun çeşitli bölgelerine göç eden kişiler oldukları görülmektedir. Aile İşletmeleri Kongreleri vesilesiyle yapmış olduğumuz çalışmalar da göstermektedir ki ülkemizde sadece İstanbul’da değil, fakat hemen her ilde, 1923 öncesi kurulan küçük ve esnaf karakterli işletmelerden bugün hala yaşamını sürdürenler bulunmaktadır. Bunların pek çoğu belki hala “küçük” veya “orta” ölçekli ve “usta-çırak” ilişkisi içinde yaşamını nesiller boyu sürdüren işletmeler olabilir. Bu durumun da İktisat tarihi, İşletmecilik Tarihi ve Sosyolojik açılardan araştırılması gerekir.

Uzun Ömürlü-Köklü Aile İşletmesi Ödülü ile ilgili olarak belirtmek istediğimiz bir diğer husus, ödül verilmesi düşünülen işletmelerin, çeşitli finansal ölçütler açısından “en kârlı” işletmeler olmadıklarıdır. Bu işletmelerin yaşam evrelerinde ne gibi rakipleri vardı, bu işletmelerin rekabet stratejileri nasıldı, kârlılık oranları neydi, yatırım kararlarını nasıl alıyorlardı, neden küçük ve orta ölçekli kalmayı tercih ettiler vs. bunları bilmiyoruz. Bildiğimiz, bu işletmelerin 1900 yılından önce kuruldukları, 100 yıldan fazla bir süreden beri yaşamlarını sürdürdükleri ve 2012 Türkiye’sinde üretime devam ederek müşterilerinin ihtiyaç ve taleplerini karşıladıklarıdır. Bu aile işletmelerinin, bir bakıma, günümüz işletme yönetimi kavramları açısından bakıldığında, şu özellikleri taşıdıkları görülür:

• Başarılı rekabet stratejileri uygulamışlardır

• Stratejik yönetimin üzerinde durduğu iç ve dış çevre koşullarına uyum sağlama başarısını göstermişlerdir

• SWOT analizlerini başarı ile uygulamışlardır • Core competence geliştirmişlerdir

• Müşteri memnuniyetini gerçekleştirmişlerdir

• Pazar payları küçük de olsa ürettikleri kaliteli ürünlerin tanınmışlığı (en azından yerel marka haline gelme derecesi) yüksektir

• 100 yıldan fazla bir süredir karşılaştıkları çeşitli ekonomik, finansal, teknolojik, siyasi, sosyal değişmeler ve gelişmeler karşısında adaptasyon (uyum) yetenekleri olduğunu göstermişlerdir

• Aile işletmelerinde görülen ve büyük ölçüde işletmenin dağılması, kapanması veya el değiştirmesi ile sonuçlanan çok çeşitli aile-işletme ilişkileri sorunları, çatışmaları, bu işletmelerde, metotları farklı da olsa, başarı ile çözümlenmiş ve işletme, aileden ayrı bir varlık olarak yaşamını sürdürmüştür

• Günümüzün, “kaynak bağımlılığı”, “Porter’ın Stratejik Yönetim Modeli”, “Popülasyon Ekolojisi” yaklaşımı, “durumsallık yaklaşımı”, “işlem maliyeti” yaklaşımı, “yatay veya dikey entegrasyon”, “sürdürülebilirlik – sustainability”, “stratejik planlama” ve diğer yaklaşım ve teorilerin söylediklerini, bunların henüz bilinmediği dönemlerde bile uygulayarak yüksek “yaşama gücü” – survival power göstermişlerdir.

Uzun Ömürlü - Köklü Aile işletmesi Ödülü’nün ana gerekçesi de bu özelliklerdir. Yüksek Yaşama Gücü veya uluslararası terimle söylemek gerekirse, longevity bu ödülün temelidir.

Son olarak vurgulamak istediğimiz şudur: Uzun ömürlü veya Kıdemli işletmeleri incelemek sadece bir “geçmişe bakış” olarak görülmemelidir. “İşletmeler Tarihi” anlamında böyle bir geçmişe bakış, esasında işletme yönetiminin üç temel kavramı olan yaşama (survival), gelişme (development) ve sürdürülebilirlik (sustainability) konularında ilginç sonuçlar verecektir.

Şüphesiz, ölçeği ne olursa olsun, bir işletmenin geçmişte başarılı olması, gelecekte de başarısının devam edeceği garantisini vermez. Çünkü işletmelerin ve ailelerin içinde yaşadıkları koşullar ve kültür ortamı sürekli değişmektedir. Önemli olan bu değişime ayak uydurabilmektir. Bu konuda belki en çarpıcı örnek, literatürde dünyanın en eski şirketi olarak gösterilen ve 578 yılında Japonya’da Budist Tapınakları İnşaat işletmesi olarak kurulan ve daha sonraları değişik dallarda büyüyen Kongo Gumi şirketinin 2006 yılında, yani 1428 yıl yaşadıktan sonra, kapanmak zorunda kalmış olmasıdır. Dolayısıyla, uzun ömürlü aile işletmeleri çalışmaları, her ne kadar geçmişin analizi ile ilgili olsa da, amacı “geleceğe bakmak”, gelecek koşullara hazır olmak, kısaca yaşama, gelişme ve sürdürülebilirlik gücünü korumaktır.

Aile İşletmelerinde “Kurucu”nun Değerlerini

Belgede 5. Aile İşletmeleri Kongresi (sayfa 39-45)