• Sonuç bulunamadı

UZLAŞMANIN OLUMSUZ SONUÇLANMASI

Belgede Türk Ceza Hukuku`nda uzlaşma (sayfa 101-113)

1. SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMAYA DEVAM EDİLMESİ

Uzlaştırma teklifini taraflardan birinin kabul etmemesi veya uzlaştırma müzakereleri sonucunda tarafların anlaşamamaları halinde, soruşturma veya kovuşturmaya kalınan yerden devam olunacaktır. Daha önce belirttiğimiz üzere C. savcısı iddianame düzenleme aşamasında uzlaşma yoluna gideceğinden, uzlaşmanın sağlanamaması ile şüpheli hakkında iddianameyi düzenler ve kamu davasını açar. Kovuşturma aşamasında ise yargılamaya kaldığı yerden devam olunacaktır. Uzlaşmanın sağlanamaması ile duran zamanaşımı işlemeye başlayacaktır.

2. BİLGİ VE BELGELERİN ALEYHE KULLANILAMAMASI

Uzlaştırmanın olumsuz sonuçlanması durumunda CMK’ nın 253/6. maddesi gereğince, uzlaşma müzakereleri sırasında elde edilen bilgi ve belgeler taraflar aleyhine yargılamada kullanılamayacaktır. Yargılamayı yapan hâkimin bu bilgi ve belgelere dayanarak hüküm kurması mümkün olmayacaktır. Daha önce de belirttiğimiz gibi uzlaşma aşamasında elde edilen b bilgi ve belgelerin daha sonra açılması mümkün davalarda da kullanılmamalıdır.

SONUÇ

Türk Ceza Hukukunda yeni bir müessese olan uzlaşma, bir yandan alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinde meydana gelen gelişmeler diğer yandan ceza hukuku sistemlerindeki felsefe değişiminin bir sonucudur. Müessese ceza muhakemesi hukukunda birçok yenilik ve kolaylık getirmektedir: Uzlaşma ile birlikte mahkemelerin iş yükü oldukça hafifleyecek, taraflar ispat yükümlülüğü altına girmeyecek, son yıllarda ortaya çıkan ispatı güç ekonomik ve teknolojik suçların ispat zorunluluğu ortadan kalkacak, mağdurun tatmin edilmesi ve failin pişmanlık göstermesi ile adalet sağlanarak toplumsal barış tesis edilecektir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 1 Haziran 2005 tarihinden bu yana uzlaşma müessesesinden amaçlanan verime ulaşılamamıştır. Uzlaşmadan sağlanmak istenen faydaya ulaşılamamasında, müessesenin yeni ceza yasalarıyla beraber yürürlüğe girmesi, ceza yasalarının getirmiş olduğu başka yeni düzenlemelerin öncelik kazanmış olmasıdır. Bunun yanında muhakeme hukuku açısından öneme haiz bu müessesenin ülkemizde ilk defa uygulama alanı bulması ve yeterli alt yapıya sahip olmaması uygulanabilirliğini oldukça güçleştirmiştir. Ceza Muhakemesi Kanunu ve Türk Ceza Kanunu’nda uzlaşma, yüzeysel düzenlenmekle birlikte hakkında bir yönetmelik henüz mevcut değildir.

Uzlaşmanın ayrıntılı düzenlenmemesi teori ve uygulamada birçok sorunu da beraberinde getirmiştir. Bu sorunlardan ilki, sadece şikâyete tabi suçların uzlaşma kapsamına alınması ve cinsel suçların şikâyete tabi olması nedeniyle uzlaşma kapsamında yer almasıdır.

Kanımızca sadece şikâyete tabi suçların uzlaşma kapsamı alınması yeterli değildir. Uzlaşmanın ceza muhakemesi sistemimizde fonksiyon gören bir müessese olabilmesi için korunan hukuksal değer ve suç için öngörülen cezanın türü ve miktarı kriterleri dikkate alınmak suretiyle şikâyete tabi olmayan suçlarda da uzlaşma müessesesini mümkün hale getirilmelidir. Örneğin tehdit suçunun niteliksiz hali ( m.106/1), konut dokunulmazlığını ihlal ( m.116), kişisel verilerin kaydedilmesi ( m.135, 137), hakkı olmayan yere tecavüz ( m.154), kötü muamele ( m.232), aile

hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali ( m.233) suçları her ne kadar şikâyete tabi değilseler de mağdurun tatmin edilmesi ile uzlaşılabilecek nitelikte suçlardır.

Cinsel suçların uzlaşma kapsamına alınması ise yerinde olmamıştır. Zira cinsel bir suçun mağduru ağır bir psikolojik zarara uğrar. Bu dönemde mağdur, apati, depresyon ve resignasyon altındadır. Topluma olan güvenini ve kendisine olan saygısını yitirir; kendisini bir hiç olarak hisseder. Sürekli fantezi ve karabasanlar yaşar. Failin kendisini bir daha ve daha da ağır yaraladığını, hatta öldürdüğünü görür. Daha sonraki dönemlerde kişi kendisini alçalmış hisseder. Yaşam biçimi değişir. Geceleri dışarı çıkamaz. Evde kapalı kalır. Arkadaşları, akrabaları ve komşularıyla görüşemez. Yabancılarla ilişki kurmaktan kaçınır. Suçluluk, utanma, korku ve öç duyguları gelişir. Baş ağrısı, mide kramplarından şikâyet eder. Uzlaşma sürecinde bu tür travmaları yaşaması muhakkak olan mağdurun, faille aynı ortamda uzlaşamayacağı da muhakkaktır. Bu nedenle cinsel suçların uzlaşma kapsamından çıkarılması yerinde olacaktır.

Etkin pişmanlık ve uzlaşma birbirine benzer iki müessesedir. Suç öncesi ve suç sonrası doğan mağduriyeti gidermeyi hedefleyen bu iki müessesenin işlenmiş bir suç için aynı anda uygulanmasının, suç politikası için sakıncalı olacaktır. Bu nedenle etkin pişmanlık ve uzlaşma hükümleri birlikte uygulanmamalıdır.

Uzlaşma daha önce de ifade ettiğimiz üzere muhakemeyi hızlandıracak yeni bir müessesedir. Bu bağlamda uzlaşmanın sağlanması hususunda agresif bir tavır içerisine girmek uzlaşmanın ruhuyla bağdaşmayacaktır. Soruşturma aşamasında uzlaşmaya davet edilen tarafların bu saikle zorla getirilmesi kabul edilecek bir uygulama olmayacaktır. Bunun yanında uzlaşma teklif edilecek tarafların adreslerinin belirlenememesi, yurt dışında olmaları gibi sebeplerle taraflara ulaşılamaması halinde, suçun zamanaşımı ve iddianamenin iadesi tehdidi ile karşılaşacak C. savcısına kamu davasının açmasına olanak sağlanmalı uzlaşma prosedürünün uygulanması hususunda ısrarcı olunmamalıdır. Bunun yerine çağrı kâğıdının tebliğinden itibaren belirli bir süre içerisinde uzlaşma teklifi için başvurmayan tarafın zımni olarak teklifi reddettiği kabul edilmeli ve aramalara rağmen taraflara ulaşılamaması halinde soruşturma sonuçlandırılmalıdır.

CMK m. 253/1 uyarınca failin suçu kabul etmesi şartıyla uzlaşma görüşmelerine geçilmesi kuralı, masumiyet ilkesine açık bir biçimde aykırılık teşkil etmektedir. Zira uzlaşma müzakerelerinin temel sebebi mağdurun zararının giderilmesidir. Sanığın kusurluluğu üzerinde durulmamalıdır. Ceza alma riski ve yargılama aşamasında yıpranma ihtimali, suçlu olmayan kimseyi uzlaşmayı kabule daha fazla sevk etmektedir. Beraat edebileceğini düşünen veya kendilerini suçlu görmeyen faillerin önemli bir bölümünün uzlaşmayı kabul ettiği araştırmalarla sabittir. Bu nedenle delil durumunun failin suçlu olduğunu açıkça ortaya koyduğu durumlar dışında kusurluluğun kabulü istenmemelidir. Bunun yanında uzlaşmanın sağlanamaması halinde prosedür gereği suçu ikrar eden failin suçluluğu yönünde yargılamayı yapacak hakimin tarafsızlığı sorgulanabilecektir. Bu da tarafsız hâkim ilkesiyle çelişecektir. Bu nedenle uzlaşma müzakerelerine geçilmesi için ikrar ön şart olmaktan çıkarılmalıdır.

Suçun, uzlaşmaya ve dolayısıyla şikâyete tabi bir suç olduğu, sadece mağdurun şikâyetine dayanılarak belirlenmemeli deliller yeterince toplandıktan sonra bu tespitte bulunulmalıdır. Suçun şikâyete tabi olduğunun anlaşılmasından sonra ilk tespit edilen şüpheliye uzlaşma teklif edilmemelidir. Uzlaşma teklifi, bütün deliller toplandıktan sonra kamu davası açılabilecek hale gelindiğinde, yani şüphelinin o suçun faili olduğunun kuvvetli bir şekilde düşünülmeye başlandığında yapılmalıdır. Başka bir anlatımla savcı tüm delilleri toplamalı, adeta hüküm verir gibi şüphelinin suçluluğuna karar vermeli ve uzlaşma teklifinde bulunmalıdır. İlk tespit edilen şüpheliye uzlaşma teklifinde bulunmanın sakıncası, başkasının işlediği suçun bir başkası tarafından üstlenilmesidir. Bu nedenle C. savcısı soruşturmanın son aşamasında şüpheliyi ve suçun vasfını değerlendirmeli ve bu şekilde uzlaşma teklifinde bulunmalıdır.

Mağduriyetin giderilmesi bakımından her şeyi ile mükemmel ilerleyen muhakeme, failin ödeme yeteneğine sahip olmaması nedeniyle bir anda sonuçsuz kalabilir. Böyle bir halde ceza hâkimi, yerine getirilmesi olanaksız ödeme yükümlülükleri yerine, klasik yaptırımları tercih edecektir. İşte bu noktada, özür dileme ya da kamuya yararlı veya mağdurun hizmetinde çalışma devreye girebilir ve mağduriyetin giderilmesi ile uyumlu bir şekilde kullanılabilir. Bu suretle, ekonomik açıdan zayıf olan faile bir imtiyaz tanınmış olur. Böyle bir halde, ilk planda devlet

zararı fondan telafi eder, daha sonra faile rücu ederek fail çalışma suretiyle bunu devlete geri öder. Bununla birlikte, failin mağduriyetin giderilmesi yönündeki samimi çabası da hâkim tarafından değerlendirilecektir. Böylece bir yandan mağdurun medeni hukuk yolunu kullanarak uzun ve zahmetli bir cebri icra işlemine başvurması engellenecektir. Bu iki yol ile zengin ve fakir mahkûmlar arasında doğabilecek eşitsizlikte giderilmiş ve hukuk devletine yakışır bir uygulama sağlanmış olacaktır

CMK’ nın 253/5. maddesinde uzlaşma için öngörülen süreler oldukça uzundur. Zira yeni ceza muhakemesi sisteminde amaç tüm delillerin soruşturma aşamasında toplanması ve yargılamanın bir veya birkaç duruşmada bitirilmesidir. C. savcısı uzlaşma teklifini tüm delilleri topladıktan sonra; iddianamenin düzenlenmesinden hemen önce yapacak ise uzlaşma prosedürü yargılama sürecinden daha kısa bir zamanda tamamlanmalıdır. Daha önce de belirttiğimiz üzere uzlaşma müessesesinin getiriliş amaçlarından biri de çekişmenin kısa sürede sonlandırılmasının sağlanmasıdır.

Uzlaşan failin, meydana gelen zararın ne kadarından sorumlu olduğu, ne kadarını ödeyeceği konusunda kanunda açıklık yoktur. Kanaatimizce bu durumda fail, özel hukukta haksız fiil sorumluluğuna uyarınca BK’ nın 50. maddesine göre müteselsil olarak sorumlu olmalı ve mağdurun uğramış olduğu zararın tamamını ya da anlaşmaya göre büyük bir kısmını gidermelidir.

Zararın tamamının değil de büyük bir kısmının karşılanması halinde mağdur tarafın bu zararın giderilmesi için hukuk mahkemesinde tazminat davası açıp açamayacağı konusu da kanunumuzda düzenlenmiş değildir. Kanaatimizce uzlaşmanın sağlanması ile uyuşmazlığın cezai sonuçlarıyla birlikte hukuki sonuçları da ortadan kalkmaktadır. Zira uzlaşmanın bir amacı da taraflar arasındaki uyuşmazlığın tamamen giderilmesidir. Bu doğrultuda taraflar uzlaşma müzakereleri ile birlikte mağduriyetin giderilme biçimini ayrıntılı olarak konuşmakta ve ortak bir düşüncede buluşmaktadırlar. Bu nedenle mağduriyetin anlaşmaya uygun biçimde giderilmesi halinde mağdur, hukuk mahkemesinde açmış olduğu tazminat davası reddedilmelidir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu da bu görüşü benimsemiş, vermiş olduğu bir kararda bu görüşünü şu şekilde ifade etmiştir: Fail ile mağdur arasında

uzlaşma sağlandıktan sonra, zararın giderilmeyen bölümü için, icra takibi yapılamayacağı gibi, hukuk mahkemesinde de dava açılamaz. Ancak uzlaşmanın sağlanması halinde failin eylemi neticesinde munzam bir zarar doğmuş ise mağdur bu zararın giderilmesi için hukuk mahkemesinde tazminat isteyebilmelidir. Uzlaşma prosedürünün sona ermesi, düşme ve kamu davasının açılmasına yer olmadığı kararın zararın giderilmesinden sonra verilecektir. Ancak zararın giderilmesi kanunumuzda bir süreyle sınırlandırılmış değildir. Bu nedenle taraflar zararın giderilmesi için oldukça uzun vadeler üzerinde anlaşmış olabilirler. Bu yüzden kanunumuzda zararın giderilmesi için bir üst sınır belirlenmelidir.

Uzlaştırıcı olarak sadece hukuki bilgisi ve mesleki formasyon sahibi avukatlar dışında kimselerin de uzlaştırıcı olarak görevlendirilebilmesi kanaatindeyiz. Uzlaştırma sürecinde hukuk bilgisine sahip olmak dışında mağdur ve sanığın psikolojisini anlama ve sözü dinlenebilecek ağırlığa sahip olma uzlaşmanın fonksiyonel olması için olmazsa olmaz bir şarttır. Bu nedenle psikolog ve pedagoglar ve toplumda sözü geçen, saygınlığı olan kimselerin de uzlaşma sürecinde yer almaları gerekmektedir.

Son olarak şunu belirtmek gerekir ki; uzlaşmanın daha fonksiyonel hale getirilmesinde tarafları teşvik edici kanuni düzenlemelerin yapılması gerekir. Örneğin denetimli serbestlik hükümleri uzlaşma müessesesinde kullanılabileceği gibi uzlaşmanın sağlanmasına rağmen kamu davası açılmasına yer olmadığı ve düşme kararları yerine, kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve yargılamanın yapılarak hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının verilmesi uzlaşmayı teşvik edici ve fonksiyonel hale getirecektir.

KAYNAKÇA ARTUK, Emin/

GÖKCEN, Ahmet / YENİDÜNYA, Caner,

Ceza Hukuku Genel Hükümler, 3. Baskı, Ankara, 2002.

ATALAY, İbrahim Orkun, Türk Hukukunda Alternatif Çözüm Yolu Olarak

Avukatlık Kanunu 35/A Maddesi Anlamında Uzlaşma, Legal Hukuk Dergisi, S.20, 2004.

BAYRAKTAR, Köksal, Türk Hukuk Uygulamasını Etkileyebilecek Bir

Müessese: Uzlaşma, Güncel Hukuk Dergisi, Haziran 2005.

Genel Uzlaşma Üzerine, Güncel Hukuk Dergisi, Temmuz 2005.

CENTEL, Nur, Ceza Muhakemesi Hukukunda Hâkimin

Tarafsızlığı, İstanbul, 1996.

ÇOLAK, Haluk, Yeni Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi

Kanunu’nda Cezai Uyuşmazlıkların Alternatif Çözüm Yolu Olarak; Uzlaşma, TBB Dergisi, S.63, Nisan 2006.

ÇULHA, Rıfat, Uzlaşma, Ceza Muhakemesi Hukukunda

Uzlaşma, İstanbul, 2005.

DÖLLİNG, Dieter, İşlenen Suç Nedeniyle Suç Failleri ve Mağdurları

Arasında Arabuluculuk, Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaşma, Çev. : Sulhi DÖNMEZER, İstanbul, 2005.

DÖNMEZER Sulhi/ ERMAN, Sahir,

Nazari Ve Tatbiki Ceza Hukuku, C. I, İstanbul, 1997.

Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, C: III, İstanbul, 1997.

DURSUN, Selman, Adil Yargılanma Nedir, Adil Yargılanma ve Ceza

Hukuku, Ankara, 2004.

EREM, Faruk/ DANIŞMAN, Ahmet/ ARTUK, Mehmet Emin,

Ceza Hukuku (Genel Hükümler), 14. Baskı, Ankara, 1997.

HEKİMOĞLU, Fahrettin, Fransa’da Hukuki Danışmanlık ve Arabuluculuk

Uygulaması, Ankara Barosu Dergisi, 2002/2.

ILDIR, Gülgün, Alternatif Uyuşmazlık Çözümü, Ankara, 2003.

İslam Ansiklopedisi, MEB Yayınları, C. II, İstanbul, 1970.

KAYMAZ Seydi/

Hasan Tahsin GÖKCAN,

Uzlaşma ve Önödeme, Ankara, 2005.

KESKİN, Serap, Yargıç Bağımsızlığı, Nurullah KUNTER’ e

Armağan, İstanbul, 1998.

KILIÇOĞLU, Ahmet M., Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 2. Bası,

Ankara, 2002

KURU, Baki/

ARSLAN, Ramazan/ YILMAZ, Ejder,

KUNTER, Nurullah/ YENİSEY, Feridun,

Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku ( Özet Kitap), İstanbul, 2005.

NUHOĞLU, Ayşe, Uzlaşma Bakımından Şikâyete Bağlı Suçlar,

Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaşma, İstanbul, 2005.

MACUNCU, Muhsin, Amerikan Hukuk Sisteminde Anlaşmazlıkların

Alternatif Çözümleri, Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaşma, İstanbul, 2005.

MERMUT, Serdar, Türk Ceza Hukukunda Reform: Uzlaşma, Legal

Hukuku Dergisi, S.17.

OĞUZMAN, M. Kemal/ SELİÇİ, Özer

Kişiler Hukuku Dersleri, İstanbul, 1982.

ÖNEN, Ergun, Medeni Yargılama Hukukunda Sulh, Ankara,

1972.

ÖZBEK, Mustafa, Alternatif Uyuşmazlık Çözümü, Ankara, 2004.

Dünya Çapında Adalete Ulaşma Hareketiyle Ortaya Çıkan Gelişmeler Ve Alternatif Uyuşmazlık Çözümü, AÜHFD, 2002/2.

Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yolları Ve Temel Çözüm Türleri Nelerdir? Ankara Barosu Dergisi 1999/2–3.

Çağdaş Ceza Adaleti Sistemlerinde Alternatif Çözüm Arayışları Ve Arabuluculuk

Uzlaşma, Report On Alternative Dispute Resolution Within The Better Access To Justice Project, İstanbul, 2005.

ÖZBEK, Veli Özer, Suçtan Doğan Mağduriyetin Giderilmesi,

Tarihsiz.

CMK İzmir Şerhi, Ankara, 2005.

ÖZTÜRK, Bahri/ ÖZBEK, Veli Özer/ ERDEM, Mustafa Ruhan,

Ceza Muhakemesi Hukuku, Ankara, 2000.

PEKCANITEZ, Hakan, Alternatif Uyuşmazlık Çözümleri, Hukuki

Perspektifler Dergisi, Aralık 2005.

SOKULLU AKINCI, R. Füsun,

Adalet Reform ve Alternatif Ceza Yaptırımları, Nurullah KUNTER’e Armağan, İstanbul, 1998.

SOYASLAN, Doğan, Ceza Hukuku (Genel Hükümler), Ankara, 1998.

SOYSAL, Tamer, Türk Ceza Hukukunda Uzlaşma, Uzlaşma,

İstanbul, 2005.

ŞAHİN, Cumhur, Ceza Muhakemesinde Uzlaşma, Süleyman

ARSLAN’a Armağan, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 6, 1998, S.1–2. Ceza Muhakemesi Kanunu- Gazi Şerhi, Ankara, 2005.

YAŞAR, Osman, Uygulamalı ve Yorumlu Ceza Muhakemesi Kanunu, Ankara, 2005.

YENİSEY, Feridun, Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaşma,

İstanbul, 2005.

YENİSEY, Feridun/ MAZZO, Stephen, Frank/ READ, Tom,

Uzlaşma, İstanbul, 2005.

YILDIZ, Ali Kemal, Uzlaşma-Şikâyet İlişkisi, Ceza Muhakemesi

Hukukunda Uzlaşma, İstanbul, 2005.

YILMAZ, Ejder, Hukuk Sözlüğü 5. Baskı, Ankara, 1996.

YOKUŞ SEVÜK, Handan, Adil Yargılanma Kapsamında Ceza

Yargılamasında Aleniyet İlkesi, Çetin Özek’e Armağan, İstanbul, 2004.

YURTCAN Erdener, Ceza Yargılaması Hukuku 11. Baskı, İstanbul,

2005.

ÖZGEÇMİŞ

1978 yılında Mardin’de doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini İskenderun’da tamamladı. Lisans öğrenimine 1995 yılında Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesinde başladı. Yüksek lisans öğrenimine ise 2002 yılında Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde başladı ve 2006 yılında tamamladı. Halen Cumhuriyet Savcılığı görevini yürütmektedir.

Belgede Türk Ceza Hukuku`nda uzlaşma (sayfa 101-113)

Benzer Belgeler