• Sonuç bulunamadı

KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTA UZLAŞMA

Belgede Türk Ceza Hukuku`nda uzlaşma (sayfa 39-48)

Amerika Birleşik Devletlerinde uzlaşma müessesesinin kökleri XX. yüzyıla kadar dayanmaktadır. Söz konusu müessese ilk defa bugünkü anlamından biraz daha farklı bir şekilde 1938 yılında Federal Hukuk Usulü Kanunu’nun 16. maddesinde yer alan duruşma öncesi müzakere usulü ile pozitif hukuk düzenlemesi olarak karşımıza çıkmaktadır53. Bugün alternatif uyuşmazlık çözümü (alternative dispute resolution, ADR) yolları sayesinde, ihtilafların %90’ı muhakeme öncesinde çözülmektedir54. Geleneksel jüri sisteminin yarattığı gecikme ve maliyetler ve mahkemeye gelen vakıaların sayıca artması ve karmaşıklaşması nedeniyle Amerikan Hukuk Sistemi, uyuşmazlıkların çözümünde alternatif yöntemler geliştirmiştir55. Anaokulundan 12. Sınıfa kadar arabuluculuk, eğitimin içine girmiştir. Öğretmen nezaretinde, federal bütçeden desteklenen bir öğrenci vasıtasıyla sınıftaki öğrenciler arası ihtilafları çözmede, şiddet eğilimini azaltmada ve çocuk ceza yargılamasından şiddet eylemine bulaşmış çocukları rehabilite etmede arabuluculuktan yararlanılır56.İlk olarak 1947’de Amerika Birleşik Devletleri Kongresi işle ilgili çatışmalarda uzlaştırmayı kullanmıştır. Çok sayıda eyalet 1960’lar ve 1970’lerde hukuk davalarında anlaşmayı çözmek için uzlaşmayı kullanmaya başlamıştır57. Amerikan Yüksek Mahkemesi 1970 ve 1971 yıllarında verdiği ve 1975 yılındaki ilk yasal düzenlemenin dayanağını oluşturan Brady ve Santobello davaları ile ilgili kararlarda, normatif mülahazalardan çok; işin hızla sonuçlandırılması, muhakemenin, özellikle tutukluluk süresinin kısaltılması gibi, hem sanık hem devlet lehine birtakım avantajlar ve zorunluluklardan hareketle uzlaşma müessesesini tanımıştır58.

53 ÖZBEK, M, Alternatif Uyuşmazlık Çözümü, s.238

54 ÖZBEK, M, Dünya Çapında Adalete Ulaşma Hareketiyle Ortaya Çıkan Gelişmeler Ve Alternatif

Uyuşmazlık Çözümü, s.137.

55 MACUNCU, Muhsin, Amerikan Hukuk Sisteminde Anlaşmazlıkların Alternatif Çözümleri, Ceza

Muhakemesi Hukukunda Uzlaşma, İstanbul, 2005, s.62.

56 ÖZBEK, Mustafa, Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yolları Ve Temel Çözüm Türleri Nelerdir?

,Ankara Barosu Dergisi 1999/2-3, s.198.

57 YENİSEY, Feridun- MAZZO, Stephen- READ, Frank Tom, Uzlaşma, İstanbul 2005, s.52.

58 CRAMER, Peter, Absprachen im Strafprozess, München 1989, s.155 (Nakleden: ŞAHİN, a.g.m.,

30.1.1998’e gelindiğinde “Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Kanunu” yürürlüğe sokulmuştur59.

Birçok Kıta Avrupası muhakeme sisteminden farklı olarak ABD’de, genellikle, isnad ceza muhakemesinin başlangıcında ortaya konur. Kovuşturma makamı ki bu pratikte genellikle polistir, suç haberini alır almaz, belli bir sanık hakkında yeterli şüpheye ulaşmak için ön araştırmalara başlar. Şüphenin belli bir kişi üzerinde somutlaşmaya başlamasıyla birlikte o kişinin yakalanması ve özel itham safhası söz konusu olur. Yakalama üzerine sanık derhal hâkim önüne çıkarılır ve o anda davacı,-genellikle polistir veya bazen de suçtan zarar görendir-, isnadı belirtmek zorundadır. Burada genellikle en ağırından isnadda bulunur ve bu aşamada mahkemeler isnadın savcılar tarafından ciddi bir biçimde kontrol edilmiş olmasını pek aramamaktadırlar60. Bu aşamada taraflar uzlaşırlarsa dava açılmamaktadır. Buna “pliebargining” yani “dava pazarlığı”, “iddia pazarlığı” denilmektedir61.

Bir yandan geçici bir isnadın oldukça erken bir aşamada ortaya konması, diğer yandan da bu isnadın farklı aşamalarda kontrolü ve muhakemenin çeşitli safhalarında değiştirilebilir olması, iddia ve savunma tarafları arasında uzlaşmayı teşvik edici ideal bir ortam oluşturmaktadır62.

“Charge bargaining” yani “suçlama pazarlığı”63 uygulamasında savcı isnad edeceği suçu kesin olarak belirler, sanık da ikrarda bulunup bulunmayacağına karar verir. Burada cezanın türü-miktarı belirsizdir. Bu uygulamada hakim çok fazla kısıtlanmamakta ve cezanın belirlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Savcı ancak isteyebileceği en üst ceza sınırını telaffuz edebilmektedir64. Sanık burada artık ikrarı ile bağlıdır ve kanun yoluna da gidemez, zira birçok eyalette böyle bir durumda cezayı denetlettirebilme imkânı tanınmamaktadır65.

59 ÖZBEK, M, a.g.e., s.294.

60 DİELMANN, Heinz J., “Guilty Plea “und”Plea Bargaining”im amerikanischen Strafverfahren-

Möglichkeiten für den deutschen Strafprozess, Goldammer’s Archiv für Strafrecht (Ga), 1981, s.560 (Nakleden: ŞAHİN, a.g.m., s.267).

61 YENİSEY- MAZZO- READ, a.g.e., s.57.

62 WEİGEND, Thomas, Absprachen in auslaendischen Strafverteidiger (StV), Freiburg i.Br., 1990,

s.37, (Nakleden: ŞAHİN, a.g.m., s.267).

63 KAYMAZ- GÖKCAN, a.g.e., s.42.

64 WEİGEND, a.g.e., s.39, (Nakleden: ŞAHİN, a.g.m., s.268). 65 WEİGEND, a.g.e., s.73, (Nakleden: ŞAHİN, a.g.m., s.268).

“Sentence bargaining” yani “hüküm pazarlığı”66 uygulamasında ise sadece isnad değil, ceza da uzlaşmanın konusu olmaktadır. Bu uygulama ancak ceza belirlemesi sırasında hâkimin de uzlaşmaya katılmasıyla ya da hâkimin ceza tayini yetkisinden vazgeçerek tarafların ortak öneri haline getirdikleri cezayı kabul etmesiyle gerçekleşebilir. ABD’de “sentence bargaining” in her iki şekli de uygulanmaktadır67. Savcının taahhüdüne uymaması halinde ikrarın geçersizliği kabul edilmektedir. “Sentence bargaining” in karma bir uygulamasına Federal Yüksek Mahkemedeki yargılamada rastlanmaktadır. Burada hâkim uzlaşmada yer almamakta, taraflar uzlaştıkları cezayı aleni duruşmada hâkimin muvafakatine sunmaktadırlar. Önerilen cezanın hâkim tarafından uygun bulunmaması halinde sanık uzlaşma önerisini geri alarak duruşma talep edebilmektedir68.

Uzlaşma görüşmelerinde sadece isnadın kapsamı ve/veya ceza miktarı değil, duruma göre, tutuklamanın derhal sona erdirilmesi, özel bir infaz şekli, şartlı salıverilme, sanığın yakınlarının veya arkadaşlarının kovuşturulmaması gibi hususlar da gündeme gelebilmektedir69.

2. ALMAN HUKUKUNDA

Alman Ceza Hukuku fail-mağdur arasında arabuluculuğun hukuki temelleri bakımından birden çok hukuk esasları, hükümleri içermekte ve failin neden olduğu zararların giderilmesi bakımından yapılması gerekli işlemleri de belirlemektedir. Söz konusu hukuk temelleri önce 1990 yılında çıkarılan ve çocuk mahkemeleri hakkındaki kanunu değiştiren bir kanun tarafından genişletilmiştir. 1994 suçlulukla mücadele ve 1999 arabuluculuğu ceza usulünde kuran kanunlar, usul hukukunda gerekli değişiklikleri gerçekleştirmiştir.

12.1.1994’te Alman Ceza Kanununa “Fail ve Mağdur Arasında Arabuluculuk”, “Verilen Zararın Tazmini” başlıklı 46(a) maddesi eklenmiştir. Madde şu şekildedir:

“Fail;

66 KAYMAZ VE GÖKCAN, a.g.e, s.42.

67 WEİGEND, a.g.e., s.39, (Nakleden: ŞAHİN, a.g.m., s.268). 68 WEİGEND, a.g.e., s.40, (Nakleden: ŞAHİN, a.g.m., s.269). 69 DİELMANN, a.g.e., s.560 v.d. (Nakleden: ŞAHİN, a.g.m., s.269).

Uzlaşmak için samimi bir çaba harcayarak, işlemiş olduğu suçun neticelerini tamamen veya büyük ölçüde tazmin ederse ya da tazmin etmek için ciddi olarak gayret ederse,

Çok fazla kişisel çaba gösterilmesinin ya da bazı fedakârlıklar yapılmasının gerekli olduğu durumlarda, mevcut zararı tamamen veya büyük ölçüde giderirse,

Mahkeme 49. maddenin 1. paragrafına dayanarak cezayı hafifletebilir ya da bir yıla kadar olan hapis cezalarında veya üç yüz altmış günlük çalışma ücretine kadar para cezalarında ceza vermekten imtina edebilir”70.

21 yaşından büyük olan bütün şüpheliler hakkında uygulanması olanaklı genel ceza usulüne göre, bazı koşullarla 18 ile 21 yaşları arasında bulunanlar bakımından yapılacak olan arabuluculuk ceza usul kanununun 153. Maddesi gereğince dosyanın kesin olarak takipsizlik kararıyla kapatılmasına olanak vermektedir. Bu hüküm savcılığın, mahkemenin kabulü ile, fail tarafından işlenen suçun az vahim olduğu ve ceza kovuşturması yapmak yönünden de kamu yararı bulunmadığı hallerde savcılığın kovuşturma yapmaktan vazgeçebilmesi olanağını sağlamaktadır. Az vahim suçlarda mahkemenin kabulü de gerekli değildir. Usul kanununun 153. Maddesi fail ve mağdur arasında, başarılmış bir arabuluculuktan sonra, doğal olarak kovuşturma yapmak bakımından hiçbir kamusal yarar bulunmadığından, dosyanın kapatılması ve takipsizlik kararı verilmesini ön görmektedir. Bu gibi hallerde kamu davası açılmışsa, mahkeme şüpheli ve savcının uygun görüşü ile dosyayı kapatabilir71.

Arabuluculuğun gerçekleştirilmesi Almanya’da arabuluculuk hizmetlerine havale edilmekte, belirlenen arabulucu, genel olarak önce şüpheli ile temasa geçmekte, ona usul hakkında bilgi vermekte ve bu konuda işbirliği yapmaya hazır olup olmadığını saptamaktadır. Durum uygun ise arabulucu o zaman mağdurla temasa geçmekte, ona usul hakkında bilgi vermekte ve bu konuda işbirliği yapmaya hazır olup olmadığını sormaktadır. Uygulamada mağdurlara göre faillerin bu işleme

70 ÖZBEK, Mustafa, Çağdaş Ceza Adaleti Sistemlerinde Alternatif Çözüm Arayışları Ve

Arabuluculuk Uygulamaları, Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaşma, İstanbul 2005, s.130.

71 DÖLLİNG, Dieter, İşlenen Suç Nedeniyle Suç Failleri ve Mağdurları Arasında Arabuluculuk,

katılmaya çok daha yatkın bulundukları saptanmakta şüphelilerden onda dokuzunun ve mağdurlardan beşte dördünün genel olarak işbirliği yapmaya hazır oldukları görülmektedir. Saldırganlık suretiyle hırsızlık hallerinde olduğu gibi ağır suçlar söz konusu bulunduğunda, mağdurların sayısı daha az olmakta fakat genel olarak %50’yi aşmaktadır. Yapılan araştırma sonuçlarına göre şüpheliler başlıca saik olarak, ceza usulünde daha iyi yer işgal etme arzusunu ifade etmişlerdir72.

3. FRANSIZ HUKUKUNDA

Uzlaşma, Fransız Ceza Usul Kanununda 23 Haziran 1999 tarihinde 1328 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikle73 41/1. maddede düzenlenmiştir. Madde şu

şekildedir;

“Mağdurun uğradığı zararı tazmin etmeye, suçtan kaynaklanan uyuşmazlığa son vermeye ya da failin tekrar topluma kazandırılmasına yardımcı olmaya ilişkin böyle bir tedbirin yerinde görülmesi halinde, kamu davasına ilişkin kararın öncesinde, Cumhuriyet Savcısı doğrudan doğruya veya adli kolluğun bir görevlisi, yetkilendirilen birisi veya Cumhuriyet Savcılığı uzlaştırmacısı aracılığıyla;

Kanundan kaynaklanan yükümlülüklerin fail nezdinde hatırlatılmasına girişilme(adli tevbih),

Mesleki, sosyal veya sağlıkla ilgili bir kuruluşa failin yönlendirilmesi; bu önlem masrafları fail tarafından karşılanmak üzere bir staj veya bir hizmette formasyon tamamlanması ya da bir mesleki sosyal veya sağlık kuruluşunda bulunmaktan ibarettir ve özellikle de karayolundaki motorlu bir aracın kullanımı sebebiyle suç işlenmesi durumunda vatandaşlık stajı yaptırılır ki bu önlem, masrafları faile karşılattırılarak yol güvenliği hassasiyetine yönelik bir staj görmekten ibarettir;

Kanun ya da düzenleyici işlemler karşısında failin durumunu hukuka uygun hale getirmesinin talep edilmesi;

72 DÖLLİNG, Dieter a.g.e, s.20-21.

73 ÇOLAK, Haluk, Yeni Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nda Cezai Uyuşmazlıkların

Belirtilen hususlardan kaynaklanan zararın tazmininin failden talep edilebilmesi;

Tarafların uzlaşmasıyla mağdurla fail arasında uzlaşma fonksiyonunun başlatılması; istenir.

Fail, mağdurun zarar ve çıkarlarını tazmin etme yükümlülüğü altında ise bu husus tutanak uyarınca Medeni Yargılama Usulü Kanununda öngörülen kurallara uygun bir şekilde para cezasının ödenmesi yöntemi izlenerek tahsili talep edilebilir.

Failin tutum ve davranışı sonucunda önlem uygulanamamış ise Cumhuriyet Savcısı yeni durumlar hariç iddianameyi hazırlar veya takibatın devamını sağlar74.

Madde metninden anlaşıldığı üzere kamu davası (Le Code de procédure pénale) açılmasına karar vermeden önce Cumhuriyet Savcısı, tarafların rıza göstermeleri halinde arabuluculuğa (La médiaiton) başvurabilir. Bunun için arabuluculuk sayesinde, verilen zarar tazmin edilebilmeli, suçun ortaya çıkardığı huzursuzluğa son verilebilmeli veya failin yeniden topluma kazandırılması mümkün olmalıdır. Hafif cezayı gerektiren basit suçlarda başvurulan arabuluculukta tarafların özür dilemesi, verilen zararın tazmin edilmesi, sanığa savcı tarafından adli tevbihte bulunulması, sanığa bazı kamu hizmetlerinde çalıştırılması veya düşük bir para cezasının ödenmesi suretiyle ihtilaf arabuluculukla çözülebilmektedir. Ancak, ceza arabuluculuğunun mutlaka mahkemece yürütülmesi şart olmayıp polis, savcılık teşkilatı, suçlunun meşruten tahliye edildiği dönemde suçluyu gözlemleyen kuruluş veya bağımsız bir topluluk temelli kuruluş tarafından yürütülmesi de mümkündür75.

Fransa’da vatandaşlara hak ve sorumluluklarının anlatılması ve hukuki uyuşmazlık halinde hangi mercilere ne şekilde başvuracakları konusunda hukuki yardımda bulunulması amacıyla, basit uyuşmazlık ve suçların anlaşma yoluyla çözümünü sağlamak üzere 18.12.1998 yılında bir yasa kabul edilmiştir. Bu çerçevede Bölgesel Adli Yardım ve Başvuru Konseyleri (Les Conseils Departementaux de

74 KAYMAZ- GÖKCAN, a.g.e, s.38-39. 75 ÖZBEK, M, a.g.e, s.285.

I’Acces au Droit-CDAD) oluşturulmuş ve bu konseyler bünyesinde “Adalet ve Hukuk Evleri” kurulmuştur.

Adalet ve hukuk evleri üç bölümden oluşmaktadır: Hukuki Danışmanlık Bölümü

Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Bölümü Cezai Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Bölümü

Konumuzu ilgilendiren cezai uyuşmazlıklarda arabuluculuk bölümünde, hafif cezayı gerektiren basit suçlar için adli mercileri meşgul etmemek ve vatandaşların küçük olaylar için adliyelerde zaman kaybetmeleri ve taraflar arasındaki çatışmaların büyümesinin önlenmesi için, bu tür olayların adli mercilere gitmeden barışçıl yöntemlerle çözümlenmesi amaçlanmıştır76.

Ayrıca uzlaşmanın sağlanamadığı veya suçun niteliği açısından adli merciler önüne götürülmesinin zorunlu olduğu olaylarda devlet temsilcisi, olayın mağduruna hukuki danışmanlık yapabilir ve/veya onu mağdurlara yardımla görevli bir kuruluş olan “Paris Aide aux Victimes- PAV”a yönlendirebilir77.

4. İTALYAN HUKUKUNDA

İtalyan Ceza Muhakemesi Usulü Kanunu’nun 444 vd maddelerine göre, “normal” muhakeme sadece, anlaşılarak sonuçlandırılamayacak önemli ve karmaşık uyuşmazlıklarda söz konusu olmakta, diğer uyuşmazlıklar uzlaşma yoluyla çözülebilmektedir78.

Üç yıla kadar hürriyeti bağlayıcı suçlarda, sanık ve savcının anlaşması suretiyle isnad belirlenebilmektedir (patteggiamento). Uzlaşma tarafların önceden

76 HEKİMOĞLU, Fahrettin, Fransa’da Hukuki Danışmanlık Ve Arabuluculuk Uygulaması, Ankara

Barosu Dergisi, 2002/2, s.38.

77 HEKİMOĞLU, a.g.m, s.38.

görüşmeleri üzerine olabileceği gibi, daha sonra diğer tarafın muvafakati şartıyla, savcı veya sanık tarafından yapılan bir talep biçiminde de gerçekleşebilir79.

Uzlaşmaya göre, para cezası ya da tecil edilmek üzere hapis cezası talep edilebilmektedir. Talep edilecek ceza hürriyeti bağlayıcı ceza ise, iki yılı aşmaması gerekmektedir. Zira uzlaşma ancak üç yıla kadar hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren suçlarda mümkündür ve uzlaşma halinde cezada indirim oranı en fazla 1/3 olabilmektedir. Ayrıca para cezasına hükmedilebilir ve bu durum uyuşmazlığın uzlaşma sınırı içinde kalmasını etkilememektedir80.

5. İNGİLİZ HUKUKUNDA

İngiltere’de uyuşmazlıkların önemli bir bölümü uzlaşma yoluyla sonuçlandırılmaktadır. ABD uygulamasından farklı olarak, İngiltere’de iddia tarafı ceza konusunda bir görüş bildirmemektedir. Bu nedenle cezaya ilişkin taahhütlerin bir önemi yoktur ve uzlaşmanın tarafları da bu konuyu hiç konuşmazlar. Mahkemeler uzlaşılan uyuşmazlıklarda somut cezadan genellikle 1/3 veya ¼ civarında bir indirim yapmaktadırlar. Sanığa avukatı tarafından sadece bu bilginin verilmesi yeterli sayılmaktadır81.

“Charge bargaining”, suçlama pazarlığı uygulamasında ilk olarak polisle sanık arasında bir görüşme yapılmaktadır. Polis, suçu kabulü karşılığında; sorguya son verme, ithamın bir kısmından vazgeçme, tutuklama hususunda olumlu yaklaşım gibi değişik imkânları sanığa sunabilmektedir. Polis özellikle aydınlatılmasında güçlük çektiği suçlarda bu yolu sıkça kullanmaktadır. Uzlaşmanın sonucunda, gerçekten işlenmiş suçtan değil, daha hafif “herhangi bir” suçtan dava açılmaktadır. Bu durum iki taraf için de cazip olmaktadır; zira polis suçları

79 BUDDE, Robert, Vereinbarungen im italienischen Strafprozess nach altem und neuem Recht,

Zeitschrift für die gesamte Strafrechtswissenschaft (ZStW) 102 (1990), s.211 (Nakleden: ŞAHİN, a.g.m., s.285).

80 BUDDE, a.g.e., s.212 (Nakleden: ŞAHİN, a.g.m., s.285-286). 81 WEİGEND, a.g.e., s.86 (Nakleden: ŞAHİN, a.g.m., s.274).

aydınlatma oranını sayısal olarak yükseltmekte, sanık ise çok hafif bir yaptırım ile karşı karşıya kalmaktadır82 .

Dava açıldıktan sonra isnadın sınırlandırılması yolu ancak, iddia makamının delillerinin tahmin ettiğinden daha yetersiz olduğu hallerde gündeme gelmektedir. Böyle bir durumda savcı, sanığın isnadın kalan kısımlarını kabul etmesi halinde, ispatında zorluk olan kısımları iddiadan çıkarabilmektedir. Ancak sonradan yapılacak böyle bir isnad değişikliği için hâkimin muvafakati gerekmektedir83.

6. İSPANYOL HUKUKUNDA

1982 yılında uzlaşma İspanya’da iki basamaklı olarak düzenlenmişti; önsoruşturmada (İs CMUK m.655) ve son soruşturmada duruşmanın hemen başlangıcında (İs CMUK m.689/2) altı yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı ceza gerektirmeyen suçlarda sanık suçlamayı kabul ettiğini açıklarsa, duruşma yapmadan hüküm verilmekte idi. Ancak 1998 değişikliğiyle birlikte bu hüküm pratikteki önemini yitirmiştir. Zira artık kısaltılmış muhakeme imkânı getirilmiş ve oniki yıla kadar cezayı gerektiren suçlarda seri muhakeme kabul edilmiştir (İs CMUK m.779 vd.)84. Böylece, altı yıla kadar cezayı gerektiren suçlarda, isnad edilen en yüksek ceza üzerinde uyuşma sağlanması halinde hâkim, duruşma yapmaksızın hüküm vermek zorundadır. Buna karşılık altı yıldan fazla ve oniki yıldan az ceza gerektiren suçlarda hâkim uzlaşma talebini kabul ederek ceza miktarını kendisi serbestçe tayin edebilir85.

Uzlaşmanın bir şekli olan sınırlı uzlaşmada, savunma makamının tek taraflı olarak, hepsi aynı anda ikame edilebilen kamu davası, şahsi dava ve suç işlendiğini öğrenen her vatandaş tarafından açılabilen halk davasında (Popularklage) talep edilen cezalardan en ağırını kabul ettiğini açıklamasıyla dava sona ermektedir. Sanık burada bir ikrarda bulunmamakta, sadece, talep edilenlerden en yüksek cezayı kabul ettiğini açıklamaktadır (İs CMUK m.791/3 ve 793/3–1). Bu nedenle, sanığın cezayı kabul etmiş olması, aynı zamanda onun suçluluğu kabullendiği şeklinde

82 TAYLOR, Peter, Aus auslaendischen Anwaltsblaettern- Plea Bargaining in England, AnwBl, s.145

(Nakleden: ŞAHİN, a.g.m., s.275).

83 WEİGEND, a.g.e., s.87 (Nakleden: ŞAHİN, a.g.m., s.275).

84 SENDRA, Vicente Gimeno, Absprachen im spanischen Srafverfahren, ZStW 104(1992), s.223 vd

(Nakleden: ŞAHİN, a.g.m., s.279).

anlaşılmamaktadır86. Ancak savcıların pratikte çoğunlukla üst sınırdan ceza önermeleri yüzünden sanıklar uzlaşma yerine duruşmayı tercih etmekte, buna karşılık zorunlu müdafiler, kendi açılarından rahat ve sorunsuz bir biçimde muhakemeyi sona erdirme yolu olduğu için, daha çok uzlaşmayı tercih eder görünmektedirler87.

IV. CEZA MUHAKEMESİ İLKELERİ VE UZLAŞMA

Belgede Türk Ceza Hukuku`nda uzlaşma (sayfa 39-48)

Benzer Belgeler