• Sonuç bulunamadı

3. ÖRGÜT İKLİMİ

4.2. Psikolojik Sermaye

4.2.2. Psikolojik Sermayenin Boyutları

4.2.2.1. Umut

Türk Dil Kurumu’na (TDK) göre umut “Olması beklenilen veya olacağı düşünülen şey, ümit” olarak tanımlanmıştır. Eski Yunan kültüründe umut kavramı Pandora’nın Kutusundan çıkan en son iyi ruh olarak dile getirilmektedir. Psikoloji biliminde ise umut kavramı 1950’li yıllarda araştırılmaya başlanmıştır. Bu dönemlerde uyum konusunda umudun rolü üzerine çalışılmıştır (Aybaş, 2014)

Günlük dilimizde “En iyisini ummak” olarak kullanılagelse de umut kavramı açıkçası pozitif psikolojide işlevsel olarak tanımlanmıştır. Klinik ve sağlık alanlarında bariz etkileri araştırılan kavramın 20. yüzyılın sonlarında akademik ve atletik performanslar üzerinde de etkileri olduğu gözlemlenmiştir. Bununla birlikte bugüne değin umut kavramı en benzersiz pozitif örgütsel davranışın yetisi haline dönüşmüştür. Bir bireyin umut düzeyi onun hedef beklentileri ve algılanan kontrolü ile ilişkisinin olması pozitif etkinin bir kanıtıdır. Ayrıca yapılan çalışmalar göstermiştir ki umut ile iş stresi arasında bir ilişki mevcuttur örneğin hizmet sektörü gibi. Umut kavramı pozitif örgütsel davranış özelliklerinden olan kendine özgü oluşu, geliştirilmeye açık olması ve geçerli bir ölçümleme sisteminin bulunması ile doğrudan ilişkilidir. Kavramın, liderlik ve çalışan performansı gibi değişkenler üzerinden değerlendirilmesi ve uygulanabilmesi örgütsel davranış araştırmalarında önemli bir yere sahip olmasını sağlamaktadır (Youssef & Luthans, 2007).

Bir pozitif psikoloji uzmanı olan Synder umut ve affetme kavramlarının okul, iş ve sağlık gibi hayatımızın çeşitli yönlerinde nasıl etkileri olduğu üzerine çalışmalar yürütmüştür. Yaptığı araştırmalar sonucunda umutlu düşünme ile ilgili olarak üç ana bileşeni ortaya koymaktadır (Synder & Lopez, 2001):

 Hedefler (Goals): Bireyin eylemleri hedef yönelimli olarak varsayılabilir. Dolayısıyla hedefler zihinsel eylem dizilerinin amaçlarıdır ve umut

65

teorisine dayanak noktasını oluşturan bilişsel bileşeni sağlamaktadır. Hedefler ister kısa ister uzun vadeli olsun bilinçli düşüncede var olabilmeleri için yeterli değere sahip olmaları gerekmektedir. Aynı şekilde ulaşılabilir ve biraz belirsiz olmalıdırlar.

 Yol Düşüncesi (Pathways Thinking): Hedeflere ulaşmak amacıyla bireyler yeteneklerini kullanarak uyarlanabilir yollar üretmek zorundadırlar. Bu süreçte yol düşüncesi, hedeflere uygulanabilir gidişatı üretmek konusunda bireyin algılanan yeteneklerini ifade etmektedir. Yol düşüncesi, arzulanan bir hedefe en az bir tane yahut çoğu zaman daha fazla kullanılabilir güzergâh üretme düşüncesini içermektedir. Oluşabilecek engellere karşın birkaç yol haritası çıkartmak önemlidir. Özellikle yapılan araştırmalarda yüksek umut seviyesine sahip olan bireylerin alternatif yollar üretmek konusunda etkili olduğu görülmektedir (Snyder vd. 1991).

 Araç (İrade, Enerji, Eylemlilik) Düşüncesi: Umut teorisinin motivasyonel unsurlarından biri olan araç düşüncesi, istenilen hedeflere ulaşmak için bireyin, çizdiği yolları kullanmada hissettiği güçtür. Birey bir engelle karşılaştığı zaman hedefine varabilmesi için gereken yeterliliği ve alternatif yollar üretme enerjisini, araç düşüncesi vermektedir.

Umut, hedefe ulaşmak için yol ve araç düşüncelerine sahip iki yönlü bilişsel bir yapıdır. Yol, bir bireyin kendi kişisel hedefine mantıklı bir rota bulma yeteneği konusundaki kendi algısını yansıtırken araç (eylemlilik) ise bir bireyin hedefine ulaşmak için ilerlemesindeki kişisel motivasyonu ile ilişkilidir. Bu iki bileşen, bireylere kişisel hedeflerini gerçekleştirebilmesi için gerekli olanakları ve motivasyonu sağlamaktadır.

Psikolojik sermaye bileşeni olan umut geliştirilen bir süreç olarak yer almaktadır. Örgütlere, yöneticilere ve çalışanlara umut kavramında yer alan araç (eylemlilik) düşünme ve yol haritaları oluşturmanın tavsiye edilmesinin yanı sıra bu konular üzerinde geliştirmeler yapılmalı ve sürdürülebilir olmalıdır. Hedef belirleme, hedef büyültme, basamaklandırma ve ödüllendirme kendini gerçekleştirmek, gelişmek ve öğrenmek için çok değerli olarak algılanmalıdır. Psikolojik sermayede umut hem kişisel hem de mesleki olarak, yaşam boyu öğrenme ve adaptasyon için

66

Şekil 11: Umut Teorisinde Hedefe Yönelik Model

faydalıdır. Ayrıca psikolojik sermayede umut kavramı, bir hedefi başarmanın önündeki engellere karşın ayrılıklar, ilgisizlik ve durgunluk için çıkmaz sokaklar ve mazeretler olarak değil gelişim için zorluklar ve fırsatlar olarak görünmektedir (Luthans, vd. 2007b).

Kaynakça: Snyder vd. 1991

Şekil 11’de soldan sağa doğru bakıldığında bireyin hedefe yönelik düşünce dizisindeki zamansal sıralamasını göstermektedir. Sol tarafta aracı ve yol düşüncelerinin nedensellikleri görünmektedir. Bir çocuğun hayatta kalması ve gelişmesi için hedefin yönlendirdiği umutlu düşünce edinimi son derece önem taşımaktadır. Bu sebeple umutlu düşünceyi öğretmek için aileler, çocuk bakıcıları, öğretmenler ve toplumun diğer üyeleri gayret göstermektedirler (Snyder vd. 1991).

Peterson ve meslektaşlarına göre umut düzeyi daha düşük olanlar, hedeflerini gerçekleştirmek için plan yapma, engellerin üstesinden gelme ve hedefe ulaşılmasını sağlayacak stratejileri takip etme motivasyonundan yoksundurlar (French & Holden, 2012).

67

Luthans’a göre (2002a:63-64) psikolojik sermayede umut, geliştirilmesi, iyileştirilmesi ve efektif olarak kullanılması için önemli bir potansiyel teşkil etmektedir. Örgütte umudun potansiyelinin açığa çıkarılması ve geliştirilmesi ile bazı pratik bilgiler paylaşılmıştır (Kutanis & Yıldız, 2014):

 Öneri ve katılım vasıtasıyla amaçların içselleştirilmesi ve bağlılık sağlanması

 Özel amaçların saptanması

 Amaçların belirginleştirilmesi

 Uzun vadeli stratejiler yaratma

 Amaçlara özel yedek ve kriz durumları için yol haritaları belirleme

 Hedeflere erişmede oluşabilecek engellere karşı sürekliliği koruyabilmek adına yeni hedefler yaratma becerisini geliştirme

 Yaklaşan mühim olaylar ile ilintili yeni zihinsel senaryolar üretme

Bireyin kendisinde umudu tartmaya yönelik bazı sorular vardır. Bunlar, “Güçlü dilekleriniz var mı?”, “Hedeflerinize ulaşmada kararlı mısınızdır?”, “Kaderinizi kontrol edebildiğinizi hissediyor musunuz?”, “Aklınızda bulunan tamamlanıp başarılması gereken şeyler için saatlerce, günlerce hatta aylarca acımasız bir şekilde çalışabilir misiniz?”, “Amacınıza giden yolda ilginizi dağıtacak olan durumlardan kaçınmak için çabalayabilir misiniz?”, “Sizin için belirlenmiş bir hedef olmadığında, kendinize ait bir hedef belirleme eğiliminde misiniz?”, “Kendiniz için belirlediğiniz hedefler son derece zorlu mudur?”, “Bu tür hedeflere girmekten hoşlanıyor musunuz?” (Luthans, vd. 2007b).