• Sonuç bulunamadı

Uluslararası İlişkilerde Diplomasi

Uluslararası ilişkiler dünyanın en etkili gücü olmaya çalışan Amerika’da bir disiplin olarak gelişmeye başlamıştır. Uzun yıllar sadece devletler arasındaki hukuksal ve siyasal ilişkileri açıklamakta kullanılmıştır. Ancak uluslararası ilişkileri günümüz çerçevesinde değerlendirirsek sadece devletlerle sınırlandırmak doğru olmamaktadır.

Devletlerle bireyler arasında, o devletin toplumsal gruplarla arasında, ayrıca diğer devletler ve onların grupları arasında kurulmuş olan resmi ve gayri resmi ilişkiyi ifade eden daha geniş kapsamlı bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Uluslararası ilişkiler alanıyla ilgili yapılan çalışmaların ilk örneklerine 20. yüzyılda rastlanmakta ve

“uluslararası” kavramı orijinal olarak ilk kez 18. yüzyıl sonuna doğru Jeremy Bentham tarafından kullanılmıştır (Özdal ve Karaca, 2018: 104). Bununla birlikte en kapsamlı çalışmaların esas olarak II. Dünya Savaşı’ndan sonra ABD’de yapıldığı bilinmektedir.

Bu dönemde uluslararası anlaşmazlıkların diplomasi aracılığıyla çözülebileceği düşünülmekteydi. Hukuk, savaş ve silahsızlanma konular bu disiplinde öncelikli konular arasında yer almaktadır. Milletler Cemiyeti’nin kurulması da bu amaç doğrultusunda olmuştur. Bu gelişmelerin dışında II. Dünya Savaşı’ndan sonra ABD ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) arasında yaşanan gerilim, Ortadoğu ve

83 Çin gibi ülkelerle meydana gelen gelişmeler ve ellinin üzerinde ülkenin de uluslararası ilişkilere katılması sonucu karar vericiler, zor ve tehlikeli olaylarla karşılaşmıştır (Arı, 2011: 28).

1960’lı yıllardan sonra diğer disiplinler vasıtasıyla (psikoloji, sosyoloji) uluslararası ilişkilerin geliştirilmesine yönelik çalışmalar önem kazanmıştır. Bir disiplin olarak görülebilecek bir düzeye gelinceye kadar siyaset, hukuk ve tarih gibi disiplinlerin içinde değerlendirilmiştir. II. Dünya Savaşı’nın ardından yaşanan Soğuk Savaş dönemi küçük sorunların tüm dünyayı etkilediği bir dönem haline gelmişken, uluslararası ilişkiler bu durumda hayati bir önem taşımaktadır. Bu noktada uluslararası ilişkiler çalışmaları, krizlerin çözümüne yönelik toplantılar ve konferansları inceleyen bir disiplin haline gelmiştir (Çakmak, 2014: 14). Uluslararası ilişkilerin temelini, diğer ülkeler arasındaki güç siyasetinin devamlılığı ve sürekliliği oluşturmaktadır. Yani diğer uluslar üzerinde güçlü bir politikanın varlığı yeterli olmamaktadır. Uzun yıllar kavramsal sorun yaşayan uluslararası ilişkiler disiplini sadece egemen devletlerin hukuksal ve siyasal ilişkilerini anlatmada kullanılmıştır. Doğal olarak uluslararası ilişkilerin açıklanmasında politika, devlet, hükümet, egemenlik, ulus, uluslararası, ulusçuluk, uluslararası ilişkiler, uluslararası politika, dış politika ve dış ilişkiler temel kavramları tartışılmaktadır (Arı, 2011: 33). Özellikle uluslararası politika, dış politika ve dış ilişkiler kavramları uluslararası ilişkileri anlatmada kullanılmaktadır. Ancak bu kavram zaten tüm bu kavramları kapsayan genel bir disiplindir. Örneğin siyaset bilimi, devletleri siyasi ortamda makro düzeyde bireyler olarak görürken, uluslararası ilişkiler ise devletleri daha büyük uluslararası arenada mikro düzeyde bireyler olarak görmektedir (Heyywood, 2016: 47).

Uluslararası ilişkiler 20. yüzyılda siyaset biliminin alt dalı olmuştur. Günümüzde ise özerk bir yapıya bürünmüş ve siyaset, hukuk, tarih, ekonomi, sosyoloji ve antropoloji gibi disiplinlerden faydalanmaktadır (Özdal ve Karaca, 2018: 105).

Uluslararası ilişkiler dendiğinde akla sadece devletler gelmektedir. Sadece devletlerin siyasal ve hukuksal ilişkisinden ibaret olmayan uluslararası ilişkilerde devlet, uluslararası örgütler, hükümet dışı kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri, çok uluslu şirketler, etnik gruplar, terör örgütleri ve bireyler (gerçek kişiler) etkili olan aktörler arasında yer almaktadır (Çakmak, 2014: 77-107). Stanley H. Hoffmann’a göre

“uluslararası ilişkiler diğer sosyal ilişkiler gibi insandan başka gayri şahsi kuvvetleri

84 içermez. İnsanların değer ve kurumları, liderlerinin düşünce ve hareketleri aracılığıyla gerçekleştiğinden maddi çevrenin faktörleri uluslararası ilişkileri etkilemektedir. Bu nedenle insanların değerlerinin, inançlarının ve duygularının, amaçlarının ve fikirlerinin dikkate alınması vazgeçilmezdir” (Hoffmann, 2013: 109).

Yapılan değerlendirmeler ışığında genel olarak uluslararası ilişkileri kavramsal olarak tanımlayacak olursak “uluslararası ilişkiler disiplini başta devletler olmak üzere devletler-arası örgütler, ulus-aşırı örgütler, sivil toplum kuruluşları, gruplar ve bireyler arasındaki siyasi, askeri, ekonomik, mali, ticari, kültürel, toplumsal vb. etkileşimleri analiz eden bir sosyal bilim dalıdır” (Özdal ve Karaca, 2018: 104). Bütün bunların dışında diplomasi, uluslararası ilişkilerin temel kavramları arasında yer almaktadır.

Uluslararası ilişkilerin temel kavramlarında; diplomasi, barış, savaş, kriz, emperyalizm, küreselleşme, çıkar, güç ve güvenlik gibi konular yer almaktadır (Çakmak, 2014: 22).

Diplomasi kavramı siyasette en çok kullanılan kelime olarak karşımıza çıkmaktadır.

Uluslararası ilişkilerde de önemli bir yere sahip olan diplomasi iknaya, uzlaşmaya veya güç kullanarak korkutmaya dayanmaktadır. Ancak diplomasinin barışçıl yollardan yürütülmesi ülkeler arasındaki siyasi, ekonomik ve sosyal ilişkilerin geleceği için daha doğru bir yöntem olarak görülmektedir. Zaten doğası gereği uzlaşıya ve barışa dayalı bir ilişki ağı kurmak olarak tanımlanmaktadır. Uluslararası hukuk içerisinde diplomasi tanımı “bir devletin veya uluslararası hukuk kişisinin dış politikasına ilişkin spesifik eylemler ve yöntemler bütünü” şeklinde yapılmıştır (Özdal ve Karaca, 2018: 31).

Diplomasi, devletlerin dış politika açısından almış olduğu kararları uygulamak için kullanılan bir araç olarak görülmektedir. Diplomasi tarihinin 19. yüzyıla dayandığı ve uluslararası anlaşmaların basımıyla başladığı düşünülmektedir. Diplomasi kelimesi Yunanca “katlamak” anlamına gelmekte ve Roma Dönemi’nde devlete ait resmi evrak anlamında kullanılmaktaydı (Özdal ve Karaca, 2018: 42). Diplomasi kavramı modern anlamda “uluslararası ilişkilerin yürütülme sanatı” olarak ilk defa 1796’da Britanyalı siyasetçi Edmund Burke tarafından dillendirilmiştir. Çakmak, 2014: 24). Uluslararası ilişkilerle aynı anlama gelen diplomasi, uluslararası diplomatik sorunları çözmede bir araç olmaktadır. Bu noktada diplomasi kelimesi yerine uluslararası ilişkiler kelimesi konulmaktadır. Esas olarak kavram iki farklı anlamda kullanılmaktadır. İlki bir dış politika aracı ve sorunların çözümüne ilişkin anlamı, diğeri ise diplomatların icra ettiği bir meslek olarak örneğin protokol konularını ifade eden anlamıdır (Arı, 2011: 338).

85 İlkinde devletlerin düşüncelerini ve tutumunu diğer devletlere aktaran kişiler söz konusudur. İkincisi ise diplomatik konular, diplomatların atanması ve görevlendirilmesi gibi konularla ilgilidir. Birinci durumda diplomatların herhangi bir konuya yaklaşımları siyaseten akıllıca olmalıdır. Aksi durumda bir krize neden olabilmektedir. Her türlü önemli veya önemsiz sorunun çözümünde ılımlı ve uzlaşıya dayalı olmak gerekmektedir.

Modern anlamda daimi diplomasinin başlatılmasında Venedik Cumhuriyeti önemli katkıda bulunurken, ilk girişim Kuzey İtalya’daki küçük Kent Devletleri arasında başlamıştır (Özdal ve Karaca, 2018: 47). Diplomatların yasal statülerinin belirlenmesi, diplomatların sınıflandırılması ve kanuni bir meslek olarak kabul edilmesi 1815 Viyana Kongresi’nde gerçekleşmiştir (Çakmak, 2014: 24). Devletlerin uluslararası düzeyde siyasi etkinliğini devam ettirebilmek için kullanılan bir araç olan diplomasi, günümüz siyasetinin sorunlar karşısında gelebilmesinin önemli bir yolu olmaktadır.