• Sonuç bulunamadı

2.6.4 Uluslararası İlişkiler Değerlendirmes

1970’in başlarında Arnavutluk, Yugoslavya ve Yunanistan ile ekonomik ilişkilerini genişletmiş, İtalya’nın yanı sıra bu iki ülkeyle de uzun vadeli anlaşmalar imzalamıştır. 22 Mayıs 1976’da Yunan hükümeti ekonomi delegasyonu Arnavutluk’ta uzun süreli önemli bir ekonomi paktı ve o yıl için ticaret protokolü imzalamıştır. Bu pakt, savaş sonrası Arnavutluk ve Yunanistan ekonomik ilişkilerinde önemli bir dönüm noktası olmuş, Arnavut liderler de ülkeye daha yakın kanallar aramaya başlamışlardır.

Bu pakt ayrıca dolaylı olarak Çin’in mali desteğinin azaldığının da bir

göstergesidir. Diğer yandan, Arnavutluk’un 26 Ocak-5 Şubat 1976 tarihlerinde

Atina’da düzenlenen Balkan Bölgesel Ekonomik İşbirliği Konferansı’na katılmayı reddetmesi izolasyonun ve diğer Balkan ülkeleriyle ideolojik ve siyasi farklılıkların

devam ettiğini göstermekteydi. Tiran, Balkanlarda çoklu işbirliğindense, ikili

işbirliğinin daha faydalı olacağını düşünüyordu.171

Arnavut liderleri sistemleri uyuşmayan uluslar arasında barış içinde bir arada

yaşama doktrinine karşı çıkmışlardır. Ayrıca sosyalizme barışçıl değil silahlı

mücadele ile geçilebileceğini savunmuşlardır. Arnavutluk’un Stalinci yöneticilerinin

en büyük stratejisi uluslararası gerginlikleri kamçılamaktı. Hoca-Şehu rejimi

dayanıklılığını biraz da İkinci Dünya Savaşı’ndan beri komünist dünyada süregelen gerginlik ve krizlere borçludur. 1948’de Stalin ve Tito arasında yaşanan ve Yugoslavya’nın Kominform’dan çıkarılması ile sonuçlanan gerginlik Hoca’nın

grubunu tasfiyeden kurtarmıştır. 1956 Macar devriminde doruğa çıkan Sovyetler

Birliği ve Macarlar arasındaki gerginlik Hoca liderliğini Krushchev ve Tito arasında

giderek artan uzlaşma sonucu büyüyen tehditten kurtarmıştır.

170 Peter R. Prifti, a.g.e., s.253-256. 171 Peter R. Prifti, a.g.e., s.82-83.

Uluslararası detant Arnavutluk rejiminin en büyük dış düşmanıydı. Barış içinde bir arada yaşama, NATO ve Varşova Paktı blokları arasındaki ilişkilerin normalleşmesi, Doğu ve Batı, sosyalist ve kapitalist ülkeler arasındaki gerilimin

azalması, Arnavutluk saldırgan dış politikasını yıpratmaktaydı. Detant, Güneydoğu

Avrupa’da Arnavutluk’un daha da yalnızlaşması ve rejim üzerinde reform ve değişim baskısının artması anlamına geliyordu. Arnavutluk, nükleer silahların kontrolü ile ilgili SALT paktları da dahil bütün Sovyet-Amerikan anlaşmalarını geçersiz kılmıştır. Avrupa’daki diğer ülkelerin aksine Arnavutluk, Avrupa kolektif güvenliği ilerletmek ile ilgili tüm çok taraflı konferanslara katılmayı reddetmiş, 1975’te Helsinki’de düzenlenen Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı’na

katılmayan tek ülke olmuştur.Moskova’nın liderliği altındaki komünist bloğu birliği

sayesinde 1960’a kadar Arnavutluk’un izolasyonizm sorunu gerçeklikten öteydi. Blokla özdeşleşmiş rejim dış dünyaya karşı güçlü ve dayanıklı gözükmekteydi. Ancak, 1961’de SSCB ile kopuşla birlikte Arnavutluk’un siyasi durumu değişmiş, ülke büyük ölçüde sadece Doğu Avrupa değil, Batı’dan da izole olmuştur. Arnavut nüfusu üzerinde, Avrupa’da izole olmanın yarattığı psikolojik etkiyi dengelemek

için, rejim 700 milyon nüfuslu Çin ile müttefikliğe önem vermiştir. Bu dönemde

Arnavutluk, bütün dünyadan Marksist-Leninist komünist partiler ve gruplar için

Avrupa kıtasının Mekke’si olmuştur.172

Enver Hoca 5. Parti Kongresi esnasındaki uluslararası durumdan bahsederken iki süper gücün yeryüzü üzerindeki hakimiyetini ve ittifaklarını emperyalist amaçlarını gerçekleştirme amaçlarına bağlamış, Tito ve Gandi’yi de onların kuklaları olarak nitelendirmiştir. Ancak, böyle bir ortamda halkların emperyalizme ve modern revizyonizme karşı mücadelesi ve devrimin bütün kıtalara yayıldığını vurgulamış, halkların silahlı mücadelesine değinmiş ve Vietnam halkını bu mücadelenin iyi bir örneği olarak göstermiştir ve onları desteklemiştir.

Avrupa’yı da kapitalist, emperyalist ve revizyonist klikler arasındaki çelişkilerin, pazarlık ve rekabetlerin geniş bir alanı olarak değerlendirmiştir. Avrupa’da iktidarda bulunan bütün revizyonist klikler ve Sovyet revizyonistlerinin Demokratik Alman

Cumhuriyeti’ni kendilerine engel olarak gördüklerini ve Arnavutluk halkı ve Emek Partisi’nin ise Demokratik Alman Cumhuriyeti’ni desteklediğini belirtmiştir. Arnavut halkının Amerikan emperyalizmine ve İsrail’e karşı Arap halklarının mücadelesini de destekleyeceğini vurgulamıştır.

Enver Hoca, dış politikada Arnavut Halk Cumhuriyeti’nin üç komşu ülkeyle, iyi ilişkiler kurma arzusunda olduğunu belirtmiş, bunlardan birinin iyi ilişkiler kurma arzusunda olmamasının kendi sorunları olmadığı düşüncesindedir. Yunanistan’ı monarşist ve faşist olarak nitelendiren Enver Hoca Yunanların göz diktiği Güney Arnavutluk’u asla onlara vermeyeceklerini dile getirmiştir. Enver Hoca, Yunanistan’ı eleştirirken, Türk halkına duyduğu dostluğu ifade etmiş, Kıbrıs meselesinde her

zaman çarpışmaya hazır olduklarını vurgulamıştır.173

Balkanlarla ilişkiler ile ilgili olarak, 7. Parti Kongresi raporunda Hoca, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya ile ilişkilerin geliştirildiğini ancak Sovyetlerin maşası olarak adlandırdığı ve Arnavutluk’a düşmanca bir politika izleyen Bulgaristan

ile ilişkilerin gelişmediğini vurgulamıştır. ABD ve SSCB dışındaki diğer ülkelerle

ilişkilerini sürdürürken Arnavutluk ideolojiyi, ticaret ve kültürel konulardan ayırma

ilkesini uyguluyordu.Örneğin, Yugoslavya ile ideolojik polemikleri devam ederken,

diplomasi, ticaret ve kültür alanındaki ilişkileri sürdürebiliyordu. Arnavutluk’un Tito’ya karşı tutumu 1948’den sonra dış politikasındaki mihenk noktası olmuştur.

Yugoslav revizyonizmi, sosyalizme karşı mücadelede enternasyonalist

emperyalistlerin en büyük silahı olarak görülmekteydi. Tiran’ın SSCB’ye bakışı değişmemiş, Arnavutluk Partisi liderleri, Moskova’yı modern revizyonizmin merkezi olarak görmeye devam etmişler, Sovyet liderlerinin ilişkileri normalleştirme girişimlerini reddetmişlerdir.

Arnavutluk’a göre Yugoslavya gibi SSCB de artık sosyalist bir ülkeden ziyade kapitalizmin yerleştiği ve hayatın Çar Rusya’sına göre daha umutsuz olduğu bir ülkeydi. Hoca’nın Partinin Kasım 1976 kongresinde sunduğu raporda Arnavut-Çin ilişkilerinin dostça sürdüğünü ve Arnavutluk ve Çin Partileri ve halklarının müttefik

ve dost olduklarını vurgulamıştır. Ancak, raporunun bazı bölümleri bu yargıya zıt düşmekte, Çin’in dış politika tutumunu eleştirmektedir. Çin’in ABD ile gelişmekte olan ilişkileri, NATO ve Ortak Pazara olan desteğini ve Sovyet askeri gücü ile mücadele edebilmek için ABD’nin savunma şemsiyesi altına girmesi Hoca’nın saldırdığı konuların başında gelmekteydi. Çin’in ABD’ye siyasi ve ekonomik imtiyazlar sağlayan bu politikasının sonucunda ise ulusal egemenliğinin tehlikeye girebileceğini söylemiştir.

SSCB ile kopuşun ve Çin ile SSCB arasındaki ayrımın ardından Arnavutluk devrimci komünist partilerin kurulmasını teşvik etmiştir. Arnavutluk, yaklaşık 15 yıl boyunca devrimci gruplar için Avrupa kıtasının ideoloji merkezi olmuştur. Arnavutluk ve Çin Partileri model partiler, Hoca ve Mao da model devrimci liderler olarak görülmüşlerdir. 7. Parti Kongresi’nde Hoca-Şehu liderliği Arnavutluk’u devrimin ideolojik merkezinden kurumsal merkezine dönüştürme fikrini ortaya atmışlardır. Arnavutluk, Lenin ve Stalin dönemindeki Komintern görevini yapabilir ve Marksist ve Leninist partilerle yakın gelecekte uluslararası bir toplantı düzenleyebilirdi.

Kongre sonucundaki uluslararası tepkiler Arnavutluk’un dünya devriminin kalesi olarak Çin’in yerini aldığına ve Marksist-Leninist güçlerin öncüsü olduğuna dairdi. Yine raporunda, Arnavutluk’un izole olduğunu inkar etmiş ve 74 ülkeyle diplomatik ilişkilerinin olduğunu ifade etmiştir. 1977 yılı sonbahar geldiğinde Arnavutluk, İspanya, Batı Almanya ve Büyük Britanya hariç bütün Batı Avrupa ülkeleri dahil 80 kadar ülkeyle diplomatik ilişki kurmuş yine de militan ideolojisi, devrimci duruşu, Avrupa ve diğer uluslarla daha geniş kültürel ilişkiler geliştirmeyi reddetmesi

yüzünden Balkanlar ve Avrupa’da Soğuk Savaş adası olarak kalmıştır. Hocanın 7.

AEP Kongresi’ndeki raporu; Arnavutluk’un dogmatik Stalinci dış politikasının devam ettiğini, parti politikasının Arnavutluk’u neredeyse bütün ülkelerden izole etmeye devam ettiğini, Marksist-Leninist komünist partilerle ilişkilerin yoğunlaştırıldığını ve Çin ile Arnavutluk arasındaki ideolojik farklılıkların giderek

büyüdüğünü göstermiştir.174

Sosyalist devletler içerisinde doktrin anlamında en az değişikliği Arnavutluk’un yaptığı söylenebilir. Stalin’i kahraman olarak algılama tutumu değişmeksizin kalmıştır. Her ne kadar Fransa ve İtalya ile ilişkilere girildiyse de, Arnavutluk,

İngiltere ve Amerika ile düzenli ilişkisi olmayan tek Avrupa ülkesiydi.175

Enver Hoca, Çin’le olan bağlarını da tümüyle kopardıktan sonra 1985 yılındaki

ölümüne kadar ülkeyi dış dünyadan tümüyle soyutlamıştır. Olası bir saldırıya karşı ülkenin her yerine 600.000 beton sığınak inşa ettirmiş, bu amaçla muazzam miktarlarda özel beton ve çelik ithal etmiştir.

Resim 30: Enver Hoca’nın inşa ettirdiği beton sığınaklar

Hoca’nın 1968′de yayımlanmaya başlayan toplu eserleri, 1990′da 71. ciltle son bulmuştur. Bunun yanı sıra diktatörün hatıratları ve günlükleri de yayınlanmıştır. Bu

sayede Enver Hoca bir Marksizm-Leninizm üstadı olarak tarihte yerini almıştır.176

175 Barbara Jelavich, a.g.e., s.412.

BÖLÜM 3: ENVER HOCA SONRASI ARNAVUTLUK

3.1. Ramiz Alia Dönemi

3.1.1. Enver Hoca’nın Ölümünden Sonra Ülkenin Durumu (1985-