• Sonuç bulunamadı

1.6 Atatürk Dönemi Türkiye Arnavutluk İlişkiler

Türkiye ile Arnavutluk, şark meselesi nedeniyle Balkanlarda en fazla toprak kaybına uğrayan iki ülke olmuştur. Her iki ülke, Birinci Dünya Savaşı sürecinde, gizli anlaşmalarla pazarlık konusu yapılmış ve emperyalist devletler ya da onların uzantılarınca işgal edilmiştir. Türkiye ve Arnavutluk toprakları, Birinci Dünya Savaşı içerisinde hangi ittifak grubunda yer aldıklarına bakılmaksızın, müzakerelerde galip devletlerce, pazarlık konusu yapılmıştır. Türkiye ve Arnavutluk’un her ikisi de nüfusunun ekseriyeti Müslüman olan ve Osmanlı Devleti toprakları üzerinde en son

72 Enver Hoca, a.g.e. s. 58-59. 73 Peter R.Prifti, a.g.e., s.7.

kurulan devletlerdir. Aynı zamanda hem Türkiye, hem de Arnavutluk’ta

milliyetçilerin inisiyatifiyle bağımsızlık mücadelesi süreci başlamıştır.74

Her iki ülkeyi işgal edenler ve onların destekçileri de genel olarak aynı emperyalist ülkelerdir. Ortak düşmanlar, bir ülkedeki kesin zaferden sonra diğer ülkeyi daha kolay elde edebileceklerini düşünmüşlerdir.

Resim 13: Mustafa Kemal Atatürk

İstiklâl Mücadelesinin lideri Mustafa Kemal’in Balkanları ve Balkan milletlerini yakından tanıyor olması da Anadolu’dan Arnavutluk’a yönelen yardım ve ilgiye katkı sağlamıştır. Mustafa Kemal, Meşrutiyet döneminde, Selanik’te, bulunduğu sıralarda dikkat ve ilgisini askeri meseleler üzerine yoğunlaştırmıştır. Bu süreçte askerî manevralardaki başarılı çalışmaları ile dikkatleri üzerine çekmiştir. Bunun sonucu olarak, dönemin Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa, Ekim 1910 tarihinde Arnavutluk’ta çıkan ihtilalı bastırmaya giderken, Selanik’te 38. Piyade Alayı Kumandanı görevinde bulunan, Mustafa Kemal’i, Kurmay Başkanı olarak, yanına

almıştır.75 Mustafa Kemal, bu görevi sebebiyle Arnavutluk’un durumunu yerinde

görerek, problemleri tespit etme imkanı bulmuştur. Aynı zamanda Arnavutluk’a yakın bir coğrafyada çocukluk ve ilk gençlik yılları geçtiği için Arnavutların Mustafa Kemal’e karşı yakın bir ilgisi vardır.

Atatürk, Arnavutluk’un bağımsız bir devlet olarak kuvvetlenip ilerlemesini, tüm Balkanların geleceği açısından önemli gördüğü için Arnavutluk yönetiminin Türkiye ile yakın işbirliği içerisinde olmasının önemini savunmuştur. İşgal altındaki Arnavutluk’u ortak cephe gibi gören Mustafa Kemal Paşaya göre, iki ülkenin savunması ne kadar güçlü olursa özellikle, ortak düşman olan Yunanistan, daha kolay mağlup olacaktı.

O dönemde Arnavutluk’ta ne TBMM Hükümetinin ne de Osmanlı Hükümetinin temsilcileri vardır. Ancak mazlum ve esir milletlerin kurtuluşlarına esin kaynağı olan Mustafa Kemal Paşa’nın gerek kendi ülkesine, gerekse diğer mazlum milletlere yönelik emperyalist saldırıları geniş bir açıdan değerlendirerek, hadiseleri yakından

takip ettiği anlaşılmaktadır.76

Anadolu ve Arnavutluk işgal altında iken, Türk ve Arnavut milliyetçiler de ülkelerinin işgalden kurtarılabilmesi için 1920 yılında çareler aramaya başlamışlardır. Arnavutluk Hükümeti’nin Savunma Bakanlığı görevi teklifiyle Türkiye’den Arnavutluk’a giden emekli erkanı harp miralayı Selahattin Saip Bey, TBMM Hükümeti’nin Anadolu’da düzenli orduyu kurduğu bir dönemde eş zamanlı olarak düzenli Arnavutluk ordusunu kurmuş ve ordunun temel kanunlarını teşkil etmiştir. Selahattin Beyin Savunma Bakanlığı sırasında Albay Hamdi Bey de

Arnavutluk ordusunun Genel Kurmay Başkanı olmuştur.77

Arnavutluk'a emrindeki askerlerle giden Selahattin Bey, Viryoni hükümetinin Harbiye Nazırı olmuş ve Shkoza adını alarak Arnavutluk ordusunda radikal

75 Mustafa Kemal Atatürk, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt I-III, Atatürk Araştırma Merkezi,

Ankara, 1997, c.III, s.8.

76 Halil Özcan, a.g.e., s.44-47.

değişikliklere başlamıştır. Selahattin Bey, aynı zamanda batı modellerine uygun ordu kurulması gerekliliğini yerine getirerek, Arnavutluk milli ordusunun fikir babası ve

düzenleyicisi olmuştur.78

Resim 14: Arnavutluk'taki isyancılar

Arnavutluk, Osmanlı egemenliğinden ayrıldıktan sonra Türkiye topraklarında binlerce Arnavut kökenli vatandaş kalmıştır. Bunların yanı sıra özellikle Yunanistan ve Yugoslavya’nın baskısıyla Yunanistan’dan, Makedonya’dan ve Kosova’dan göç etmek zorunda kalmış olan Arnavutlar da Türkiye’ye gelmeyi tercih etmişlerdir. Arnavutluk Hükümeti, hem Türkiye’deki Arnavut vatandaşların meselelerini çözebilmek ve hem de etkilendikleri Türk İstiklâl Savaşı sonucu yeni kurulan Türkiye ile siyasi ilişkileri tanzim etmek amacıyla harekete geçmiştir. 1922 yılı ve öncesinde Arnavutluk Hükümeti, topraklarındaki işgallerden kurtulup, iç istikrarını sağlayamaması ve de ülkesinin Milletler Cemiyetine girişini destekleyen İngiltere’den çekinmesinden dolayı, Ankara Hükümetiyle resmi düzeyde bir ilişki kuramamıştır. Ancak, Türk Kurtuluş Savaşının kazanılması ve Lozan Barış

Anlaşmasının imzalanmasından sonra Arnavutluk, Türkiye ile ilişkileri başlatmak

üzere harekete geçmiştir.79

Türkiye Cumhuriyeti ilân edildikten bir gün sonra İsmet Paşa başkanlığında ilk Cumhuriyet Hükümeti kurulmuş, 1 Kasım 1923 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti

Başbakanı İsmet Paşa, Arnavutluk heyetini kabul etmiştir.80

Batı üniversitelerinde öğrenim gören yüzlerce genç ülkelerine dönerek Sosyalizm fikirlerinin yeşermesi için çalışmaya başlamışlardır. Bu arada Zogo’nun 1928’de kendini kral ilan etmesiyle, rejim değişikliği nedeniyle bozulan Türkiye-Arnavutluk

ilişkileri 1931’den sonra yine Atatürk'ün gayretleri ile düzelmeye başlamıştır.81

Türkiye Cumhuriyeti krallık rejimini Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa'nın 26

Ekim 1931 tarihli telgrafı ile tanımış ve siyasi ilişkiler yeniden başlamıştır.82 14

Mayıs 1933 tarihinde Arnavutluk, Türkiye'ye elçi ataması gerçekleştirmiştir. Daha önce Türkiye'de eğitim gören Cavit Laskoviku, güven mektubunu Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'e sunmuştur. Atatürk, iki ülke arasındaki bu yakınlaşmaya bir yıl sonra Arnavutluk'a elçi atayarak karşılık vermiştir. Tiran'a Türk elçisi olarak Ruşen Eşref Bey atanmıştır. Bu atama Atatürk'ün Balkan Paktı dışında bulunan Arnavutluk'a verdiği önemin bir göstergesi olmuş, Atatürk ilerleyen yıllarda Arnavutluk'un da Balkan Paktı’na dahil edilmesi için önemli çabalar göstermiştir.

18 Nisan 1934’te, Arnavutluk Kralı Zogo, Türkiye'nin Tiran Elçisi Ruşen Eşref Bey'i, makamında kabul etmiştir. Bu, Kral Zogo'nun, krallığından bu yana kabul ettiği ilk Türk elçisidir. Arnavutluk'un Ankara elçiliği açıldıktan bir yıl sonra, bütçe

sıkıntıları nedeniyle tekrar kapatılmış, Türkiye bu durumu anlayışla karşılamıştır.83

II.Abdulhamit'in oğlu Prens Abid'in, Kral Zogo'nun kız kardeşi Prenses Saniye ile

evlenmesi üzerine kısa süreliğine bozulan ilişkiler daha sonra tekrar düzelmiştir.84

79 Halil Özcan, a.g.e., s.93-94. 80 Halil Özcan, a.g.e., s.97. 81 Yaşar Akdemir, a.g.e., s.30. 82 Halil Özcan, a.g.e., s.225. 83 Halil Özcan, a.g.e., s.214-218. 84 Halil Özcan, a.g.e., s.230.

1.6.1. Türkiye-Arnavutluk Muhadenet Muahedenamesi (Dostluk