• Sonuç bulunamadı

uluslararası ilişkiler politikalarına göre farklılık göstermektedir. Bu açıdan realist görüşü benimseyenler işbirliği yerine devletlerarasındaki rekabeti tercih etmektedirler. Uluslararası rejimlerin de rekabet üzerine kurulu olması söz konusudur. Söz konusu yapı nedeniyle güçlü devlet kurma çabası ön plana çıkmaktadır. Bir devletin diğer devletten güçlü olması işbirliğinin oluşmasına mani olmaktadır.131

Liberaller ise uluslararası alanda ilişki dengesinin ancak işbirliği neticesinde kurulabileceğini ve bu açıdan uluslararası rejimlerde özgürlüklerin ve demokratikleşmenin artması gerektiğini ifade etmektedirler. Ayrıca uluslararası ticaret zemininin oturtulmasıyla savaş ortamı daha maliyetli olmakla birlikte,uluslararası adalet ve işbirliğinin sağlanmasının daha kolay hale geleceği ifade edilmektedir.132

Neorealist görüşe göre, dünyada çatışma ortamı söz konusu olsa da tüm sistem bu çatışma üzerine kurulu değildir. Neorealist görüşe göre kendi çıkarları doğrultusunda hareket eden devletler nispi kazanca yöneldiklerinden dolayı işbirliğine başvurduklarında kimin daha fazla kazanacaklarına odaklanmaktadırlar.133

Kendi çıkarlarına odaklanan devletler kısa dönemli işbirliği kurabilseler de bu

130 Yasemin Kaya ve Sezgin Kaya, “ Uluslararası Rejim Türleri: Çevre Rejimleri ve Etkinliği Üzerine

Bir Değerlendirme, Paradoks Ekonomi”, Sosyoloji ve Politika Dergisi, C. 7, S. 2, 2011, s.49-50.

131 Cenap Çakmak, “Realist Teori, Uluslararası İlişkilere Etkisi ve Kritiği”, Kamu Hukuku Arşivi, C.

9, S. 1, s. 44.

132 Şeref Çetinkaya, a.g.e., s. 253-254. 133 Tayyar arı, a.g.e., s. 185.

devletlerin uzun dönemde kurmuş oldukları işbirliğini sürdürebilmeleri mümkün olmamaktadır. 134

Görüldüğü gibi uluslararası işbirliği ve uluslararası rejimlerin işbirliği, benimsenen uluslararası ilişkiler disiplinine göre şekillenmektedir. Bu açından disiplinin işbirliğini benimsemesi veya benimsememesi bu olguyu şekillendirmektedir.

134 Şeref Çetinkaya, a.g.e., s. 254.

İKİNCİ BÖLÜM

YUGOSLAVYA’NIN PARÇALANMASININ

TARİHSEL ARKA PLANI

2.1. Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı ve Yugoslavya Krallığı

(1918-1941)

Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun I. Dünya Savaşı sonrasında yıkılması sonucunda Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı’nın kurulması ile ilgili birtakım adımlar atılmaya başlanmıştır. İlk olarak Avusturya-Macaristan Krallığı’nın dağılmasının ardından bu krallığın parlamentosunda yer alan yetmiş üç Slav milletvekili bir araya gelerek “Sloven-Hırvat-Sırp Milli Komitesi”ni kurmuştur. Bu komite, Avusturya-Macaristan Krallığı bünyesinde yaşayan tüm Slavları bağımsız bir devlet altında toplamak istemektedir.Bu hedef doğrultusunda komite Sırbistan ile iletişim kurmuştur. Ayrıca komite Bosna-Hersek, Slovenya ve Hırvatistan’ın da Sırbistan ile birleşmesini talep etmiştir. Karadağ ile Makedonya’yı da egemenliği altına almak isteyen Sırbistan, Rusya tarafından desteklenmemiştir. Bunun üzerine Sırbistan, Slovenler ve Hırvatlar ile etkileşim içerisinde bulunmuştur.135

1917 yılında Yunanistan’ın Korfu Adası’nda imzalanan bildirge ile Sırp- Hırvat-Sloven Krallığı’nın kurulması kararlaştırılmıştır.Bunun üzerine 01.12.1918’de Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı bağımsızlığını ilan etmiştir. Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı şu temeller üzerine oturtulmuştur:136

 Sırp, Hırvat ile Slovenlerin Krallığı Yugoslavya’nın Karacorceviç Hanedanlığı altında kurulacaktır.

135 Mark Mazower, The Balkans: From the End of Byzantium to the Present Day, Phonix Press,

London, 2000, s. 112-115.

136 Nesrin Kenar, Yugoslavya: Yugoslavya Sorununun Ulusal ve Uluslararası Boyutu, Palme

 Krallık bünyesinde din eşitliği temin edilecek, Kiril ile Latin alfabeleri birlikte kullanılacak ve Sırplar, Hırvatlar ile Slovenler için ortak vatandaşlık söz konusu olacaktır.

 Krallık parlamenter monarşi ile yönetilecektir. Bu parlamenterler meclisi gizli oyla seçilen temsilciler meclisinden meydana getirilecektir.

Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı kurulduktan sonra Slovenya, Dalmaçya ve Hırvatistan 1918’de bu krallığa dâhil olma isteklerini açıklamışlardır. Ayrıca Macaristan’dan ayrılmış olan Voyvodina ve Karadağ bu krallığa katılma kararı aldıktan sonra 10.09.1919’da imzalanan St. Germain Barış Antlaşması ile Sloven- Hırvat-Sırp Krallığı dünya tarafından tanınmaya başlanmıştır.137

Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı yapısal açıdan pek çok milletten insanı içerisinde barındırmıştır. Nüfus sayım raporu sonuçlarına göre krallıkta bulunan milletler ve bu milletlerin oranları şu şekildedir: 138

 Arnavutlar %3,5,  Makedonlar %5,  Boşnaklar %8,  Slovenler %8,5,  Hırvatlar %22,  Sırplar %41,

 Çingeneler, Macarlar, Ulahlar ve  Diğerleri %12.

Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı süreci iki dönem olarak ele alınmaktadır. Bunlardan ilki 1928’den 1929 yılına kadar süren parlamenter sistem, ikinci dönem ise 1929’dan 1941 yılına kadar devam eden diktatörlük sistemidir. Krallık kapsamında pek çok etnik yapının bulunması ve bu etnik yapılar içerisinde bir

137 İrfan Kaya Ülger, Yugoslavya Neden Parçalandı? Balkan Dramının Perde Arkası, Seçkin

Yayıncılık, Ankara, 2003, s. 37.

138 Tanıl Bora, Yugoslavya: Milliyetçiliğin Provokasyonu, 2.baskı, Birikim Yayınları, İstanbul, 1995,

antlaşma olmaksızın krallığın kurulmuş olması krallık içerisinde problemlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı içerisinde Sırbistan’ın gücün tamamını elinde toplama isteği içerisinde olduğu görülmektedir. Slovenler ve Hırvatlara rağmen 1921 yılında uygulamaya koymuş olduğu anayasa ile krallık, Sırbistan hakimiyeti altına girmiştir.139

Yönetim gücünün Sırbistan’a geçmiş olması, Slovenler ve Hırvatlar tarafından kabul edilmemiş ve bu durum birtakım ayaklanmaların çıkmasına neden olmuştur. Bunun üzerine 1929’da Kral Aleksander Karacorceviç yönetimi ele geçirmiştir. Bu ele geçirme sonrasında Sırp egemenliğini artıran Vidovdan Anayasası yürürlüğe koyulmuş ve ülkenin adı “Yugoslavya” olarak değiştirilmiştir. Ülke yönetiminde ise “tek kral, tek devlet, tek millet” görüşü güç kazanmıştır. 140

Yugoslavya Krallığı’nın kurulmasının ardından Yugoslavya Birliği’nin oluşturulması bir takım sebeplerle eksik kalmıştır. Bunun temelinde, eğitim sisteminde tek millet anlayışının benimsetilememiş olması, Vidovdan Anayasası kapsamında geçmişteki milli sorunlara çözüm getirilememiş olması ve Yugoslavya Birliği’ni aşılamak amacıyla yazılan kitaplarda “Büyük Sırbistan” ideasının üstü kapalı olarak var olması gibi nedenler bulunmaktadır.141

Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı ile Yugoslavya Krallığı döneminde yaşanan problemlerin temelinde Hırvatlar ile Sırplar arasındaki çekişmeler yer almaktadır. Ayrıca Yugoslavya Krallığı döneminde Müslüman Boşnakların yalnızca dini olarak tanınmış olması, Karadağlılar ile Makedonların ulus olarak tanınmaması da sorunların artmasına ve bu sorunlar ise Hırvatistan ile Makedonya’da ayaklanmaların çıkmasına neden olmuştur. Hırvatlar farklı ülkelere göç etmek durumunda kalırken, Makedonlar ise Yugoslavya ideasından uzaklaşmaya başlamışlardır. 142

Tüm dünyada etkisini gösteren 1929 ekonomik buhranı sonrasında Avrupa’da güç dengesi tekrar şekillenmeye başlamıştır. Bu değişimle birlikte İtalya

139 İrfan Kaya Ülger, Yugoslavya Neden Parçalandı?...s. 38. 140 Tanıl Bora, a.g.e., s. 46.

141 Nesrin Kenar, a.g.e., s. 55. 142 Nesrin Kenar, a.g.e., s. 56.

ile Almanya güç kazanmaya başlamışken, Fransa güç kaybetmeye başlamıştır. Ayrıca süreç içerisinde İtalya ile Almanya arasına Japonya’da dâhil olmuştur. Almanya-İtalya-Japonya beraber mihver üçlüsünü oluşturmuş ve 1940 yılı sonrasında bu üçlü mihver, Yugoslavya’nın bu güce katılmasını talep etmiştir. Yugoslavya ise I. Dünya Savaşı sonrasında Fransa ile yakınlaşsa da, İngiltere’nin Balkan ülkelerine artan ilgisi nedeniyle belli bir tarafa dâhil olmamak gibi bir politika izlemiştir. Fakat komşularının mihvere katılmaları sebebiyle baskı altında kalan Yugoslavya, 1942’de imzaladığı antlaşmayla mihvere adım atmıştır.143 Ancak Yugoslavya’nın Almanya ile anlaşmasından rahatsız olan Sırp çoğunluğu sahip olduğu imkânlar doğrultusunda darbeyle yönetimi ele geçirmiştir. Bu süreç sonunda Almanya da Yugoslavya’yı işgal etmek durumunda kalmıştır.144

2.2. II. Dünya Savaşı ve Yugoslavya’daki Gelişmeler (1941-